Güncelleme Tarihi:
“Seda lambayı kırdı, Seren çanta bıraktı” diyor başlık.
Neymiş, “Ünlüler Çiftliği’nin sekiz ünlü ismi, zor koşullar altındaki yaşamlarının daha ilk gününde oldukça zorlandı. Seda Üren, üç gaz lambasından birini kırdı. Zeynep Özal, Seren Serengil, Hakan Ural, Harun Kolçak, Ercan Akışık, Seda Üren, Yasemin Kozanoğlu ve Yunus Günçe’den oluşan sekiz ünlü isim, ilk kez bir çatı altında, hem de çetin doğa koşulları altında birlikte yaşamaya başladı” mış...
Bu iğrençlik sadece ATV’yi değil, benim gazetemin necip ikinci sayfasını da kirletecek, anlaşıldı!
(Hürriyet, 13 Eylül)
*
AMAN HA...
ABD Açık Tenis Turnuvası’nda 32’de 1 final turuna kalan, yere göğe sığdıramadığımız bir kızımız oldu ya, Allah bağışlasın, o anlatıyor:
- Bir maçta Martina Navratilova yanıma gelerek benimle tanıştı. “Fikstüre baktım, bir Türk sporcu varmış, sizsiniz galiba. Ben Martina...” dedi. Çok heyecanlandım, “Ben İpek” diyemedim.
Aman, birisi bu güzel kızımıza Navratilova’nın niyetinin bozuk olduğunu söylesin! JJJ
(Vatan, 13 Eylül)
*
TE BE BUNLAR ...
Yüksel Altuğ, Yakından Kumanda köşesinde yazıyor (Sabah’la Günaydın, 14 Eylül):
Erman Hoca öyle bir çam devirdi ki!
Bu sezon Lig TV'de devam etme kararı alan "Maraton" pazar gecesi yine formdaydı. Programın yorumcusu Erman Toroğlu da hem heyecanlı yorumları hem de ilginç benzetmeleriyle ilgi odağıydı. Toroğlu, Akçaabat Sebatspor kenar yönetiminin maç berabere gittiği sırada oyuncu değiştirmesini "gereksiz" bir davranış olarak nitelerken ilginç bir örnek verdi: "Yahu sen tüccarsın. İyi para kazanıyorsun. Şimdi diyelim ki Maraton programı, yılda 10 milyon dolar reklam getiriyor. Sen Show TV olarak bunu değiştirir misin?" Ne yazık ki, Show TV bunu değiştirmiş ve "Maraton"u Lig TV'ye göndermişti. Erman Hoca hatasını anlayıp, verdiği yanlış örneği telafi etmeye çalıştı. Ama iş işten geçmişti!.. (Kim bilir belki de bu, Show TV'nin "uyanması" için yapılmış "kasıtlı" bir gaftı)
Aynı Toroğlu, ertesi gün, köşesinde şöyle yazıyordu (Hürriyet, 15 Eylül) :
Nerede enteller!
IRAK’ta habire Türk vatandaşı şoför öldürülüyor.
Nerede o cumartesi anneleri...
Nerede benim bazı entel sanatçı takımım...
Irak’a girmeyelim, girmeyelim diye bağırıyordunuz. Niye şimdi sesiniz çıkmıyor.
Çıkmaz... Çünkü hem bizim içimizde yaşayacaksınız, hem bizi kullanacaksınız, hem de ileride yakaladığınız zaman bizi arkadan vuracaksınız...
Ya sizler fazla uyanıksınız, ya da bizler sizlere fazla sabrediyoruz.
Bunun ne demek olduğunu kimse anlayamadı, ama kimse Erman Toroğlu’na laf etmesin.
Yazdırırsan, böyle yazar...
*
KÜLTÜREL DEĞERLERİMİZ
İbrahim Tatlıses, gazeteciler çok ısrar edince, zinayı tanımlamış:
“O konuya eğilip incelemedim. Bir şey de söylemek olmaz. Bir de o konuya kafamı yormuyorum. Altı kişi bir kadını alır dağa kaldırırsanız bu zinadır, günahtır, suçtur. Ama iki reşit insanın arasındaki ilişkinin zinayla alakası yok!”
(Hürriyet, 14 Eylül)
*
BUNLAR DA DİĞERLERİ...
Serin Duruş yakalamış yine:
- Yasemin Bozkurt televizyonda Haydar Dümen’e (Dümen’in babası bu soyadı ne düşünerek almıştı acaba?) soruyor: “Hocam, erkeklerin nefsi vücutlarının hangi organında bulunur?”
- Ahmet Çakar: “Sergen çok dürüst, çok kırrekt bir çocuktur!”
- “Ne zaman evlenmeyi düşünüyorsunuz?” diye soran muhabire, manken Tuğçe Kazaz cevap veriyor: “Ne zaman hissedersem!” (Bizim Alper’le Hüseyin de başlık atıyorlar: Neyi? Ne açıdan?)
(Milliyet, 15-16 Eylül)
*
İŞ BULMUŞTUR DA, HABERİ YOKTUR
İstanbul’dan Ali rumuzuyla yazan bir delikanlı kısaca diyor ki “Annemle babam ayrıldığı için ben yetiştirme yurdunda büyüdüm. Yaşım 18’e gelince askere gidip geldim. Şimdi işsizim. Kardeşimin de yurttan ayrılması gerekiyor, ona bakmak zorundayım.”
Altıncı His köşesinde Okşan Abla cevap veriyor: “... ama unutma ki bu seni daha güçlü ve aykalarını üçerine basan (ayaklarının üzerine basan, olacak herhalde) birisi yapmış. Ben bir iş bulduğuna inanıyorum. Olumsuz günler geride kaldı...”
Yahu çocuk iş bulamıyorum diyor, “Ben bir iş bulduğuna inanıyorum. Olumsuz günler geride kaldı” ne demek?
(Şok, 15 Eylül)
*
KOÇ İKEN KOYUN OLUVERİRİZ ALİMALLAH!
Astrolog Filiz Özkol “Burcunuza göre eğlence rehberi” yayınlamış tam sayfa.
Hemen açıp Koç Burcu’nu okudum, bakalım benim burcumdakilere iyi bir hafta sonu (ın-ın-ııın) geçirmek için ne tavsiye ediyor uzman-falcımız.
KOÇ BURCU
Parti havasını bir anda değiştiriyorsunuz
Katıldığınız partide kapıda göründüğünüz anda çevrenizdekilerin derin bir ‘Oh!’ çekmesine neden oluyor, partinin havasını değiştiriyorsunuz. Enerjinizle bulunduğunuz ortam aydınlanıyor.
Allaaaaah! Okumaya devam ediyorum...
Dantelli mini eteğiniz, kışkırtıcı ipek bluzunuz ve topuklu ayakkabılarınızla...
Tüh Allah kahretsin!
Dantelli mini etek ve topuklu ayakkabıyla bir toplantıya gitsem, herhalde gecenin “havası” değişir!
(Sabah’la Günaydın, 15 Eylül)
*
SALLA-1!
Haber “Liz Taylor hayal dünyasında yaşıyor” diyor.
Çok hastaymış, onun için hayal dünyasında yaşıyormuş, hatta büyük aşkı, kocası Richard Burton’ın hayatta olduğunu sanıyormuş.
Hastalığı neymiş?
Şöyle diyor Gözcü-Asabî: “72 yaşındaki Elizabeth Taylor bir süredir Parkinson (hafıza kaybı) pençesinde...”
Ulan atacaksın, bari bir bilene sor da at!. Parkinson ne zamandan beri hafıza kaybı oldu?
(Gözcü-Asabî, 15 Eylül)
*
ÜNE GEL!
Yeteri kadar “ünlümüz” yahut “sosyetik güzelimiz” yoktu sanki...
Müge Karamızrak “hayatının çok özel anılarını” Şamdan Plus’a anlatmış ve uygun pozlar (!) vermiş.
Kimmiş Müge Karamızrak?
“Eski Orman Genel Müdürü merhum Hakkı Karamızrak’ın güzel kızı” imiş.
(Takvim, 16 Eylül)
*
AYAĞININ TOZUYLA KONUŞMAK
Magazincilerin dillerine doladıkları ama manasını da tam bilmedikleri için olur olmaz kullandıkları deyimler, atasözleri vardır, bunların bir de modası...
Bayıldıkları laflardan biri, mesela, “ayağının tozuyla” ...
Kelebek’in sürmanşeti diyor ki: “Seren Serengil’in eşi Cengiz İmren 11 ay tutuklu kaldığı hapishaneden çıktı, ayağının tozuyla Kelebek’e konuştu.”
(Hürriyet-Kelebek, 17 Eylül)
*
BAŞIMA BİR İŞ KAZASI GELSE, ACABA...
Podyumda iş kazası geçiren kazanıyor, diyor Şok.
Poryumda “yanlışlıkla” (!!!) göğsü açılan “mankenlerden” Esra Eron, Buket Saygı, Tuba Ünsal, Tuğba Özay ve Şenay Akay, bu reklam sayesinde fiyatını arttırmış.
Acaba bir gün, mesela yazı işleri toplantısına girerken, benzer bir “iş kazası” da benim başıma gelse, maaşıma zam yaparlar mı?
(Şok, 17 Eylül)
*
ZZZZZZZZZZZT!
“Türkiye’nin en kültürlü, altyapısı (!) en sağlam assolisti benim... Birçok kişinin benden rahatsız olduğunu biliyorum. Diğerlerinin aileleri sıradan ama benim ailem aristokrat. Her konuda bilgili ve kültürlüyüm. Mesela dedem Amerika’da Sorbonne (!!!) Üniversitesi’ni bitirmiş...”
Seren Serengil
(Şok-Papatya, 17 Eylül)
*
İLKLERDEN BİR DEMET
Vatan gazetesi, Gülümse diye bir dergi çıkarıyormuş, sürmanşetinden duyuruyordu cuma günü.
Derginin ilk sayısı “tam” (eksik de olabilirdi) 40 bin basmış, bu bir “ilk” imiş.
Bir ilk daha var gözlerinden kaçan: Gülümse dergisinin ilk sayısının kapağı da, kapak konusu da İclal Aydın’a ayrılmış.
Böylece, Gülümse, kapak konusu olarak editörüyle çıkan “ilk” dergi olma şerefine de nail oluyor!
(Vatan, 17 Eylül)
*
BU İŞE EŞEK NE DİYOR ACABA?
Serin Duruş’ta okudum, Ünlüler Çiftliği adlı adlı müstekreh programın kahramanlarından Hakan Ural, “Burada iş yapmak, illa eşeği sağmak veya keçileri otlatmakla olmaz” demiş.
İnşallah denememiştir...
(Milliyet, 19 Eylül)
*
SALLA-2
Gözcü’den bir “görenler... dediler” palavrası daha.
Birinci sayfada sansürsüz bir popo fotoğrafı : Brezilya’da bir televizyon kanalında hosteslik yapan genç kız, “kalçalarının güzelliği” sayesinde Playboy’a kapak kızı olmuş...
Gözcü’nün asparı: “Sandrinha’nın fotoğraflarını görenler, ‘Aklıyla değil, poposuyla şöhret oldu’ dediler...”
Playboy’a akılla değil güzel popoyla kapak olunduğu doğrudur.
Ama gazeteciliği aklıyla yapmakta fayda var...
(Gözcü, 19 Eylül)