MEDYADAN : Magazin

Cenker Tezel diyor ki “Tedirgin oldu”! Şarkıcı Hande Yener Bodrum’da tatildeymiş ama “Klibinde son derece rahat görünen ve mayoyla dans eden Hande Yener, buna karşın bikinili görüntülenmekten son derece rahatsızdı. Bu tedirginliğe hiçbir anlam verilemedi.”

Yandaki fotoğrafa bakıyorum da, ben de kendime “Seksi şarkıcı” imajı yapsam, bu şekilde görüntülenmekten tedirgin olurdum.

*

Son gülen o oldu, diyor sayfanın manşeti.

Spot: “İşadamı sevgilisi Enis Pekuysal’ı bir dönem Özlem Yıldız’a kaptıran Duygu Ulaş, rövanşı almayı başardı.”

Bu işadamı niye bu kadar kıymetli ki, bir manken “kapıyor” diğeri “rövanşı alıyor” diye merak edenlere, haberden bir cümle:

“İddialara göre, Enis Bey, Swissotel’de özel bir oda açtırdığı Duygu Ulaş’a ayrıca bir de ek kredi kartı çıkarttırmış.”

“Son gülen o oldu” dediği, pazarı kaptı demek istiyor!

Sadece duygusal yani...

*

Life+ köşesinde Bülent Cankurt, Cem Yılmaz - Lâl Dedeoğlu ilişkisinin birinci yılına girdiğini, çiftin birbirini ne kadar çok sevdiğini anlatırken, diyor ki:

“E tabii Cem de tam Lâl’in hoşlanacağı türden bir erkek. Sanatçı, yaratıcı, özgün ve en önemlisi de kendisinden yaşça küçük...”

*

Bodrum’un güneşi bile onlar kadar terletmedi, miş...

Bunlar “Cesur vücutlar” imiş...

Sekiz genç kadının Bodrum beach’lerinde (Vallahi de billahi de beach’ler yazmışlar) çekilmiş mayolu fotoğrafları. İddiaya göre hepsi de birbirinden güzel ve seksi imiş...

Ya bu magazinciler miyop, ya da ben yaşlanırken zevksizleşiyorum.

İsim ver(e)meyeceğim ama kısaca tarif edeceğim:

Birinin vücudu, genç bir oğlan çocuğunu andırıyor, kalçaları ve bacakları o kadar çarpık ki, aradan İstanbul görünüyor. Bir diğeri, güya manken, 80-79-100 ölçülerinde bir kütük, bir üçüncüsü o kadar çirkin ki, gece görseniz korkarsınız, bir diğerinin vücudunun proporsiyonları bozuk, birini okkayla yağ bağlamış...

Magazinciler mi miyop, yoksa ellerinde bundan iyisi olmadığı için güzel diye bize bunları mı yutturuyorlar, bilmem.

*

Bir okuru, Güzin Abla’ya dert yanıyor, “Lütfen Güzin Abla, bu yazımı yayınla da, erkekler kadınları aldatmayı Erman Toroğlu’nun sözlerinden sonra bir marifet sanmasınlar.”

Güzin Abla mektubu yayınlıyor ve ekliyor:

“Zaten, aklı başında insanlar Toroğlu’nun bu sözlerini dikkate almayacaklardır.”

Bu kavga bitmez!

(Hürriyet-Kelebek, 1 Eylül)

*

Alper’le Hüseyin’in Serin Duruş köşesinden arak:

Vi-cey Bülent, Hakan Peker’in bir klibinden sonra yorum yapıyor: “Hakan Peker hala gördüğünüz gibi gencecik, bir de 20 yaşında oğlu var ona rağmen hâlâ cillop gibi. Tabii Allah sahibine bağışlasın, yanlış anlaşılmasın da...”

Popstar Bayhan : “Beni yaratan Allah benden daha iyisini de yaratmıştır. O yüzden benim büyüklük gibi bir kompleksim yok!..”

Hannibal filminden bir dublaj harikası, Hannibal Lecter : “Gavur ölüsü gibi ağır...”

Tuğba Altıntop : “Hayvanların bile tek eşi vardır.Bir arslanın muhtemelen bir tek kaplan eşi vardır. Koca aslan avlanır, karısı kaplan da çocuklarıyla meşgul olur.” (Savaş Ay, röportajında bu kızcağıza hangi şairi sevdiğini de soruyor, iyice rezil etmek için. ‘Fahir Atakoğlu’ diyor garip. Düzeltiyor sonra, ‘Yok yok o değil, Ataoğlu, bir şey Ataoğlu.’ Savaş Ay, ‘Ataol Behramoğlu mu?’ deyince kurtuluyor, ‘O işte...’)

(Milliyet, 1 - 5 Eylül)

*

Ailenizin ve mahallenizin namusundan sorumlu Şok gazetesi, bir yandan da abazanlar için çıplak kadın fotoğrafları, “bilimsel” adı altında yahut da işte rüya tabirleri yahut itiraflar şeklinde, erotik yazılar yayımlar.

Bakın 4’üncü sayfanın manşeti ne diyor:

“Artık meydan boş değil - Televizyondaki ahlak zedeleyici reklamlara, erotik kliplere, çocuklara kötü örnek olan televizyon dizilerine vatandaşlar duyarsız kalmıyor. RTÜK’e şikayet için telefon yağıyor.”

Aynı sayfanın altında bir fotoğraf. Bir genç kadın, yüz üstü yatmış güneşleniyor. Üstsüz, tangasını de iyice sıyırmış, burnumuza sokulmuş koca gibi bir popo. Şöyle diyor ilan: Dergilerin en kralı - Dünyanın en güzel popoları Türkiye’de - Arkadaş Cafe dergisinin (Şok’un ilavesi galiba) yeni sayısı bayilerde...

Bir başka sayfa...

Diyor ki “Kadın-erkek ilişkilerinin sorunlarla ve kırılar potlarla dolu olduğunu hatırlatmaya gerek yok. Bu gibi durumlarda hazırlıklı olmanız için bazı tatkitler hazırladık...”

Allah razı olsun!

Birinci sorun: Erkeğiniz yatakta fos çıkarsa...

İkinci sorun: Yatakta biraz hayvan çıkarsa...

(Örnek öneri: ”İster inanın ister inanmayın bu durum ona istediklerinizi belli etmek için mükemmel bir fırsat. Örneğin ellerinin sürekli poponuzda olduğunu düşünün. Ellerini yavaşça poponuzdan çekip göğüslerinize ya da bacaklarınıza koyabilirsiniz.”)

Üçüncü sorun: Erkek arkadaşınızın penis boyu normalin altındaysa...

Bir haber daha: “Soyunmak bir sanattır - Erkeğinizi yorucu bir günün ardından özel bir erotik gösteri ile baştan çıkarmanız, seks hayatınıza değişik bir renk katacaktır.” Ve yapmanız gerekenler.

Arka manşet: Doğal uyarıcılar

Arka sayfada bir haber: 300 dolara kucak dansı... ve açmış, popolarını, memelerini gösteren bir takım sapıklar...

Namusumuz kimlere emanet!

*

Hani “Bu 10 çılgınlığı yapmadan ölmeyin” diye bir liste çıktı ya geçenlerde gazetelerde, Armağan Çağlayan da, köşesinde, kendi listesini yayınlamış:

1- Rio de Janeiro’da Rio Karnavalı’na katılmak.
2- Hindistan’a gitmek.
3- Yabancı bir ülkede en az bir yıl boyunca dil öğrenerek tekrar öğrencilik günlerini yaşamak.
4- Kanun çalmayı öğrenmek.
5- Yamaç paraşütü yapmak.
6- Oscar törenini canlı olarak seyretmek.
7- Bütün dünya televizyonlarına satılabilecek bir fikir üretmek.
8- ‘Hayır’ diyebilmeyi öğrenmek.
9- Kuzey ışıklarını görmek.
10- Hiçbir şey hatırlamayacak kadar ‘sarhoş’ olmak.

Son derece masum hayaller. Bence her şeyi söylememiş Çağlayan.

Ben de böyle bir liste yapmaya kalkışsam mı acep?

*

İlk büyük gösterisini (o zaman defalarca yazdım hatırlarsınız) bizlere “Brodway’den önce İstanbul’da” diye “yalan reklamla” sunduğu için (ama gösteri muhteşemdi, o başka) adına “Sultans of the dance” demesine ses etmedik.

Ama Mustafa Erdoğan’ın bu seferki gösterisinin adına (Dawool) itirazım var ve sırf benim ana dilime terbiyesizlik ettikleri için görmeye, seyretmeye gitmeyeceğim.

Aynı şekilde Buluşma diye bir gösteri düzenlenmiş, topluluğun adı Shaman. Haberlerde “Türkler’in İslam’ı kabul etmeden önceki dini olan şamanizmde, din adamlarına şaman denirdi” diye izahlar okuyorum. Bizim bin küsur yıl önceki dinimiz, dilimiz, niye (D)İngilizce söylenmesi gerekiyor Allah aşkınıza?

Kimse kusura bakmasın, Türkçe’ye yapılan bu hakaretin (dükkan isimleri, lokantası isimleri, şirket adları, dergi adları... hepsi) bunun tek adı var: Soysuzluk!

*

Güzel’e gönül verdi, başlıklı haber:

“Oyuncu Nehir Erdoğan’dan ayrıldıktan sonra manken Ebru Güzel’le olmaya başlayan Ali Sunal, bu güzel mankenle Mayadrom’da yemek yerken görüldü” diyen haberin giriş cümlesi:

“Nehir’de sürüklendikten sonra bir süre boşta gezen Ali Sunal’ın aşk gemisi Güzel bir limana demir attı.”

*

İspanya’da boyacılık yapan 31 yaşında bir Rus, adı Niyaz Valiahmedov tatil için ... Hakkari’ye (?) gelmiş. Burada sünnet olmuş.

Adam diyor ki, “İspanya’da sünnet yasak olduğu için (???) Türkiye’yi seçtim. Çok mutluyum!”

Haberin spotu her ne kadar “31 yaşındaki Rus, sünnet olup Müslümanlığı seçti...” dese de, bence (adına bakarsanız) adam zaten Müslüman da, geç sünnet olmuş. Ama bu detay önemli değil, önemli olan haberin başlığı:

“Hafifledim!”

Bizim sünnetçiler işi abartmış olmasın?

(Şok, 4 Eylül)

*

DERGİNİN BAŞKA HİZMETİ DE VAR MI ?

Boxer adlı magazin dergisinin kapağında bir duyuru:

“Boxer yaza veda özel sayısı - 41 seksi kız içeride güneşleniyor - 39’u üstsüz”

Bu derginin adı Boxer mi Baxer mi acaba?

*

Şehir Bunları Konuşuyor, köşesinden:

“Deniz Seki ile sevgilisi Selim Yalının geçtiğimiz hafta Ataköy Yat limanı’nda bir arkadaşlarının yatında çıkardıkları gürültüyü... Defalarca uyarı almalarına rağmen gürültüye devam eden ikilinin, liman güvenliği tarafından dışarı çıkarıldığını...

*

BASIN SAZAN OLUNCA...

Popçu Gökhan Özen adam kaçırmaktan gözaltına alınmış, iddiaya göre sevgilisine laf atan adamı dövdürmüş.

Bu konuda DBT’nin ‘hatırlatması’ güzel:

(DB Tercüman, 5 Eylül)