MEDYADAN : Magazin

Bir garip tatil, diyor manşet. “Dünya sinemasının ünlü oyuncusu Jean Claude Van Damme’ın Ahu Tuğba ile Akdeniz kıyılarında tatil yapması herkesi şaşırttı.”

Bunda şaşacak ne var, Van Damne filmlerinde neler gördü neler, başına gelmedik kalmadı, bunu da atlatır!

*

Ali Şen’in gelini polise yakalandı, diyor haber.

Begüm Şen, Jaguar’ıyla 30 km hız sınırı olan sokakta 81 km yapınca (üstelik ehliyeti de evindeymiş) 64 milyon 700 bin lira ceza kesilmiş.

Şehir içinde hız yapmanın cezası bu kadarcık mıdır?

Bir bilen varsa söylesin...

*

Biricik Suden’in bir köpeği varmış, Buldog cinsi, ona bir eş aranıyormuş.

Diyor ki (Biricik Hanım, köpeği değil) : “Köpeğimi bu gece görücüye çıkardım. Spor hocamın aynı cins dişi köpeğiyle çiftleştirmeyi düşünüyoruz. Hayırlı olur inşallah!”

İnşallah, hepimiz duacıyız!

*

“Sosyetik güzel” Ceyla Şahnavaz’la röportaj yapmışlar, iyi bir aileden geldiğini ve iyi bir eğitim aldığını ispat için diyor ki:

“Ailemde eğitime çok önem verilir. Babam ve üç kardeşim Robert Koleji mezunudur. Hepsi Amerika’da üniversite okudu. Ben de ilkokuldan sonra Robert Koleji kazandım.”

“Ben de ilkokuldan sonra Robert Kolej’i kazandım” ne demek? Kazandım ama başka okula gittim mi, biraz okudum ama bitiremeyince Eseniş’e geçtim mi, yoksa mezun oldum mu,

*

Böyle taktik görülmedi, diyor haber. Sergen, yanında gezdirdiği Esra Eron’la ilişkisi çakılmasın (daha doğrusu “kadrolu” sevgilisi çakmasın) diye, Eron’u sanki kankası Gökhan’ın kız arkadaşıymış gibi yanlarında gezdiriyormuş.

“Böyle taktik görülmedi” diyor Posta.

Böyle taktik görülmese, Türkçe’de niye “Arkadaş arkadaşın pez..gidir” desinler ki?

*

Tehlikeli Dizi! diye manşet atmış Şok.

Spotu diyor ki, “Prof.Dr.Hayati Doğanay, Çocuklar Duymasın dizisinin toplumda infial yarattığını ve artık yıkıcı etkilere neden olacağını vurgulayarak, hemen yayından kaldırılması çağrısı yaptı...”

Bu kadar iddialı bir açıklama yapan Prof.Dr.Hayati Doğanay’ın uzmanlık kolu neymiş acaba?

Psikoloji mi, sosyoloji mi?

Hayır...

Prof.Dr.Hayati Doğanay Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fatültesi COĞRAFYA Anabilim Dalı Başkanı’ymış!

Kel alaka?

*

Seray Sever önemli bir tespitte bulunmuş, “Seks yapmak vücut enerjisini kaçırır. 8 aydır seks yapmıyorum. Bu yüzden enerjim içimde kaldı.”

Çıkar çıkar!

*

Deniz Seki ile lokantacı sevgilisi Selim Yalın Reina’da eğlendikten sonra, gazetecilere yakalanmamak için tekneyle kaçmışlar, ama magazin muhabirleri uyanmış, başlamış karadan arabayla kovalamaya.... Posta diyor ki “Bu kovalamaca 3,5 saat sürdü. Sonunda gazeteciler yoruldu...”

Ortaköy’den çıkıp tekneyle 3,5 saat nereye gittiklerini çok merak ettim.Herhalde Yalova’ya gidip dönmüşlerdir!!!

*

Gaziantep’teki Eyüpoğlu Camii’nde bir yanlışlık olmuş, ezan sesine Sezen Aksu ile Rafet El Roman’ın şarkıları karışmış, vatandaş çok kızmış tabii ki...

Daha önce anlatmıştım galiba, Darende’nin bir köyünde buna benzer bir hadise olmuştu, sabah ezanı için yataktan kalkmak istemeyen uyanık müezzin, bir eski kasedin üstüne sabah ezanını okumuş, yattığı yerden teybin düğmesine basıyormuş. Ancak bir sabah, teyp çalışırken müezzin uyuyakalmış ve köy camiinin hoparlörlerinden ... Orhan Gencebay’ın bir türküsü çalmaya başlamış. Meğer Gercebay’ın kasedinin üstüne kayıt yapmışmış müzzin.

Söylemeye gerek yok herhalde, sille tokat atmışlar adamı köyden.

*

Ağzı kapanmayan bir manken kızımız var, Aysun Kayacı, futbolcu Emre Aşık’ın sevgilisi. Kayacı, sevgilisi istedi diye bir dövme yaptırmış; dövmedeki Uzakdoğu figürleri “bir ömür sürecek sevgi ve saygıyı” temsil ediyormuş.

Aysun Kayacı, topçu sevgilisine bir ömür boyu sürecek sevgi ve saygısını göstermek üzere dövmeyi neresine yaptırmış?

Kuyruk sokumuna...

*

Yerli dıtlarımız yetmiyormuş gibi, Azerbaycan’dan, Rusya’dan hatta Amerika’dan ithal eder olduk, demek ki bunlara ciddî bir ‘talep’ var Türkiye’de.

Amerika’dan gelen bir esmer kız var, adı güya Noella, hangi magazin sayfasını açsanız bir cıbıl fotoğrafı ve haber şöyle başlıyor: “Türkiye’ye eğitim için gelen Amerikalı manken Noella...”

Bu kız eğer icra ettiği faaliyetin eğitimi için geldiyse, artık herhalde doktorasını almıştır.

*

Magazincilerin (spor yazarları gibi) kullandığı benzetmeler, sıfatlar muhteşemdir.

Ebru Gündeş birileri kızsın da reklam olsun diye bir laf atmış ortaya, tek Ebru benim mi ne demiş, güya diğer ‘Ünlü Ebrular’ kızmış buna falan, böyle dandik bir haber.

Haberin bir yerinde şöyle bir cümle: “Ayıp etmiş, diyen güzel şarkıcı (Ebru Yaşar) adaşına karşı savaş kalkanlarını kuşattı.”

Muhteşem değil mi ama?

*

Gazeteler, 7 Ağustos

“13 going on 30” diye bir film vizyona girdi, filmin adı afişlerde ve ilanlarda iğrenç bir İngiltürkçe’ye çevrildi : Keşke 30 olsam

Türkçe’ye yaptığımız bu eziyet, eliniz kırılsın, ne diyeyim!

*

Bu kadar önemli ve Türkiye’yi ilgilendiren bir haberin Hürriyet’in sürmanşetine çıkmasına şaşacak bir şey yok tabii ki...

Ayşe Arman bize müjdeyi verdi: DÖRT AYLIK HAMİLEYİM!

Bundan sonra, hamileliğinin safhalarından tutun da, aş ermesine, mide bulantısına, ağrılarına sancılarına, plasentanın gelişine, ilk emziğe, bebeğin ilk ishaline kadar detayları okuruz nasılsa da, ben bir şey atladım galiba...

Bundan önceki bölümü anlattı mı Ayşe, yoksa ben mi kaçırdım?

*

41 yılda 110.855 kişiyi (çocuğu demek istiyorlar herhalde) sünnet ederek rekor kıran Kemal Özkan, “Çocuğun pipisinden hangi takımı tuttuğunu anlarım” demiş.

Ben 40 yıllık Fenerliyim ama oyuncular dalga geçip, antrenmansız çıkıp, korkak oynar da Fener kazanmayı hak etmezse, hakkeden takımın galibiyetini alkışlıyorum, etrafımdaki hasta Fenerliler de, “Sen gerçek bir Fenerli değilsin oğlum!” diye kızıyorlar bana.

Fenerliliğimi bir teyid ettirmek istiyorum da...

Çok geç sayılır mı, Kemal Özkan şimdi bir göz atsa, acaba yanlış takım mı tutuyorum bunca yıldır?

(Çok yakında, “Kemal Özkan’ın verdiği tüyolara göre, hangi taraftarın malı nasıldı”, diye bir internet geyiği başlar gezmeye...)