Güncelleme Tarihi:
Milliyet, 29 Haziran
Serin Duruş’tan arak.
Ayşe Hatun Önal ‘ninni’ söylüyor (Serin Duruş’çular da ‘lahanasız ortam’ diye başlık atıyor.) :
Dandini dandini dastana
Danalar girmiş bostana
Kov boştancı danayı
Yemesin salatayı
*
KAPATANI BIRAK AÇANA BAK
Gözcü-Asabî, 29 Haziran
Suudi Arabistan Havayolları’nda Türk hostesler görev yapıyormuş, tabii tesettür kurallarına göre giyinmeleri gerekiyormuş. Hostesler ‘Ayda bin dolar para biriktiriyoruz. Bu para için tabii ki baş örtülür’ diyormuş, doğruysa.
Gözcü hayret etmiş : ‘Para için başlarını örtüyorlar’ diyor.
100 $ için kıçını açanlara şaşmıyorlar da...
*
YELİZ YEŞİLMEN - KÖŞE YAZARI
Star-Box-Magazin ...vs, 29 Haziran
“Oya Aydoğan da gazete yazarı oldu” diye müjdeyi alınca, ‘Bunlardan daha çok var mı? Oya Aydoğan’dan sonra sıra kimde?” diye sormuştum. Gazetecilik alanında büyük (!) bir hamle yapan Star ikinci bombayı patlattı: YELİZ YEŞİLMEN !
Yeşilmen ‘Merhaba’ dediği ilk yazısında rengini de belli etti: “... yani sözüm ona piyasada sonradan yazarlığa geçen ve yazılarını başkalarına yazdıran sözde yazarlar gibi asla olmayacağım.”
Konuyla ilgisi yok, ama yeri gelmemişkene anlatayım. Kızıl Ordu’nun kurucusu Troçki askerlere kızdığı bir gün ‘Askerlere beyincik yeter’ demiş, ‘Uygun adım yürümek için beyne gerek yok...”
Askerlerin bu hakaret karşısında ne hissettiğini şimdi anlıyorum...
*
OYA AYDOĞAN - KÖŞE YAZARI
Star-Box-Magazin ...vs, 29 Haziran
Yeliş Yelişmen, Star’ın ekinde yalnız değil tabii. Medyum Memiş ve Oya Aydoğan da burada yazıyor. Aydoğan bugün, babasının kapıcılık yaptığı apartmanda oturan (‘daire sahibinin oğlu’ diyor kızcağız) bir delikanlıya, ‘ayrı dünyaların insanı’ oldukları için kavuşamayan ve intiharı düşünen bir genç kızı teselliye çalışıyor. Kapıcılığın da onurlu bir görev olduğunu şöyle anlatıyor yazarımız: “Pilot olmazsa uçağın uçamayağı, terzi olmazsa elbise olmayacağı, fırıncı olmazsa ekmek çıkmayacağı gibi...” Nefesimi tuttum, acaba bu cümlenin sonunu nasıl getirecek? Getirdi, “.. kapıcı olmazsa da apartmanlar da (ben ayırmadım bu da’yı) hayat nasıl olurdu?”
*
SADDAM’IN FALCISI İMİŞ
Şok, 30 Haziran
Şermin Tokuşçu adlı falcı kadın “Bir İbo (Tatlıses) evlenecek, bir İbo (Kutluay) ayrılacak” kehanetinde bulunmuş. Şok sonuca güveniyor çünkü bu hanım “Sakıp Sabancı’nın ölümünden Gülben Ergen’in porno kasetine kadar çok sayıda olayı önceden bilmiş” miş.
Ama ben falcı kadının ilk sıfatını sevdim: “Saddam Hüseyin’in falcısı olarak ünlenen...”
Yıllar var, babam bir dahiliyeci doktora göründü. Galiba Hasan Bey’di adı, babama çok katı bir perhiz verdi. Neredeyse açlıktan öldürecek adamı. Babam isyanlarda tabii ki... Aradan iki üç gün geçti, gazetede bir haber, “Doktor Hasan Bey öldü!”
O saat kesti perhizi babam, “Ertesi gün öleceğini bilemeyen doktordan bana ne fayda!” diye.
Falcı Şermin Tokuşçu da Saddam’a ‘başına gelecekleri’ önceden haber verseydi, eski diktatör bu hallere düşmezdi.
*
ALİ’Sİ TAMAM, GERİSİ TUTMUYOR
Hürriyet, 1 Temmuz
Birinci sayfa: ‘Ali Desidora’ ve ‘Tokai gibi beğenilen pek çok reklama imza atan reklam yönetmeni Ali Tara (55) kansere yenildi.
11’inci sayfa: ‘Ali Desidoro’ ve ‘Tokai’ büyük beğeni kazanan reklamlara imza atan reklam yönetmeni Ali Tara...
Halbuki ne Ali DesiDORA ne Ali DesiDORO ... Ali DesiDERO !
Yani, gençlerin dediği gibi, amorti bile yok!
*
SEDA SAYAN - KÖŞE YAZARI
Hürriyet-Kelebek, 1 Temmuz
Yine Oya Aydoğan, Kelebek’e demiş ki, “Ben Seda Sayan’a rakip olamam. Seda’nın hitap ettiği kesim farklı. Oralarda doğup büyüdüğü için alt seviyeyi daha iyi yakalayabiliyor. Onun hitap ettiği kitleyi yakalamam mümkün değil. Ben daha orta seviyeye hitap ediyorum.”
Seda senin ağzını şimdi caart diye yırtmaz mı!
Ayrıca bu ölçeğe bakarak herkes de seviyesini ayarlasın:
Seda Sayan / Posta = Alt seviye
Oya Aydoğan / Star = Orta seviye
Hülya Avşar / Hürriyet = Üst seviye
Bu skalaya göre biz neredeyiz acaba?
*
AĞZIMIN ŞİMDİ İŞİ VAR
Milliyet, 1 Temmuz
Serin Duruş’tan arak.
Yaşlı bir amca, imiş, soru soran Televole muhabirine cevap veriyor: “Ağzımın şimdi işi var, sonra gel o zaman söyleyeyim...”
*
HAŞIRT
Şok ve Star-Box-Magazin vs..., 1 Temmuz
Özcan Deniz bir ara ‘Fiks bir milyon seyircim var’ diyordu ya...
İddiaya göre, son konserine sadece 40 seyirci gelmiş.
Şok acımamış: Özcan’ın 999.960 hayranı tatilde mi?
Star-Box-Magazin vs de laf koyma fırsatını kaçırmamış: Ücretsiz konserde ful çeken Özcan, paralı konsere gelince şarkılarını boş koltuklara söylemek zorunda kalmış...
*
LATİFEDİR, AMAN CİDDİ SANILMASIN...
Hürriyet, 3 Temmuz
Madonna’yı kandırdılar... mış. Şöyle haber: Madonna - eğer K’sını anladıysa dişimi kırarım - Kabala’ya merak sarmış. Kabalacı bir gruba, konserinde en ön sırada bilet hediye etmiş. Habere göre, adamlar 50 dolarlık biletleri karaborsada 200’er dolardan satmışlar.
Eee, Kabalacılar da haliyle Yahudi’dir. Bir yerde al-sat, bir işte kâr gördüler mi, kendilerini tutamazlar.
Hani bir fıkra vardır. İki Yahudi kumsalda uzanmışlar, sohbet ediyorlar.
Birincisi “Gördün mü bak, deniz yükseliyor” deyince, öteki doğrulmuş yerinden:
- Yükselmeden hemen alalım!
*
BİR TÜRLÜ TUTTURAMADILAR
Takvim, 3 Temmuz
Muazzez Ersoy bir klip çekecekmiş, ama sağlık sorunları sebebiyle 6 kere ara vermek zorunda kalmış, ancak 7’nci denemede çekim yapılabilmiş.
Takvim’in başlığı: “Yedinci de çekebildi”
Hakikaten dayaklıksınız vallahi.
Yahu, ‘de’ ekini ayrı yazmak gerektiğinde birleşik kullanıyorsunuz (Babasıda geldi), birleşik yazmak gerektiğinde (Yedincide çekebildi) ayrı yazıyorsunuz.
*
GERÇİ SİZ BİLİRSİNİZ AMA...
Milliyet, 3 Temmuz
Bu işin hakikaten b.ku çıktı artık. Milliyet gibi bir gazetenin birinci sayfasında sol sütunda nal gibi bir haber: Pınar Altuğ da selülit mağduru
Kadıncağızın Açıkhava Tiyatrosu’nda otururken fotoğrafını çekmişler, kalçalarında selülit varmış. İki kare fotoğraf, biri uzaktan, biri zumlu, selülitli kalçaların içine kadar girmiş kamera...
Böyle terbiyesiz bir haber yapmaya hakkımız var mı?
Bu ‘birinci sayfalık’ bir haber midir?
Bu ‘haber’ ve bu selülitli kalça fotoğrafları Milliyet gibi bir gazetenin birinci sayfasına yakışıyor mu?
(Aynı ‘haber’, aynı iki kare fotoğraf daha da büyütülerek hemen arkada, ikinci sayfada da kullanılmış, başlığı da ‘Pınar Altuğ’dan selülit şov!’ Hemen komşusu da Milliyet’in Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yılmaz!)
*
SON OLARAK : HÜLYA AVŞAR - KÖŞE YAZARI
DB Tercüman, 4 Temmuz
Başka bir iki gazetede daha gördüm ama not etmemişim.
“Herkesi bunalttı” diyordu DBT. Hülya Avşar çekim için saat 13’te randevu verilen gazetecileri güneş altında iki saat bekletmiş. Kendisine soru sorulurken havalara bakıyormuş, gözlüğüyle oynuyormuş, yani karşısındakileri ‘adamdan saymadığını’ seviyesince belli ediyormuş. Gazetecilerin karşısına geçtiğinde “Mantıklı sorunuz varsa sorun, zaten çok sıkıldım” demiş.
Meslektaşlarımı gerçekten anlamıyorum. Demek ki siz bu muameleye layıksınız, kusura bakmayın!
Bir Hülya Avşar’dan bu muameleyi görmeye nasıl tahammül ediyorsunuz? Gerçi Avşar’a kızmanın da anlamı yok. Layık olduğu yere koyar, geçer gidersiniz. Hep söylüyorum. Üç gün haberini yapmayın, bakın Hülya Avşar’ın adını hatırlayan kalır mı.
Bugün, burada başlayalım mı?