Güncelleme Tarihi:
Milliyet, 24 Mayıs
Ahmet Tulgar hem benim en sevdiğim yazarlardan biridir (röportajları da nefistir) hem de Milliyet günlerinden arkadaşım. Bugün Sokak köşesinde, “metroseksüel erkeklerin rağbet ettiği, Amerikalılar’ın ‘flip flop’ dediği ‘parmak arası terlik’ hayata karşı takınılan bir tavrın simgesidir, ‘rahat adam olma durumuna işaret eder” diyordu.
Ahmet hatırlamaz, 1960’lı yıllarda (O zaman bir erkeğe ‘metroseksüel’ desen alnının ortasından vururdu seni) bu tür terlikler Türkiye’de imal edilemez, Uzakdoğu’dan ithal edilirdi. Japonya’dan. Bu sebeple bu tür plastik terliklere Tokyo veya Ginza adı verilirdi. Yanılmıyorsam, Tokyo parmak arasına gireniydi de, Ginza üstten bantlı olanıydı (hani çorapla giyildiğinde kapıcı modeli tabir edilen...). Ya da tersi miydi?
*
KARŞILIKSIZ AŞKLAR
Şok, 24 Mayıs
“Futbol out, basket in” diyor haber. “Eskiden mankenler futbolcularla aşk yaşarlardı. Şimdi ise güzellerin ilgisi basketbolculara kaydı.”
Mesela? Nigar Talibova-Kerem Tunçeri, Gamze Özçelik-Gökhan Demirkol, Demek Şener-İbrahim Kutluay, Demet Akalın-Güray Karan... mış!
Bu aslında sevinilecek bir olay.
Basketçilerin de artık futbolcular gibi iyi para kazandığının işaretidir...
*
İKİ KÜÇÜK GEÇİRMECE
Posta’nın eki Dolçe, 22 Mayıs
- Kuzenden çok ne var, diyor minik dedikodu. Demet Akalın’ı bir yakışıklıyla yakalamışlar, ‘Kuzenim’ demiş. Dolçe diyor ki ‘Demet Akalın’ın ailesi çok geniş olmalı. Çünkü kuzenlerinin biri gidiyor biri geliyor. Üstelik hepsi erkek!”
- Modacı Esin Maraşlıoğlu estetik olmuş, habere göre ifadesi, bakışı değişmiş. Şöyle diyor Dolçe ‘Gençlik uğruna orijinalliğini kaybetti.’
*
ÇÜŞ-ÇÖH (Çok ünlü şahıslar hakkında çok önemli haberler)
Şok, 25 Mayıs
Böyle önemli bir haberi kaçırmanızı içime sindiremedim.
Nişantaşı trafiğine yakalandı, diyor haber. Şöyle:
“Türkiye İşçi Partisi’nin ilk genel başkanı olan merhum Mehmet Ali Aybar’ın kızı Güllü Aybar, Nişantaşı’nda objektiflere takıldı. Yetişmeye çalıştığı bir randuve(su) varmış gibi hızlı adımlarla yürüyen ve bu haliyle dikkatleri üzerine çeken Güllü Hanım arabasına doğru yol aldı.”
Ara başlık: Randevuya geç kaldı
“Ancak Nişantaşı’nın giderek daha da yoğun bir hale gelen trafiği Güllü Hanım’a kötü bir sürpriz oynadı. (Kötü bir sürpriz oynamış!!!) Dakikalarca yolda kalan sosyetik güzel ne yazık ki randevusuna yetişemedi.”
Randevusu olup olmadığını da bilmiyorduk ama olsun...
Çok önemli bir habermiş, değil mi?
Not: Bir alttaki haber de en az bunun kadar önemliydi. “İş hayatına hızlı başladı - Geçtiğimiz hafta açtığı dekorasyon mağazası ile Nişantaşı’na ayrı bir soluk katan Reyhan Çitfçi iş hayatında oldukça başarılı olacağa benziyor.” (Nereden anlamışlar? Okuyalım...) “Reyhan Hanım açılış günü erken saatlerde Nişantaşı’ndaki kuaförüne gitti. Buradan çıktıktan sonra biraz dinlenmek ve birşeyler atıştırmak için uğradığı kafede rastladığımız Reyhan Hanım oldukça heyecanlıydı.” (Hııı, gerçekten hayatta çok başarılı olacağı belli, çok çalışıyor baksanıza!)
*
ASIL TRAŞ BAŞKA...
Şok, 25 Mayıs
Popstar yarışmasına jüri seçilince meşhur olan Armağan Çağlayan, pardon Hürriyet yazarı diye söylemeyi unuttum, saçını sağ şakağında (+), sol şakağına (=), ensesine de (-) ve (x) şeklinde kestirmiş.
Şok sallıyor, görenler ‘Yeteri kadar şöhret oldu, daha ne istiyor?’ demişlermiş.
Bu Armağan’ın daha ‘görünen traşı’ ...
Metroseksüel olmak kolay mı sanıyorsunuz?
*
HANGİ PAZARDA SATILIYOR BU MAL?
Milliyet, 26 Mayıs
Birsen Altuntaş, Tamer Karadağlı ile konuşmuş. Dizi başına aldığı ücretin “Amerikalılar’ın aldığı paranın yanında” devede kulak kaldığını söyleyen oyuncu “Oyuncu hangi fiyatı biçiyorsa ona göre ederi odur. Yeteneğin fiyatını o kişi dışında kim belirleyebilir ki?” demiş.
Tamer Bey’in ekonomideki değer kavramını bir okumasında fayda var. Her oyuncu kendi yeteneğinin değerini kendi belirleyecek, öyle mi? Serbest piyasada işler böyle yürümez. Haa, siz “İsteteyenin bir yüzü...” derseniz, o başka.
*
O KADAR DA AGATHA CHRISTIE’Yİ ÇAĞRIŞTIRMIYORMUŞ
Hürriyet-Kelebek, 27 Mayıs
Yerli Agatha Christie diye başlık atmış bizim magazin ilavesi.
Spotu diyor ki bu manşetin “Agatha Christie’nin Pera Palas Oteli’nde yazdığı ‘Orient Ekpres’te Cinayet’ eseri yönetmen Ali Özgentürk’e yeni filmi ‘Zaman’ için ilham kalnağı oldu... Zaman adlı sinema filminin konusu Christie’nin bu otelde işlenen bir cinayeti ele alan romanını çağrıştırıyor...”
Orient Ekspres’te Cinayet kitabını ben mi yanlış hatırlıyorum? Benim bildiğim, Agatha Christie bu romanını Pera Palas’ta yazmıştır ama konusunun otelle filan ilgisi yoktur. Trende işlenen bir cinayeti konu eder, adından da anlaşıldığı gibi.
Peki filmin konusu neymiş? “20’li yaşlarda olan dört gencin Pera Palas’ta yaşadıkları ve büyük aşkları ile başlayacak olan film, aynı grubun 25 yıl sonra yine aynı adreste buluşmaları ve içlerinden birinin esrarengiz bir cinayete kurban gitmesiyle devam edecek.”
Christie’nin kitabıyla uzaktan yakından alakası yok ki bu senaryonun...
*
AH CANIIIIM!
Hürriyet, 27 Mayıs
İbrahim Tatlıses televizyonda açıklamış: Popstar jüri üyeliğinden üç ayda SADECE 200 milyar lira almış. Halbuki İbo Şov için GECEDE 40 milyar alıyormuş.
*
EN İDEAL, ORTA İDEAL, AZ İDEAL
Sabah’la Günaydın, 28 Mayıs
Efendim, Amerikan Karin Ajans’ı Demet Şener ile çalışmaya karar vermiş, çünkü (diyor Günaydın’ın Gülşen Yüksel imzalı haberi) “Karin Ajans 1.77 boyundaki 84-60-86 ölçülerindeki Demet’in ölçülerini Türk mankenler arasında ‘EN İDEAL’ olarak seçti”
Bu meslektaşım Allah bilir “EN MÜKEMMEL” de diyordur!
*
ADI ŞİZOFREN, SOYADI MELANKOLİK
Hürriyet-Kelebek, 31 Mart
Birinci sayfadan bir anons: “Ülkemizde sayıları 600 bini bulan şizofreni hastası, önyargılar nedeniyle toplumdan dışlanıyor. Hülya Avşar şizofreniyi ve etkilediği hayatları araştırdı.”
İçerideki yazısının girişi: “Sırtımızı çevirdiğimiz, saldırgan olarak düşündüğümüz insanları sırf adları şizofren olduğu için dışlıyoruz ama...”
*
BÖYLE BİR MECBURİYET VAR MIDIR?
Hürriyet-Kelebek, 31 Mart
Bahar Korçan’ın köşesinin adı Alternatif Varolmalar.
Bugünkü yazısı şöyle başlıyor:
“Yarışma hassasiyeti zor bir deneme durumu. Ben kimim sorularına bir çeşit yanıt arama hali. İspat dürtüsü fazlasından cümle aleme. Sakince kendine çuvaldızları batırmaca aslında. Heyecanlı anlara kavuşmaca, hem üzülmece hem gülmece aynı zamanda. Yarışma durumu kaldırana sonucu ne olursa olsun sıkı hayat dersi olmaca.”
Ne diyeyim, Allah kurtarsın!
*
OLUR BÖYLE VAKALAR
Serdar Bey,
gazetenizin 03/06/2004 tarihli haberi "Ünlü aktör Meg Ryan'ın rol aldığı, yönetmenliğini Oscarlı “Piyano” filminin kadın rejisörü Jane Campion'un üstlendiği 17 yaş sınırlamasıyla gösterilen erotik film “Tutku Esirleri”, bazı sahneleri kesilerek seyirciyle buluştu." diyor.
Meg Ryan'ı aktrist bilirdik ama...
Sevgiler...
Nurdan Tumay
*
EL İNSAF!
Star Box Magazin ... vs, 2 Haziran
Gülben’in okul nostaljisi, diye bir haber.
Gülben Ergen, 1983’te mezun olduğu okula gitmiş, öğrenciyken oturduğu sıraya oturmuş... filan. Güzel. Ancak benim kafamı attıran eski okuluna gidiş sebebi.
Göztepe’deki Öğretmen Harun Reşit İlköğretim Okulu’nun konferans salonuna Gülben Ergen’in adı verilmiş.
Yok artık!
(Haberde, Ergen’in bir maddî taktısından bile bahsedilmiyordu.)
*
BOĞAZIYLA ALKIŞLAMAK
Sabah, 1 Haziran
Hıncal Uluç Aya İrini’de Anadolu Aryaları adlı gösteride Dr.Ferhat Göçer’i dinlemiş ve çok beğenmiş, diyor ki:
- O gece Aya İrini’de boğazım yırtılana kadar alkışladım Dr.Ferhat Göçer’i...
Hıncal Abi neresiyle alkışlıyor ben anlamadım!
*
AYAKLAR BAŞ OLUNCA...
Milliyet, 3 Haziran
Serin Duruş köşesinden bir garip diyalog.
İkinci Bahar’da bir yaşlı kadın: Ayakların kokuyor mu?
İkinci Bahar’da bir yaşlı adam : Kokuyor, kokacak tabii, erkek ayağı...
Kadın : Ayaklarını yıkayayım mı?
Erkek : Olmaz öyle, şimdi maço erkek diye laf çıkar...
*
DÜNYACA MEŞHUR TANINMAMIŞ BİR DANSÇI
Takvim-Papatya, 4 Haziran
Gazetenin ilavesi Papatya nedense Ay parçaları! diye bir başlık atmış, diyor ki “Dünyaca ünlü dansçımız Tan Sağtürk Türkiye’ye yerleşince kazanova kesildi...”
Resimaltı: “Mütevazı bir dansçıyken kazanova kesilen Tan Sağtürk oldukça (!) maymun iştahlı”
Nasıl hem “dünyaca ünlü” hem de “mütevazı bir dansçı” oluyormuş, anlayan var mı?
Diyeceksiniz ki “oldukça maymun iştahlı” diye yazandan ne beklenir, doğru!
*
VAY BE! OLDUK YANİ...
Tan, 5 Haziran
Bir zamanlar Kral TV’nin süper sunucusuymuş, gazete Özlem Ersoy’u böyle tanımlıyor. Bir arkadaşı “Sende iş bitmiş kızım” deyince “aleme küstüğü için” ortalarda görülmeyen bu Özlem Hanım bir iddia atmış ortaya ve “yıkılmayıp ayakta olduğunu ispat için” ne yapmış, bilin bakalım!
Haber: “Özlem Ersoy evinin tavanına bağladığı zincirlerden destek alarak, yarı çıplak tam 24 saat gözünü kırpmadan ayakta durdu.”
*
GÖĞSÜ BEDENE UYDURAMAZSAN, BEDENİ GÖĞSE UYDUR
Gözcü-Asabi, 5 Haziran
Tek şarkılı şarkıcı Nadide Sultan’dan bir itiraf: “Göğüslerimi küçültmeyi düşünüyorum, ama yakında evleneceğim, bu operasyonu çocuk doğurduktan sonra yaptırmaya karar verdim. Göğüslerimin büyüklüğünü gizleyebilmek için şimdilik 6 kilo aldım, 6 kilo daha almayı düşünüyorum.”