Güncelleme Tarihi:
Hürriyet, 20 Nisan
Birinci sayfanın sürmanşetinde (demek ki Türkiye’nin en önemli 4-5 haberinden biriymiş bu) kocaman bir fotoğraf, kahkahalar atan bir Cem Yılmaz ve bir başlık: KİM BU AYI?
İnşallah yanlış anlaşılmamıştır!
*
SÖZLÜK NEDİR NEREDEN BİLSİN
Posta, 19 Nisan
Gazetelerin magazin sayfalarının “olmazsa olmaz” malzemelerinden biri de manken Tuğba Özay. Hülya Avşar’ın eline su dökemez bu konuda, ama mesela bir Siren Ertan’a, Elif Germiyanoğlu’na, hatta Şebnem Özinal’a nal toplatır.
Yine bir bahane bulup haber yapmış Posta. Bu seferki “haber” şöyle:
Sözlük modası
Manken Tuğba Özay gazetecilerin sorduğu genel kültür sorularına doğru cevap verebilmek için yanında sözlük taşıyordu. Seksî mankenin geliştirdiği bu tatkik moda oldu. Şimdi podyum dünyasından pekçok manken çantasında sözlük bulunduruyor.
Hey gibi zavallı Türk basını hey!
Hadi manken Tuğba Özay sözlükle ansiklopedi arasındaki farkı bilmez, o hayatını beyniyle kazanmıyor diyelim, ya bu “haberi” yapan gazetecilere ne demeli? Ne zamandan beri genel kültür suallerinin cevapları sözlükte bulunuyor? Hayatınızda hiç sözlük görmediniz mi, ansiklopedi nedir duymadınız mı?
(Not: Aynı önemli haber Şok’ta da vardı tabii, başlık: Tuğba ayaklı kütüphane oldu.)
*
GÜNEŞ TUTULACAK, DİLİMİZ ÇÖZÜLECEK
Hürriyet-Kelebek, 19 Nisan
Hürriyet’in sevimli büyücüsü (ben öyle takılıyorum, astrolojiye inanmadığım için ve Hürriyet’in bir ekine verdiği süpürge üstündeki cadı pozu yüzünden) Yasemin Boran müjdelemiş:
“Güneş tutulacak, Türkiye kendini ifade edebilecek.” Ben de pek anlamadım başta ama...
“Türkiye saatiyle bugün 16.30’da güneş tutulması meydana gelecek. Tutulmadan sonra Türkiye’nin haritasında ‘Gençliğin kendini ifade etmesinin zor olduğunu işaret eden etki’ değişecek. Yani kendisini (kendini yani) ifade etmekte zorlanan Türkiye, kararlarını ve düşüncelerini ortaya koyabilir hale gelecek.”
Yahu Yasemin, niye söylemedin bugüne kadar? Ben de Türk gençliği niye kendini ifadede beceriksiz diye dertleniyordum. Meğer epeydir güneş tutulmadığı içinmiş...
*
KARİYER Mİ JARTİYER Mİ
Hürriyet-Kelebek, 19 Nisan
Allah aşkına Türkiye’nin yükselen köşe yazarının köşesinin girişini bir okuyun:
“Kariyer mi jartiyer mi?
Kısacası kariyer yapmak için de bir hedef olmalı. Bir işe yaramayan kariyer olmamalı. Çünkü bana göre Türkiye’de kariyer sahibi olmak aslında dezavantaj. Herkesin gözü üstünüzde. (Veya altınızda; yaptığınız ‘kariyere’ göre değişir - Serdar’ın notu) Hem yaşantınız kısıtlı hem de her türlü dışarıdan gelecek darbeye açıksınız. (Dışarıdan gelecek her türlü darbeye, demek istiyor.) Üstüne üstlük her an ayağınızı kaydırabilir ve üç gün sonra yaptıklarınız ve başarılarınızla birlikte gömülürsünüz. (Özne karıştı ama canı sağ olsun.) Ya da olmadık, hak etmedik insanlarla (hak etmedik insan dediği, hak etmeyen insar olacaktı...) aynı kefede tutulursunuz. (aynı kefeye koyulursunuz yani.) İşte bu yüzden yapabiliyorsanız kariyer yapın ama kariyer sizi değil, siz kariyeri kullanın. Çünkü sırf hava olsun diye hırs yapıp altı boş olan kariyerler o kadar fazla ki, hiç olmazsa kariyeriniz sayesinde hedeflerinize ulaşın. Kariyer hedefe ulaşmak için elde edilen en büyük şanstır.”
Bu önemli sosyoloğumuzun ismini vermeden önce, başyazısına konu olan “kariyer” kelimesine bir bakalım sözlükten.
Türk Dil Kurumu, kariyer’in karşılığını tek kelimeyle veriyor: Meslek
Yukarıdaki yazıyı, kariyer’in yerine meslek kelimesini getirerek okursanız, derin sosyolojik anlamını kaçırırsınız. Kariyer’in daha derin bir manası olmalı...
Kariyer, Fransızca bir kelimedir. Kariyer yapmak da Fransızca “faire une carrière”in bire bir tercümesidir. “Bir hiyerarşide yükselmek” anlamına gelir. Yani diplomaside kariyer yapılır, içişlerinde yapılır (işte ne bileyim kaymakam, sonra vali yardımcısı, ardından vali olunur...), üniversitede kariyer yapılır (asistan, yardımcı doçent, doçent, profesör... gibi), ne bileyim çok zorlarsak gazetecilikte bile bir tür kariyer yapılabilir. (Muhabir, şef, müdür, yazı işleri müdürü... gibi mesela)
Ama Hülya Avşar’ın “mesleğinde” nasıl “kariyer yapılır” ben bilmiyorum.
Ayrıca kariyerle jartiyeri nasıl becerip de bir araya getirdi onu da almadım?
Ama “köşe yazarı” Hülya Avşar bana değil, “SİZ Hürriyet okurlarına” hitap ediyor!
Allah sizlere bağışlasın!
Aaaah Hürriyet aaah! Yatacak yeriniz yok vallahi!
*
AİLENİZİN SOSYOLOĞU
Hürriyet-Kelebek, 19 Nisan
Yukarıdaki muhteşem röportajdan bir iki de küçük alıntı, Hülya Hanım diyor ki:
“Ben kendime ‘evlenememiş’ dedirtmedim. Kariyerim çok önemli oldu hayatımda. İnsanlar bana bunu sormadı, sanki erkeklerin üstüne çıktım da ben tercih etmeliyim, ancak ben istersem evlenilir gibi bakıldı bana...” (Sori?)
“Doğru adamı bulamasam da ben kendim için çocuk yapardım zaten... Ama ben canımdan, kanımdan bir şey istiyorsam bu devirde asla ‘çocuğumun babasını seçmek için’ uğraşmam. Öyle bir şey kalmadı. İyi baba olacak adamı seçmekten vazgeçsin kadınlar. Çocuk ele gelmeden, koklamadan kimin iyi baba olacağını anlayamazsın. (Karpuz gibi yani, hangi erkek iyi baba olur, bu koklayarak anlamak için epey tecrübe gerekir!) Çocuk babası aramak çok yanlış bir arayış. Çocuğunu kendin için doğur ama bu demek değil ki sokaktaki serseriden doğur. Ben şanslıydım ama böyle bir şansım olmasaydı da 34 yaşında çocuk için tutuştuğum dönemde mutlaka bir erkek arkadaşımdan evlenir çocuk yapardım, ama sonrasına da katlanırdım.”
“Koca ve baba önemli değil, çocuğu kendin için doğur, bul bir erkek gebe kal, yap çocuğu, iyi bir baba olacak adamla evleneceğim diye uğraşma...” diyen sosyal-filozofumuzun bir sonraki cümlesi de şöyle:
“Tuzağa düşmemek lazım. Değişmeyen tek hadef aile ve çocuk olacak...”
Aaaah Hürriyet aaah! Yatacak yeriniz yok vallahi!
*
KARŞILIKLI EĞLENDİRMİŞLERDİR
Şok, 20 Nisan
Başlık: Çıplak tiyatrocu hayatına giren erkekler için dedi ki: “Hepsiyle dalga geçtim!”
Spot: Şebnem Özinal şimdiye kadar birlikte olduğu ünlü sevgilileriyle gönül eğlendirdiğini söyledi.
Haberi okudum, hayır, şimdiye kadar birlikte olduğu ünlü erkeklerin Şebnem Özinal ile ne eğlendirdiği yazılmamıştı...
*
HAZIRLIK YAPSA SOPRANO OLACAKMIŞ
Star-Box-Magazin vesaire, 20 Nisan
10.yıl starları, diye başlık atmış adını tek seferde söyleyemediğim bu ilave.
Spotu diyor ki: “Hülya Avşar ve Gülben Ergen önceki gece iki farklı kuruluşun düzenlediği 10.yıl kutlamalarında sahne aldı. (Sahne nasıl alınır, anlayabilmiş değilim...) Hülya Avşar, Enbe Müzik’in 10.kuruluş yıldönümü davetine soprano olarak katılırken...”
Hülya Avşar davete “SOPRANO OLARAK” katılmış !!!
(Gecenin en ilginç anı, hiç kuşkusuz Hülya Avşar’ın SOPRANO OLARAK sahnede Mendil adlı şarkıyı seslendirmesiydi” diyor Star-Box-Magazin vesaire. Aynı haberi ertesi gün, Posta “Gecede Hülya Avşar’ın sahneye soprano olarak çıkacağı duyurulmuştu. Hülya sahneye çıktı ama sopranoluk yapamadı, çünkü hazırlanamımış!” diye verdi. HO Tercüman ‘Arya söyledi’ diye ısrar ederken, can düşmanı DB Tercüman ‘Dersime yeterince çalışamadım, hazır olmadığım için de arya söylememeyi tercih ettim’ dedirtiyordu Avşar’a. Hangisi doğru bilmiyorum, ama demek ki biraz hazırlık yapsa, sopranoluk da ‘yapacakmış’!)
*
ESKİSİ
Posta, 21 Nisan
Posta ‘Yalın’ın sevgilisi Kenan’ın eskisi’ diye yazmış.
Bir genç kadın için “Bilmem kimin eskisi” demek çok zâârif olmuş!
*
‘MORİJİNAL’LİK PRİM YAPIYOR YA...
Şok, 22 Nisan
Tanım şöyle : “Sıradışı röportajlara imza atan ünlü gazeteci”
Diyor ki haber “Ayşe Arman ses getirecek açıklamalar yaptı.”
Ne demiş? “Keşke erkek olsaydım da Nil’le (Karaibrahimgil) aşk yaşasaydım.”
Deeeer, Ayşe bu....
*
SONRADAN GELEN İBADET
DB Tercüman, 22 Nisan
Kusura bakmayın, her gün her gazetede karşıma çıktığı için Hülya Avşar’dan çok bahsediyorum, ama kabahat bende değil. Gına geldiyse, gazetenize söyleyin!
Avşar “Vergi vermek benim için ibadet gibidir” demiş.
Demek ki, vergi kaçakçılığından hâkim karşısına çıkıp salya sümük ağlamak, güzel sanatçımızı Allah yoluna döndürmüş, ne mutlu!
*
ANLAYAMAMIŞ
Hürriyet, 22 Nisan
Emine Ün-Emre Kınay çifti bebek bekliyormuş. Emine Ün sevincini “Nasıl hamile kaldım, şaşırdım, hâlâ anlayabilmiş değilim” diyerek dile getirmiş.
Kocasının yerinde olsam, alınırdım!
*
ALLAH DİLİNİZE DÜŞÜRMESİN
Gözcü-Asabi-Magazin vs, 22 Nisan
İllet olduğum “görenler ... demekten kendilerini alamadılar” şeklindeki yalan haberlerden biri daha.
Asabi Magazin vs diyor ki manşetinde: Kocası askerde, Şenay aşk aleminde
Ne anlıyorsunuz bu laftan? Askerdeki kocasını aldatıyormuş değil mi Şenay Akay?
Yoo...
Spot: Son zamanlarda sık sık sevgili değiştiren manken Şenay Akay’ın kaçamaklarına tanık olanlar, ‘Bir türlü boşanamadığı kocası askerde gün sayarken ünlü manken hayatını yaşıyor’ yorumunu yapıyor.
Zaten ayrılmışlar, ama resmen boşanabilmek için kocasının askerden dönmesini bekliyorlarmış. Buna “kocası askerde gün sayarken o aşk aleminde” mi derler?
Bu gazeteci milletinin eline ve diline düşeceğine kubura düş daha iyi!..
*
SÖYLENMESİ ZOR İSİMLER
Gözcü, 24 Nisan
Çocuklarıma isim verirken çok tereddüt ettim, düşünsenize onları ömür boyu bağlayacak bir etiket yapıştırıyorsunuz. Her ana baba bu hassasiyeti göstermiyor.
Mesela bazıları çocuklarına çok iddialı isimler takıyorlar. Ben ne çok Filiz bilirim, duba gibi. Yahut suratına bakılmaz Ahu’lar...
Ya oğluna Okşan adını takanlar? Delikanlının, mesela Galatasaray Lisesi’nin yatakhanesinde çekeceklerini düşünebiliyor musunuz?
Bir de isim ve soyadının uyumu ve söyleniş kolaylığı var...
Aktör Ediz Hun’un kızının sovmen Beyaz ile evlenmesi söz konusuymuş da, bu vesileyle adını öğrendim, oradan aklıma geldi bu söylediklerim.
Ediz Hun’un güzel kızının adı Bengü imiş.
Bengü Hun söylemesi ne kadar zor bir isim, bir söylemeye çalışın bakın..
*
NE YAPAYIM, BUNLARDAN HER YERDE VAR
Hürriyet, 25 Nisan
Diyeceksiniz ki şimdi, Serdar sen önce kendi gazetene öğret! Haklısınız ne diyeyim.
Seray’ın dekoltesi diye başlık atmış benim gazetem: “Seray Sever’in çok yüksek bacak dekolteli elbisesi...”
*
DÜZELTME VE TEBRİK
Takvim ve Sabah, 23 Nisan
Geçen gün bir yazımda Hürriyet’i, “Türkiye’nin en güzel ve en estetik ayaklı sanatçısı seçilen Hülya Avşar’la, mankenler arasında bu şerefe nail olan Demet Şener’in güzeller güzeli ayaklarının fotoğraflarını niye kullanmadı” mealinde eleştirmiştim. Halbuki Türk basınında bu gazetecilik başarısını gösterenler de varmış.
Takvim mesela bu zarafeti ve yaratıcılığı göstererek birinci sayfadan Hülya Hanımefendi’nin güzelliği ve estetiği tescilli ayaklarını, iç sayfadan da her iki çift ayağın fotoğraflarını kullanmış. Ayrıca Hülya Avşar’ın ayak parmaklarının arasında pamuklarla fotoğrafı da muhteşemdi!..
Sabah ise, birçok mankenin ayağının 42 numara olduğunu, oysa Demet kızımızın sadece 36 numara zâârif bir çift ayağa sahip olduğunu söylerkene, “Derimod’un da 40 numara ayakkabı giyen bir mankenle çalışması beklenemezdi herhalde” diye bize ders vermeyi de ihmal etmemiş.
Basınımızın bu iki güzide yayın organını tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.