MEDYADAN : Magazin

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN : Magazin
Oluşturulma Tarihi: Şubat 29, 2004 19:17

Bu hafta öyle Allah Allah bir haber, bir alıntı yok. Haftanın “cevizesi” Türk basınının Laura Croft’u Tuğçe Baran’dan - Seda Sayan konuklarını anons ediyor:.. - Kozmetikte E harfinin önemi, haberi - Gülben Ergen: “Marka kime derler?” - Bir erkekte olması gereken 5 önemli özellik neler sence? diye sormuşlar - Artık doğursun şu kız, bize gına geldi! - Anadolu Ajansı “İsa’nın Tutkusu” dememiş ki, Radikal niye doğruyu çevirip yanlış yapmış?

Vatan, 23 Şubat

Haberin Devamı

Haftanın “cevizesi” :

Türkiye’nin en seksi birinci kadını seçiliyorum ama yanımda iki saatliğine koca, en azından nişanlı, hadi onu da geçtim bir boyfriend gibi duracak bir Allah’ın kulunu bulamıyorum.”

Türk basınının Lara Croft’u Tuğçe Baran


*

ZAAAARİF SUNUŞ

Milliyet, 26 Şubat

Serin Duruş köşesinin yakaladığı bir laf, Sera Sayan, Kanal D’deki programında konuklarını anons ediyor:

Bugün çok önemli bir konuğum var, ama önce daha önemsiz biri gelecek: Safiye Soyman!..”


*

DA VİNCİ ŞİFRESİ MUBAREK

Takvim-Papatya, 26 Şubat

Kozmetikte E harfinin önemi” diyor haber.

Girişi şöyle: “Kozmetiklerin üzerinde (kozmetik ürünlerin, demek istiyor herhalde) sıklıkla rastladığımız EDTA, elastin, ergocalciferol ve ethanol gibi terimlerin ne demek olduğunu hepimiz merak etmişizdir...”

Ben “kozmetik” kullanmıyoram, ama ... siz hep merak eder misiniz bunların ne demek olduğunu?


*

YENGE, YENGEEEE!

Posta-Dolçe, 28 Şubat

Gülben Ergen’den bir vecize:

Ben marka filan değilim. Olmak gibi bir çabam da yok. (Hülya Avşar’a laf sokuşturuyor herhalde...) Bu ülkenin çıkardığı tek marka Atatürk’tür. Kimse kusura bakmasın ama gerisi de fasa fiso...”

Haberin Devamı

Bir zamanlar “Atatürkçü bisiklet yarışı” düzenleyen bir federasyon başkanı vardı, ona benzemiş bu tespit!


*

DOLÇE KRİTERLERİ

Posta-Dolçe, 28 Şubat

Mankenmiş, adı Didem Taslan. Dolçe’nin suallerine cevap veriyor.

Soru: Bir erkekte olması gereken 5 önemli özellik neler sence?

Yahu bu Adagio ne kadar güzel bir parça, Samuel Barber’ın Adagio’su... Ne zaman dinlesem hüzünle kaplanıyor içim... Pardon, ben araya girdim birden.

Didem Taslan’ın cevabı şöyle:

(1) Kesinlikle kendine bakmalı
(2) Uzun boyle ve yakışıklı olmalı
(3) Oturmasını kalkmasını bilmeli
(4) Her ortamda kadını taşıyabilmeli
(4) Yerine göre duygusal ve romantik olmalı

Yani, tercümesi:

(1) Paralı diye ağzı soğan kokanı da çekilmez
(2) Fazla da tipsiz olmasın yahu (Çünkü “babasının oğlu” zenginler biraz tıkmaz, kalın ve kıllı oluyor da...)
(3) Magandalığın da bir sınırı var, gittiğimiz her yerde hır gür çıkarmasın davar
(4) Kredi kartının limitsiz olanı makbûldür
(5) Sabah akşam dayak atmasın heywaan, attıysa da bir hediyeyle gönül almasını bilsin en azından


Ama embesil olmuş, kör cahil olmuş... fark etmez!


*

YETEEEEEEEEEEEEEEEEER!

DB Tercüman, 29 Şubat

İkinci sayfa haberine göre, kocası Harun Tan ile her gece başka bir bara, lokantaya giden manken Ebru Şallı neredeyse “Barda doğuracak” mış...

Haberin Devamı

Artık bu kız doğuracaksa doğursun, gına geldi!


*

YANLIŞI YAZARKEN DOĞRUYU YANLIŞ YAZMAK

Radikal, 29 Şubat

Radikal gazetesi “İsa filmindeki yanlışlar” başlığıyla bir haber yapmış.

Spotunda diyor ki “ABD’de gösterime giren ‘İsa’nın Tutkusu’ filmine din adamları ve tarihçilerden eleştiri var: Çarmıh sahnesi yanlış, İsa’nın saçları uzun değil kısacıktı, filmdeki Latince diyaloglar yersiz

Haber Anadolu Ajansı’ndan alınma.

Bir hususu anlayamadım.

AA’nın orijinal haberi şöyle başlıyor:

“Amerikalı oyuncu Mel Gibson'ın yapımcılık ve yönetmenliğini üstlendiği Hazreti İsa'nın son 12 saatini anlatan “The Passion: Hazreti İsa'nın Çarmıhtaki Büyük Istırabı” filminin, önceki gün gösterime girmesinden sonra da yankıları sürüyor...”

Yani AA, filmin “The Passion of the Christ” olan adını, “Hazreti İsa'nın Çarmıhtaki Büyük Istırabı” diye DOĞRU tercüme etmiş. (Biraz uzatmış aslında, İsa’nın Çilesi daha doğru olurdu.)

Haberin Devamı

“Filmde büyük yanlışlıklar var” demek için Radikal neden filmin adını YANLIŞ hale getirmiş, değiştirmiş ki?

Evet, İngilizce bilenler “Passion” kelimesinin birinci manasının “Tutku” olduğunu da bilirler.

Ama asgarî bir kültürü olanlar, İsa’nın son 12 saatini ifade eden “Passion” kelimesinin “tutku” değil, din literatüründe “ıstırap” daha da iyisi “çile” anlamına geldiğini de bilirler.

(Bilgi için, passion Latince kökenli bir kelimedir, pati yani ‘acı çekmek, ızdırap çekmek’ fiilinden gelen passio’dur orijinali. İncil’de, Hz.İsa’nın mahkum edilişinin, çarmıha gerilişinin ve ölümünün hikayesine verilen addır. Bu anlamda kullanıldığında büyük harfle Passion diye yazılır.)

Doğruyu bozup yanlış yapmak, Radikal’de kimin fikriydi acaba?

Hem de “filmde yapılan yanlışları” haber yaparken...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!