TIKINMAK12 yaşındaki bir İngiliz kızın, tavuklar gibi doyma hissi yokmuş,..." />TIKINMAK12 yaşındaki bir İngiliz kızın, tavuklar gibi doyma hissi yokmuş,..." />

Medyadan – Her türlü magazin

Güncelleme Tarihi:

Medyadan – Her türlü magazin
Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 2005 13:35

Haberin Devamı

Hürriyet

TIKINMAK

12 yaşındaki bir İngiliz kızın, tavuklar gibi doyma hissi yokmuş, sürekli yiyor ve şişmanlıyormuş, falan filan. Hürriyet’in arka sayfasındaki bu haberden bir cümle:

Annesi Allison ve babası Alan, tıkınmasını engellemek için evdeki dolaplara kilitler ve alarm yerleştirmiş.”

Hürriyet, 21 kasım

*

DÖVENLER, DÖVÜLENLER VE GECEKONDU FELSEFESİ

Hülya Avşar galiba düşüşe geçtiği korkusuna kapıldı. Kocasıyla ayrılma, aynı yatakta yatma haberleri bitince, ‘Bunlar sosyetik değil, sadece paralı ve iyi eğitim almış insanlar’ diye bir yem attı, nasılsa sazan medya üstüne atlar da gazetelere, televizyonlara meze olurum diye, başarılı da oldu. (Sosyete konusunda söyledikleri kısmen doğru, medyanın sosyete zannettiği ayak altında gezen ve kolay kazandıkları parayı kolay harcayanlar gerçekten de, Batı anlamında ‘sosyete’ değil. Ama Avşar’ın yanıldığı, bunların ‘iyi eğitim aldığı’ iddiası. Belki Hülya Avşar’ın açısından izafi bir eğitim olabilir...)

Avşar yine aynı hesapla ‘Dayak cennetten çıkmadır, kaşınanı döverler’ filan gibi, gecekondu edebiyatı da yapıyordu.

Ve bu arada bazı magandalar çıkıp ‘Ben de dövdüm, hak etti’ filan diyordu. Bu ayıların nezdinde şöhretli bir metresi dövmek, erkeklik göstergesi olabilir. Kimbilir, baba parasıyla metres tutan bu magandalar, belki de ‘Parasıyla değil mi, ister severim, ister öperim’ diye düşünüyordur.

Gazeteler, hanidir

*

YUH ARTIK!

Bu gazetecilere akıl sır ermez.

Vatan gazetesinin birinci sayfasında Sibel Can’ın bir fotoğrafı, otururken eteği iyice sıyrılmış, bacağı açıkta.

Haberin başlığı: Boşanıyorum dekoltesi...

Haberin spotu: Sibel Can eşi Sulhi Aksüt’le aralarında sorun bulunmadığını söylese de durum farklı. Şeken Bayramı’nı eşinin Londra’da geçirmesi, Sibel’in tek başına tatile çıkması evliliğin iyi gitmediğin göstermişti. (Buraya kadar iyi. Sonrası...) Güzel yıldızın katıldığı son davetteki derin yırtmaçlı eteği ise boşanmanın sinyalı olarak yorumlandı.

Vatan, 21 kasım

*

KÜÇÜLEN BEYİN BÜYÜYEN DÖT

Son 10 bin yılda, insanoğlunun kafatası % 30 küçülmüş” diyen haber (Vatan, 21 kasım), bana yıllarca önce okuduğum bir bilimsel makaleyi hatırlattı. O makalede de, son 10 bin yılda insanların poposunun büyüdüğü iddia ediliyordu.

İkisini üst üste koyunca, ortada neden bu kadar çok ‘döt beyinli’ olduğu anlaşılıyor! J

*

(N)ALINTI

Her öğün mutlaka Çin restoranına uğrarım çünkü onların yemeklerine bayılıyorum. Ayrıca suşiyi de çok severim.’ Pınar Tezcan, manken (Akşam, 22 kasım)

*

PETEK KAZA GEÇİRDİ, diyor aman da ne ciciymiş haberin başlığı...

Haber: Kanal D'de yayınlanan Nehir'in başrol oyuncusu Petek Dinçöz, dizide trafik kazası geçirince hastanelik oldu. (Trafik kazası geçiren dizideki Nehir, Dinçöz’ün kendi değil. Meslektaşımdan bunu tek cümlede anlatmasını isteyemeyiz tabii ki...) Kendisini kan tuttuğunu söyleyen Petek, yüzündeki ilaçları görmeye bile tahammülü olmadığını söyledi. JFK Hastanesi'nde gerçekleşen sahnelerde Dinçöz, "Gerçekten ölürsem malvarlığım kimsesiz çocuklara gider" dedi. (Takvim, 23 kasım)

Petek Dinçöz (YUKARIDA) yaralı makyajını kendi yaptı herhalde. Aksi halde makyaj için üste para vermediklerini umarım...

*

ERKEKLERİN ORYANTAL MERAKI, diyor başlık.

Spot: Kanal D’de ay başında ekrana gelecek ‘Dans Eder Misin?’ adlı yarışmanın elemeleri erkeklerin oryantal şovuna dönüşünce, jüri üyeleri şaşkınlık yaşadı.

Oryantal yapan yani göbek atan adaylara bakıyorum da... onların pek de ‘Biz erkeğiz’ diye bir iddiası yok yani! J

Milliyet, 23 kasım

*

HIH TAMAM, MANKEN GİZEM ÖZDİLLİ’NİN DE BAŞINA BİR ŞEYLER GELMİŞ.

Yahu Deniz Akkaya dayak yer, Tuğba Özay havuza hapsedilir de, Gizem’in başı kel mi? O niye iki kelime haber olmasın renkli gazetelerin ikinci sayfalarına?

Onu da sevgilisi Rus ruleti oynamaya zorlamış. Hadi bakalım... Sıradaki gelsin!

Akşam, 23 kasım

*

SALLA!

Bayılıyorum magazinci meslektaşlarımın palavralarına.

Şebnem Dönmez, Karagöz-Hacivat filminde Ayşe Hatun rolünü oynuyormuş, bu yüzden at binmeyi öğrenmesi gerekmiş. Çok da iyi öğrenmiş, diye belli ki dandik bir haber.

Fakat bununla da yetinmiyor meslektaşım:

“... Şebnem Dönmez binici olmayı düşünüyor!”

Kabahat sadece gazetecide değil, hatun sallıyor...

Becerimi gören hocaladım profesyonel binici olmamı önerdi. Düşünüyorum...”

Profesyonel binici ne demek? Jokey mi olacak? Sirkte mi çalışacak?

Sabah’la Günaydın, 24 kasım

*

ALENİ SIRLAR DA VARDIR

Manken Deniz Akkaya’nın ‘kulak zarımı patlattı’ dediği Murat Aslan kızmış:

- Beni savcılığa çağıracaklarmış. Orada Deniz’in tüm mahrem sırlarını anlatacağım!

Mahrem olmayan sırları kendine saklayacakmış bari...

Gözcü-Asabi, 24 kasım

*

GİTMİŞ MİYDİ?

Nazan Şoray’ı hatırlarsınız. Hatırlamayanlar da ‘Türkan Şoray’ın kızına teyzelik yaptığı’ haberleriyle bilirler. Bir zamanların Helin Avşar’ı idi. O da Türkan ablası sayesinde çok ekmek yedi. Tıpkı Nilüfer Koçyiğit gibi. (Sahi, Filiz Akın’la Fatma Girik’in kızkardeşi yok muydu?)

Haber diyor ki “Nazan Şoray uzun süre sonra müziğe dönüyor”. (Vatan’la Gülümse, 24 kasım)

Müziğe gitmiş miydi ki?

*

ALLAH İNSANI AYKUT IŞIKLAR’IN ELİNE / DİLİNE DÜŞÜRMESİN

Alıntı:

Hülya Avşar bile

Her konuda en mantıksız ve kara cahilce fikirler üretmesi ile tarihe geçen Hülya Avşar, kadına taciz konusunu boş geçmedi. Üstelik bir kadın dergisi çıkarıyor hayret ki hayret... Deniz Akkaya'nın sevgilisi tarafından dayak yemesi konuşulurken 'Demek ki kaşınmış da dayak yemiş' demiş. Ancak benim bozulduğum konu, Hülya Avşar değil. Ondan zaten bu beklenir. Ama bu sözlerini eleştiren kişilerin tavrı genç kızlarınız için çok tehlikeli. Kadın haklarını savunan, kadına şiddete çıkan bazı popülist aydınlar(!), 'Hülya Avşar bile böyle demiş' demiyor mu? işte ben de buna çıldırıyorum. Hülya Avşar'ın sözlerini 'büyük Türk düşünürü' gibi kaynak göstererek yola çıkan kara cahiller... Güzel kardeşlerim Hülya Avşar tabii ki böyle diyecek. Daha ötesine kafası yetmez ki. Her şeyden önce kültürü müsait değil. 'Deniz Akkaya kaşındığı için dayak yemiştir' cümlesi bir kadın profesör-yazar-doktorgazeteci- soprano veya Sanem Çelik, Zuhal Olcay gibi bir oyuncunun ağzından çıksa... Tamam, kaynak da gösterin, ortalığı da karıştırın. Avşar'dan başka ne bekliyorsunuz ki...

Bugün, 24 kasım

*

ALO PEZEVENK HATTI

Engin Ardıç, Kahire ziyaretinden bir yazı çıkarmış. İki bölümden meydana geliyor bu:

Birinci bölümde ‘alo pezevenk hattı’ adını verdiği bir ‘uygulama’ söz konusu. Kahire’de kaldığı Ramses Hilton’un odasındaki telefondan 0 çevirince resepsiyon, 2 çevirince oda servisi, 4 çevirince kurutemizleme filan derken 10 çevirince... pezevenk çıkıyormuş. Ve denemediği (!) bu servis vesilesiyle Ardıç, otellerin genelde nasıl kadın pazarladığı hakkında bilgilendiriyor bizi.

Yazının ikinci bölümünde ise Mısır’a has kabristanları ve mezarlık ziyaretlerini anlatıyor.

Eee, Allah’ın çöl sıcağında, gecenin bir vakti odasına kadın getirtecek kart zamparalar için bu da ‘faydalı bilgiler’den sayılır!

Akşam, 24 kasım

*

ALINTI


Ahmet Hakan yazdı.

“BİR arkadaşım, sokakta tanık olduğu bir olayı anlattı: Adamın biri sokakta karısına tokat atıyormuş. Kadın, ‘Yüzüme vurma! Yüzüme vurma!’ diye bağırıyormuş. Bu tipik ‘aile içi şiddet’ olayı, adamın herkesi dumura uğratan şu yanıtıyla son bulmuş: ‘Ne o lan! Sen de mi yüzünle para kazanıyorsun?’”

Hürriyet, 25 kasım

*

KORKU B.KU SELANİK

Milan, benim takımımı İstanbul’da 4-0 yenip yerle bir etti ya... Gayet tabii ki Gas’saraylılar hemen bunun esprilerini ürettiler. İnternette gezmeye başladı bu şakalar.

Hürriyet de bunları haber yapmaya karar vermiş belli ki... ama, Fenerliler’in (Hürriyet’in en büyük okur kitlesidir) hışmına uğramaktan da büzün büzük bir yandan, önce merhem sürüp Fener yalakalığı yapıyor.

4-0 ESPRİLERİ diyen haberin sürmanşetin spotu şöyle:

Türkiye’nin gergin gündemini dün 4-0 esprileri yumuşattı. İşte Fenerbahçeliler’in olgunlukla karşıladığı Milan şakaları:..”

Aynı haberin içerideki spotu da diyor ki:

“Türkiye’nin gergin gündemini dün 4-0 esprileri yumuşattı. Fenerbahçeli taraftarlar bile maçta tüm golleri atan Milan’ın yıldızını tribünlerden alkışlarken, dün de kendilerine bütün gün yapılan şakaları aynı olgunlukla karşıladılar.”

*

YERÇEKİMİNİ İCAT EDEN BİLİM ADAMI

İngiliz Bilimler Akademisi bilim çevresinde ve halk arasında bir anket yapmış ‘Newton mu, Einstein mi daha önemli?’ diye sormuş. Milliyet arka sayfaya manşet yapmış bu haberi. İçinde bir cümle:

“Bilim adamlarının tamamı 1642-1727 yıllarında yaşayan ve yerçekimi yasasının mucidi Isaac Newton’u insanlığı boş inanç ve batıl itikatlardan kurtardığı için...” Einstein’dan daha önemli bulduklarını söylemişler. (Milliyet, 25 kasım)

Anadolu Ajansı’nın haberi doğruysa, (Bu arada gördüklerimden Milliyet ve Radikal aynen kullanmışlar bu haberi!) Newton sadece Einstein’den önemli bir bilim adamı değil, neredeyse bir TANRI! Baksanıza yer çekimi eskiden yokmuş, o ‘icat etmiş’ !

*

SADECE ŞANSI MI?

Popstar yarışmasının başımıza çıkardığı star(!)lardanmış, bir kızcağız. Kocasından ayrılınca iş teklifleri almaya başlamış, nedense!

Haberin başlığı: Boşandı şansı açıldı, diyor.

Bir de fotoğraf, fileli çoraplar, mini bir etek, bacak bacak üstüne atmış...

Fotoğrafa bakıyorum da, boşandıktan sonra açılan sanki sadece şansı değil! J

Güneş-Venüs, 25 kasım

*

ELLER ELLER!

Posta’nın muhteşem Sağlık sayfası yine...

Manşeti ‘Türk jinekolojisinde bir ilk’ diyor.

Spot: ‘En nihayet, kadınları gerçekten düşünen birileri çıktı. Çukurova Üniversitesi’nde Psikosomatik Jinekoloji Derneği kuruldu. Kadınların jinekolojik olaylar neticesinde yaşadıkları psikolojik sorunları tedavi edilecek! Ellerine sağlık!’

Herşey güzel de, ben o sondaki ELLERİNE SAĞLIK! lafını anlamadım!

Posta, 25 kasım

*

VAY TERBİYESİZ FAİR-PLAY VAY!

Beşiktaşlı Ailton, kasti faul yapınca kırmızı kart gördü.

Spor sayfasından bir haber cümlesi:

Yaklaşık bir saat süren toplantıda, daha önce Malatya maçında da fair-play davranışlar sergileyen Ailton’un takımdan gönderilmesi fikri ağırlık kazandı.

Star, 27 kasım

*

HEM ZEVKSİZ, HEM GÖRGÜSÜZ HEM 3 MİLYON $

Versace pembe safir ve bir nadine (?) elmasla süslü ‘çok özel’ bir saat tasarlamış. Tanesi 3 milyon dolara yani 4 trilyona satılacak bu saatlerden sadece 99 adet üretilecekmiş. Türkiye’den de 10 tane sipariş almışlar ama payımıza sadece 2 tane düşüyormuş.

Saati görseniz, üste para verseler koluma takmam, o kadar çirkin, görgüsüzlük ve zevksizlik abidesi.

Ama markası Versace, fiyatı da 4 trilyon ya... bizim dangalaklar sıraya girer artık!

Takvim, 27 kasım

*

KERHANE PENCERESİNDEN BAKMAK

Pakize Suda’nın yazısında okudum: Vergi rekortmeni genelev patroniçesi Matild Manukyan ile aralarındaki benzerliği açıklarken, Hülya Avşar şöyle demiş (Hürriyet, 27 kasım):

(1) “Çok çalışkandı, ben de çok çalışkanım.”

(2) “O da benim gibi vergi kaçırmıyordu.”

Buraya kadar peki.

“Albert Einstein kestane şekerini çok severdi, ben de çok severim! Acaba ben bir fizik dahisi miyim?” diye, yahut “Acaba Madam Matild de vergi kaçırdığı için çıkarıldığı mahkemede salya sümük ağlamış mıydı?” diye sormayacağım.

Ama Avşar-Manukyan berzerliğinin üçüncü kanıtını anlamadım ben de Pakize gibi:

(3) “İnsanların hayata farklı bir pencereden bakmalarında rol oynama...” kardeşliğini...

Burada söz konusu olan, acaba kerhanenin penceresinden içeri bakmak mı, dışarı bakmak mı? 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!