(1) “İsrailli sihirbaz Uri Geller düşürnce..." />(1) “İsrailli sihirbaz Uri Geller düşürnce..." />
Güncelleme Tarihi:
BENİ GICIK ETMEK İÇİN YAPIYORLAR...
(1) “İsrailli sihirbaz Uri Geller düşürnce gücüyle kaşıkları eğebiliyor. (Ya çatalları ?!) Doğaüstü güçlere sahip olduğunu söyleyen sihirbaz Geller, ülkede kendisine karşı çıkanlara ve şarlatan diyenlere de ‘kaşık’ ile cevap verdi. (Buraya kadar tamam...) Geller’in gösterisi, Matrix filminin ünlü repliği ‘Aslında kaşık yok’u hatırlattı... (Akşam, 23 ocak) Uysa da kodum, uymasa da...
(2) İstanbul Çağlayan’daki bir tamirhaneyi takibe alan polis, içeri giren araçların bir daha çıkmadığı belirledi. ‘Organize işler tamirhanesi’ - Yılmaz Erdoğan’ın Organize İşler adlı filmi de… ebenizin! (Hürriyet, 27 ocak)
(3) Aynı haber… “Hırsız-Polis dizisindeki Aksak gibi lüks araçları çalıp parça parça satan bir çete çökertildi.” (Güneş, 27 ocak)
(4) Ümraniye’de market ve ticari taksilerin (gayri ticari taksi ne ki?) korkulu rüyası haline gelen silahlı gasp çetesi son işinde yakayı ele verdi. Maskeli Beşler filmindeki gibi işlerinde maske kullanan… (Star, 28 ocak)
(5) Aynı haber: “Maskeli Beşler yakayı ele verdi… (Akşam, 28 ocak)
*
TÜRK SİYASETİNE YAKIŞIR
Biri Bizi Gözetliyor - 02 Melih DSP’ye, 02 Tülin de DYP’ye üye olarak politikaya atılmışlar. (Türkiye’nin en büyük ve hibrit gazetesi Hürriyet’in ikinci sayfa manşeti, 27 ocak)
Çok doğru ve yerinde bir karar.
Türk siyasetinin taze kana ihtiyacı var ve bu çocukların 07 Deniz’den, 53 üstü 56 Tayyip’ten, 80 Devlet’ten filan bir farkı yok…
Sahi bir POLİTİK STAR yarışması yapsak ve kazananı milletvekili hatta bakan tayin etsek… Jüriye kimleri alırdık acaba?
*
ÜNLÜLER NERESİNİ BAĞIŞLAMIŞ?
CNN-Türk’ün başlattığı (ve ayakta alkışladığımız) organ bağışı kampanyasına ‘ünlüler’ de katılıyor.
Tuğba Özay, Pınar Altuğ, Ebru Güzel, Eva Maya filan gibi ‘podyum dünyasının güzelleri' de organlarını bağışlayarak kampanyaya destek vermişler. (Hürriyet, 27 ocak)
Ne yazık ki haber hangi organlarını bağışladıklarını söylemiyordu!
Ne önemi var demeyin, az kullanılmış organla çok kullanılmış organ bir değil…
*
EVLİLER ASKERLİKTEN MUAF
Sabah gazetesi Belarus diyor ama Beyaz Rusya’dan bahsediyor, “Belarus’ta evli erkekler artık askerlikten muaf tutulacak” mış.
Gerçi Savunma Bakanlığı “Ülkede evliliklerin azaldığını, doğumların ve nüfusun gerilediği” gerekçe göstererek evli erkeklerin 18 aylık mecburi askerlik hizmetinden muaf tutulmasını savunuyor ama...
Tabii ben bu habere farklı bir yorum getiriyorum:
Acaba “Adam yeteri kadar eziyet çekiyor, başı zaten belada...” mı demek istiyorlar yoksa evli erkekleri kafadan “çürük” mü sayıyorlar? J
Sabah, 23 ocak
*
“ÜNLÜLÜK” BİLE AYAĞA DÜŞTÜ
Hürriyet’in ikinci sayfasındaki haber ‘Ayrılık sebebi Armağan mı?’ diyor.
Jale Can ile kocası İlhan Can boşanmanın eşiğindeymiş. Bu ayrılığa Jale Can ile diğer bir finalist Armağan arasındaki ‘yakınlaşma’ sebep olmuş olabilirmiş-miş...
Kimmiş ulan potansiyel aşklarıyla bile Hürriyet gibi bir gazeteye haber olan bu Jale Can? Herhalde önemli biridir...
Öyleymiş! Popstar Alaturka yarışmasında 7’inci olmuşmuş...
Hürriyet, 23 ocak
*
AKŞAM BİZE BUYRUN!
Efendim, “asansör yerine merdiveni tercih edin, hem kolesterolünüz düşsün, hem gençleşin” diyor haber.
Başlığı da “Gençlik yolu merdivenler” (Takvim, 23 ocak)
Bu haberi yapan meslektaşımı bir akşam eve yemeğe davet ediyorum.
Ben dördüncü katta oturuyorum ve asansör yok. Özellikle haftasonu süpermarketten haftalık alışveriş yaptıktan sonra, elimde torbalarla 3 kere 4 kat merdiven çıkarken, kolesterolümün hızla düştüğünü ve gençleştiğimi hissediyorum. J
*
SERDAR TURGUT’TAN TUNA OTURTMA
Tekrar tekrar yazmayayım. Tuna Kiremitçi “İnsandan çok Serdar Turgut’a benzerim pasaportumda” diye yazmış (Vatan, 13 ocak), Serdar da “Adet yerini bulsun diye bir tane oturtacağım ona yeri geldiğinde” diye haber vermişti. (Akşam, 14 ocak)
Sözünü tuttu:
“Hızlı gazeteci: Yazar Tuna Kiremitçi, Hrant Dink’in vurulduğu saatlerde bölgede taksideymiş, silah seslerini duymuş. Şoför ‘ne yapalım abi’ demiş. Tuna Kiremitçi de ona ‘bastır, devam et’ demiş. Ben bu olağanüstü gazetecilik refleksine hakikaten hayran kaldım. Bu ne muhteşem merak ne muhteşem heyecan... Eskiden olsa gazetenin kapısından içeriye bile sokmazlardı bu tipleri. Şimdi yazar yapıyorlar, trend bu... İstihbarat şeflerinin tam da dövmek isteyecekleri türde bir tip var ortada. Haydi bütün bunlar oldu bitti, bunlar bir şekilde istemeden oldu, insan bunları karısından bile saklamak ister değil mi? Yok; o romancı duyarlılığı ile bir yazı kaleme almış ve olayın bir şahidi olduğunu bile söylemiş. Bu bir mizah yazısıydı herhalde ama ben espriyi yakalayamadım.” (Akşam, 23 ocak)
‘Tuna oturtma’ pek lezzetli olmamış ama, neyse!
*
ENGELLİ DEĞİL ÖZÜRLÜ
Ben de bir gün bu manzarayı görünce durup iki kare fotoğraf çekmiştim de, şimdi bulamadım.
Cengiz Semercioğlu İstanbul metrosunda, ‘eli ayağı sapasağlam’ insanların, yürüyen merdivenler yerine, engellilere tahsis edilmiş asansörleri kullanmasını eleştiriyor ve ‘Bu kadar çok engelli olduğunu bilmiyordum’ diyordu. (Hürriyet-Kelebek, 24 ocak)
Ben engellilere özürlü denmesine kızarım ama… Cengiz’in sözünü ettikleri engelli değil, onlar ‘görgü ve terbiye özürlü’ insanlar...
*
UZUN YAŞAMANI SIRRI, ALMULA MERTER’E SÜRÜNMEK
Almula Merter ‘NLP, reiki, meditasyon, yoga ve Feng Sui gibi sağlıkla ilgili konuların hepsini bir araya topladığı’ kitabı İKSİR’in tanıtım toplantısında 105 yaşına kadar yaşlanmayacağını iddia etmiş ve...
“Bana sürünen 105 yaşına kadar genç ve dinamik olacak” demiş. (Sabah-Günaydın, 24 ocak)
Desenize ‘fortçular’ın ömrü uzadı...
*
GAFFUR VE ENGİN ARDIÇ
Maliye Bakanlığı ‘Vergi Haftası’ boyunca, Gaffur denilen dizi kahramanını kullanarak vatandaşlara ‘verginizi ödeyiniz çağrısı’ yapacakmış.
Engin Ardıç, Gaffur tipinin gerçek bir tahlilini yaptıktan sonra “Gaffur’un asıl ‘müşterilerinin’ dolaylı vergi ödeyen, kurumlar vergisi, götürü usulde gelir vergisi, matrah falan gibi kavramların yakınından geçmemiş kişiler olduğu da unutuluyor. Maltepe sigarasının üzerine bindirilen vergiyi arttırmak için Gaffur’a gerek yok, ‘tabela’ tutan serbest meslek ‘erbabı’ da değil Gaffur, peygamber efendimiz hadis-i şerifinde ‘ey iman edenler, verginizi ödeyiniz’ demiş olsa dinlemez. Bizde bir tokat atana öbür yanak uzatılmaz, ağzı burnu kırılır. Tanrı’nın hakkı da, Sezar’ın hakkı da onların değil, gene bizimdir. Gaffur’a selam, vergi kaçırmaya devam...” diyordu.
Akşam, 24 ocak
*
PARİS HİLTON VE KAMU HİZMETİ
Alkollü araç kullanırken yakalanan Paris Hilton adlı şey, 40 saat kamu hizmeti ve alkolle mücadele kurslarına katılma cezasına çarptırılmış.
Haber ‘Paris Hilton’a kamu hizmeti cezası’ diyor.
Oysa Paris Hilton’un ‘normal mesaisi’ de bir takım... kamu hizmeti sayılır!
jurnal.net, 24 ocak
*
ZATEN ADIMIZ ÇIKMIŞ…
Eleştirmen Atilla Dorsay, ‘Emret Komutanım – Şah Mat’ filmini hiç beğenmemiş, “Gerzekliğin dip noktası” diye (magazin diliyle) ‘yerden yere vurmuş’ –tu. (Gazeteler, 24 ocak) : “Film yapanlara ana avrat küfreder, münasip bir yerinde salondan çıkıp gidersiniz. Elbette küfür hakkı baki kalmak üzere...”
Filmin yapımcısı Mehmet Altıoklar hakaret davası açmaya karar vermiş. Amenna. Ama daha komiği de var: Gişe rakamlarına bakacaklarmış, eğer Dorsay’ın sözlerinin bilet satışına olumsuz bir etkisi olduğu tespit edilirse, üstüne bir de ‘tazminat davası’ açacaklarmış. (Sabah, 25 ocak)
Bu haberin doğru olmadığını umarım. Zaten sicilimiz kabarık, bir de bir filmin gişe hasılatını, bir kitabın satışını düşürdü diye eleştirmenlere tazminat davası açılan ‘geri zekalı bir ülke’ olarak sanat tarihine geçmeyelim.
*
LAF!
Habere göre Buzda Dans adlı programı sunması teklif edilen Pınar Altuğ, Bezhat Uygur ile çalışmak istememiş ve yerine Gamze Özçelik getirilmiş. Bezhat Uygur da bu iddialara bozulup Pınar Altuğ’a laf geçirmiş:
- Öyleyse kendisine PAF takımından bir partner bulsun!
Takvim, 25 ocak
*
İGUANA SERDAR
Belçika’daki bir hayvanat bahçesinde yaşayan bir iguana’nın başına büyük bir felaket gelmiş. Çiftleşmesinin üstünden altı gün geçmesine rağmen, garibinin penisi hâlâ normale dönmemiş. Eğer bir iki gün içinde düzelmezse, Mozart’ın çükünü keseceklermiş…
Ama üzülmeyin, çünkü erkek iguanaların… iki penisi varmış! (Radikal, 25 ocak)
Serdar Turgut’un neden bir daha dünyaya gelirse iguana olmak istediği anlaşıldı!
*
ANIRAN HÜLYA
Erbu Gündeş’in Kaçak şarkısını dinleyince ‘anıra anıra ağladığını’ söyleyen zârif sanatçımız Hülya Avşar ‘Anırmanın detaylarını anlattı’ mış, öyle diyor Günaydın’ın manşeti.
“O an yeniden doğdum, artık bambaşka bir Hülya var...” (Sabah’la Günaydın, 26 ocak)
Sormamışlar, güzel sanatçı da söylemiyor: Anıran kimdir, eski Hülya mı, yenisi mi?
*
ÖZKÜK’ÜN CLAUDİA’SI, SERDAR’IN CLAUDİA’SI
Ertuğrul Özkök “Claudia ile bir gece” geçirmiş, köşesinde anlatıyordu.
Vaaay, diye kıskanarak okumaya davrandım, meğer Claudia dediği soğuk neva sıska Claudia Schiffer’miş. (Hürriyet, 26 ocak)
Ben de Cardinale zannetmiştim.
Ben kargadan başka kuş, Cardinale’den başka Claudia (ama asıl Lollobrigida’dan başka Gina) tanımam arkadaş!
(Loren’den başka Sofia demedim, hem bana iki nümero büyük gelir, hem de Sophie Marceau’ya haksızlık olur!)
*
TRAJEDİK GERÇEKTEN…
Hürriyet’in ikinci sayfasındaki ittirik haberlerden biri, ‘İŞTE O SAHNE’ diyor başlık. İçinden bir cümle: “... yaşadıkları trajedik olaylardan senaryolaştırılan...”
Trajedik kovalasın size...
Hürriyet, 26 ocak
*
SİZ DÖVSEYDİNİZ AJDAR’I
Ajdar diye bir meczup çocuk var hani, bir karaoke gecesine katılmış, sahnede “Beni İbrahim Tatlıses lanse etti. Mehmet Ail Erbil, Beyaz ve Okan’dan eksiğim yok, fazlam var” demiş. Alihan diye bir türkücü varmış, bu meczup da “Sen kim oluyorsun da ülkeye mal olmuş sanatçılara dil uzatıyorsun” diye bu garibe girişmiş. Ya biri ya ikisi beraber, gündeme gelmek için olay çıkarıyorlar, besbelli.
Vatan gazetesi muhabiri bu haberi “Nane Nane diye diye seyirciyi usandıran, RTÜK’e defalarca şikayet edilen Ajdar, türkücü Alihan’dan dayak yedi” diye veriyor. (27 ocak)
Takvim’in muhabiri de “… Ajdar haddini aşınca olan oldu” diyor. (27 ocak)
Güneş’inki de öyle: “Karaoke gecesine katılan popçu Ajdar haddini aşınca…” (27 ocak)
Üç magazin muhabiri bir olup Ajdar’ı marizleseymişsiniz bari…
Not: Bizim Yakup da (Karahan) “Dayak hakkaten cennetten cikmaymis arkadas yav.. Hay yasa sen Alihan (o da kimse artik)!... Aslinda bu isi Turkiye´nin ressami, heykeltrasi, edebiyatcisi kim varsa artik sanatci olarak onlar yapmaliydi. Her sanatciyim diyen sarkiciyi turkucuyu orgutlenip zincir, takoz ve cekme halatiyla dovemeleri gerekli... ama kismet olmamis kismet buguneymis…” diyordu…)
*
POPO KİMİNDİ?
Şarkıcı Tuğba Ekinci’nin önceki gece tartıştığı eski arkadaşı Zeynep Yılmaz’ın otomobilini sopayla parçaladığı iddia edildi, diyen haberin resimaltı:
“Zeynep Yılmaz, O Şimdi Asker klibinde görünen poponun kendisine ait olduğunu iddia etti.” (Sabah, 27 ocak)
*
NEDİR BU BUDDHA’NIN ÇEKTİĞİ
Yönetmen Ezel Akay ile Şebnem Dönmez boşanıyormuş. Takvim “Evlilik sonrası iki ay yaşadığı Tibet’teki Budist kültürün Şebnem Sönmez’e faydası olmadı… (Boşanma) Dilekçesinde ‘Anlaşamıyoruz, sürekli olarak sürtüşüyoruz’ dedi” diyor. (27 ocak)
Oysa Şebnem, Tibet’te budizm felsefesini suler seller gibi içselleştirmişti yahu!..
*
ÇAĞLA İLE ALİŞAN
Cennet Mahallesi dizisinin bu haftaki bölümünde, senaryo gereği, Çağla Şıkel ile Aşilan makyajla 30 yıl yaşlanmışlar.
Bu haberdeki iki cümleye bittim:
(1) Haberi yapan muhabirin ‘makyajdan sonra kendilerini tanımakta zorlandılar’ lafına
(2) İki oyuncunun bu olaya felsefi yaklaşımına: “Yaşlılık birgün herkesin başına gelecek…”
Güneş, 27 ocak
*
YILANLARIN SIRRI, diyor başlık.
Spot: Hiç düşündünüz mü? Yılanların derisi diğer canlılar gibi olsaydı sürünürken parçalanabilirdi. Halbuki ona ne şekilde deri gerekeceğini gayet iyi bilen, onu pullarla donatmış, hem kıvrılabilmesini hem de parçalanmadan sürünebilmesini temin etmiştir. (Bugün, 27 ocak)
Yumurtaya can veren Allah!
*
HÜRRİYET’İN PAZAR İLAVESİNDEN 3 SAYFA:
16’ncı sayfa: Simit Hayyar, Tabaklara zen anlayışı hâkim başlığıyla, bir tam sayfa, ‘mükemmel mutfağin peşindeki seyahatlerin’ bu kez onu götürdüğü Singapur’daki IGGY’S adlı lokantada yediklerini anlatıyor. Hani Hürriyet okurları Pazar öğlen kalkıp Singapur’a yemeğe gitmek isterlerse diye…
19’uncu sayfa: Gezgin Mehmet Yaşin, yine bir tam sayfa ‘Doğu’nun bin lezzeti’ başlığıyla Sarıkamış’ın velibağı, Pasinler’in odun közünde döneri, Erzurum’un cağ kebabı, kadayıf dolması gibi spesyalitelerini anlatıyor, ballandıra ballandıra…
İkisinin arasında, 17’inci sayfada da Prof.Dr.Osman Müftüoğlu sağlıklı beslenmenin faydalarını anlatırken ‘Unutmayın, 3-4 fincan yeşil çay yetiyor’ diyor.
Hürriyet-Pazar bizimle kafa mı buluyor? J
28 ocak