Güncelleme Tarihi:
Önce birkaç haberin altını çizelim...
HÜLYA AVŞAR MEDYAYA MALZEME OLMAK İSTEMİYORMUŞ
Hülya Avşar, seri aldatma zanlısı kocasından boşanmaktan neden (bir kere daha) vaz geçtiğini Hürriyet muhabirine anlatıyor (11 kasım) :
“Gazetelerin ağzına söz olmaktan başka ne işe yarayacak? Peşime düşecek bir sürü insana engel olabilecek miyim? Boşanmak beni gazete sütunlarına taşımaktan başka bir şeye yaramayacak...”
Her cümlesi bir garabet.
Gazetelerin ağzına söz değilmiş gibi...
Olmaktan bir şikayeti varmış gibi...
Olmak için dört takla atan kendi değilmiş gibi...
Ayrıca “Şimdi seni kapının önüne koyarım da... dul kalırsam başıma bir sürü kart zampara üşüşür, gazetelerde dedikodum çıkar, bu da işimi bozar. Kal bari Allah’ın belası...” diye evli kalınan erkek de... Hasiyetli ve haysiyetli bir koca demek ki!
*
SERDAR ORTAÇ BİLMEDEN HAKARET EDİYOR
Universal Music şirketinin yöneticileri, yolsuzluk iddialarıyla, görevden alınmış, Şarkıcı ve besteci Serdar Ortaç sonradan şikayet ediyor: (Eski Genel Müdür) Süha Yavuz’un Ebru’ya (sevgilisi Ebru Gündeş) bizden yüz katı fazla şey yaptığını, kıyak geçtiğini biliyoruz”.
Birisi bu çocuğa “kıyak geçmek” ne demektir, nereden gelir, anlatıversin, ayıp oluyor!
(Şu kadarını söyleyeyim : Benim de gerçek anlamını bilmeden kullandığım bu söz, at yetiştiriciliğinde kullanılan bir terimmiş. Erkek atın işini kolaylaştırmak... demekmiş.)
*
REHA MUHTAR VE 64 YARALI KADIN
Reha Muhtar, kocası tarafından herkesin ve bu arada polislerin gözü önünde 64 yerinden bıçaklanan kadıncağızı (Ayşegül Porsuk) ağırlıyor programında. (Reha Muhtar’a itiraf, Star, 12 kasım)
Muhtar, kadını susturamıyor bir ara. Bir iki kere “Bir dakika, bir dakika” diyor, sonunda fırçayı basıyor:
- Yahu 64 yerinden bıçaklanmışsın, bir dakika sus!
Artık ne demekse... (Bu kadar cazgırlık edersen tabii ki bıçaklarlar seni, mi demek istiyor?)
Tutuklu kocanın erkek kardeşi de var platoda. O da, cani abisini savunuyor aklınca, suçunu hafifletiyor:
- Yolda gelirken, korkutmak amacıyla yengemin bacağına bir iki tane vurmuş...
Alt tarafı korkutmak için, bacağına bir iki kere bıçağı sokmuş... Büyütmenin anlamı yok.
*
BU HIZA SEVGİLİ Mİ DAYANIR
Televizyonda Hülya Avşar, her zamanki zarif esprilerinden birini patlatarak, manken Asuman Krause’ye sormuş : “Niye hep kendinden kısalarla birlikte oluyorsun?”
Cevap : “Otururken tanıştığımız için kısa oldukları belli olmuyor. Ayağa kalkınca da iş işten geçmiş oluyor!..”
Nasıl oluyor da, bu kızların “aşkları” böyle biri bitmeden diğeri başlıyor diye merak ederdim. Oturdukları yerde aşık olduklarına, ayağa kalktıklarında da “iş işten geçtiğine” göre, kısa sürmesi normal tabii.
*
MAGAZİNCİLERDEN NARKO-BEDDUA
Star-Box’un İşimiz 24 saat sayfasını hazırlayan Dursun Karadağ ve Salih Keçeci basını küçük düşüren bir faks geçen işletmeciye fena kızmışlar. Haftanın yorumu köşesinde “Herkes haddini bilsin” başlıklı bir yazı döşenmişler :
“Geçenlerde adımıza gelen bir faks kafamızı bozdu. İster istemez burada yazmak ihtiyacını duyduk. Adı şimdi bizde kalsın, önemli değil, bir bardan “Şimdi herkes buraya .... gidiyor” başlığıyla gelen faksın içinde kafamızı attıran bir cümle vardı. “Bu arada hiçbir şekilde basının içeriye alınmadığı kulüpte, basının kapıda beklemesi ve fotoğraf çekmesi de yasak” diyor. Destur beyler...
Birincisi, madem basını içeri almıyorsunuz neden bize faks çekiyorsunuz?
İkincisi, içeriye kabul de dışarıya karışmaya ne hakkınız var? Kaldırımlar, yollar babanızın malı mı?
Üçüncüsü, içeride ne halt yiyor, ne içiyorsunuz, nasıl eğleniyorsunuz da basından bu kadar korkuyorsunuz?
Dördüncüsü, belki de bu faksı bilinçli çekip, adınızı yazacağımız sandınız ama siz adı dahi yazılmayacak kadar zavallı bir işletmecisiniz.
Belki de bir gün narkotik polisin yapacağı bir baskında sizi ziyaret ederiz. Şimdilik size iyi eğlenceler Sayın ... (isim de veriyorlar)”
Bu da narkotik beddua herhalde...
*
O SON İKİ EL NE YAPIYOR, ANLAMADIM!
Hıncal Abi köşesinde “tabi tutulduğu” bir masajı anlatıyordu. Gittiği salondan çok memnun kalmış, “... ama dört elle masaj yapılan yerler de var” deyince, salonun görevlisi cevabı altta kalmamış: “Bizde altı elle masaj da var. Dördü masaj yapıyor, ikisi de hassas noktalara baskı uyguluyor!” (Sabah 12 kasım)
Hayatımda hiç masaj salonuna gitmedim, Hıncal Abi benim gibi cahilleri bir aydınlatsa :
Bu “hassas noktalara baskı uygulamak” nasıl oluyor?
*
ŞAŞMAMAK GEREK
Geçen hafta pazar günü, Türk televizyonlarında en çok seyredilen program, Star’da yayımlanan... Hababam Sınıfı filmiymiş.
Televizyon seyretmeyen ben bile, belki 40 kere gördüm bu filmi televizyonlarda...
Türk milletinin Demirel’lere, Ecevit’lere 50 sene, Mesut Yılmaz’lara, Tansu Çiller’lere 15-20 sene tahammül etmesine şaşmamak gerek...
*
NEDEN İNCE KALDIKLARI ANLAŞILDI
Miss Model of the World yarışmasına katılmak için ülkemize gelen güzeller kampa girmişler. İstanbul’un “popüler yerlerini” gezmişler. Haber diyor ki : ‘İstanbul Princess Otel’de kampa giren mankenler, önceki akşam öğle yemeğini Etiler El Torito Restaurant’ta yedi.’ (Hürriyet, 13 Kasım 2002)
*
KARİYER DEDİĞİ AKADEMİK SANKİ
Manken Gizem Özdilli, otomobil galerisi sahibi Otomobil Osman lakaplı sevgilisinden ayrılmış. Ayrılık sebebini açıklıyor: “Önce Müslüm Gürses’in, sonra da basının taktığı bu lakap sevgilimin kariyerini sarstı. Bunu önleyemeyince ayrılmaya karar verdik.” (Posta, 13 Kasım)
*
BU TANITIMLARIN B..U ÇIKACAK DEMEDİM Mİ!
Nefise Karatay ve Didem Taslan, bir estetik merkezinde ‘laser epilasyon’ tanıtımı yapmışlar ve, diyor haber, ‘... iki manken, görevleri gereği vücutlarının çeşitli yerlerinde istenmeyen tüyleri aldı. Özellikle göbek bölümüne yoğunlaşan Nefise ile Didem, önce kendilerinin, sonra da birbirlerinin tüylerini temizledi.’ (Günaydın, 14 Kasım)
Tüh Allah müstehakınızı versin!..
*
HABER BAŞLIĞI OLİMPİYATINDA REKOR GELDİ
Bu hafta meslektaşlarım pek yaratıcı başlık atamadı, ya da ben göremedim.
Bronz madalya : Milliyet’in başlığı (13 kasım) : Sponsor bulsa Çağla’yacak. Çağla Kubat adlı manken, bir sponsor bulabilse, sörf yarışlarında Türkiye’ye temsil edebileceğini söylemiş de...
Gümüş madalya : Bu Cim-Bom’dan cacık olmaz (Star 14 kasım) Ümit Davala Fenerbahçe’ye cacık dedi diye parçaladılar çocuğu, gazete manşetinde GS’ye hıyar diyor açıkça...
Ve ... Altın madalya : Karı koca ikisi de bale sanatçısıymış. Boşanmışlar. Adam – sebebini not etmemişim – kavga ettiği eski karısının bacağını kırmış. Star (14 kasım) habere başlık atıyor : Maganda Gölü Balesi... Ne dersiniz, altın madalyadan öte, olimpiyat rekoru da sayılır mı?
* * *
Ve bir iki de yorum, izninizle :
SÖZ KONUSU OLAN TÜRKAN SULTAN VE HALUK BİLGİNER BEYLER!
Posta’nın birinci sayfadan verdiği bir haber : Tatlı Hayat dizisi son buluyormuş. Sebep, Türkan Şoray ile Haluk Bilginer’in aldığı astronomik ücret. Neymiş bu rakam? Dizi başına 20 milyar lira..
Tamam, sizin gibi, benim gibi insanlar için astronomik, ama biri Türkiye’nin yaşayan en büyük kadın sanatçısı (belki de kadın erkek en büyük isim). Diğeri Türkiye’nin en büyük aktörlerinden biri... Mükemmel bir dizi... Dizi başına 20 milyar alıyorlarsa (ki acaba alıyorlar mıdır) astronomik mi bu rakam?
Bir şarkütöri açılışında memesini göstermek için mankenler 10 bin, 20 bin dolar talep ederken...
Zaten hemen altında bir haber daha : Ebru Şallı bir televizyon programı sunuyormuş. Eğer hamile kalırsa, anlaşma gereği televizyon kanalına 1 milyon dolar tazminat ödeyecekmiş, yani 1,6 trilyon lira...
Bir yanda Ebru Şallı’nın trilyonu, öte yanda Türkan Şoray-Haluk Bilginer... El insaf beyler!
*
AĞIR TAHRİKE GİRER VALLAHİ
Becks biralarının düzenlediği kampanyada Turan Taner Çelik adlı tüketici, çekiliş sonucu bir Porshe Boxster S otomobil kazanmış. Çelik asil talihli.
Kampanyanın bir de yedek talihlisi var. O da İstanbul’dan Abdullah Bayraksan.
Ben olsam, yedek talihli’nin adını açıklamazdım.
Ya Allah muhafaza asil talihli’nin başına bir şey gelirse... Bayraksan zan altına girer mi girmez mi?
(Laf aramızda, ben olsam Porsche kazanmak için asil talihliye bir iyilik düşünürdüm...)
*
BİR DE HATIRLATMA
Bir gece kulübü varmış, adı Woo. Nereden geliyor bu isim bilmiyorum.
Sahiplerine küçük bir hatırlatmam var (eğer tercihleri bilinçli değilse) :
Şenay Ordu’nun yaptığı bir röportajdan hatırlıyorum. Kendilerine (iri yarı ve bol kıllı oldukları için) “Ayılar Hareketi” adını veren bir grup eşcinsel birbirlerini tanımak için birişaret-selâm kullanıyorlarmış : Woo !
Bilginize...