Medyadan GENEL ALINTILAR

Güncelleme Tarihi:

Medyadan GENEL ALINTILAR
Oluşturulma Tarihi: Mart 28, 2005 00:42

Fatih Altaylı neden Erdoğan’ın aleyhine yazıyormuş anlaşıldı – Parasıyla mutlu olmak diye buna derler – Öcalanları protokole hangi dıt davet etti – Türkler boşuna AB’yi istemiyor – O toplantıda mini etekli hostese ne gerek vardı – Bizim milleti dolandırmamak için aziz olmak gerek – Kapıda ‘Hıncal Uluç bu odada kalıyor’ diye yazıyormuş – AKP gaspı ve kapkaçı önlemenin de yolunu buldu – Ağrı dağının sahibi aranıyor ya, benim de bir bilmecem var size – İmam ölüden... ve sair alıntılar

www.acikgazete. com adresindeki AÇIK GAZETE'den: “AB Ek Protokol sürecini başlatacak mektup Ankara'da. Protokolün imzalanması Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanıma anlamına gelmeyecek...” (YANDA)

*

... DEEERMİŞİM!

Gazetenin yazarlarından Serdar Murat, ‘Erdoğan’ın Tercihi’ başlıklı makalesinde, Başbakan Erdoğan’ın basınla ilişkilerine değinirken diyor ki: “Medyanın AKP’ye yönelik eleştirileri, Başbakan’ın da katıldığı MYK toplantısında ele alınıyor. MYK Üyelerinden biri, ‘Fatih Altaylı bile aleyhimize yazıyor’ diye hayretini ifade ediyor. Bazıları, medyadaki tavır değişikliğinin birileri tarafından düğmeye basıldığının bir işareti olduğunu söylüyor. Bir şey dikkat çekiyor. Tüm bu değerlendirmeler süresince Başbakan Erdoğan suskunluğunu koruyor… Erdoğan, medyanın aleyhine yazdığı ölçüde, kamuoyu desteğinin arttığını düşünebilir. Hatta bu nedenle, aleyhine yapılan yayınların bir süre daha devam etmesinde fayda görebilir. Haksız ve isabetsiz de sayılmaz” demiş.

Başbakan, ‘Medya bize vurdukça oyumuz artıyor’ diye düşündüğü için mi, acaba, Fatih Altaylı ‘bile’ aleyhinde yazmaya başladı?

Yeni Asya, 21 Mart

*

PARASIYLA SEVİNMEK DİYE BUNA DERLER

Hürriyet çok sevindi, İngiliz The Times gazetesi 12 sayfalık ‘Türkiye’nin Kültürü ve Zenginlikleri’ ekinde Türkiye’de muazzam bir değişim yaşandığını, 2005 Türkiyesi’nin Franco sonrası İspanya’ya benzediğini yazmış.

Arkadaşlar bu bir ‘paralı ek’ yani parası mukabilinde hazırlanmış ‘Türkiye reklamı’ değil mi? Öyleyse niye ‘The Times şöyle yazdı’ diye heyecanlanıyoruz ki?

Hürriyet, 21 Mart

*

PROTOKOL

Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında protokolde yer alan Fatma ve Havva Öcalan, nangi zaferse, ‘zafer işareti’ yaparak poz vermişler gazetecilere.

Ne sıfatla protokole davet edildiler acaba?

Bunları protokole davet eden kimdir?

Hürriyet, 21 Mart

*

TÜRKLER BOŞUNA AB’Yİ İSTEMİYOR !

Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün dağıttığı faizsiz iş kurma kredileri için sadece 2.500 kişi başvurmuş. Halbuki karşılıksız yardım / hibe için başvuranların sayısı ... 9.000.000 !

Krediler de fena değil oysa: Yoksul olmak şartıyla, kırsal kesimde 3 yıl vâdeli faizsiz 3 bin dolar, kent merkezlerinde 5 bin dolar...

Yani Türk vatandaşı tamamen ‘asiste’ hale gelmiş, kendi ayakları üzerinde durup bir iş sahibi olmaktansa, bedava yardıma alışmış.

Şok, 21 Mart

*

MİNİ ETEĞİN DE BİR YERİ VAR

Mini etek krizi diye verdi gazeteler bu haberi. Adana’da düzenlenen ve Devlet Bakanı Abdüllatif Şener’in de katıldığı 85.Yılında Sanatçı Parlamenterler konulu şiir dinletisine görev alan iki hostes kızın eteği fazla kısaymış, görevliler önce bacaklarını örttürmüş, sonra dışarıya çıkarmışlar.

Tabii ki örttürmek, kızları dışarı atmak, bir AKP’li bakanın dediği gibi işgüzarlık, kraldan fazla kralcılık ama... kimse kusura bakmasın, kızların kıyafeti de böyle bir toplantı için uygun değildi. Otomobil fuarında, tabak-tencere fuarında yahut bir güzellik salonunun açılışında, artık alıştık (halbuki ben bunu kadınlara hakaret olarak algılıyorum, kadınların görsel malzeme olarak kullanılması ters geliyor) mini etikli kızlara. Ama bir şiir dinletisinde... biraz garip olmuş. Gereksizmiş daha doğrusu.

Gazeteler, 21 Mart

*

DB TERCÜMAN’IN BİRİNCİ SAYFASINDAN BİR DUYURU:

YAZARIMIZ SOYULDU

GÜLAY Göktürk’ün evine hırsız girdi. Evdeki cep telefonları, CD çalar ve CD’ler ile pasaportu çalındı. Devamı s.9’da

Çok geçmiş olsun, çok üzülmüm ama bize ne, TERCÜMAN OKURUNA ne? Niye bu ‘haber’ birinci sayfadan anons edilmiş, anlamadım!

Sonra Allah muhafaza, gazetenin bir yazarı trafik kazasında filan ölse, manşet mi yapacaklar?

DB Tercüman, 21 Mart

*

W İLE İLERİCİ OLMAK

Ben Kürtçü dedim diye kızdılar. Türkiye’nin ulusal gazetelerinden Birgün’de bir üst başlık: Newroz’u yüzbinler kutladı...

İçeride, Türk bayrağının yakılmaya çalışılmasından, Apo posterlerinden, Biji Apo sloganlarından, PKK paçavralarından haber bulmak için... büyüteçle aramanız lazım!

Aferin size, bu yolda devam...

Birgün, 21 Mart

*

İNANILMAZ BİR VURGUN, diye manşet yapmış Sabah, yeşil sermaye şirketlerinden Konya’da kurulu Endüstri Holding yöneticileri, çoğu gurbetçi 10.800 kişiden toplanan 46 trilyonu bir güzel cebellezi etmiş.

1995’e kadar elektrik tesisatçılığı yapan Mustafa Ertekin, iddiaya göre, 1996’da iki kardeşiyle birlikte Endüstri Holding’i kurmuş ve gurbekçilerden, döviz üzerinden yüzde 40’lara varan faiz... pardon, faiz günahtı unuttum, ağzımı çalkalayıp geliyorum... kâr payı vaad ederek 5 yılda 300 milyon mark tok.. toplamış. İlk iş kendine 4 trilyona 4 katlı bir villa yaptırıp kapısına da, dini bütün adam ya, Mülk Allah’ındır diye yazdırmış, hani gün olur bir alacaklı evi hacize filan kalkar, Allah’ın mülküne kim el uzatabilir?

Niye inanılmaz? Aksi olsa şaşardık.

Kusura bakmayın ama, bizim millet adamı zorla dolandırıcı yapar, bu dıııt’ları dolandırmamak için insanın sağlam bir iradeye ve namusa sahip olması lazım.

Sabah, 21 Mart

*

KAPIDA HINCAL ULUÇ BURADA KALIR DİYE YAZIYORMUŞ

Dişini kalemiyle karıştıran Hayatın içinde Ayşe, Hıncal Uluç’un öve öve bitiremediği Majesty Süzer Otel’e gidip, termal havuzu ve Tempur yatağı denemiş, okurları için.

Der ki, 337 nolu odada bir pirinç levha asılıymış: Sayın Hıncal Uluç, Çeşme’yi ziyaretinde otelimizde bu odada kalmaktadır!

Herhalde şakadır, değil mi?

Sabah’la Günaydın, 21 Mart

*

AKP, GASPI VE KAPKAÇI ÖNLEMENİN YOLUNU BULMUŞ

Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü Prof. (üstelik) Dr. İrfan Aycan demiş ki, haber doğruysa, kapkaç terörü ve hırsızlık ‘Allah korkusuyla önlenebilir!’

Tıpkı hızlandırılmış tren kazası gibi...

Siz daha bu kafada devam edin!

Posta, 21 Mart

*

HÜRRİYET’İN GÜNCEL SAYFASINDA BİR HABERDEN

“... Özbizerdik, Yılmaz Bektaş’ı telefonla aradı. İkili (!) arasında tehdit ve karşılıklı küfürlere sahne olan bir konuşma geçti.”

Demek ki telefon görüntülüymüş!

Hürriyet, 23 Mart

*

AĞRI DAĞINI BİLMECESİ

Benim iki ‘edinik’ şehrimden biri Ağrı, onun için Ağrı Dağı haberini ilgiyle okudum.

Koca Dağı paylaşamadılar, diyordu. TBMM’deki bir sergiye hem Ağrı, hem Iğdır milletvekilleri Ağrı Dağı maketiyle katılınca, hır çıkmış. Ağrı milletvekilleri ‘Dağın (sadece) onda biri Iğdır’ındır’ derken, Iğdırlılar ‘Üçte ikisi bizimdir’ diyormuş.

Şimdi size bir soru, bir bilmece: Büyük Ağrı Dağı zirvesine çıkmak için, kaç metrelik bir tırmanış yapmanız gerekir? (Yani sıfır noktasıyla zirve arasında kaç metre fark vardır?)

Cevap bu alıntıların sonunda...

(Bu arada, AKP Ağrı Milletvekili Melik Özmen ‘Dağ bizimdir. Eski ilçemiz oldukları için

dağımızı paylaşırız’ demiş. Anlamadım, Iğdır, yakın zamana kadar Kars’ın bir ilçesiydi, Ağrı’nın değil. Milletvekili benim bilmediğim, Cumhuriyetin ilk yıllarından filan mı bahsediyor?)

Akşam, 23 Mart

*

İŞTE O BİLEK

NBA’li Hido turnikeye çıktı, bileğini kırdı” diyor başlık, milli basketçimizin bir fotoğrafı ve üzerinde bir okla şöyle yazılı: İŞTE O BİLEK

Star, 24 Mart

*

Takvim manşet yapmış: UYAN TÜRKİYE

Yıl 1960: İskenderun'da bir grup hain Atatürk heykeline saldırıyor. Türkiye bir anda ayaklanıyor. Hiç kimse, "Münferit olay, birkaç çapulcu" demiyor. Onbinler yollara dökülüyor!

Yıl 2005: Hainler, bayrağımıza alçakça saldırıyor, ithal bölücüler cirit atıyor! Ama 45 yıl önceki tepkinin yüzde biri bile yok! Ancak Genelkurmay haykırınca bir şeyler oluyor! .

Manşetin biraz altındaysa şöyle yazıyor:

Ülkeyi tek yürek eden olay! 3 Hain yakalandı. Türkiye bayrağına sahip çıktı. Halkın öfkesi çığ gibi...

Manşet mi yalan, altında yazanlar mı?


Takvim, 24 Mart

*

POLİS NELERLE MEŞGUL

Mersin’de Türk bayrağını çiğnediler, yakmaya kalkıştılar ya, İstanbul’dan manidar bir cevap geldi: BİR KİLOMETRE UZUNLUĞUNDA BİR TÜRK BAYRAĞI YAPTIRIYORUZ. BAYRAĞIMIZI 3 NİSAN’DA MECİDİYEKÖY’DEN TAKSİM’E TAŞIYACAĞIZ!

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül mü? Hayır bu sefer o değil, o Baykal’ın 'anasının nikâhı’ ile meşgul şu sıralar, Bayrak mayrak görmüyor gözü... MHP’liler, yahut bir sivil toplum örgütü de değil. Kim biliyor musunuz bu açıklamanın sahibi? İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRÜ CELALETTİN CERRAH!

Polisin görev ve selahiyetleri arasında 1 km.lik bayrak yaptırmak, Mecidiyeköy’den Taksim’e yürümek var mı? Polisin işi midir bu? Üstelik polisin kendi işini başarıyla yaptığı için pek de alkış almadığı şu günlerde...

Hürriyet, 25 Mart

*

HAVASINDAN SUYUDAN

Antalyalı P.M. yarım milyon dolarlık villasına kaçak kat çıkmış. Yıkım için gelen belediye ve polis ekibine elindeki tornavidayla saldırmış, güçlükle sakinleştirilmiş.

P.M. neyin kısaltılmışı biliyor musunuz? Peter Meier’in...

Güzel memleketimin havasından, suyundan mıdır?..

Posta, 25 Mart

*

YUH ARTIK!

Cem Uzan, Başbakan’a elden bir mektup göndermiş, iddiaya göre, demiş ki ‘Bursa mitinginde sarf ettiğim sözlere kırıldığınızı biliyorum. Daha önce kamuyonu önünde 4 kez özür diledim. Bu vesileyle bir kez daha özür diliyorum.”

Cem Uzan’ın bunu da yapmasına hiç mi hiç şaşmam, gülmem bile, ama şu cümle emin olun altıma işetti beni: ‘YOLSUZLUKLARLA MÜCADELENİZİ TAKDİRLE İZLİYORUM!”

Yok artık!

Vatan, 25 Mart

*

KENDİN YAP KENDİN İNAN

TRT, AGB adlı araştırma şirketine bir ‘alternatif anket’ yaptırmış.

Bilin bakalım bu ankete göre Türkiye’nin en çok izlenen televizyon kanalı hangisiymiş?

Nasıl?

Evet, TRT-1.

TRT’ye şaşmadım da, bu araştırmaya 31 ilden 40 bilim adamı katılmış, onlara üzüldüm!

Vatan, 25 Mart

*

SIRADA BİR 800 DAHA VAR

Star’ın 1.sayfasında haber: 800 bin asalak iş yapmadan Devletten maaş alıyor - İşte Türkiye bu yüzden batıyor.

Star’ın 2.sayfasında haber: 2.360 kişiye iş müjdesi - Adalet Bakanlığı 2.360 zabıt katibi alacak.

Star, 25 Mart

*

BABAN NECİ, MAFYA...

Bir ilköğretim okulunda yapılan ankette ‘korkunç’ bir gerçek ortaya çıkmış: Birçok öğrenci mafya’yı bir meslek zannediyormuş?

Meslek değilse bile bir ‘iş kolu’ değil mi, hem de Türkiye’nin en kârlı ve en hızla büyüyen iş kolu?

Gazeteler, 25 Mart

*

İMAM ÖLÜDEN

Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca, hapisten kendisine bir nişanlı bulmuş. Türbanlı genç kız, Ağca’nın ‘bilgi birikimine’ hayranmış. Demek ki o da, şu sıralar Hıristiyanlar için yeni bir İncil kaleme almakta olan Ağca’nın ‘kafasında’ (!)

Evlenmeyi düşündüklerine göre, sağlığı elverirse şahitliğini de Papa’sı yapar belki Ağca’nın...

Gazeteler, 25 Mart

*

İKİLİ’LERİN DÜZEYLİ BİRLİKTELİĞİ

Mustafa Sarıgül CHP’den ihraç edildi. Önce yolsuzluktan ihraç etmeyi denediler, tutmadı, sonunda Kurultay’da suç işledi diye gönderdiler.

Bu arada, Mustafa Sarıgül de rengini belli etti: Kongre’de kendisini kürsüden ‘Otur yerine, otur, terbiyesiz...’ mealinde nezaketle (!) uyaran CHP Genel Başkanı’nı, Star TV’de, canlı yayında “Benden özür dilemezse Baykal anasının nihâkını görür...” diye tehdit etti.

Baykal - Sarıgül ağız dalaşı, en az Ali Atıf Bir - Hande Ataizi atışması kadar seviyeli davem ediyor...

Gazeteler, 25-26 Mart

*

İHD KONUŞMASIN!

Genelkurmay Başkanlığı, Mersin’de bayrak yakmaya teşebbüs eden köpekleri ‘SÖZDE VATANDAŞLAR’ diyerek siyasî literatüre yeni bir SÖZDE kazandırdı.

İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Yusuf Alataş bu açıklamayı ‘ırkçıların ekmeğine yağ sürdüğü için’ kınadı ve “Hiç kimsenin ‘sözde vatandaş’ diyerek ayrımcılık yapma hakkı olmadığını” söyledi.

İHD Başkanı bu konuda en son konuşacak insandır.

İHD’yi bir kere bile PKK’nın öldürdüğü, yaraladığı, mağdur etti ‘insanların hakkını’ ararken görmedik maşallah; ya Türkiye’de PKK ve yanlaşlarından başka kimse ‘insan’ değil yahut da ‘hak sahibi’ değil...

Bundan daha büyük ırkçılık ve ayrımcılık olur mu?

Milliyet, 26 Mart

*

ALLAH BÜYÜK, OLUR MU OLUR!

Almanya’da ciddi bir ekonomik kriz yaşanıyor, biliyorsunuz. Şansölye vatandaşlarını ‘dayanışmaya’ çağırdı, o kadar vahim durum. Vatan’ın Çikolota’sı ‘Alman ekonomisi krize girdi, tersine göç başladı’ diyordu. Üçüncü kuşak Türkler, anavatana dönüyormuş çalışmak için.

İster misiniz, ardından da Alman-Almanlar gelsin: Çöpçülük, kağıt toplama, amelelik ve fabrika işçiliği gibi işlerimizi elimizden almaya! J

Vatan-Çikolata, 26 Mart

*

ZİRAAT’E BRAVO!

Bağdat Elçiliği’ne göreve giderken şehit düşen başkomiser Nihat Akbaş’ın gözü arkada kalmayacak hiç olmazsa. Ziraat Bankası Yönetim Kurulu, Mart 2004’te 60 ay vâdeyle 31 milyar konut kredisi alan şehidin ailesinin ve kefillerin borcunu sildi. Yani borçla aldıkları ev, artık kendilerinin.

Bravo bankaya, Allah razı olsun!

DB ve HO Tercüman, 26 Mart

*

AĞRI DAĞI sorumun cevabı: 3.500 metre. (Dağın toplam yüksekliği 5.150 metredir, ama sıfır noktasıyla zirvesi arasındaki fark 3.500 metredir, çünkü dağın yamaçlarında rakım 1.650 metre!)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!