Güncelleme Tarihi:
DELOKTE SONUNDA ŞEYİMİZE DE GİRDİ
Dekolte, Fransızca bir kelimedir.
Sıfat olarak, “Boynu ve omuzları açık bırakan” demektir.
İsim olarak, “Kadın elbisesinin dekolte – yani boynu ve omuzları açık bırakan – kısmı; boynun ve omuzların açıkta kalan bölümü” anlamına gelir.
Fiil olarak da “Boynu ve omuzları açık bırakmak; Elbiseyi, boynu ve omuzları açıkta bırakacak şekilde kesmek” demektir “dekolte.”
Türkçe’de farklı bir anlam kazanmış nedense. Türk Dil Kurumu, dekolteye “Kolların, göğüs ve sırtın bir bölümü açık kadın elbisesi” ve “açık” diye, kökeniyle uzaktan yakından alakası olmayan, iki anlam yüklemiş. Orijinal anlamını da yok saymış.
Öyle olunca da, benim meslektaşlarımın (zaten bilmediklerini sormak, yahut açıp bir sözlüğe bakmak gibi kötü alışkanlıkları yoktur; zaten sözlükleri de yoktur) dekolteyi olmadık yerlere sokmalarına şaşmamak gerek.
· Sırt dekoltesi
· (Derini makbul) Göğüs dekoltesi
· Bacak dekoltesi
Ve son olarak da, sıkı durun, KALÇA DEKOLTESİ.
Aslında söyleyememişler, kalça dedikleri KIÇ DEKOLTESİ.
(Bir de böyle “frikik” lafı vardır, o da ayrı bir konu.)
Bu konuda öncülük kime yakışırdı, tabii ki Star gazetesine.
31 Mayıs’ta gazetenin manşeti bir don hikayesiydi.
DEKOLTEYİ AÇTI, BAŞINA İŞ AÇTI, diyor başlık.
“ABD Konsolosluğu’nun çay davetinde, CESUR KALÇA DEKOLTESİ ile dikkati çeken sosyetenin seçkin (!) ismi Demet Ozaner, bu poz yüzünden başına gelen talihsiz gelişmeleri Star’a anlattı.”
Kadıncağızın “g-string iç çamaşırı görünen pozu” gazetelerde çıkınca, kocası “evliliğini gözden geçirmeyi” bile düşünmüş, ama tek tesellisi emekli GATA komutanı olan babasının bu fotoğrafı görmemiş olmasıymış falan filan...
Manşete çıkarılacak kadar önemli olan bu millî sorunun resimaltı diyor ki: “İşte Demet Ozaner’i yıkan poz... Düşük belli pantolonunun azizliğine uğradı. HİÇ İSTEMEDEN BU CESUR DEKOLTE POZU VERDİ.”
Poz vermek, “fotoğraf çekilirken bilinçli bir şekilde durmak” demektir. Hiç istemeden üstelik “cesur dekolte poz” vermek ne demek?
Bir başta resimaltı da “Davete, aralarında Semra Özal’ın da bulunduğu BİRBİRİNDEN SEÇKİN isimler katıldı” diyor.
Diyeceksiniz ki, “Deveye sormuşlar, boyun neden eğri, diye...”
Doğru!
*
BURSA SENİNLE GURUR DUYUYOR
CNN-Türk, 1 Haziran
Sabah haberlerini (otomobil radyosundan) dinliyorum. Adını sanını bilmediğim bir futbolcuya uzatıyorlar mikrofonu:
“Bundan daha büyük mutluluk olur mu!” diyor, Bursasporlu futbolcu. “Bundan büyük bir mutluluk olabilir mi? Hepimiz işimizi hakkıyla yapmanın gururunu yaşıyoruz!”
Açıp gazeteye baktım, neymiş Bursaspor’un gururu diye...
Ligin son maçında, kendi sahalarında Gençlerbirliği’ni yenerek, ligi 15. bitirmişler, küme düşmekten kurtulmuşlar.
Bu delikanlı bal gibi politikacı olur bu memlekette!
*
ALLAH MÜSTAHAKINIZI VERSİN
Star Box Magazin vs, 26 Mayıs
Coşkulu gecenin cezasını ayaklar çekti, diye bir haber.
Manken Ayşe Baceoğlu 25.doğum gününü kutlamış. Tarabya’da bir lokantada arkadaşlarıyla “doyasıya” eğlenmiş. Ancak oynayıp dans etmekten yorulan Baceoğlu “bir de nasırları azınca ne yapacağını bilemedi” diyor haber.
Baceoğlu’nun çıplak ayaklarının ve nasırlı parmaklarının nal kadar bir fotoğrafı.
*
UNUTMASIN DİYEDİR
Star, 26 Mayıs
MecliStar köşesinde bir haber.
Necmettin Erbakan kürsüye çıkmadan önce ılık çay içermiş.
MecliStar’cılar da açıp doktora sormuşlar, ılık çay neye yarar diye. Dört faidesi varmış:
(1) Boğazda ses kısıklığına iyi gelirmiş
(2) Midede yanmayı engellermiş
(3) Gıcığı kesermiş
(4) Basur boşalmasını kolaylaştırırmış
MecliStar’cılar “Biz Hoca’nın bu dertlerden hangisinden muzdarip olduğunu artık bilmeyiz” diyorlar.
Güzel yakalamışlar ama önemli bir detayı unutmuşlar:
Erbakan’ın içtiği, sulandırılmış ılık çayın bir adı vardır.
Ona PAŞA ÇAYI derler. Hoca nedense (!) paşa çayı içiyor, demek ki...
*
PARAYLA SAADET OLUR MU?
Posta, 27 Mayıs
Yaz falı sayfasında “Koçlara ateşli bir yaz” diye 8 sütuna bir başlık görünce bakmadan edemedim.
Temmuz ayında bakın benim başıma neler gelecekmiş:
“Koç erkeğinin tüm sene boyunca en şanslı olacağı ay Temmuz ayı olacak.”
Cümle düşüklüğünü boşverin, müjde bu müjde... Neymiş?
“Maddî açıdan büyük kazançlar sağlayacak olan Koçlar (güzeeel), bunu aşk hayatlarına yansıtmayı da iyi becerecekler!”
Hoppala!
Maddî açıdan cukkayı doğrultacağız da, bunu aşk hayatımıza nasıl yansıtacağız, onu anlamadım?
“Ay boyunca yurtdışı ve yurtiçi tatillerine çıkacak olan Koç erkeği, tüm kadınların gözdesi olacak”mış.
*
HERKESİN ÖYLE FOTOĞRAFLARI VARDIR!
Star Box magazin vs, 29 Mayıs
Bülent’in görümcesine arkadaş kazığı, diye bir başlık.
Önce haber neymiş, onu bir özetleyelim: İddiaya göre Bülent Ersoy, Çağlar adında bir erkekle birlikteymiş. Ancak bu delikanlının Yaprak Tan adında eski fotomodel bir ablası varmış. İnternette bu ablanın çıplak fotoğrafları gezinmeye başlayınca, Bülent Hanım, delikanlıyı kapıya koşmuş.
Star Box Magazin vesaire diyor ki : “Ancak, sözkonusu olayda Yaprak Tan’ın hiçbir suçu olmadığı anlaşıldı... Sitelerde dolaşan resimler, Yaprak’ın arkadaş grubuyla çıktığı bir yaz tatilinde çekilmişti. Yaprak’ın arkadaşları daha sonra bu resimleri internet sitelerine sızdırarak eski fotomodele çirkin bir oyun oynamışlardı.”
Yahu söylesenize!.. Biz de az kaldı kadıncağız hakkında kötü şeyler düşünecektir.
Yoksa hepimiz, arkadaşlarımızla yaz tatiline gittik mi, böyle anadan üryan erotik fotoğraflar çektiririz, değil mi!
*
TÜRK USULÜ SAĞLIKLI YAŞAM
Bursa Olay gazetesi, 5 Mayıs (Ferhan Şahin'e teşekkürler)
Kültürpark'ta bir kültür şenliği yapılmış.. Cavit Çağlar'ın dayısı, Nergis Holding Yönetim Kurulu BaşkanıŞükrü Şankaya 27 sene önce başlatmış bu adeti.
Aynı gruba ait Olay gazetesi diyor ki, Bursalılar, "yarım asırdır (27 sene yarım asır eder ya) hiç ara vermeden sürdürdükleri sabah yürüyüşünden sonra" dostluklarını Börek Günü'yle perçinlemiş.
Önce koşu, sonra börek... Veri törkiş!
*
HAFTANIN BAŞLIKLARI
Star, 26 Mayıs
2002’de futbolda Dünya üçüncüsü olduk. Star güzeli Azra Akın dünya birincisi oldu. 2003’te yine Star güzeli Esra Eron Avrupa üçüncüsü oldu. Ve önceki gece Sertap, Eurovision birincisi oldu. Bekle bizi Avrupa... diyor Star.
Başlık : Yaşasın SertAB
*
Posta, 27 Mayıs
Adamın 3 yıl önce kapattığı işyerine 21 milyar liralık elektrik faturası gelmiş. Şeker hastasıymış adamcağız, fenalaşınca hastaneye kaldırmışlar. Sonra, TEDAŞ faturayı inceleyip “Pardon, yanlış okumuşuz, borcunuz 2 milyon küsur” demiş.
Başlık: Kalp hastası olsaydı, ölüm kaçınılmazdı
*
Star, 28 Mayıs
Çocukluğumuzun Suadiye vapuru yanmış. Tabii çok üzüldüm. İddiaya göre, bakım için çekildiği Haliç Tersanesi’nde yakıt tankları boşaltılmadan kaynak yapılınca, yangın çıkmış.
Başlık: Yakıt ihmâli
*
Star, 28 Mayıs
“Yakıt ihmâli” haberinin hemen yanında bir başkası. Yunan bandıralı bir tanker Boğaz’da sürüklenerek sahildeki lokanta-teknelere çarpmış. (Kimsenin ekmek teknesine zarar gelsin istemem gayet tabii, ama bu gezer lokantalar Boğaz’ı boşaltırsa, en çok ben sevineceğim.)
Başlık: Yunan ihlâli
*
Star, 28 Mayıs
İki sayfa daha çeviriyorsunuz, bir başka başlık.
Petrol ve Doğalgaz Zirvesi için İstanbul’a gelen milliyetçi (?) Rus politikacı Jirinovski yine saçmaladı, diyor haber. Şarkı söyledi, diklendi, alay etti. Jirinovski zirveyi şov alanına dönüştürdü.
Başlık : Zırvanovski
*
Anadolu Ajansı, 29 Mayıs
Sadece gazeteler saçmalamaz, Anadolu Ajansı da ağır ağır modaya uyuyor maşallah.
29 Mayıs tarihli bir haber. “Bilim adamlarının virüslerden korunmak amacıyla geliştirmeye çalıştığı prezervatif kalın olunca, aynı yöntemle tıbbi personeli AİDS ve Hepatit C dahil olmak üzere enfeksiyonlardan koruyan eldiven üretildi. New Scientist dergisinde yayımlanan habere göre, eldiveni giyen kişinin eline iğne batarsa ya da neşterle elini yaralarsa eldivenden akan bir sıvı yarayı anında dezenfekte edecek.” diye bir haber.
Başlık : Prezervatife niyet, eldivene kısmet
*
Sabah, 10 Mayıs (Dilek Hn.a teşekkürler)
Hani Kongo’da bir hava faciası yaşandı, daha doğrusu bir traji-komedya: 2.300 metrede uçarken İlyuşin 76 tipi bir uçağın arka kapağı koptu, 129 yolcu düştü, pilot uçağı indirmeyi başardı.
(Benim “Her şeyle şaka yapılır mı?” dediğim türden bir) Başlık:
Bu havayolu gerçekten uçuruyor