Güncelleme Tarihi:
Hürriyet, 6 ve 7 Nisan, Posta 12 Nisan
Önce Hürriyet, 6 Nisan : Şarkıcı Britney Spears, Sacremento Kings takımının patronuyla birlikteymiş.
Başlık : Hido’nun yengesi
Hemen ertesi gün, Hürriyet, 7 Nisan : İşadamı ve eski Çavuşoğlu Koleji’nin sahibi Ahmet Çavuşoğlu Nijerya’da geçirdiği bir trafik kazasında ölmüş.
Haberin spotu : NBA’in Türk yıldızı Hidayet Türkoğlu ve birçok ünlü basketçinin mezun olduğu eski Çavuşoğlu Koleji’nin sahibi Ahmet Çavuşoğlu iş için gittiği Nijerya’da cipi şarampole yuvarlanınca yaşamını yitirdi.
Derken Posta, 12 Nisan
Bekir Saçar diyor ki “Etiler Alkent’in içindeki Daily News geçen sene Martini Cafe olmuştu, bu sene de Mezzaluna’ya satıldı.”
Fotoğrafta Martini Cafe’yi satan Özcan Karamahmutoğlu’nun... Hido ile bir fotoğrafı ve resimaltı: “Basketçi Hidayet Türkoğlu, Özcan Karamahmutoğlu’nun en iyi müşterilerindendi.”
Allah’tan Hido var, yoksa haber referansımız kalmayacak!
Taksim Meydanı’nda bir cinayet işlense, bizimkiler haberi “NBA’in Türk yıldızı Hido’nun öğrencilik yıllarında otobüs beklerken sık sık çiş ettiği Taksim umumî tuvaletinin bulunduğu sokakın hemen yakınında...”
*
Hürriyet, 7 Nisan
(Benim alışamadığım bir uygulama var gazetelerde, bu alıntı yapacağım haberde de görünce, yazasım geldi. Haberin kutusunu şöyle diyor: “Arkadaşımız Ayşegül Ekinci’ye annesiyle babasının fotoğraflarını gösteren Ceren...” Haberin altında ne imza var? Ayşegül Ekinci. Kendin pişir...)
Geçenlerde oğlu öldürülen işadamı Ali Balkaner’in Londra’da bir gayri meşru kızı varmış, Ayşegül Ekinci iyi haber yakalamış... da, ben bu haberin “bahçelerde maydonoz” bölümüne takıldım, şöyle diyor:
“Ceren (kızın adı) futbola da çok düşkün. Hatta geçen hafta oynanan Türkiye-İngiltere maçında çok heyecanlanmış. Bizi uğurlarken bir prensesi andıran edasıyla ‘Keşke Hasan Şaş ve Hakan Şükür son anda değil de daha önce maça girseydi, çünkü çok iyi oynadık’ diye seslendi.”
Ee, bize ne, haberle ilgisi ne?
*
Öz-Tercüman, 7 Nisan
Haftanın yalaka manşeti : Yüzler gülecek
Neymiş? “Maliye Bakanı Unakıtan, ellerinde milyarlarca dolarlık yeni kaynak imkânı olduğunu açıkladı. Piyasaya güven verdi. ‘Halk, en geç bir yıl içinde feraha (Refaha demek istiyor) kavuşacak’ dedi.”
7 Nisan, yani aynı gün, Hürriyet’te aynı Maliye Bakanı’nın başbakanının bir açıklaması vardı. Erdoğan şöyle diyordu : “Biz (iktidara) kuru sıkı atarak gelmedik... Bir yıl bir şey beklemeyin, üç yıl sonra cebiniz rahatlar.”
Yani biri yalan söylüyor ama hangisi ? İkisi de mi? Sizi dedikoducular!..
*
Öz-Tercüman, 7 Nisan
Alaattin Çakıcı kızını evlendirdi. Kimler katılmış, aklınızın bir köşesine kaydedin:
Adnan Şenses, Güvenç Kurtar, Necdet Ulucan, Erol Evcil, Cüneyt Arkın, Nur Yerlitaş, Semra Özal, Orhan Keçeli, Kaya Çilingiroğlu, Ali Şen, Serdar Bilgili, Sinan Engin, Mehmet Ali Yılmaz, Fahrettin Aslan, Şansal Büyüka, Ergün Gürsoy, Orhan Gencebay.
Bu da farklı bir “dünya”, kendine göre bir “sosyete” !
*
Habertürk, 7 Nisan
Ne yapayım da dikkat çekeyim diye yırtınan Habertürk şiddetle savaş yanlısı, biliyorsunuz. Haberiniz bile yok mu?
Savaş karşıtlarından “Manken-solcu-İslamcı ittifakı” diye bahsediyor.
7 Nisan tarihli, Ma-fes başlıklı köşesinde, Ufuk Güldemir yazısını şöyle bitiriyor:
Yaşasın özgür basın – yaşasın serbest düşünce – yaşasın serbest piyasa!
Allah kurtarsın! Bize gelelim alıntımıza:
Başlık: Millekvekiline yasak, sekretere kıyak
Bülent Arınç, Erdoğan’ın danışmanlarını tasarruf gerekçesiyle yurtdışına göndermemiş, ama dil bilmeyen lise mezunu sekreterini Brüksel’e göndermiş.
“Kıyakçı” meslektaşlarım ısrar ettiğine göre, bir kere daha “kıyak” ne demektir, hatırlatalım:
Haralarda, cins hayvanlar sakatlanmasın diye, kısrağın üstüne çıkan aygırın cinsel organını tutup “yol gösteren” bakıcıya “kıyakçı”, yaptığı işe de “kıyak” derler.
Bu çirkin argoyu bile bile kullanıyor, başlık yapıyorlarsa bir diyeceğim yok!
*
Posta, 7 Nisan
Birinci sayfadan vermişler, Rıfat Ababay’ın eline sağlık, küçük ama vahim bir haber:
Batman Dayanışma ve Kadınevi (BAKASOM) bir araştırma yapmış, Batman’da
(1) Her 100 kadından 94’ü kocası, babası, erkek kardeşi tarafından dövülüyormuş, elleri kırılsın!
(2) Yine her 100 kadından 94’ü aile zoruyla evlendiriliyormuş...
Eğer bu meseleye salt istatistikçi gözüyle bakarsanız, Batman’da adam gibi adam oranı % 6’yı geçmiyor demek ki...
Not : Yanlış mı hatırlıyorum, peşpeşe intihar eden genç kızlar Batmanlı’ydı., değil mi?
*
Posta, 7 Nisan
Benim dudağına silikon yaptıran, poz verirken de ağzını böyle “mööö” yapan kadınlara illetim var ya, bir ara yazmış, baş sıraya da manken Aysun Kayacı’yı koymuştum...
Kayacı, dudaklarına “estetik” yaptırdığı iddialarını reddetmiş. (Estetik kelimesini tırnak içine aldım, çünkü bu “möö” dudaklar bir erkek için hiç de estetik değil, ağızdan başka herşeyi çağrıştırıyor...)
Demiş ki: “Estetik yaptırmadım, kadında hormonal değişiklikler olabilir!”
Bu hormonların sadece dudak-gerdan-meme-kalça nahiyelerini etkilemesi ilginç.Beni en çok şaşırtan da burundaki hormonal değişimler...
Ama durun, daha bitmedi!
Aysun kızımız eklemiş : “Bana kırmızı noktalı espriler yaptırmayın, Emre (futbolcu sevgilisi) geldi... uzun zamandır kampta olan sevgilimle hasret giderdik.”
Ben anlamadım, siz anladınız mı, duduklarının sarkmasıyla, sevgilisiyle hasret gidermesi arasında ne alaka var?
*
Milliyet, 7 Nisan
CHP’nin neden hiç sesi çıkmıyor diye merak edenlere:
No-muhalefet partimizin sıkıntısı belli oldu : Vazovagal senkop!
Meclis’te söz alan CHP milletvekilleri – kürsüden kalabalığa hitap etme alışkanlıkları olmadığı için – aşırı heyecanlanıyor, nabız ve tansiyon düşmesi yani (lafa bayıldım) “vazovagal senkop” sonucu bayılıyormuş. Böyle 4 kişi hastanelik olmuş son günlerde.
Bu notu gazeteden okurken (8 nisan Salı, saat 12.00-12.30) Recep Teallül Erdoğan, Meclis Grubu’nda kürsüde, yine bangır bangır bağırıyordu. Hâlâ kendini kahve mitinginde zannediyor zahir. Bir vazogaval ümidiyle bekledim, ı-ıh! Kürsüde tansiyonu düşüp bayılmak ne kelime, tansiyonu sadece kürsüde yükseliyor, ama icraate gelince vazogaval !
Bayıldım bu VAZOVAGAL lafına...
*
Hürriyetim, 8 Nisan
Küçük bir haber :
Siirt 2 gündür susuz
İsale hattındaki arıza nedeniyle Siirt'e 2 gündür su verilemiyor. Siirt Belediye Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Şirvan İlçesi Hesko mevkiinden kente su getiren isale hattında arıza meydana geldiği bildirildi. Arıza nedeniyle kente 2 gündür içmesuyu verilemediği kaydedilen açıklamada, arızanın giderilmesi için ekiplerin çalıştığı belirtildi. (aa)
"Allah'ın sopası yok" mu desem, "Siirtliler de bir koyup üç aldı" mı desem?
*
Milliyet, 9 Nisan
Yeliz Yeşilmen sevgilisi Ceyhun Başaran’dan “gergin” ayrılmış. Ayrılınca ne yapmış? Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı’na gidip, Başaran hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Gerekçesi? Yok. Diyor ki “Kendimi garantiye almak için suç duyurusunda bulundum. Tehdit almadım, ama alabilirim.”
Kızın dizilerde “aptal sarışın” rolleri oynamasıyla izah edilemez bu yaptığı.
George W.Bush’un “preventive” yani “önleyici” savaş teorisini uyguluyor Yeşilmen:
“12 senedir arıyoruz, Irak’ta kimyasal-biyolojik silah bulamadık. Yani Saddam bir tehdit oluşturmuyor ama olsun, ileride oluşturabilir, biz hele öldürelim de...”
*
Hürriyet, 11 Nisan
Kanada kabusum CNSD Atacan’ın gözünden kaçmamış. Benim dandik ödüllere olan ilgimi bildiği için makaraya alıyor.
Şöyle diyordu Hürriyet’in haberi : Hürriyet lider gazete – Türk Böbrek Vakfı Gençlik Kolu ve Yeşilyurt Leo kulübü bir anket yapmış, “Yılın Gazetesi” olarak Hürriyet seçilmiş, bizimkiler de ciddî ciddî ödülü alıp, haber yapmışlar.
Atacan ve iki arkadaşı Fernando ve Vito’dan oluşan Çimleri Güzelleştirme ve Kanadalı Kızların Gönlünü Çelme Derneği jürisi de beni Yılın Gazetecisi seçmiş. Atacan beni Kanada’ya davet ediyor ödül almaya.
Çok isterdim, ama tam da o tarihte bir başka ödül törenim var. Umum Taharet Bezi Üreticileri ve Satıcıları Dayanışma Derneği Gençlik Kolları beni yılın en iyi “b.k atan” gazetecisi seçmiş...
*
Hürriyet, 11 Nisan
Türk işadamı 6 senedir birlikte olduğu 1993 Dünya ikinci güzeliyle Filipinler’in başkenti Manila’da evlenmiş. Kadın Filipinli imiş. Hürriyet (Demirhan Hararlı) bu işadamının Türk karısını bulup röportaj yapmış, yani adam zaten evliymiş burada.
Resmî Türk karısı diyor ki:
“Eşimin evlenmesi çok ciddî bir sıkıntı tabii ki. Çapkınlık haberlerine alışmıştık, ama evlilik başka bir şey. Bir çocuğumuz var ve o büyüyor. (Te be bunlar genelde büyürler!) Dolayısıyla bu tarz şeyler, beni ve çocuğumu çok rencide ediyor.”
Rencide olduğu şeye bakın, alt tarafı nikahlı kocası ... başka bir kadınla evlenmiş!