Güncelleme Tarihi:
Mesela dünden, 27 eylülden örnek vereyim size. Üstte, artık okunabildiği kadarıyla Piyale Madra’nın karikatürünü, aşağıda Türker Bey’in yazısını bulacaksınız. Bu çöplükte bir nefes oksijen kabilinden...
Boş yere gülümseme Dilara!
Eylül ayında ihracat rekor kıracakmış.
Aman kırsın, hepimiz seviniriz buna. Borsa yukarı doğru gidiyor. Aman gitsin, ne mutlu bize. Gökten turist yağıyor. Nazar değmesin. Teröristlere rağmen turistimiz kaçmadı maşallah. Allah ziyade etsin. Özelleştirme de, kem gözlere demir şiş, bütün haşmetiyle devam ediyor. Sakın ola ki özelleştirmeyi eleştirmeye kalkmayın, bozguncu ve vatan haini sanabilirler sizi.
Liberalizmin ve kapitalizmin görkemli günleri bunlar. Para parayı çekiyor.
Üstte kalanın işi iş.
Ya altta kalan? Onları pek umursayan yok.
Amerika gibi dünyanın en zengin ülkesinde bile milyonlarca kişi neden sokakta yatar? Rekabette başarılı olmadıkları için. Adam olsalar da ekonomiden yararlansalardı! Her koyun kendi bacağından...
Liberalizmin amentüsü bu.
Ama mesele şurada ki, insanlar koyun değil. Ekonominin hammaddesi olmanın ötesinde bir değeri var insanoğlunun.
Salt parayla, faizle, ihracatla, ödemeler dengesiyle ölçülemeyecek bir değer.
Dünkü Radikal'in manşeti olmuşlar: Tutunamayanlar. Dördü de birbirine tutunmuş, ama topluma, ekonomiye teğet geçmiş. Yaşamın kıyısında, hastanenin avlusunda, bir bankın üzerinde hayata tutunmaya çalışıyorlar. Türkiye'nin parlak ekonomik başarılarından, ihracat ve borsa başarılarıdan habersiz.
Baba: Çalışıyor, ama patron para vermiyor. Liberal ekonominin kuralıdır, rekabet için maliyeti düşürmek lazım. Patron da kendine göre haklı. Gücü gücü yetene. Baba maaş alamayınca ev sahibine kirayı (60 YTL) ödeyemiyor ve evden atılıyor. Ev sahibi de haklı. Kârını maksimize etmesi lazım. Bedava ev olmaz. Sosyalizm öleli çok oldu. Şimdi bütün aile bir hastane bankına sığınmış. Baba fotoğraflarda yok. Ailesini sokakta bırakan bir erkeğin çaresizliğini kaldıramadığı için olmalı.
Bizi niye ilgilendirsin ki? Bilirsiniz, her koyun...
Anne: Hiçbir koyunun olamayacağı kadar hüzünlü, çocuklarını hastane bankında toplamış, kim bilir belki de gençliğinin hülyalı günlerini düşünüyordur. Sıcak bir yuva, akşam eve elleri dolu gelen bir koca, sağlıklı çocuklar... Zavallı kadın, ekonominin ne kadar iyi gittiğini bilse mutluluktan uçacak ama, bilmiyor ki. Cahil işte.
Oğlan: 14 yaşında. Küçükken havale geçirmiş. Nerede olduğunun pek farkında değil sanki. Ekonomiye bir katkısı olamaz. Çalışamaz. Fakir çocuklarının havale geçirme lüksü olmadığını bilmesi gerekirdi. Çocukluk işte.
Kız: Dilara. Bu sene ilkokul ikinci sınıfa gitmesi gerekirken gidememiş. Daha doğrusu iki gün gidebilmiş. Geçen seneden kalma defterine sıkıca yapışmış. Fotoğraflarında o tükenmez çocuksu iyimserliğiyle durmadan gülümsüyor. Hastane bahçesinde kendisine bir arkadaş bile bulmuş. Doktor olmak istiyormuş. Belli ki henüz liberalizmin temel ilkelerinden haberi yok!
Zamanla sen de öğreneceksin Dilara. Yazık ki.
Türker Alkan, Radikal, 27 eylül