Mayk Hammer döndü

Güncelleme Tarihi:

Mayk Hammer döndü
Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 2006 00:00

Mike Hammer efsanesi, Mickey Spillane’in 1947’de yayımlanan polisiye romanı "Kanun Benim-I, The Jury" ile başlar. Kitabın baş kahramanı Hammer, bir özel dedektiftir. New York’ta hunharca işlenen bir cinayetin peşinden koşar, genellikle suçlunun cezasını kendi verir. Hikaye de basit, kahraman da. Ama Spillane’in yazdığı 13 Mike Hammer romanı basıldığı her ülkede milyonlarca sattı.

Başarının nedeni, belki de Hammer’ın 1950’lerde artan suç oranına, ekonomik ve sosyal bunalıma kendince cevap vermesiydi. Romanlar Türkiye’de de çok tuttu. Gazete bayilerinde satılan Hammer’lar öyle bağımlılık yapmıştı ki, Spillane’in yazdıkları bitince yayınevleri çareyi Türk yazarlara orijinaline benzer Hammer romanları yazdırmakta bulmuştu. Hammer yazarlarının en ünlüsü Kemal Tahir’di. İthaki Yayınları yıllar sonra Tahir’in yazdığı dört Hammer romanını tekrar bastı. Kitapları yayına hazırlayan Ömer Türkeş, Mike Hammer’ı ve Türkiye macerasını anlattı.

Mike Hammer romanlarında değişmeyen bir olay örgüsü vardır: Özel dedektif olmasına rağmen, Hammer gönüllü olarak ya da düzeni sağlamak tutkusuyla harekete geçer. Cinayeti araştırırken, araya güzel bacaklı ve büyük göğüslü kadınlar girer, Mike kavgalara bulaşır, bu sırada yeni cinayetler işlenir. Ama sonuç değişmez. Mike, Betsy adını taktığı 45’lik silahıyla suçluların hakkından gelir. Huzur içinde bürosuna ve sekreteri Velda’ya döner.

Maceralarda, ne katilin kimliği ne de cinayetin nasıl işlendiği üzerinde durulur. Amaç heyecan yaşamaktır.

Hammer argo konuşur, esprili bir dili vardır. Polis şefleri, gazeteciler, yeraltı dünyası ve New York’un ileri gelenleriyle iyi anlaşır. Hepsiyle al takke ver külah ilişkisine rağmen onların gücünden yararlanmaz, rüşvetten ve pislikten uzak durur. Heyecanlı, sert, komik ve renkli biridir.

TALEP FAZLA GELİNCE

Mike Hammer’ın Türkiye maceraları da, en az Spillane’in romanlarındaki kadar renkli. İlk acayiplik, Türkiye’de yayınlanan Mike Hammer romanı sayısının, Spillane’in yazdıkları ile kıyaslanmayacak kadar çok olmasında. Çağlayan Yayınevi, Türkiye’de de çok tutulması üzerine, bu sert dedektifi art arda sürer piyasaya. Kitap adlarını değiştirir. Kahraman adlarını Türkçe telaffuzla yazar. Mike Hammer’ı Mayk Hammer yapar ama ucuz fiyatlı, gazete bayilerinde satılan bu kitaplar, bir noktada artık talebi karşılayamaz olur. İşte orada bir Türk çözümü bulur Çağlayan Yayınevi. Kitapların çevirisini yapan F.M. İkinci’yi, nasıl olsa kitabın orijinalinin üslubuna ve kurgusuna aşinadır, diye yeni Mayk Hammer maceraları yazmakla görevlendirir.

F.M. İkinci, aslında Kemal Tahir’in kullandığı takma addır. Yani dört Mayk Hammer macerası, Tahir’in elinden çıkmadır: Derini Yüzeceğim, Kara Nara, Ecel Saati ve Kıran Kırana.

ÇORUM ŞİVELİ HAMMER

Kemal Tahir’in Mayk Hammer’ı orijinalinden biraz farklı elbette. Biraz Türk gibi. Mesela barlarda şarkı söyleyen bir kadın için "Çok iyi türkü çığırıyor" deyiveriyor ya da tekilaya Meksika rakısı. Zaman zaman Çorum şivesiyle konuşuyor.

Polisiye severler, sahaflarda bu kültleşmiş Mayk Hammer’ları arayıp duruyordu ki, İthaki Yayınları imdatlarına yetişti. Kemal Tahir’in bu dört eserini bastılar. Kitapları yayına hazırlayan Ömer Türkeş, birkaç redaksiyon dışında kitapların diline hiç dokunmadı. İbrahim Çeşmecioğlu da, ilk baskıların kapak resimlerinden yola çıkarak bir kapak tasarladı.

KAPAĞINA BAKIP HİKAYEYİ KURDU
/images/100/0x0/55eb262bf018fbb8f8ae78e0

Mayk Hammer’ın Türkiye macerasında Kemal Tahir kadar önemli bir isim de Afif Yesari. Çalıştığı yayınevinin patronu ona bir kitap kapağı verir. Kapakta, iri kıyım bir adam, bir piknik sepetinin başına çömelmiş sarışın bir kızı, ağaçların arkasından kötü kötü dikizlemektedir. Yesari, bu kapağa bakarak hemen öyküyü kafasında kurar: "Aşk, kin, ırza tecavüz, intikam, entrika ve birkaç da cinayet bu kapağın hakkıdır." Patrondan siparişi alır almaz eve gelir, New York şehir rehberini önüne açıp Hammer’ın macerasının geçeceği yeri tayin eder. Çünkü New York’a hiç gitmemiş. Beş yılda birçok polisiye yazar. Yazarken de, Amerikalı kahraman Hammer’a biraz çekidüzen verir. Mesela doktoru viskiyi yasaklayınca, o da Hammer’a viskiyi bıraktırır.

BİR DE HAYK MAMMER’İMİZ VAR

Mayk Hammer denince Oğuz Aral’ı da atlamamak gerekir. Aral, Mayk Hammer’ın kitaplarının 100 bin satmasından ilhamla, Dolmuş dergisindeki köşesinde Hayk Mammer adlı bir karakter yaratmıştı. Kadın katillerini göbeğinden kurşunlayan Hammer’la dalga geçiyordu. Okurları Hayk Mammer’e bayılmıştı. Aral, 10 sayıda çizip bitirmeyi düşündüğü tiplemeyi daha sonra birçok dergi ve gazetede de çizmek zorunda kalmıştı.

YAZARI YAŞLANDI, O YAŞLANMADI

1918’de Brooklyn’de doğan Mickey Spillane, II. Dünya Savaşı’nda pilotluk yaptı. Savaş sonrası New York polisinde çalıştı. Cambazlığı bile denedi ama Amerikan rüyasına 1947’den 1995’e kadar yazdığı Mike Hammer romanlarıyla ulaştı. 1947’deki ilk maceradan sonra Mayk Hammer serisine uzun bir ara verdi. 1989’da yayımlanan "Ölüm Taciri" (The Killing Man-1989) ile parlak bir dönüş yaptı. "Ölüm Taciri" Türkiye’de de basıldı. Okuyucuların ilgisi üzerine, Can Yayınları diğer Mike Hammer’ları da piyasaya sürdü. Spillane, "Ölüm Taciri"ni yazdığında 70’ine gelmişti. Fakat aradan geçen 40 yıl kahramanı ne Mayk Hammer’ı ne de sekreteri ve sevgilisi Velda’yı yaşlandırmıştı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!