Güncelleme Tarihi:
Üç dolarlık yemek yerken binlerce liralık işleri reddettim
FADİK SEVİN ATASOY
- İtalya’da Roma Film Festivali’ni sundunuz. Los Angeles’ta tiyatro projeniz var. Ve şimdi sinema filmi... Nedir sırrınız?
- Formülünü bilmiyorum. Sadece kişiliğime aykırı yollara bedeli ağır bile olsa girmemeye çalıştım. Kendimden ve yüreğimin sesinden vazgeçmedim. Esen rüzgârın tersine gittim.
- Kişiliğinize aykırı yollar nedir?
- ABD’de üç dolarlık yemek yerken binlerce liralık dizi tekliflerini reddedebilme cesaretini gösterdiğim anda direksiyonu doğru kırdığımı düşünüyorum.
- Peki bu kadar ödün sonunda Türkiye’de hak ettiğiniz yerde misiniz?
- Evet. Benim elimde kırmızı bir bavulum var, onun içinden çıkacak bir sürü projem var. Sağlıklıyım. Bir sözümle kalabalıklar harekete geçebiliyor. Bir insan daha ne ister?
- Bu kırmızı bavul nedir?
- Benimle her yere geliyor. Sosyal paylaşım sitelerinde 50 bin takipçisi var. Hatta bir keresinde kayboldu ve herkes Twitter üzerinden bavulu bulmak için seferber oldu. Bulunduğunda bana kokteyller bile yolladılar. Benim için artık bu bavul metafora döndü.
- Nasıl yani? Bavulunuz dile mi geldi?
- Beni yola çıkaran erdemli bir zat oldu. Onun için bir blog kurdum. Artık orada konuşuyor. ‘Fadik ve kırmızı bavulu’ olarak tanınıyorum. Bu bavul da zamanla değişecek. İçinden yeni projeler çıkacak. Bu bavuldan başka hiçbir şeyim, evim bile yok.
- Eviniz yoksa bavulun içinde mi yaşıyorsunuz?
- Üç sene önce bütün eşyalarımı bağışladım. Artık bir yerde sabit kalmıyorum. Önce Berlin’de bir sosyal sorumluluk projesi için beş ay geçirdim. Sonra New York, Los Angeles, İskoçya ve Roma projeleri geldi.
- Bu kadar gezen biri denizciler gibi her limanda ayrı aşk mı yaşar?
- Bende öyle bir şey yok. Bir kişide derinleşip olgunlaşmayı seviyorum.
- Şimdi derinleştiğiniz biri var mı?
- Yüreğimde biri var. Aramızdaki mesafeleri iplerimizi birbirine çekerek yakınlaştırmaya çalışıyoruz. O da benim gibi dünyanın her yerinde yaşayan bir dünyalı.
- Mavi Pansiyon filmine gelirsek. Derdi nedir filmin?
- Aşk, kadın erkek ilişkileri, neyi nerede aradığımız, özlemlerimiz...
- O zaman sizce günümüzde aşklar nasıl yaşanıyor?
- Sen ne kadarsan sana gelecek aşk da o kadar. Herkesin aşkı yaşama özgürlüğü elindeki kaleme bağlı. Aşkı ister arabesk, ister romantik yazarsın. Ben masalsı yazıyorum.
- Sizi kimi gizemli, kimi seksi buluyor. Sizin seksi olmakla ilişkiniz nasıl?
- Audrey Hepburn’un sözü var: “Güzel saçları olmasını isteyen onları her gün bir çocuk gibi sevsin”. Ben de, tatlı dil dudakları güzelleştirir diyorum.
Bu, rol aldığım en son film olabilir
TAN SAĞTÜRK
- Bundan sonra kariyerinize oyuncu olarak da devam etmeyi düşünüyor musunuz?
- ‘İkinci Bahar’ dizisinden sonra dansa vakit ayırdım. Kalp ameliyatı sonrası dans çok çalışamayacağım için 100 bölüm ‘Bez Bebek’te rol aldım. Eğer proje ve kişiler beni etkilerse içinde olmak istiyorum. Bu son çektiğim film de olabilir veya bambaşka iyi bir proje gelir oynayabilirim.
- Sizce iyi bir oyuncu musunuz?
- ‘İyi ve kötü oyuncu’ lafının sinema ve dizilerde yönetmene bağlı olduğunu düşünüyorum.
- 2007’deki kalp ameliyatı sizde neleri değiştirdi?
- Mesleğim konusunda her şeyi öğrenmem gerektiğine inandım. Özel hayatımda da daha egoist oldum. İnsanlara sevecen yaklaşıp zarar gördüğüm anda çekiliyorum.
- Kızınız Ada bir buçuk yaşında. Kız babası olmak nasılmış?
- Özel hayatımda inişsiz çıkışsız bir yapım olması, kariyerim konusunda avantaj sağladı. Zannediyorumki kızım ailemizi her zaman yapılandıran bir unsur olacak.
- Bundan 15 yıl sonra nasıl bir genç kız babası olursunuz?
- Kızımın ismini Ada koydum çünkü ada bağımsızdır ve eyvallahı yoktur. Kızımın kendi ayakları üzerinde durmasını istiyorum. Ben de öyle oldum.
- Bir dönem genç kızların gözdesiydiniz. Evlilikle yakışıklılık geri planda mı kaldı?
- 12 yıl önce “Fiziğin avantaj olabilir mi?” diye sordular. Öyle bir meslekle uğraşıyoruz ki, balede çirkin adam rolüne bile güzel bir çirkin aranıyor. Bu avantaj olabilir ama kendi kendime kaldığımda aynaları çatlattığım bir durumum hiç olmadı.
Skor tabelası önemli değil
YUNUS GÜNER
- Canlandırdığınız Ahmet karakteri kadar çapkın mısınız?
- Ahmet zampara, her çiçekten bal alan bir adam değil. Çapkınlığından ziyade, ruh halimiz benziyor. Aniden çapkın olmuyor. Ben onun duygusunu iyi biliyor ve anlıyorum.
- Karakteriniz yeni bir Issız Adam mı?
- Bu işi başka bir işle karşılaştırmak doğru değil. Büyük şehirlerde ilişkiler değişti. Evlenip mutlu yaşamalar çok gerçekçi gelmiyor, insanlar yalnızlaşıyor. Bu yüzden çevremizde Ahmet gibi adamlar dolaşıyor. Tercihleri sonucunda bu adamlar üzülmüyor ama tat da almıyor. Ha bire saman yiyorsun, sağlıklısın ama derinleşmedikçe anlamı yok.
- Mimar bir adamın yoğun bir iş temposu olması lazım. Nasıl aynı anda bir sürü kadına yetecek cinsel gücü buluyor?
- O adamına bağlı! Yeten de olabilir, yetmeyen de... Bağımlı bir ilişki yaşamamak işin görünen tarafı, ben içsel tarafına bakıyorum. Skor tabelası önemli değil.
- Cihangir Smyrna’nın sahibisiniz. İşletme mi oyunculuk mu daha çok keyif veriyor?
- Zaman gelir birini ya da öbürünü tercih edebilirsin. Uzun vadeli hesaplar yapan biri değilim. 2.5 sene önce işletmeye dahil oldum. Oyunculuğu bir süre bu yüzden dondurdum ama bu film ilgimi çekti.