Güncelleme Tarihi:
Nitekim düşünce kuruluşlarının gelişmesine önemli katkılarda bulunmuş. Halen USAK’ın (Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu) başkanı ve dört kuruluşta da yönetici. En son görevi de İsrail askerlerinin Mavi Marmara gemisine baskınını araştırmak üzere Birleşmiş Milletler’de kurulan özel komisyonda Türkiye temsilciliği. Sanberk dünyanın nabzını tutuyor
Mavi Marmara olayının geride bırakılmamasının maliyeti hem bizim için hem İsrail için ciddi olur. Hükümetin beni Birleşmiş Milletler’deki dört kişilik araştırma komisyonuna atamasını memnuniyetle kabul ettim. Başkan, Yeni Zelanda’nın eski başbakanı Geoffrey Palmer, yardımcısı eski Kolombiya Cumhurbaşkanı. İsrail ve bizden de birer kişi var. Türkiye raporunu verdi. İsrail’in raporu geldikten sonra ikisini birden alıp değerlendireceğiz. Raporumuzu BM Genel Sekreteri’ne vereceğiz. Komisyonun şubat ayının ortasında
çalışmasını bitirmesi gerekiyor. Mümkün olur mu olmaz mı yılbaşında belli olur. Uzayabilir de. Hiçbir gerekçe, dokuz insanın öldürülmesini mazur gösteremez. Özür ve tazminattan başka yol göremiyorum. Ümitsiz de değilim.
WikiLeaks depremi Amerika’nın güvenilirliğine ciddi bir darbe. Güvenilirliği yeniden kazanmak Amerika’ya düşen bir sorumluluk. Bunlar tabii ham bilgiler ve yorum yapmaya müsait değil. Ama her şeye rağmen ciddiye alınacak bir konu. Çünkü bu sızıntılarda Amerika’nın politikalarıyla örtüşen taraflar var. Bu belgelerden bir uluslararası ilişkiler manifestosu çıkaramayız. Türkiye-Amerika ilişkilerini bu dedikodular üzerine oturtamayız. Türkiye son yıllarda bu tür ifşaatlara dayanıklı bir bünye oluşturdu. İçeride bazı sorunlar yaratabilir. Damaklarda acı bir tat bırakabilir. ama Türk dış politikasını yerinden oynatamaz.
MADRİD BÜYÜKELÇİLİĞİ
Lorca’yı kendi dilinde okudum
Genelkurmay Muhabere Merkezi’ni çektim kurada. Rahat bir askerlik yaptım. Askerden gelince ekonomik dairede devam ettim. İlk dış görev yerim Madrid. Sonra Amman, Bonn, Paris ve Brüksel. Madrid’e tayin edilmek bana İspanyolca öğrenme imkânı verdi. Sonra pek kullanamadım ama beni çok etkileyen şairlerden biri olan Garcia Lorca’yı kendi dilinde okudum.
MONŞER
Küçültücü bir tabir
Monşer denmesinden rahatsızlık duyarım. Çünkü küçültücü bir tabir. 1970’li yıllarda Amman’da ‘Kara Eylül’ü yaşadık. Büyükelçimiz rahmetli Haluk Kura’nın eşi Sefiremiz Lale Kura, 11 erkeğe tek başına baktı. 1967’de İsrail-Arap savaşında Amman hastaneleri yaralı Ürdünlü ve Filistinli askerlerle dolduğunda gönüllü hemşirelik yaptı. Kudüs işgal edildiğinde konsolosluk arabasına Türk bayrağını çekip, Mescidi Aksa’yı işgal eden İsrail askerlerini, kimseden talimat beklemeden protesto eden Kudüs Başkonsolosumuz rahmetli Refik İleri. Monşer dediğiniz insanların yaptıkları bunlar.
DÜŞÜNCE KURULUŞLARI
Bunlar benim yaşama sebebim
Bu faaliyetler bu yaştan sonra yaşama sebebim. Müsteşarlıktan sonra tayin edildiğim Londra Büyükelçiliği’nden erken emekliye ayrıldım. 60 yaşında olan bir insan sağlıklıysa emekliliğinde kendine yeni bir hayat kurabilir. Ülkemizde düşünce kuruluşlarının gelişmesine katkıda bulunabilecek faaliyetler yapmayı arzu ettim. Avrupa Birliği reformları sayesinde ülkemizde düşünce özgürlüğü önündeki engeller, yetersiz de olsa, azaldı. Bu da düşünce kuruluşlarının artmasını sağladı. Düşünce ve ifade özgürlüğü alanında almamız gereken daha büyük mesafeler var. İki sene TESEV’de (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı) görev yaptım. Bugün USAK’ta (Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu) bir nevi onursal başkanım. Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliğimden de onur duymaktayım. Ayrıca Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi, Global İlişkiler Forumu ve Kültür Üniversitesi Global Trendler Merkezi yönetim kurullarında görevim var. Bu faaliyetlerin içinde bulunmak bu yaştan sonra bir yaşama sebebi.
BABAM
Anılarını Genelkurmay’a verdik
Balkan kökenli bir aileyiz. Babam Manastırlı, annem Yanyalı. Mübadeleden önce gelmişler. Peder, Manastır Askeri İdadisi’ni ve Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirmiş. Süveyş Seferi, Çanakkale, Sakarya Savaşları ve Büyük Taarruz’a katılmış bir gazi. Vücudunda kurşunla yaşadı. Albaylıktan emekli oldu. Ancak savaş anılarını anlatırken bize hiç düşmanlık ve husumet duyguları aşılamadı. Babamın anılarını kaydetmediğimiz için şimdi çok üzülüyorum. Savaş koşullarında, cephelerde günce tutmuş. Eski yazıyla yazılmış, küçük defterler... Kopyalarını da almadık. Aynen Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi’ne verdik.
İSMİM
Danıştay kararıyla konulmuş
Annemin babası, Şûra-yı Devlet azasıymış, şimdiki adıyla Danıştay. Ben 1938 yılında doğunca arkadaşlarına, “Bir torunum oldu, ona bir isim koyalım” demiş. “Özdem olsun” demişler. O zamanlar bu tür yeni isimler modası varmış. İşte böyle bir nevi Danıştay kararıyla isim verilmiş bana. Küçüklüğüm Anadolu’da geçti. Evde denk adeta hazır dururdu çünkü sürekli taşınırdık. Ankara’da doğdum. Okul öncesi hayatımı Erzurum ve Erzincan olarak hatırlarım. İlkokulun bir kısmı Ankara, bir kısmı İstanbul... Babam 1950’de emekli olunca İstanbul’a yerleştik. Beni Galatasaray Lisesi’ne verdiler.
HUKUK OKUDUM
28 Nisan yürüyüşüne katıldım
Hukuk fakültesine girmemin nedeni aileviydi. Rol modelim rahmetli dayım Sadık Arda olabilir, avukattı. O, bana hukuk merakını aşıladı. Bir de bizim ailede bir büyükelçi vardı, Celal Çalışlar. İstanbul’da oturduğumuz için, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni seçtim. Milattan önceden bahsediyoruz neredeyse, 1958-62. Türkiye’nin hareketli olduğu yıllar... Üniversitede siyasi hareketlere girmedim ama meşhur 28 Nisan 1960 yürüyüşünde vardım. İktidara karşı gençlik arasında yürüdüm. O günlerde gayet normal bir refleksti.
SİYASET
Liderlerin tutsağı olmak istemedim
Teklifler oldu tabiatıyla ama siyasete gençken girileceğini düşünen bir insanım. Bugünkü siyasi partiler ve seçim kanunlarının mevcut hali içinde siyasete girmenin bir fayda yaratacağına inanmıyorum. Netice itibarıyla liderin bir tutsağı oluyorsunuz. Mason değilim. Kendimi ne bir siyasi partide görebiliyorum, ne masonlukta, ne de bir cemaatte... Bu tür yapılanmalarda hakikat özgürce aranamaz. Hakikat, partinin, locanın veya cemaatin dediğidir.
DÜZELTME
Puzzle Portreler’de geçen hafta bir talihsizlik yaşandı. Rasih Nuri İleri’nin isminde bir harf yanlış çıktı. Düzeltir, özür dileriz.