Mason locasında ikinci Demirel krizi

Oyuncu Tamer KaradaÄŸlı'nın masonluÄŸa kabul edilip edilmemesi yüzünden çıkan tartışma 1964'teki Süleyman Demirel vakasına dönüştü.Türk masonları arasında geçtiÄŸimiz Aralık ayından buyana büyük bir tartışma var. Tartışmanın konusu, oyunculuÄŸundan ve bazı kaçamaklarından tanıdığımız Tamer KaradaÄŸlı’nın ‘birader’ olup olmaması, yani masonluÄŸa kabul edilip edilmemesi. Kıdemli masonların bir kısmı, masonluÄŸa aday gösterilen KaradaÄŸlı hakkında ‘Böyle meÅŸhur bir ismin aramıza katılması bize güç verir’ diyor ama bir kısmı ‘Adı, son zamanlarda bazı seks skandallarına karışmıştı, kabul edersek yara alırız’ düşüncesiyle teklife karşı çıkıyor. Bu tartışma, bana 1964’te Türk masonlarını ikiye bölen ‘Süleyman Demirel’in masonluÄŸu’ olayını hatırlattı. O tarihte Adalet Partisi’nin genel baÅŸkanlığına adaylığını koyan Demirel hakkında ‘mason olduÄŸu’ yolunda iddialar ortaya atılmış, Demirel mason locasından ‘mensubumuz deÄŸildir’ ÅŸeklinde bir belge almış ancak o senelerin genç politikacısına mason olmasına raÄŸmen böyle bir belgenin verilmesi üzerine yüksek derecedeki masonlar birbirlerine girmiÅŸler, Türk masonluÄŸu ikiye bölünmüş ve bir daha birleÅŸememiÅŸ ama Süleyman Demirel kısa zaman sonra baÅŸbakan olmuÅŸtu.TÃœRK masonları arasında, geçtiÄŸimiz Aralık ayından buyana büyük bir tartışma yaÅŸanıyor. Tartışmaya sebep olan kiÅŸi önceleri oyunculuÄŸuyla tanıdığımız, sonraları ise bazı kaçamaklarıyla çok daha yakından áşina olduÄŸumuz Tamer KaradaÄŸlı; masonları karşı karşıya getiren hadise ise, Tamer Bey’in masonluÄŸa alınıp alınmaması konusu...Tartışmalar, Tamer KaradaÄŸlı’nın mason olan yakın bir arkadaşının KaradaÄŸlı’yı geçtiÄŸimiz yılın son aylarında üyesi olduÄŸu locaya teklif etmesiyle baÅŸlamıştı. Teklif, Aralık ayının ilk haftasında Hürriyet’te küçük bir haber olarak çıkmış ve konuyla ilgili olarak ne düşündüğü sorulan Tamer KaradaÄŸlı, ‘Böyle ÅŸeyler üzerinde konuÅŸmak olmaz. Buraya girmek için baÅŸvuru yapılmıyor, onlar teklif ediyor. Åžu an kabul edilip edilmediÄŸime dair bilgim yok. Bana haber verilmedi, belki de kabul edilmez’ cevabını vermiÅŸti.YARA ALIRLARMIŞİşte, geçen yılın sonlarında yapılan bu teklif üzerine yüksek düzeydeki masonlar arasında büyük görüş ayrılığı çıktı ve tartışmalar gittikçe büyüdü. Masonların bir kısmı, ‘Tamer KaradaÄŸlı gibi meÅŸhur bir ismin aramıza katılması bize güç verir’ diyor ama bir kısmı da ‘Adı son zamanlarda bazı seks skandallarına karışmıştı, aramıza kabul edersek yara alırız’ düşüncesiyle Tamer Bey’in mason olmasına karşı çıkıyor ve teklif, dolayısıyla birkaç aydan buyana hálá karara varılamamış ÅŸekilde beklemede tutuluyor.ŞİMDÄ°LÄ°K BEKLEMEDEBen, locada bu olup bitenleri o mekánın eskilerinden olan bir dostum vasıtasıyla öğrendim, iÅŸin ákıbetini daha sonra ‘yüksek derecede’ olduklarını bildiÄŸim diÄŸer bazı mason dostlarıma sordum. Bu konularda konuÅŸmaları yasak olduÄŸu halde kırmayıp cevap verdiler ve böylelikle Tamer KaradaÄŸlı’nın hálen ‘beklemede’ olduÄŸu ortaya çıktı!Merak edenler için söyleyeyim: Bendeniz mason falan deÄŸilim ve bu yazıyı yazmamın sebebi, Tamer KaradaÄŸlı yüzünden çıkan tartışmanın bana 1964’teki Süleyman Demirel olayını hatırlatması. Ãœstelik kardeÅŸler arasında yaÅŸanan son hadiseler, ilgi çekici bir romanın yahut bir hikáyenin dört unsuru olarak kabul edilen eskiden kalma mizahi bir örneÄŸe de tıpatıp uyuyor: MeÅŸhur bir kiÅŸilik, esrarlı bir hava, dolu dolu bir gerilim ve nihayet, cinsellik! Olayın kahramanı Tamer Bey gayet tanınmış bir isim, mason olmayanların gözünde masonluk esrarlı bir teÅŸkilát, ortada ÅŸiddetli bir tartışma sözkonusu ve iÅŸin en önemli tarafı da, Tamer Bey, birkaç ay önce hayli ses getiren bir kaçamağın kahramanı! Masonluk, Kurtlar Vadisi sayesinde de son günlerde birhayli gündemde...1964’teki kavga gerçi masonları bölmüş ama Süleyman Demirel’e çok büyük ÅŸans getirmiÅŸ ve siyasi hayatta önünü açmıştı. ‘Evrenin Ulu Mimarı’ 2005’teki tartışmalara da aynı doÄŸrultuda müdahale edecek olursa, Tamer KaradaÄŸlı’nın mesleki geleceÄŸinin çok daha parlak olacağını, hatta Oscar bile alabileceÄŸini düşünebiliriz!Demirel’e 1964’te verilen iki satırlık belge, masonları darmadağınık etmiÅŸti1964 yılında Adalet Partisi’nin genel baÅŸkanlığına adaylığını koyan Süleyman Demirel ile diÄŸer aday Sadetin Bilgiç arasında sıkı bir mücadele baÅŸlamıştı ve Bilgiç taraftarlarının Demirel’in masonluÄŸuyla ilgili olarak dağıttıkları bir belge, siyasi çevrelerde elden ele dolaşıyordu.Süleyman Demirel, aleyhindeki kampanyanın giderek dal-budak salması üzerine ‘Türkiye Hür ve Kabul EdilmiÅŸ Masonlar Büyük Locası’ adını taşıyan ve Türkiye’nin en yüksek mason otoritesi olan Ankara’daki ‘Büyük Loca’nın ikinci adamı Necdet Egeran’dan ‘mason olmadığı’ yolunda bir belge aldı. Sadettin Bilgiç taraftarlarının iddialarına bu belgeyle karşılık veren Demirel seçimleri kazandı ve neticede hem Adalet Partisi’nin genel baÅŸkanı, hem de Türkiye’nin baÅŸbakanı oldu.Ancak, sözkonusu belge masonlar arasında büyük kavga çıkarttı. Zira, Süleyman Demirel 1956 yılında mason olmuÅŸtu, çalışmalara katılmamasına raÄŸmen locaya kayıtlıydı ve bazı masonlar, Necdet Egeran’ın ‘Süleyman Demirel’in bizde kaydı bulunmamaktadır’ ÅŸeklinde bir belge vermesinin ‘masonluÄŸun politikaya álet edilmesi’ demek olduÄŸunu iddia ediyorlardı.Locadaki tartışmalar bir sene boyunca devam etti ama asıl kıyamet, ertesi yıl koptu: Süleyman Demirel’e sözkonusu belgeyi veren Necdet Egeran, masonluÄŸun en yüksek makamı olan ‘büyük üstadlığa’ seçilince bazı localar Büyük Loca’dan ayrılıp ‘Büyük Mason Mahfili’ yahut ‘Özgür Masonlar Büyük Locası’ adıyla kendi büyük localarını kurdular ve Türk masonları ikiye bölünmüş oldu. 1990’lara gelindiÄŸinde sadece kadınların üye olduÄŸu bazı locaların ortaya çıkıp ‘Kadın Büyük Mason Locası’ adı altında biraraya gelmeleri üzerine büyük loca sayısı üçe yükseldi ve bölünmüşlük daha da arttı.Dedelerinin ismini yaÅŸatmak isteyenler, bu kitabı örnek alsınlarBURSALI Mehmed Tahir Bey, son dönem Osmanlı álimlerinin önde gelenlerindendi. 1861’de Bursa’da doÄŸmuÅŸ, askeri okuldan mezun olmuÅŸ, bir ara Ä°ttihad ve Terakki Partisi’nden milletvekilliÄŸi yapmış ve 1925’te Ä°stanbul’da vefat etmiÅŸti.Türk tarihinin en büyük biyografi álimlerinden olan Tahir Bey’in çok sayıda yayını vardı ama 1915 ile 1924 arasında yayınladığı ‘Osmanlı Müellifleri’ adındaki üç cildlik eseri müellifler, yani yazarlar konusunda o zamana kadar yapılmış en geniÅŸ çalışmaydı. ‘Osmanlı Müellifleri’, sáhasındaki tek eser olma özelliÄŸini bugün de muhafaza ediyor ve araÅŸtırmacılar tarafından hálá ana kaynak olarak kullanılıyor.Ahbabım Mesut Ilgım, geçenlerde, Bursalı Tahir Bey’in ailesi tarafından çıkartılmış ve piyasaya verilmemiÅŸ son derece enteresan bir kitap gönderdi. Kitap UludaÄŸ Ãœniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğrencilerinden Fatma Korkmaz tarafından 1994’te mezuniyet tezi olarak hazırlanmış, kaleme alınmasının üzerinden on sene geçtikten sonra, Tahir Bey’in torunu ve Mesut Bey’in de damadı olan Polat Bengiserp yayınlamıştı. Kitapta bugüne kadar hakkında adının haricinde neredeyse hiçbir málumatın bulunmadığı Tahir Bey’in hayat hikáyesi ayrıntılarıyla yazılıyor, üstelik kendisinin ve ailesinin çok sayıda fotoÄŸrafı da bulunuyordu.Ben, Mehmed Tahir Bey’i bizzat tanımış olan rahmetli Abdülbaki Gölpınarlı’dan Tahir Bey hakkında çok ÅŸey dinlemiÅŸtim. Abdülbaki Hoca, ‘Osmanlı Müellifleri’nin asıl kaynağının Bayezid Kütüphanesi’nin efsanevi müdürü Ä°smail Saib Efendi olması ihtimalinden sözeder, Tahir Bey’in böyle devásá bir eseri, kendisi gibi ‘Melámi’ yoluna mensup bulunan Ä°smail Saib Efendi’nin desteÄŸiyle yazdığını anlatırdı. Ä°smail Saib Efendi her türlü kaynağı temin etmiÅŸ ama Melámi felsefesinin temel kaidelerinden olan ‘şöhretten uzak kalma’ düşüncesiyle eserde isminden bir defa olsun bahsedilmesini bile istememiÅŸti!Tahir Bey’in torunu Polat Bengiserp’i büyük dedesinin ayrıntılı hayatını unutulmazlıktan kurtardığı için kutluyor ve bu yayının geçmiÅŸin önemli isimlerinin soyundan gelen diÄŸer ailelere de örnek olmasını temenni ediyorum.Â