Güncelleme Tarihi:
Kadıköy Çarşısı'nda esnaf alışveriş yapılmamasından, müşteri de fiyatların pahalılığından yakınıyor. Alışveriş yapan tek tük insan da büyük marketlere yönelince Kadıköy esnafına sinek avlamak düşüyor.
Kadıköy Postanesi'nin yanından çıkan yokuşu tırmanırken sağlı sollu, parfüm, baharat, balık, taze soğan, roka, turşu, peynir, pastırma, sucuk, domates kokulu dükkanlar Kadıköy Çarşısı'nı oluşturur.
Bu dükkanlarda çalışan esnaf ya kırk yıllık Kadıköy Çarşılı'dır, Necati Kocakır gibi, ya da beş on senedir burada çalışmaktadır Hüseyin Güneş gibi.
Necati Kocakır, 36 yıldır Kadıköy Çarşısı'nda turşuculuk yapan yaşlı bir adam. Kadıköy Çarşısı dediğimizde ağzından çıkan ilk kelime ‘‘konuşturma şimdi beni’’ oluyor. Çünkü Kocakır, büyük marketlerin çarşıyı öldürdüğünü söylüyor.
‘‘Bizim işimiz zaten zevk işi. Ancak parası olan adam gelir turşu alır. Millet önce karnını doyursun ki turşuya sıra gelsin.’’
Turşu susuz tartılır
Lahana turşusu kafasına inen bir bıçak darbesiyle ortadan ikiye ayrılıyor. Sonra ince ince kıyılıp naylon torbaya giriyor. İçine biraz da salatalık ve turşu suyu konduktan sonra ucu düğümlenip müşteriye uzatılıyor. Kilosu 1 milyon lira.
Turşucu Necati Kocakır ‘‘Ben turşuyu susuz tartarım. Suyunu sonradan koyarım. Fakat büyük dükkanlarda böyle yapılmıyor. Bir ara büyük alışveriş merkezlerine toptan turşu veriyordum. 5 kiloluk pet şişe turşunun 3 kilosu turşu ise 2 kilosu su oluyor. Adam kazıklıyorlar yani. ‘Ben size bundan sonra turşu vermiyorum ’ dedim. Böyle esnaflık olmaz.’’
Kocakır satışın olmadığından, esnafın müşteriye iyi davranmadığından, müşteriyi kazıkladığından, müşteriye icabında iltifat etmediğinden yakınıp duruyor.
Yemek kartı olmasa...
Kadıköy Çarşısı balıkçıları, şarküterileri, seyyar satıcıları, hamalları, turşucuları, baharatçılarıyla Kadıköy'ün içinde ayrı bir dünya. Bir evin tüm mutfak alışverişi bu çarşıdan hiç çıkmadan yapılabilir.
Çarşıya girdiğinizde hemen her tezgahın önünde mutlaka beş on insan görürsünüz. Özellikle hafta sonları tıklım tıklımdır çarşı. Bu kalabalık genellikle çarşının girişindeki kokoreççilerde toplanır. Bir kısmı da giyecek mağazalarındadır.
12 yıldır Kadıköy Çarşısı'nda çalışan Hüseyin Güneş bu kalabalığın aslında kuru kalabalık olduğunu söylüyor. Güneş, çarşıda bir şarküteride tezgahtar olarak çalışıyor. ‘‘En çok ezine peyniri satarız. Çünkü millette para yok. Başka peynir alamıyor. Zaten marketler açıldı açılalı bizim işlerimiz azaldı. Bize bu kuru kalabalık kalıyor. Zaten biz yemek kartlarıyla ayakta duruyoruz. Buradan peynir, zeytin, ekmek alıyorlar. İşyerlerinde karınlarını doyuruyorlar.’’
Ayakkabıcı içkici olur
Bir de seyyar satıcıyla konuşalım. 8 yıldır Kadıköy Çarşısı'nda pekmez satıyormuş. Pekmez arabasının bir köşesine sarı kartondan tabelalar asmış. ‘‘Bol kan yapar, karaciğeri besler, mide ülserini tedavi eder. Kara dut, beyaz dut, üzüm, incir, pancar, karpuz pekmezi...’’
Eskiden Gedikpaşa'da ayakkabı esnafıymış. Ama mesleği bırakmış. ‘‘Ayakkabıcıların yüzde 80'i içkici olur. Ayakkabıyı yapıştırırken kullandıkları bally'nin kokusundan mıdır ne... Ben de o işi bıraktım.’’
Konuşmamız zabıtanın gezdiği söylentisiyle kesiliyor. Pekmezci de zabıtaların uğramadığı başka bir köşeye seğirtiyor.
Hamallar da dertli
Çarşıda bir köşeye hamallar kurulmuş. Fakat hamallar da çarşı da hamala taşıtacak kadar alışveriş yapılmadığını söylüyor.
Esnafın derdi belli: Çarşı'da eskiden iğne atsanız yere düşmezmiş. Halk da alışverişinin çoğunu burada yaparmış. Esnafla müşterinin arasında arkadaşlık, sohbet varmış. Kadıköy Çarşısı marketlerin açılmasıyla büyük müşteri kaybına uğramış. Tezgahtar Hüseyin Güneş'e göre Kadıköy Çarşısı'nın bugünkü müşterisini ‘‘kuru kalabalık’’ oluşturuyor.
t Klorabi ve kuru brokoli
Çarşıda gezerken kerevize benzer bir sebze görüyoruz.
‘‘Bu kereviz mi?’’
‘‘Hayır, bu klorabi ya da alabaş.’’
Tezgahtar devam ediyor anlatmaya:
‘‘Enginargillerden bir bitkidir. Hem yemeği hem salatası olur. Kolesterole birebirdir. Yemeği zeytinyağıyla yapılır. Salatasına tuz ve limon konulur...’’
Başka bir dükkanda domates kurusu, yeşil Çin çayı ve brokoli kurusu. Kurutulmuş brokoli, minyatür karnıbahar gibi. Koyu yeşil renkte, pütürlü. Broşüründe prostat hastalarına öneriler var:
‘‘Prostat ve idrar yolu enfeksiyonu şikayeti olanların, bir hafta boyunca her gün 250 gram brokoliyi ağzı kapalı olarak üç dört dakika hafif ateşte kaynatmaları, bu sudan sabah, öğle ve akşam aç karnına bir bardak içmeleri gerekiyor. Yarım saat süreyle su hariç hiçbir şey yenip içilmiyor. Bir hafta sonra üç gün ara veriliyor. Altı aylık periyotlarla tedavi sürüyor. Bu arada acılı baharatlı yemekler ve kahve yasak...’’