Y
edi yılın sonunda marka yöneticiliğini bıraktın. Ancak bu ayrılığın ardından, cinsel tercihin değiştiği için istifaya zorlandığın gibi çok şey söylendi...
Eğer güzel bir kadınsan, hayatta bu tür şeyler başına geliyor ne yazık ki. Bu şirkette bir marka yarattım, çok da başarılı oldum. Onlar da benim başarımı her zaman söylerler. Zaten gitmemi de hiç istemediler. Ama çok yoruldum. Yorulduğum için de kendi isteğimle ayrıldım. Bu dedikoduları çıkaranlar, beni kıskananlardır. Yerimde olmak istedikleri için bu çirkinlikleri yaptılar. Ama asla benim yerimde olamayacaklar. Üzülüyorum onlara.
- Yoruldum deyip pes etmek yerine neden mücadeleni sürdürmedin?
Tasarımlarımızda bir değişiklik yapmak istedik. Ne yapabileceğimiz düşünülürken, daha genç bir model ile çalışılmaya karar verildi. Benim de özel koleksiyonun modelliğini yapmam kararlaştırıldı. Kabul etmedim. Çünkü bu
seçim, markanın konseptine uymayacaktı. Bu arada elimdeki bütün müşterilerim de beni istiyordu. Eyşan Özhim’in orada görünen yüzünü değiştirdiğimde yani başarılı olan bir mankenin yerine daha az başarı getirecek birini koyduğumda, marka yöneticisi olarak ben hata yapmış olacaktım. Yönetici kimliğim zarar görecekti. O yüzden karşı çıktım. Onlar ısrar edince gitmeye karar verdim. Tavrımı koydum yani. Yeni çalışmalarının sonucunu da ortada. Neyse bütün bu çatışmalar beni yordu ve işi bıraktım.
- Geri dönmeni istediklerini söyledin. Çağırırlarsa gider misin?
Düşünebilirim. Ama bu kez maddi açıdan şartlarım çok farklı olacak. Çünkü ben orada marka yöneticisi olarak çalışırken, çok büyük paralar almadım. Bu işe kalbimi koyarak çalıştım, maddi beklentim olmadı. Benim hálá ne evim ne de arabam var. Kirada oturuyorum. Bu kadar çalışmama rağmen, kazandığım para ile kendime bir yüzük bile alamadım. Tek taş pırlanta yüzüğüm bile yok!
-
Marka yöneticiliği, modellik ya da yeni bir markanın oluşumu için teklifler geliyor mu bilmiyorum ama, şimdi ‘Kısık Ateşte 15 Dakika’ filminde oynuyorsun. İş kadınlığından para kazanamayınca, bari oyuncu mu olayım dedin?
1986’da TRT için hazırlanan kısa belgesellerde rol aldım. O dönemde Ali Akdeniz ve Fatih Aksoy’la birlikte 5 kısa
film çektim. Sonra üniversite başladı. Arkadaşlarımın zoruyla güzellik yarışmasına girdim. 1990’da Türkiye 2. güzeli seçildim. Sait Sökmen’le tanıştıktan sonra da manken olmaya karar verdim. Çünkü para kazanmak istiyordum. Okulumu bitirmek için gelen tüm dizi film teklifleri ni geri çevirdim. Yani sadece güzel kadın olmadığımı, akıllı bir kadın olduğumu göstermek istedim. Gösterdim de... Şimdi reddettiğim işlere sıra geldi. Kameralara reklam filmlerinden dolayı alışığım. Bugüne kadar 250’nin üzerinde reklam filmi çektim. Bu bir rekordur.
TAMAMEN ORİJİNALİM
- Bir dönem reddettiğin bu alanda, yani oyunculukta iddian nedir?
Yaptığım işte hırslarım vardır. Ama öyle vurdulu kırdılı, mafyalı, silahlı projelerde yer almak ya da aptal ve güzel kadın rolü oynamak istemiyorum. Ne kolay iş yapmayı severim ne de kolay para kazanmayı. Yaptığım işin beni zorlaması gerek. Bu biraz farklı bir proje. Kadro çok güzel. Herkes çok deneyimli. Neco Çelik çok genç ve heyecanlı bir yönetmen. İşin iyi olmasında ekip çok önemlidir. Ben bu ekibe inanıyorum. Tabii kendime de güveniyorum.
-İyi bir oyuncuyum diyorsun...
Evet iyi bir oyuncuyum, iyi bir insanım. Ekranda gördüğüm Eyşan’ı beğeniyorum. Ama ondan sonrasına çok bakmıyorum. Mesela çekimler yapılırken ‘Kendime bakabilir miyim, seyrettirir misiniz’ gibi şeyler asla söylemem. İşimi yaparken yaşadığım o heyecan bana yetiyor.
- Yani kendine çok güveniyorsun.
Belki de. Bu filmin çekimleri 10 gündür devam ediyor. Daha önce biliyorsunuz Metin Arolat’la bir klip çektim. Orada da aynı şey oldu, bugüne kadar ikinci tekrarım olmamıştır. Reklam filmleri için tercih edilmemin sebebi de buydu zaten.
- ‘Güzel kadını oynamak istemiyorum’ dedin ama fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla bu filmde çok güzel bir kadın var...
Çünkü bu filmde bir aktristi canlandırıyorum. Çok güzel bir kadın, ama bununla birlikte birçok şeyi fark eden, farkındalıkları yüksek olan biri. Ayrıca restoranın ortağı. İlginç bir hikayesi var. Neyse, her sahnenin çekiminden sonra settekiler bana ‘Ne kadar güzel olduğunu anlatamam’ demeye başladı. Sonunda bir gün ben de monitörden kendime baktım ve gerçekten karşımda çok güzel bir kadın gördüm. O yüzden bir kere seyreden, sırf bu güzelliği görmek için bir kere daha bu filmi izleyecek! Bundan o kadar eminim ki... Kadro güzel, film güzel, konu çok güzel, fakat kadının güzelliği bir başka güzel.
MARJİNAL YAŞAYANLARA HELAL OLSUN
- Metin Arolat’la çektiğin klibe gelelim. Nasıl öpüşmekti o öyle?
Biz öpüşmedik. Dediğin gibi sadece sakız alma sahnesi çektik. O klibin ana temesı da zaten ağızlara sakın olmaktan çıktı. Öyle de oldu. Metin ile çok reklam filmi çektik. O, çok iyi bir yönetmen. Eğer orada başka bir erkek oyuncu olsaydı ve Metin yönetmen olarak bu sahneyi çekmek isteseydi, yine yapardım. Ucuz, kalitesiz olmadığı müddetçe yaparım.
- Cinsel tercihinin değiştiği konusundaki iddialara gelelim.
Yıpratma politikası bunlar. Gülsüm Sami adında işletmeci bir arkadaşım var. Onun mekanlarına gittiğim zaman rahat ediyorum. Çünkü tek başıma gidebileceğim yerler kısıtlı. Gülsüm, Cahide’yi işletiyor. Oraya gidip eğlendiğim için adımı marjinale çıkardılar. Oysa herkes oraya gidip, eğleniyor. Bıraksınlar, uğraşmasınlar benimle. Güzel şeyler yapıyorum. Dayanabildiğim yere kadar dayanacağım. Yedi tane çocuk okutuyorum. Onları kimse üzmesin lütfen. Çıkan haberleri okudukça üzülüyor bu çocuklar.
- Seni üzmüyor mu?
Yıpratmıyor da üzmüyor da... Çünkü çok açık, serbest, aşka inanan, saygı duyan biriyim. Marjinalliğe de karşı değilim. Helal olsun hayatı bu özgürlükte yaşayabilene... Bütün bunların karşısında durabilen insanlara, aşk insanlarına, yürekli ve güzel insanlara helal olsun! Benim çok arkadaşım var böyle marjinal yaşayan. Ne kadar yaratıcılar, ne kadar güzeller. Aşka, aşkın her şekline saygı duyarım ben. Vereceğim tek cevap da şudur; Metin Arolat ile çektiğim klip. Hodri meydan! Buyrun, taş gibi kadın işte...
MUTLU OLACAKLARSA BOŞANDIK DİYEYİM
- Eşin Serdar Şensezgin ile kaç yıldır birliktesin?
17 yıldır.
- Boşandınız mı?
Hayır. Birçok şeye aldırmadığımız gibi boşanıyorlar haberlerine de aldırmadık. Serdar, çok anlayışlı ve düzgün biri. Çok sevdiğim, canımı feda edebileceğim bir eş. Eminim ki o da benim için aynı şeyleri düşünüyordur. Dolayısıyla boşanma haberlerinden bıktık. Eğer herkes rahat edecekse, evet biz boşandık, ne diyeyim artık!
- 17 yıl uzun bir zaman. Aşık mısınız birbirinize?
Aşk kavramını bir türlü çözemedim. Aşık mıyım, yoksa onu çok mu seviyorum bilmiyorum. Ama galiba ben Serdar’ı çok seviyorum. Aşk, daha deli dolu bir şey. İnsanı alıp götürüyor, yanlışlar yaptırabiliyor. Tehlikeli yani. Ben dingin ve huzurlu olmayı seviyorum. Tehlikeyi sevmiyorum, tehlikeli bir kadın da değilim. Alışkanlık derseniz, tabii ki alışkanlık oluyor. Ama sevgi asla bitmiyor. Diyorum ya canımı istesin, hiç düşünmeden veririm.
- Ya heyecan?
Bu heyecanı nerede aradığınla ilgili. Ben o heyecanları işle kapatıyorum. Bende başarı duygusu daha fazla adrenalin üretiyor. Fakat bizim evliliğimizde de heyecan devam ediyor. Serdar sürprizleri seven biridir.
Eşimden başkasına aklım kaymadı- Güzel, başarılı bir iş kadınısın. Etrafında kur yapan çok erkek vardır. Hiç gönlünün, aklının gittiği oldu mu?
Hayat bu, her an her şey olabilir. Tabii ki iltifat edenler oluyor, olmaz mı... Ama demek ki Serdar’dan daha fazla aklımın kayabileceği biri olmamış. Yani olursa da bunu önce Serdar’la paylaşırım. ‘Ben böyle bir şey hissediyorum, acaba bu nedir’ diye ona sorarım. Serdar da böyle bir şey hissetse ilk benimle paylaşır. Birbirimize saygı duyuyoruz, bu çok önemli.
Umarım estetiğe ihtiyaç duymam- Ekran ve fotoğraflardaki Eyşan’ı beğendiğin açık. Peki günlük hayattaki Eyşan’ı nasıl buluyorsun?
Ben çok güzel bir kadınım. İçimin güzelliği dışıma vurmuş. Güzellik kavramı, aslında iç güzellik ile doğru orantılıdır. Bir kadının içi güzelse, dışı da o kadar güzel oluyor. O kadını çirkin yapmanın imkanı yoktur. Bir insan ne kadar orjinal, içi ne kadar temizse o kadar güzel olur.
- Orijinal misin?
Evet, hiç estetik ameliyatım yok. İnşallah ihtiyacım da olmaz...