Marilyn’in her yönü
Güncelleme Tarihi:
Ömür Gedik
Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2012 01:16
Marilyn Monroe gibi bir star için ne kadar kapsamlı bir film çekilirse çekilsin, eksik kalır sanırım. Marilyn ile Bir Hafta da işte o hissi veren filmlerden biri. Yine de bu haliyle bile, klişesiyle, eksiğiyle, azıyla, yüzeyselliğiyle izleyenleri etkilemeyi başarıyor. Ünlü yıldızın perde arkasındaki tüm kırılganlıkları, arızaları ve zayıflıkları, İngiltere’de bir film çekimi sırasında yaşananlar üzerinden perdeye aktarılıyor. Filmin başarısındaki en önemli sebeplerden biri Marilyn Monroe rolünde etkileyici bir performans sergileyen Michelle Williams. Evine götürdüğü Altın Küre’den sonra eli Oscar’a da uzanır mı bekleyip göreceğiz.
Marilyn Monroe ile vakit geçirmeyi kim istemez ki?
Sıradan insanlar, oyuncular ve hatta yönetmenler bile.
Daha çok televizyona yaptığı işlerle tanınan Simon Curtis ilk uzun metrajlı filminde Marilyn Monroe’yu İngiltere’ye getirmeye karar vermiş.
Ünlü yıldızın İngiltere’de çektiği bir film sırasında yaşananlar üzerine kurmuş filmini.
BİRİ SAYGINLIK DİĞERİ GİŞE PEŞİNDE
![/images/100/0x0/563d0bfef018fb32c8ed9b48]()
Marilyn Monroe, Prens ve Şov Kızı adlı filmin çekimleri için İngiltere’ye geliyor.
O kadar yolu boşuna gelmiyor MM.
Amacı saygın bir oyuncu olan ve yönetmenliğe soyunan Laurence Olivier ile çalışabilmek.
Olivier’in amacı ise MM ile gişesine katkı sağlamak ve işi biraz daha popüler hale getirmek.
APTAL SARIŞIN DEĞİL!
İngiliz basını ve entelinin MM’i her ne kadar küçümsese de içten içe bir hayranlık duyduğu kesin.
Zaten ünlü yıldızın sanıldığı gibi aptal sarışın olmadığı İngiliz basınıyla karşılaştığı sahnede adeta gözümüze sokuluyor.
Her türlü salvoyu akıllı cevaplarla karşılıyor ünlü sarışın.
Vay be diyorsunuz, ona ‘aptal sarışın’ diyenler utansın.
MM aptal sarışın değil belki ama oldukça disiplinsiz bir oyuncu.
Hatta ruh hali gelgitleri de olan biri.
Sete saatlerce geç gelerek, önceleri kendisine hayranlıkla karışık ilgi de duyan yönetmen Laurence Olivier’yi çileden çıkartmayı başarıyor.
MM, ARTHUR MILLER İLE EVLİ
MM’in özel hayatı da inişli çıkışlı.
O dönem yeni evli olduğu ünlü yazar Arthur Miller ile de sorunlar yaşamaya başlayınca gitgide hırçınlaşıyor.
Hem işinde hem özel yaşamındaki çalkantılar onu daha da yalnızlığa itince, sığınacak liman set asistanlarından biri, her türlü özelini paylaştığı 23 yaşındaki Colin Clark (zaten filmin senaryosu da onun anılarından yola çıkılarak yazılmış) oluyor.
Clark, kostümcü gözdesine (Harry Potter’ın Emma Watson’ı) rağmen MM’in yanından ayrılmıyor.
Bu fırsat kaçmaz tabii! Koca İngiltere’de piyango sadece ona çıkmışken hele.
Hem İngiltere kırsalının şahane manzaraları hem de Michelle Williams’ın güzelliği üzerine kurulu sahneler işte bundan sonra başlıyor.
YÖNETMENLERİN GÖZDESİ
Hollywood eskinin sinemasına ve sinema yapanlarına olan ilgisini ve özlemini Hugo ve Artist’ten sonra şimdi de Marilyn ile Bir Hafta’da gideriyor.
Efsanevi bir starın ününe ve gişesine dayandırılan bir film var karşımızda.
Ve bu noktada, en azından niyet konusunda Simon Curtis’in de filmindeki yönetmen Laurence Olivier’den pek farkı yok gibi.
MM’in hayatı üzerine bir filmin çekiciliği tartışılmaz bile.
ÜNLÜ YILDIZIN SEVGİ ARAYIŞI![/images/100/0x0/563d0bfef018fb32c8ed9b4a]()
Marilyn Monroe’nun özel ve iş hayatındaki çalkantılarının, yalnızlığının, saf sevgiye susamışlığının, mutsuzluğunun, alkol ve haplarla imtihanının, güvensizliklerinin çoğunu bilen fanatikleri için yeni bir şey söylemiyor film.
Böyle bir yapım, klişelerden ne kadar uzak olabilir ki zaten!
Ama onu ezbere bilmeyenler için yıldızın hayatına yeni pencereler aralayabiliyor, bazı gizemlerini açığa çıkarıyor.
Arızaları, kıskançlığı hatta çapkınlıklarını bile.
MM SEVENLERE
Film bir yana, Michelle Williams’a Oscar adaylığı getiren performansı bir yana tabii.
Böylesine önemli ve bildik bir sinema ikonunu canlandırmak bir ayrıcalık.
Michelle Williams’ın bu konudaki en önemli avantajı, MM’e olan benzerliği ve güzelliği tabii ki.
Havasını, duruşunu, saç, baş ve mimiklerini de benzetince bir süre sonra Michelle Williams’ı değil de Marilyn Monroe’yu izliyor gibi oluyoruz.
Marilyn Monroe ile Bir Hafta, MM filmi olarak kapsamlı ve tatmin edici olmasa da, MM olarak gayet başarılı Michelle Williams ile gayet ilgi çekiyor.
Onu izlemek için bile gidilecek bir film Marilyn ile Bir Hafta.
Filmin En İyi Kadın Oyuncu (Michelle Williams) ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Kenneth Branagh) dallarında Oscar adaylıkları olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Sıradan insanlar, oyuncular ve hatta yönetmenler bile.
Daha çok televizyona yaptığı işlerle tanınan Simon Curtis ilk uzun metrajlı filminde Marilyn Monroe’yu İngiltere’ye getirmeye karar vermiş.
Ünlü yıldızın İngiltere’de çektiği bir film sırasında yaşananlar üzerine kurmuş filmini.
BİRİ SAYGINLIK DİĞERİ GİŞE PEŞİNDE
Marilyn Monroe, Prens ve Şov Kızı adlı filmin çekimleri için İngiltere’ye geliyor.
O kadar yolu boşuna gelmiyor MM.
Amacı saygın bir oyuncu olan ve yönetmenliğe soyunan Laurence Olivier ile çalışabilmek.
Olivier’in amacı ise MM ile gişesine katkı sağlamak ve işi biraz daha popüler hale getirmek.
APTAL SARIŞIN DEĞİL!
İngiliz basını ve entelinin MM’i her ne kadar küçümsese de içten içe bir hayranlık duyduğu kesin.
Zaten ünlü yıldızın sanıldığı gibi aptal sarışın olmadığı İngiliz basınıyla karşılaştığı sahnede adeta gözümüze sokuluyor.
Her türlü salvoyu akıllı cevaplarla karşılıyor ünlü sarışın.
Vay be diyorsunuz, ona ‘aptal sarışın’ diyenler utansın.
MM aptal sarışın değil belki ama oldukça disiplinsiz bir oyuncu.
Hatta ruh hali gelgitleri de olan biri.
Sete saatlerce geç gelerek, önceleri kendisine hayranlıkla karışık ilgi de duyan yönetmen Laurence Olivier’yi çileden çıkartmayı başarıyor.
MM, ARTHUR MILLER İLE EVLİ
MM’in özel hayatı da inişli çıkışlı.
O dönem yeni evli olduğu ünlü yazar Arthur Miller ile de sorunlar yaşamaya başlayınca gitgide hırçınlaşıyor.
Hem işinde hem özel yaşamındaki çalkantılar onu daha da yalnızlığa itince, sığınacak liman set asistanlarından biri, her türlü özelini paylaştığı 23 yaşındaki Colin Clark (zaten filmin senaryosu da onun anılarından yola çıkılarak yazılmış) oluyor.
Clark, kostümcü gözdesine (Harry Potter’ın Emma Watson’ı) rağmen MM’in yanından ayrılmıyor.
Bu fırsat kaçmaz tabii! Koca İngiltere’de piyango sadece ona çıkmışken hele.
Hem İngiltere kırsalının şahane manzaraları hem de Michelle Williams’ın güzelliği üzerine kurulu sahneler işte bundan sonra başlıyor.
YÖNETMENLERİN GÖZDESİ
Hollywood eskinin sinemasına ve sinema yapanlarına olan ilgisini ve özlemini Hugo ve Artist’ten sonra şimdi de Marilyn ile Bir Hafta’da gideriyor.
Efsanevi bir starın ününe ve gişesine dayandırılan bir film var karşımızda.
Ve bu noktada, en azından niyet konusunda Simon Curtis’in de filmindeki yönetmen Laurence Olivier’den pek farkı yok gibi.
MM’in hayatı üzerine bir filmin çekiciliği tartışılmaz bile.
ÜNLÜ YILDIZIN SEVGİ ARAYIŞI
Marilyn Monroe’nun özel ve iş hayatındaki çalkantılarının, yalnızlığının, saf sevgiye susamışlığının, mutsuzluğunun, alkol ve haplarla imtihanının, güvensizliklerinin çoğunu bilen fanatikleri için yeni bir şey söylemiyor film.
Böyle bir yapım, klişelerden ne kadar uzak olabilir ki zaten!
Ama onu ezbere bilmeyenler için yıldızın hayatına yeni pencereler aralayabiliyor, bazı gizemlerini açığa çıkarıyor.
Arızaları, kıskançlığı hatta çapkınlıklarını bile.
MM SEVENLERE
Film bir yana, Michelle Williams’a Oscar adaylığı getiren performansı bir yana tabii.
Böylesine önemli ve bildik bir sinema ikonunu canlandırmak bir ayrıcalık.
Michelle Williams’ın bu konudaki en önemli avantajı, MM’e olan benzerliği ve güzelliği tabii ki.
Havasını, duruşunu, saç, baş ve mimiklerini de benzetince bir süre sonra Michelle Williams’ı değil de Marilyn Monroe’yu izliyor gibi oluyoruz.
Marilyn Monroe ile Bir Hafta, MM filmi olarak kapsamlı ve tatmin edici olmasa da, MM olarak gayet başarılı Michelle Williams ile gayet ilgi çekiyor.
Onu izlemek için bile gidilecek bir film Marilyn ile Bir Hafta.
Filmin En İyi Kadın Oyuncu (Michelle Williams) ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Kenneth Branagh) dallarında Oscar adaylıkları olduğunu hatırlatmakta fayda var.