Makedonya’da son yaz

Güncelleme Tarihi:

Makedonya’da son yaz
Oluşturulma Tarihi: Ekim 01, 2012 09:21

Balkan Savaşı’nın 100’üncü yılında ekrana gelen “Son Yaz Balkanlar 1912” dizisinin Makedonya’daki setini ziyaret ettik. Bitola şehrine kurulan platoda buluştuğumuz oyuncularla bu iddialı projenin detaylarını konuştuk.

Haberin Devamı

Eminim pek çok dizi teklifi almışsınızdır. Bu işi seçmenizin nedeni neydi?   
Tardu Flordun: Bir kere önemli bir dönemi anlatıyor; 1912 yılındaki göç dönemini. Senaryosu da gerçek olaylardan yola çıkılarak yazıldı, Kürşat Başar vesilesiyle. Bana kalırsa bu, herkesin çalışmak isteyeceği bir iş.
Hazal Kaya: Hikâye, senaryo ve karakterlerin derinliğini de göz önüne alınca, bu işi tercih etmemek aptallık olurdu.  
Tardu Bey, siz Ferit karakterini canlandırıyorsunuz. Ferit nasıl bir adam?
Tardu: Vatanını kurtarmaya gelmiş bir adam diyebiliriz Ferit için. Rol modeli Mustafa Kemal.
Sette durumlar nasıl? Yurtdışında çalışmak nasıl etkiliyor sizi?
Tardu: Genelde setlerde bazı huzursuzluklar olur ya, onlar burada yok. Egosu olmayan bir set bizimki.
Şu ana kadar gittiğim tüm dizi röportajlarında bana “aile gibi bir ekip” olduklarından söz ettiler, yalan mıydı bu anlatılanlar yani?
Hazal: Her ailede huzursuzluklar olur. Biz evden çok sette oluyoruz, dolayısıyla başımıza gelen her şeyi sette olanlarla yaşıyoruz...
Bir aydır buradasınız, İstanbul’a çok sık gidiyor musunuz?
Tardu: Fırsatımız oldukça, iki-üç haftada bir gitmeye çalışıyoruz. İşimizi de makul ve insani saatlerde, birlik içinde yapıyoruz.
Hazal: Lüks, lüks üstüne yani. Ben buradan gitmek istemiyorum. İstanbul artık bana çok karışık ve yorucu geliyor.

BU DİZİ BENİM İÇİN BÜYÜK BİR SINAV  
Dizide aşk da var ama hikâyede ne kadar ön planda olacak?
Tardu: Evet, aşk var ama odaklanacağımız hikâye aşk hikâyesi değil. Buradaki göçmenler gerçekten çok büyük zorluklar çekmişler, onların hikâyesini gerçeğe en yakın şekilde anlatmaya çalışacağız.
Hazal: Çok ciddi bir kurtuluş hikâyesi var. Bizim tahayyül dahi edemeyeceğimiz şeyler yaşanmış. Tanıtım filmlerindeki çocuğunu boğan anne çok tepki çekti mesela ama burada yaşayanların atalarının başına gelmiş şeyler bunlar.
İlk bölümde izlediğimiz kadarıyla Emine, yaşıtlarından çok daha farklı bir kız. Bu farklılıkları sizden dinleyelim...
Hazal: Emine’nin inanılmaz bir yaşam enerjisi var. Bir tüccarın kızı ve o dönemdeki yaşıtlarına göre oldukça eğitimli. Öte yandan çok asi ve her şeyi sorgulayan bir kız. Bu dizi benim için çok büyük bir sınav. Ben eğitimli bir oyuncu değilim ve sınırlarımı yaptığım işlerle keşfediyorum. O yüzden çok istedim bu işte olmayı.
Dizide şiveli konuşuyorsunuz. Nasıl öğrendiniz Balkan şivesini?
Hazal: Şive için gerçekten çok çalıştım. Hepimiz çok çalıştık. Üsküp Türk Tiyatrosu’ndan bir hocamız var, o da her sahnede çalıştırıyor bizi.
Rol için kendinizde ne gibi değişiklikler yaptınız?
Hazal: Saçlarımın rengi biraz değişti, bir de altı-yedi kilo verdim.
Ferit ve Emine’nin ortak noktası, giriştikleri mücadele mi?
Hazal: Ortak noktaları olmak zorunda değil ki. Belki de o yüzden aşık oluyorlar...

REHAVETE KAPILAN OYUNCU DEĞİL, SENARİST
Diziyi kabul ederken en büyük korkunuz neydi?
Hazal: Şive.
İşin en çekici yanı neydi peki?
Hazal: Hem dönem işi hem de çok ciddi bir mücadele hikâyesi. Role alışıp rehavete kapılma durumu yok burada.
Daha önce rolün rehavetine kapıldığınız oldu mu?
Hazal: Hikâyeye bağlı... Bu işte olaylar sürekli değişiyor ve karakterler bambaşka hallere bürünüyor. Emine’yi de farklı hallerde göreceğiz. “Hep aynı oynuyor”un sebebi biz oyuncular değiliz aslında...
Tardu: Aslında rehavete kapılan oyuncu değil, senaristtir. “Bunun ölüsü bile 15 reyting alır” mantığıyla benzer sahneleri tekrarlıyorlar.
Senaristler de çok uzun bölümler yazıyorlar, onların da işi zor değil mi?
Hazal: Zor tabii. Onlar yazmak zorunda, biz de çekmek zorundayız.
ÇİDAMLI’NIN SÖZLERİNE YORUM YAPMAK İSTEMİYORUM
“Adını Feriha Koydum”daki rol arkadaşınız Ayşegül Çidamlı, diziden ayrılmanızla ilgili konuştu, sizin setteyken her gün kavga çıkardığınızı söyledi. Ne
diyeceksiniz Çidamlı’nın sözlerine?
Hazal: Yorum yapmak istemiyorum. Gerek yok buna. Ben diziden ayrılmamın nedenini Twitter’da açıkladım. Birlikte çalıştığım kişilere saygım büyük, başka bir şey söylemek istemiyorum.
Bu iş dışında bir proje var mı gündeminizde?
Hazal: Çekim programı dizi setime uyarsa, Balıkesir’de çekilen “Mavi Dalga” filmine konuk oyuncu olacağım ben.

Arif’in iki davası; vatanı ve Zeynep’i
Bir süredir Makedonya’dasınız. Buranın en çok nesini sevdiniz?
Tuğçe Kazaz: Her şeyden önce çalışma ortamını, buradaki birlik beraberliği. Ayrıca doğasını ve insanlarını da çok sevdim.
Furkan Palalı: Ben dinginliğini çok sevdim. İstanbul’un keşmekeşinden sıyrılıp böyle bir ortamda çalışabilmek büyük bir nimet.
Tuğçe Hanım, siz uzun bir süredir oyunculuk yapmıyordunuz. Neden bu kadar uzak kaldınız setlere?
Tuğçe: Evet, 2005’ten bu yana bir projede yer almıyordum. Bu diziye kadar da yedi projeyi geri çevirdim.
Bu diziyi neden kabul ettiniz?
- Balkan Göçleri’nin 100’üncü yılında, insanların din, dil, ırk ayrımı olmadan, ortak olarak yaşadıkları olayları anlattığı ve insani değerleri ön planda tuttuğu için bu projede yer almak istedim.

OYUNCULUK İÇİN GEÇ KALMADIM
Peki o yedi projeyi geri çevirmenizin nedeni neydi?
Tuğçe: Modellikte yurtdışı kariyerine konsantre olmuştum. Benim için hedef orasıydı. Modellik de bir yaşa kadar yapılabiliyor. Şimdilerde oyunculuk için de
geç kaldığım yönünde duyumlar alıyorum ama bence öyle değil...
Yurtdışındaki modellik kariyerinizde, istediğiniz tatmini yaşayabildiniz mi?
Tuğçe: Tam anlamıyla yaşadım. Geride hiçbir şey kalmadı. Türkiye’de ise kimse bu duyguyu yaşatmadı. Ve şimdi yeni bir mesleğin içindeyim. Doğru zamanda, doğru yerdeyim. Oyunculuk hep gönlümde vardı, bekliyordum. 3,5 sene bunun için hazırlanıyordum.
Nasıl bir hazırlıktı bu?
Tuğçe: İçsel ve fiziksel çalışmalar yaptım. Thai-chi’ye devam ettim.

KARAKTERİ ANLATMAK ARKASINDAN KONUŞMAK GİBİ
Zeynep’in Arif’e aşık, duygusal bir kız olduğunu biliyoruz. Bunun dışında bize sizin tanıdığınız Zeynep’i anlatabilir misiniz?
Tuğçe: Ben oyuncunun rolü hakkında konuşmasını doğru bulmuyorum. Şu an burada olmayan biri hakkında konuşursam, onunla ilgili bir önyargı yaratırım. Karakteri anlatmak da arkasından konuşmak gibi. Seyircide bir önyargı yaratmamak için Zeynep hakkında konuşmak istemiyorum. Ama şu kadarını söyleyebilirim; 1911 yılında bir köyde yaşayan, anasına, atasına, değerlerine bağlı insanlar var. Zeynep de onlardan biri. Gerisine seyirci karar versin.
Siz de anlatmayacak mısınız Arif’i Furkan Bey?
Furkan: Çok fazla detay vermeyeceğim ama onun bazı keskin özellikleri var, onlardan bahsedebilirim. Arif, ailesini ve sevdiğini mutlu etmek istiyor. Onun için vatan çok önemli. İki davası var; vatanı ve Zeynep’i. Cesur yürekli bir adam. Ama tabii onun da zaafları olacak.
Hazal Hanım ve Tardu Bey ekipten çok memnun olduklarını söyledi, sizler için de bu geçerli mi?
Furkan: Burada gözlerimizin içi gülüyor.

Haberin Devamı

ALİ ÇOK ŞAŞIRTACAK
Geçtiğimiz sezon “Öyle Bir Geçer Zaman ki”de rol alan Sercan Badur, “Son Yaz Balkanlar 1912” dizisinde Ali rolüyle karşımıza çıktı. “O diziden ayrılmak beni çok üzdü, bir burukluk yaşadım ama hep iyi ki öyle bir diziyle başladım kariyerime diyorum” diyen Sercan Badur, sete ikizi Caner’le geldi.
Sercan’ın tek yumurta ikizi olan ve ayırt etmekte zorlandığımız Caner, Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik bölümünde okuyor. Kardeşiyle karakterlerinin çok farklı olduğunu belirten Sercan, rolü için de şunları söylüyor: “Ali, Arif’in kardeşi. Resim çizen, naif ve duygusal bir karakter. Emine’ye bir hayranlığı var. Ali, seyirciyi çok şaşırtacak.”

Haberin Devamı

SET İNŞASI DEVAM EDİYOR
Genel yönetmenliğini Serdar Akar’ın üstlendiği projenin yönetmeni, “Elveda Rumeli”den tanıdığımız ve Makedonya’da çekim yapmayı çok sevdiğini söyleyen Doğan Ümit Karaca.
Dizi için İstanbul’dan altı TIR malzeme Bitola şehrine götürüldü.
“Son Yaz Balkanlar 1912” dizisinin çarşı sahnelerinin çekildiği setin inşaatında temmuz ayında başlandı. İnşaat hâlâ devam ediyor ve alan giderek genişliyor. Bu alan, eskiden askeri bölgeymiş. Bölgenin hemen yukarısında, inşasına Osmanlı Dönemi’nde başlanan ve çok sonraları tamamlanan bir cephanelik bulunuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!