Mahyalar, Sahurlar -1

Güncelleme Tarihi:

Mahyalar, Sahurlar -1
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 1998 00:00

Haberin Devamı

Mahya kuran, birden fazla minareli selâtin camilerdi. Bulutsuz ve berrak havalarda hilâl görülüp iki mümin şahit tarafından müjdelendi mi, yahut gök bulutlu ise, tekmil-i selâsin, yani ay otuz hesabı tamamlandı mı, İstanbul kadılığından Ramazan ilân edelir, hem davullar çıkar, minarelerin kandilleri yanardı.

Evvelce dediğimiz gibi birden fazla minareli selâtin camiler o geceden itibaren mahya kurmağa başlarlardı. Bunlar içinde mahyacıları en ustalar sırasiyle Fatih, Süleymaniye, Sultanahmed, Yenicami, Beyazıd ve Şehzade'ninki.

Siftahı Ya Ramazan, Merhaba, Safa geldinle çekerlerdi ve on beşine kadar yazı:

Ya Allah, ya rahman, ya sübhan; ardından Mustafalı, Ebu Bekirli, Ömerli, Osmanlı (Ya!lar), Ya Ali, ya hasan ve Hüseyin'i hatırlamıyorum. Alevîlik ve Bektaşilik olmasın mı diye yazmazlardı acaba...

Daha ardından (Bismillâh), (İnna fetahna leke), (Elhamdü lillâh)...

Saydığımız Fatih, Süleymaniye, Sultanahmed gibilerdeki mahyacılar, bunların nihayetine (Rahmanürrahim), (Fethan mübina), (Rabbülâlemin) i ilâve ederek boydan boya koca cümleyi tamamlarlardı.

Tam on beşinci gece, Topkapı Sarayı'nda Hırka-i şerîf alayı yapan Hünkâr, iftara kalırsa ve dönerken gözü ilişirse diye, işgüzarlar: (Padişahım çok yaşa)ları boylatıverirlerdi.

O geceden itibaren sıra resimde. Çoluk çocuk bunları sabırsızlıkla beklerdi... Ol resimler de şunlar:

Araba, top arabası, yandan çarklı vapur, yelkenli gemi, piyade kayığı, çifte kayık, köprü, kule, köşk, salıncak, beşik; çiçeklerden gül, lâle, hercai menekşe...

Kadir gecesi gene yazı: (Ya kuran, Ya leyletülkadir)... Minarelere yukarıdan aşağı, üç dört dizi kaftan giydirilir, arife gecesi de (Elveda)larla iki müvazi hat üzere yollar çizilirdi.

Yatsıya ağaz edelirken mahyaya başlanır, teravih sonu halk camiden çıkarken tamamlanırdı. Karda, yağışta şerefede çivi kesmek, bukadar uğraşma, zahmet, iki saatçik için.

Alaturka dördü bulur ve biraz geçerken, saatlerce yazılan yazı, yapılan resim, üç beş dakikacığın içinde alınıvermede.

İlk kandiller, şerefeden kayarken, hele resimler başlangıç verdi mi, çok kimselerde merak merak; tahminler:

‘‘Davlumbazlara bak, yandan çarklı vapur yapıyor!’’

‘‘Onlar tekerlek ayol, top arabası olacak!..’’

‘‘Nargileye benzeteceğim amma!...’’

‘‘O mekruh şeye ne lüzum, mis gibi kule!..’’

‘‘Çörçöp!... Teneşir tahtası resmediyorlar!...’’

‘‘Ha şunun köprü olduğunu anlama!..’’

(İstanbul Yazıları / Akşam, 28 Ekim, 1939)Bir davetiyenin çağrışımları

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!