Mahrem aptes küveti üzerine

Güncelleme Tarihi:

Mahrem aptes küveti üzerine
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2003 17:48

Yıllar önce ekonomi muhabiriyken, müdürüm Vahap (Munyar) beni Mersin’e bir habere göndermişti, galiba Şişecam’ın yeni düz cam üretim bandının açılışıydı. Dönüşte, “normel” muhabirler ekonomi haberi yaparken, ben “Sakıp Ağa taharet yapmıyor mu?” gibilerinden bir başlıkla, “Mersin HiltonSa’nın odalarında neden taharet musluğu yok?” kabilinden bir yazıyla ortalığı karıştırmıştım.

Haberin Devamı

Salı gecesi Ankara’daydım. (Okullarımız Yıkılmasın Kampanyası’nın Teknik Heyet toplantısı için. Yakında müjdeyi patlatacağım bu konuda. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik...) Sheraton’da kaldım. Otel mükemmel (oturup bir şey içecek yer yok, ama açacaklarmış) amma velakin aynı soruyu bir kere daha sormak zorundayım, kusura bakmazsanız.

Fikren ve kalben milletçe öpe öpe Amerikalı olmamız, hâceten de “American way of life” muhibbi olmamızı mı gerektirir?

Daha sade bir dille sormam gerekirse, Sheraton otelinin tuvaletlerinde niye taharet musluğu yok?

Taharet musluğu yok, bide var!!!

*

Avrupalılar’ın “bide” denilen bir zımbırtısı vardır. Kelime Fransızca (bidet) olduğu için, açıp Petit Larousse’da anlamına baktım.

Kelime eski Fransızca’daki bider fiilinden geliyormuş. Bider atın tırıs gitmesi demekmiş.

Haberin Devamı

Şimdi, diyeceksiniz ki, atın tırıs gitmesiyle taharet yaptığımız bide’nin alakası ne?

Fransızca’da bidet’nin iki anlamı var.

Birincisi “küçük binek atı”, tırısla bağlantısı bu olsa gerek.

İkinci anlamı, belki de üzerine binildiği için, “mahrem yıkanma (aptes, gusül) leğeni.”

Petit Larousse kelime anlamını bu kadar zarif vermiş, “mahrem yıkanma küveti” !

(Not: Enseme dikilip yazımı okuyan iyi İngilizce bilir bir meslektaşımın ilavesi, Amerikalılar duşa shower derken, sadece bu bidede yıkanma işine duş derlermiş...)

*

1960’lı yıllarda, Türkiye’de o zamanki adıyla “Laz müteahhitler” türedi. Bunların ortak özelliği, inşa ettikleri apartmanların dış cephesini mavi betebeyle süslemeleri ve evin tuvaletinin göbeğine de, ne işe yaradığını Türk milletinin ve muhtemelen müteahhidin bile bilmediği, birer bide oturtmalarıydı.

Evi “almak” ya da “tutmak” için gezen Türk halkı, bir türlü yüzünü kızdırıp da, müteahhite, emlakçıya ya da ev sahibine, bideyi göstererek “Bu ne ki ne, bu ne işe yarar?” demeye cesaret edememiştir. Cehaleti ortaya çıkmasın diye, belki de “erotik” bir cevap alacağını hissettiği için...

O kadar ki, anlı şanlı bir gazeteci-yazar teyzemiz dahi, banyosunda çiçeklerle doldurduğu bidenin ne işe yaradığını bilmediği için, geniş bir misafir topluluğu önünde bana sormuş, bizimkiler “Hah, Serdar buldu papazı, bakalım nasıl çıkacak işin içinden” diye sinsi sinsi gülerkene, ben langadanak bildiğimi yüksek sesle anlatmıştım ve hatta “bak şekil 1” yaparak temsili gösteri dahi yapmıştım da, misafirler arasında bulunan “hooot sosyete” mensubu hanımlar “aaaaa, ooooo” sesleriyle karşılamışlardı benim bu teknik ve pratik izahatımı.

Haberin Devamı

Aynı şekilde, bana ev gezdiren Zübükzâde bir emlakçıya, gıcıklık olsun diye, bidenin ne işe yaradığını sormuştum da, pis bıyığının altındaki 32 altın dişi göstererek sırıtmıştı: “Ahşam yorgun argın eve geldin, yenge senin ayağını aha bunda yıkayacak, mu ha ha ha!..” Ayı!..

Son olarak, Paris’te gece bekçiliği yaptığım antik otelde kalan bir Türk müşteri, beni odasına kadar çağırarak sormuştu: Bide neden tuvaletin yanında değil de, duşun yanında? (Otel odalarında tuvalet ayrı, duş ayrı idi.) Halbuki, biraz turizm yapsa bilirdi, Fransa’nın eski “burjuva” evlerinde, yatak odalarında, dış görünüşü dolap, yani kamufle, bide kabinleri bulunurdu.

Hasılı, bu UFO (Unidentified F...ing Object) nedir? sorusu daha mantıklı bir cevap bile bulamadan, bide modası geçti, zaten daracık olan tuvaletlerimizin orta yerinde duran, içine kirli çamaşır koyulan, beyazlar çamaşır suyuna basılan, olmadı suyunda plastik çiçekler yüzen bu UFO tarihe karıştı.

Haberin Devamı

Edebiyatta bu türe “makale” değil, resmen “deneme” derler, hor görmeyesiniz diye söylerim...

(Ankara’nın en şık ve seksî otellerinden Sheraton’da bir gece geçirip de, keneften başka anlatacak şey bulamamam da ayrı bir konu...)

Şimdi, bu bide denilen “mahrem aptes küveti” ne işe yarıyormuş, bu yazıyı okuyup da oldu mu?

Ben iki kere okudum, anlamadım!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!