Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Eylül 05, 2004 00:51
Son günlerde ortalığı sallayan çikolata renkli, sarı saçlı çingene şarkıcıyı tanıyorsunuz değil mi? Tarık Mengüç (30), şakşuka isimli şarkısıyla bütün dikkatleri hem kendi üzerine hem de doğup büyüdüğü semt olan Kuştepe’ye çekti.
Köşe yazarları ‘Yine bana tadını tattıramadın / Yine kalamadık başbaşa / Ayarını canım tutturamadın / Yediremedin şakşuka / Şakşuka şakşuka / Şaksuka şakada şuka’ sözlü şarkıyı dinledikten, fıkır fıkır klibini izledikten sonra ‘Siyah Türkler En Nihayet Geliyor mu’ başlıklı yazılar yazdılar. Gazeteler Tarık Mengüç, Burhan Öçal ve Ahırkapı Roman Orkestrası’nın fotoğraflarını yanyana koyup, ‘Romanlar Yükseliyor’ diye
haberler yaptılar. Siyah Türkler’in gelip gelmediğini, geliyorsa nasıl ve nereye geldiğini araştırmak için Tarık Mengüç’le birlikte Kuştepe’ye gittik. 22 bin nüfuslu Kuştepe mahallesinde 3 bin Çingene yaşıyor. Mahallenin yüzde 65’i Ordulu. Romanlar kendi içlerinde üç gruba ayrılıyorlar. Vefalılar, Gönenliler ve
Çiçekçiler. Vefalılar çalgıcı, Gönenliler bohçacı, çiçekçilerin ise adı üstünde. Bu üç grup bir arada kardeş kardeş yaşıyorlar. Arada sırada karakolluk da olsalar küslükleri 24 saatten uzun sürmüyor. Son bir aydır ortalık bayram yeri gibi. Çünkü mahalleden star çıktı. 7 yaşındaki çocuk da, 70 yaşındaki nine de sokaklarda aslında patlıcanlı bir
yemek adı olan Şakşuka’nın şarkısını söyleyerek dolaşıyor. Gençler çalışırlarsa ve sabrederlerse bir gün Tarık Ağabeyleri gibi ‘yırtabileceklerinin’ gördükleri için mutlular, gelecekten umutlular. Tarık Mengüç kendi milleti için önemli bir şeyler yaptığının farkında. ‘Bugüne kadar Romanlardan pop şarkıcısı çıkmamıştı, o da çıktı işte’ diyor. Davut Güloğlu’nun Katula Katula, Ayça Tekindor’un Degaje isimli şarkılarının da söz yazarı olan Mengüç, ‘sanatsal’ şarkılar yaptığını söylüyor. Tekerleme gibi söz yazmak daha zormuş. Herkes elbise dikermiş ama motif işleyemezmiş. Onun şarkıları motifliymiş!
n Bu semtte yetenekli bir sürü insan var. Neden onlar değil de siz meşhur oldunuz?
- Doğru söylediniz, bu semtte benim gibi yetenekli bir sürü insan var. Kiminin sesi güzel, kimi güzel dans ediyor. Ama dışa vuramıyorlar, patlayamıyorlar. Dışa vurulamamasının en önemli sebebi eğitim. Ha ben eğitimli miyim? Değilim. Maddi sıkıntılar yüzünden beşinci sınıfa kadar okuyabildim ama sonradan kendimi geliştirdim. Tuğrul Şan Müzik Dershanesi’nden şan dersleri aldım. Mahalle dışındaki insanlarla arkadaşlık ettim, çevre edindim. Romanlar birbirine çok düşkündür, hep bir arada, dip dibe yaşarlar. Ben dışa açıldım. Kendime çıkış kapısı buldum.
n Kasetiniz çıkmadan önce ne iş yapardınız?
- Ne iş olsa yapardım. Mobilya tasarımcısıydım ben, cilacılık yapıyordum. Seramikçilik, çakmakçılık gibi işler de yaptım. Ama oralardan hep kovuldum. Çünkü işten kaytarıp kaytarıp beste yapıyordum. Düğün salonlarında şarkı söyledim. Çok zor bir süreç atlattım.Ben çok inatçıyım, yaptığımı herkes yapamaz.
n Beste yapmaya ne zaman başladınız?
- Yüzümde sivilceler pörtlediği zaman. Yani ergenlik çağımda. Aşık olup olup beste yapıyordum. Tuşu çalışmayan bir teybim vardı. Rec’e basacam diye anam ağlardı.
n Çocukluğunuz nasıl geçti?
- Ezik bir çocuktum. Kuştepe’de doğdum, büyüdüm. Ailem buralı. Dedem Vefalı Kemancı Hasan. Rahmetli Eniştem ‘Nerden düştüm ben bu aşka / Ne verdi ki dertten başka’ şarkısının bestecisi... Bizde müzik genetik.
n Meşhur olmadan öncede mahallenin marjinal delikanlısı mıydınız?
- Mahalle beni hep ayrı bir yere koyardı. Benim hedefim belliydi. Herkese ‘günün birinde çok iyi bir söz yazarı, çok iyi bir besteci ve çok iyi bir yorumcu olacağım’ derdim. Beste yaptığımı bilirlerdi. Düğünlerin baş misafiriydim. Hiç kimseyi kıramadığım için her düğüne giderdim. Kamber gibi yani. Ben şu anda meşhur oldum ya meşhur olduğumu hissedemiyorum. Çünkü önceden de starrr gibiydim.
n Saçlarınız ne zamandır sarı?
- 5 senedir böyle. Osmanbey’de Şiva Kuaför’de yaptırıyorum. Yolda görenler Network’ün mankeni zannediyorlardı. Bende bozuntuya vermeden imza dağıtıyordum. Galatasaraylı Xavier’le de karıştıranlar çıkıyordu. Şimdi Tarık Mengüç’üm. Şakşuka kitlelerin diline düştü. Çok güzel bir şey.
n Şahin Özer sizi nasıl keşfetti?
- Şahin Özer çok büyük patron. Allah razı olsun ondan. Yıllardır romanlardan bir star yaratmak için çalışıyormuş. Her şeyi hazırlamış, adamı bulamıyormuş. Halbuki burunlarının dibindeydim, biraz geç fark ettiler. 7 yıl boyunca Şahin Özer’de müzik yönetmeni olarak çalışan Suat Aydoğan’ın asistanlığını yaptım. Şahin Abi ile seviyeli bir ilişkimiz vardı. Ben Suat Aydoğan’ın yanında otururdum, geldiğinde elini öperdim.. Şahin Abi benim sadece beste yaptığımı zannediyormuş, şarkı da söyleyebildiğimi öğrenince çok şaşırdı.
n Şakşukayı dinledik. Albümündeki diğer şarkılar nasıl?
- Arambi (R&B), Hint tarzı ve pop. Hepisi sanatsal şarkılar. Kasetim şok etkisi yaratacak. İkinci şarkım Şakşuka’dan daha farklı. Dördüncü şarkım daha da farklı.
n Kuştepe’deki hemşerilerine baktığında senin gibi patlayacak yetenekli gençler görüyor musunuz?
- Ben kendi insanıma güvenemiyorum. Sabır yok sabır. Hani sabırlı olsalar bir çoğu patlar. Ama kimse benim gibi sabredemez. Ben çok çektim. Ben sindire sindire yaşadım. Kime sorarsanız sorun benim hak ettiğimi söyler.
n Artık yırttınız mı? Şakşuka patladı ya para kazandınız mı?
- Nerdeeee... Daha yeni başlıyoruz. Ben bu işe başlamadan önce beste satarak para kazanıyordum. Bundan sonrada öyle olacak. Ekstralara gideceğim. Kazanacağımı tahmin ediyorum. Ama kazanamazsam da önem değil. Bugüne kadar ne zorluklar çekmişim. Bundan sonrası bana komaz. Karnımı doyurmayı bilirim.
S VE Ş BANA UĞURLU GELDİ
Her şey Seda Sayan’a verdiğim ‘Ben Sana Demedim mi’ bestenin tutmasıyla başladı. Onun arkasından Sibel Can geldi. Sibel Hanım için ‘Hey Adamım’ı yaptım. Arkasından ünlü müzik yönetmeni Suat Aydoğan’ın yanında çalışmaya başladım. 7 sene ona asistanlık yaptım. Bu arada Davut Güloğlu’na ‘Katula Katula’, Ayça Tekindor’a ise ‘Degaje’ isimli şarkıları yazdım. Onlar S’li değil ama olsun. Sonra Şahin Özer’le tanıştım, kasetim çıktı. Benim saçlarım Sarı. Tonmaister’im Serdar Ağırlı. Klibimde oynayan Faslı güzelin adı Sonya. Ve şarkım Şakşuka.’
GRUBUN ADI ŞAKŞUKA KALDITarık Mengüç’ün arkasındaki dans grubu en az Mengüç kadar konuşuluyor. 5 kişilik gruptakiler için TV programlarında ‘Bu çocuklar yılan mı yuttu’ diye yorumlar yapılıyor. Grubun lideri Taner (25) nam-ı diğer Didi, Tarık Mengüç’ün kardeşi. Taner grubun kuruluş hikayesini şöyle anlatıyor: Beş kişiyiz. Ben,
Aslan (Lion), Kadir (Kesto), Volkan (Volki) ve Doğan (Dodo). Kadir ve ben 25, diğerleri 20 yaşında. Çocukluktan arkadaşız. İşimiz gücümüz dans etmektir bizim. Türkçe müzik dinlemeyiz, Türkçe çalan barlara gitmeyiz. Taksim’de zencilerin, Amerikalılar’ın takıldığı mekanlara gideriz. Murphy’s, Rıddım, Manastır gibi. Orada R&B ve reggae müziği dinleriz. Pisttekileri seyredip, hareketleri kapar, sonra dans etmeye başlarız. Müşterilerin ağzı açık kalır. Tarık Ağabeyim geldi ‘Taner klip çıkacak, dansçı bulmam lazım’ dedi. Geçtik karşısına oynadık. Çok şaşırdı. ‘Zehir gibisiniz, manyak oynuyorsunuz.’ dedi. Bizi Şahin Özer ve Suat Aydoğan’a gösterdi. Çok beğendiler. Şahin Ağabey misafiri geldiğinde, bizi çağırıp oynatır ‘Bunlar benim koçlarım’ derdi. Klipten sonra bizi gören Şakşuka diyor, galiba grubun ismi Şakşuka kaldı. Şahin Özer’le mukavele imzaladık. Artık ağabeyim nereye giderse bizde arkasından gideceğiz. Pasaportlarımızı da çıkartıyorlar. Sayesinde yurtdışını bile göreceğiz.
Söylemiyor ama Tarık Ağabey evli bir de çocuğu var
Onur Akkuş ,Tarık Mengüç’ün komşusu. Bakın onun hakkında neler anlatıyor: ‘Tarık Ağabey’i çocukluğumdan beri tanırım. Çok hırslı bir insandır. Meşhur olacağım, dedi; oldu. Biz zamanında çok karşı çıktık. ‘Yapamazsın, seni harcarlar’ dedik. Biz yanıldık, o yanılmadı. Çok fazla sevgilisi olmadı Tarkı Ağabey’in. Bir iki kez nişanlandı ama sonra birini buldu evlendi. Söylemiyor ama şimdi evli, bir de Baran adında oğlu var.’