Magazinin yeni ikilisi

İkiniz de gazetecisiniz, gündemin her alanıyla haşır neşirsiniz. Ama sabahları ikiniz de eli maşalı birer magazinci oluyorsunuz...
İpek Durkal: Kendi aramızda nasıl konuşuyorsak, öyle program yapıyoruz. Eli maşalı olmamaya da dikkat ediyoruz aslında.
Mehmet Coşkundeniz: Benim magazin konusunda iyi bir altyapım varmış, bu programla onun farkına vardım. Yorum yaparken çok işime yarıyor bu durum. Eli maşalılık da şöyle; hiç kimse için “O benim canım arkadaşım, böyle konuşamam” demiyoruz, çünkü öncelikle gazeteciyiz. Sert sorular sormamıza rağmen hiçbir konuğumuz programdan dargın ayrılmadı, sert tartışmalar yaşamadık.

Kavga, bir reyting unsuru aslında. Siz neden tercih etmiyorsunuz?
İpek Durkal: Kavga ortamı olacaksa, bizim programımızda olmasın. Olmamasına çok dikkat ediyoruz. Bir dönem çok izlenen programlar konukları birbirine düşürüyordu, maskara olmuştu programlar. Biz bunu istemiyoruz. Volkan Konak arkadaşlarımıza röportaj verirken “Üniversitelerde tez olarak okutulması lazım” demişti. Çünkü bizimki, magazinin böyle de yapılabileceğini gösteren bir program. 10 sene önceki arkadaşımın adını hatırlamazken İbrahim Tatlıses’in 20 sene önceki bir durumunu hatırlıyor olmak beni rahatsız ediyor ama iyi ki de biriktirmişiz.

GELMEDEN ÖNCE PAZARLIK YAPAN ÜNLÜLER DE VAR

Programınıza gelmeden önce sizinle pazarlık yapan ünlüler var mı?
Mehmet Coşkundeniz: Elbette var. “Şu soru sorulmasın, bunu sorarsanız konuşmam” diyorlar mesela. Sorduğumuz zaman irkilen ünlüler de var ama onlar da bu işin tuzu biberi. 

Yıllardır gazetecilik yapıyorsunuz, programınızda bunun ne gibi avantajlarını görüyorsunuz?
İpek Durkal: Yıllardır bu işi yaptığımız için insanların tercih ettiği isim oluyoruz. İbrahim Tatlıses’in nikâhından sonra Mustafa Sarıgül ilk kez bizimle görüştü mesela. Çünkü karşılıklı bir güven ilişkimiz var.
Mehmet Coşkundeniz: Bir de ikimizin de görevi bize sunulanı izleyiciye aktarmak değil. Biz, bir editör gibi malzememizi değerlendiriyor ve “Bunu koyalım, şunu koymayalım” diyebiliyoruz. Gün boyu birbirimizle iletişim kuruyor, yeni fikirler üretiyoruz.

SORULACAK SORUM VARSA SORARIM

Konuk konusunda sıkıntı yaşıyor musunuz? “Ben gelmem” diyenler çok oluyor mu mesela?
İpek Durkal: Biz sıkıntı yaşamıyoruz. İnsanların içlerini dökmeye ve kendilerini doğru ifade etmeye ihtiyaçları var.
Mehmet Coşkundeniz: Bazılarının magazin programlarına karşı bir çekinceleri var, sıkıştırılmaktan korkuyorlar. Ama ben de bir iş yapıyorum, sorulacak sorum varsa sorarım. Bizim programımız şarkıcıların, oyuncuların işlerinin promosyonunu yaptıkları bir yer değil. 

Gazeteyle programı birlikte nasıl yürütüyorsunuz?
İpek Durkal: Cuma günü gazeteden geç çıktığım için cumartesiyi iple çekiyorum ben.
Mehmet Coşkundeniz: Benim bu programa kadar sabahları yataktan kalkma saatim 10’du. Çünkü biz geç başlayıp geç bitiriyoruz gazeteyi. Hep “Beni kessinler ama erken kaldırmasınlar” derdim, korktuğum başıma geldi.

DUVARA BARDAK DAYAYACAĞINA MAGAZİN PROGRAMI İZLİYOR

İpek Durkal: Magazin, bir dönem çok kötü lanse edildi. Ama aslında çok eğlenceli bir alan. İnsanlar artık duvara bardak dayayıp yan komşusunu dinlemek yerine magazin programlarını izliyor.
Mehmet Coşkundeniz: Magazin diye insanların hayatlarını parça parça etmeye gerek yok. İşin etiğini olabildiğince uygulamaya gayret ediyoruz.

DAHA CANLI DAHA DİNAMİK

Yarı yolda sunucu değiştirdiniz, bunun nedeni neydi?
İpek Durkal: Yaz döneminden çıktık, yönetim kış dönemine böyle bir değişikliğin uygun olacağını düşündü. Programın daha canlı, daha dinamik ve yoruma dayalı olmasına karar verildi ve Mehmet’te karar kılındı. 

Mehmet Bey, bu programı sunmaya başlamanız nasıl karşılandı?
Mehmet Coşkundeniz: Yıllarca haber müdürlüğü, aşk doktorluğu yapıp sonra çat diye magazin programı sunmamı yadırgayanlar oldu. Ama biz haberciyiz, haberin her türünü gazeteye yapıyoruz. Yayında da ünlülerin aşk hayatı üzerinden kadın-erkek ilişkilerine dair çok güzel şeyler söylüyoruz.

http://twitter.com/hurriyetmagazin                �