Zeynep Kankonde "Tüm yakışıklılara annelik yaptım"

Bu sıcak yaz günlerinde sette olmak nasıl?
Herkes yaz tatili modundayken çalışıyor olmak biraz can sıkıcı elbette. Benim de tatile çıkamadığım için moralim bozuk. Genelde bu aylarda Eskişehir’deki köyümde domates topluyor olurdum. Allah’tan setimiz çok keyifli. Üç gün üst üste çekim yapmadığımız zaman seti özlediğimi hissediyorum ben.
İzin gününüzde sete gittiğiniz oldu mu hiç?
Bazen oluyor. Bir gün Balat’ta arkadaşımla buluşmuş kahve içiyordum, setin de o civarda olduğunu öğrenince hemen yanlarına gittim.
Sizi görünce şaşırdılar mı?
Set denilen şey açık hava tımarhanesi olduğu için herkes zamanla birbirine şaşırmamayı öğreniyor. (Gülüyor) Hepimiz tatlı delileriz.
Çok komik bir kadınsınız, nedir bunun kaynağı? Aile mi, yoksa yaşanmışlıklar mı?
Aslında ben babaannemle büyüdüm. Çok garip bir kadındı. Biraz deliydi açıkçası. Belki ondan bulaşan bir şeyler olmuştur. (Gülüyor) Öldüğünde 80 yaşındaydı. Tarhana yapıp turşu kurduktan sonra “Ay ben çok yoruldum” deyip kanepeye oturdu ve öldü. Allah herkese böyle ölüm nasip etsin.
34 yaşındasınız ama sürekli olarak kendi yaşıtlarınızın annesi rolünde oynuyorsunuz. Bu durum sizi üzmüyor mu?
Hiç üzmüyor. Şehriban karakteriyle aramda 16 yaş fark var. Geçen gün arkadaşlarımla sohbet ederken bana “Şehriban sayesinde nihayet yaşını buldun” dediler. Ben de onlara katılıyorum, çünkü kendimi 50 yaşındaymışım gibi hissediyorum.
Böyle düşünmenize neden olan şey ne peki?
İnsan çok fazla karşılaştığı görsele inanmaya başlıyor. Ben de dizide, reklamda, tiyatro oyunlarında sıklıkla yaşlı halimle karşılaşıyorum. Öte yandan oynadığım role uygun bir tipolojim olduğunu da düşünüyorum.

KAZI KAZAN’DAN KOCA BULDUM

Siz nasıl bir annesiniz?
İyi bir anne olabildim mi bilemiyorum ama annelik bana çok iyi geldi. Çocuk sahibi olmak farklı bir disiplin getiriyor. Siz ne okursanız okuyun ya da ne meslek yaparsanız yapın, çocuk sahibi olunca inanılmaz disiplinli oluyorsunuz. Dünyada en son anne olacak kadın bendim herhalde. Anne olduğumda 25 yaşımdaydım, aklım bir karış havadaydı. Aslında akademik kariyer yapmak istiyordum...
Ne oldu da fikrinizi değiştirdiniz?
Aşık olup evlendim. Eşimle tanıştığımda 23 yaşımdaydım. Tanışma hikâyemiz de oldukça enteresan.
Nasıl tanıştınız?
Kazı Kazan alırken! (Gülüyor) Üstelik hayatım boyunca Kazı Kazan, Milli Piyango bileti almak gibi huylarım hiç olmamıştır. O gün cebimdeki son parayla yumurta ve ekmek alacaktım. Birden Kazı Kazan almak geçti içimden. O sırada eşim de aynı yerde Kazı Kazan alıyordu. Bir insan Kazı Kazan’dan koca bulur mu? (Gülüyor) Ben buldum. İnanır mısınız, 100 lira çıkmıştı bana, o parayı o akşam birlikte yemiştik.
Eşinize bir şey çıkmış mıydı?
Yok, ona 1 lira bile çıkmadı. Gidip bir şeyler içtik, sohbet ettik. Bir baktım; karşımda iki üniversiteden mezun olmuş, çok düzgün Afrikalı bir adam var. Sonraki gün bir daha buluştuk. Bir sonraki gün bir daha derken, üçüncü gün evlenmeye karar verdik.
İlk görüşte aşkmış sizinki sanırım...
Aşıktım ama çaktırmıyordum. Bir de kim ne dersin ırkçı bir toplumuz. Her ne kadar siyahları, siyah bebekleri çok sevsek de mesele evlenmeye, aile kurmaya geldiğinde ırkçı tarafımız ortaya çıkıyor.

DAMADIN KEL, KÖR, TOPAL OLMASI ÇOK MÜHİM DEĞİLDİ
Aileniz evlenmenize karşı mı çıktı?
Öncelikle benim evlenebilme ihtimalim söz konusu olduğu için çok mutlu oldular. Onlar için kel, kör, topal, Çinli ya da İrlandalı olması çok mühim değildi. “Ben evleniyorum” dediğimde annem “Nereli?” diye sordu. “Afrikalı” dedim. “Zenci mi?” dedi, “Zenci demiyoruz anne, siyah diyoruz” dedim ve sonuç olarak “E tamam olur olur” şeklinde bir cevap aldım. Böylece 31 Aralık 2004’te evlendim. Sonra da çoluğa çocuğa karıştık işte...
Boşanmadınız değil mi, evliliğiniz hâlâ devam ediyor?
Her aile gibi biz de haftada iki kez boşanmaya niyetlensek de hâlâ evliyiz. (Gülüyor) Çok zor zamanlarımız ve büyük kavgalarımız oldu, kültür farklılıkları yaşadık tabii ama evlenmeseydim daha karmaşık bir hayatım olurdu, bu bir gerçek. İyi ki evlenmişim ve iyi ki erken yaşta anne olmuşum.

KIZIM DİZİDEKİ BÜTÜN ÇOCUKLARIMI KISKANIYOR

Emma, dizideki çocuklarınızı kıskanıyor mu?
- Çocuğum rolünde oynayanların hiçbirini sevmiyor diyebilirim. “Kayıp” dizisini çekerken Kaan’a (Yıldırım) resmen düşman kesilmişti. Daha sonra Kaan çikolatalarla, şekerlerle Emma’nın kalbini kazandı. Bu arada bugüne kadar piyasadaki bütün yakışıklılara annelik yaptığım için çok mutluyum.
Bundan sonra bir de Mehmet Aslantuğ’un annesi rolünü oynamak isterim. (Gülüyor)