Güncelleme Tarihi:
◊ Sizi, uzun bir aradan sonra “Hayatımın Aşkı” ile yeniden izleme imkanı bulduk. Bize diziye dahil olma sürecinizi anlatır mısınız?
- Bazen ara vermek iyidir. Doğru proje arıyorduk menajerimle. Artık komedi oynamak istiyordum. Bugüne kadar oynadığım rollerin kendi içlerinde komiklikleri vardı elbette ancak ben televizyonda başından sonuna bir komedide kendimi denemek istiyordum. Aslında tiyatro da dahil oyunculuk hayatımda komedi çok sık düşmedi benim payıma. Sonunda geçtiğimiz kış gelen bir telefonla doğru projeyi bulduğumuzu anladım. Bu role beni düşünen sevgili yapımcımız Şebnem Aşkın’a ve cast direktörü Nesrin Namal’a hep çok teşekkür edeceğim. Çünkü Zeynep Eronat denilince akla ilk gelen roller Rezzan ve türevi roller olmuyordu hiç.
◊ Canlandırdığınız Rezzan karakterinden de söz eder misiniz? Neydi bu kadar hoşunuza giden tarafları?
- Rezzan, çılgın bir ailenin çıldırtılmış annesi. O bir emekli resim öğretmeni, o bir eski eş, o entelektüellikle domestiklik arasına sıkışmış, ressam olduğunu iddia eden ama ressamlığı yakın çevresinde pek kabul görmeyen sıra dışı bir kadın... Bana kalırsa doğasına aykırı yaşayan bir kadın Rezzan. Doğasında özgürlük var aslında. Ancak dört bunalımlı çocuğun ve hâlâ flört ettiği eski kocasının sıklıkla ihlal ettikleri özel alanında kendince çözümler uyduran, zaman zaman teslim olan zaman zaman başkaldıran bir tatlı kadın. Çok seviyorum Rezzan’ı. Şakacı, kendi içinde saflıkları da var. Bile bile kandırılıyor. Kandırılmaya bazen gönüllü çünkü ailesini çok seviyor. Ne kadar iyi yemek yapıp, örgü örüp, ev işleriyle meşgul olsa da ruhunun hep kaçık olduğunu düşünüyorum.
ÇUVALLA PARA VERSELER SEVMEDİĞİM ROLÜ OYNAMAM
◊ Bugüne kadar hep birbirinden çok farklı karakterler canlandırdınız. Bu sizin tercihiniz mi?
- Evet, kesinlikle kendi tercihim. Benim için seçtiğim projelerde maddiyat asla önemli olmadı. İlk olmazsa olmazım, rolü ve projeyi sevmektir. Sevmediğim bir rolü çuvalla para verseler oynamam. Bu konuda kimse müstehzi gülümsemesin. Beni tanıyanlar bilir, bu konuda çok iddialıyım ve çok ciddiyim. Eskiden “Gençsin idealistsin tabii, yaşın ilerledikçe değişecek bu fikrin” dediler ama yaklaşık 30 yıl oldu, değişmedi.
◊ Hem tiyatro hem dizi hem de sinemada yer alan bir oyuncu olarak, hangisini tercih edersiniz?
- Hepsinin ayrı bir lezzeti var. Ben oyunculuk yapmaya bayılıyorum, neresi olsa fark etmez. İşimi iyi yapayım, rolümü ve projeyi seveyim, nerede olursam olayım fark etmez. Ticari düşünmek, reyting kaygısı, benim işim değil.
◊ Dizi çok ilgi gördü. Siz nasıl tepkiler alıyorsunuz?
- Güzel şeyler duydum kendi hakkımda. Kötü bir şey kulağıma gelmedi hiç ama gelse de üzülmem. Zaten kendimi çok acımasızca eleştirdiğim için gelebilecek tüm kötü eleştirilere de açığım.
ÖZGÜRLÜĞE ALIŞTIYSANIZ AŞK ÇOK ZOR
◊ Aşk? Hayatınızda kaçıncı sırada ve neden?
- Aşk! Belli bir yaştan sonra, hele de özgürlüğünüze alışmışsanız, hele de yalnızlığınızdan çok memnunsanız, bir de kendi düzeninizi kurmuşsanız çok zor. Şimdi yeni bir insanı tanı, onun anılarını dinle, çevresini tanı, kendisini tanı, kurallarını, sınırlarını öğren. Kendini ona göre ayarla, düzenini değiştir. Karşı taraf için de aynı şey geçerli. Anlatırken bile üşendim...