Barbaros TAPAN
Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2016 09:06
“Hangover” serisinin unutulmaz yüzü Zach Galifianakis, şimdi “Keeping Up With The Joneses” ile gündemde. Filmde günümüz alışkanlıklarının aksine yüz yüze iletişime büyük önem veren bir karakteri canlandıran Galifianakis, Amerika’da Barbaros Tapan’ın sorularını yanıtladı: “İnsanların sesini duyup gözlerine bakarak konuşmak ne kadar güzeldi. Hepimiz birer robot olma yolunda ilerliyoruz.”
◊ Öncelikle şunu sormak istiyorum, aileniz Yunanistanlı ama siz Amerika’da doğdunuz. İki kültür arasında büyümek nasıldı? Kendinizi Amerikalı mı yoksa Yunanistanlı mı hissediyorsunuz?
- Amerikalı köklerimle de Yunan köklerimle de gurur duyuyorum. İki kültürün kombinasyonunda büyümek gerçekten tuhaftı. Kalbimde Yunan kültüründen bir parça var ki tutkuyla bağlıyım ama ben Amerikalıyım. Amerika’da doğdum büyüdüm, Amerika benim ülkem. Yunanistan’a da gidiyorum elbette, oraları çok seviyorum. İleride Yunanistan’da bir emeklilik evim olsun istiyorum hatta. Özetle, ben Yunan kanı taşıyan bir Amerikalıyım. Aklımda çocukluğumdan kalan Türklerle ilgili bir hikaye var, alakasız ama anlatmak istiyorum (gülüyor).
◊ Tabii buyrun...
- Türkler, Girit Adası’nı istila etmiş (gülüyor). Hikaye doğru mu emin değilim, rivayete göre Girit’e geldiklerinde herkesin soyadının sonuna “kis” eklemişler, “Kis” Yunanca’da küçük demek. “Eğer soyadının sonunda ‘kis’ varsa Giritlisin demektir ve o ek Türklerden kalmış demektir” diye anlatırdı bize babam. Biz de Türklerin verdiği eki kaldırmamışız ve soyadımız Gafilianakis olarak kalmış.
◊ Güzel bir hikaye, ben de emin değilim ama araştıracağım. Gelelim son filminiz “Keeping Up With The Joneses”a. O filmdeki rolünüz yüz yüze iletişime çok önem veriyor, günümüzde artık çok zor bir şey bu. Hepimizin başı eğik, akıllı telefonlarımıza bakıyor, hatta aramak yerine mesaj atıyoruz. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?- Hepimiz birer robot olma yolunda ilerliyoruz (gülüyor). Mesajlar hayatımızın ne kadar önemli bir parçası oldu ki. Mesaj yazarken insanların hislerini gösteren bir yazı tipi yok ama yakında o da olur diye korkuyorum. İnsanların sesini duyup gözlerine bakarak konuşmak ne kadar güzeldi. Birçok şeyi teknoloji yüzünden kaybettik. Bence bu iletişimsizlik bizi daha sinirli ve birbirimize tahammülsüz hale getirdi. Garip bir yöne savruluyoruz. Filmden söz edecek olursak... Canlandırdığım Jeff karakteri, konuşurken insanların yüzündeki ifadeyi görmeyi tercih ediyor. Bu çok önemli bir detay.
KANADALI KADINLARI SEVİYORUM ÇÜNKÜ ÖNCELİK MAKYAJ DEĞİL◊ Hâlâ Kanada’da mı yaşıyorsunuz?- Kanada’da, kırsal kesimde bir köyde yaşıyoruz. Doğa ile iç içe bir hayatımız var. Sadece çalışmam gerektiğinde şehirde kalıyoruz.
◊ Neden?- Artık şehir hayatını hiç sevmiyorum. İşim biter bitmez doğaya, köyüme dönmek istiyorum. Sana da tavsiye ederim. Unutma, doğadan geldik doğaya döneceğiz. Yaşarken doğanın tadını çıkarmak varken binaların arasında ömür tüketmek neden?
◊ Komşularınız var mı?- Yok, kırsal alan diyorum, şaka değil kırsal hayat sürüyoruz (gülüyor). Belki vardır etrafta yaşayanlar ama görünmüyorlar.
◊ Neden Kanada?- Eşim Kanadalı. Evlenmeden önceki tüm kız arkadaşlarım da Kanadalıydı. Kanadalı kadınları seviyorum. Onlarla kampa gidebilirsin, makyaj ya da kıyafet öncelikleri değildir. Neden Kanada konusuna gelecek olursak; çünkü huzurlu. Amerika’ya göre çok masum, nefret konuşmaları yok. Şu yaşadığımız başkanlık yarışına bakar mısın Amerika’da. Amerika’nın Kanada’dan öğrenmesi gereken çok şey var inan bana. Kanada’da kafam rahat.
EVLİLİĞİN ÜZERİMDE YARATTIĞI BASKI HOŞUMA GİDİYOR◊ İşin şöhret tarafı sizi hiç ilgilendirmiyor yani, uzakta mutlusunuz...- Hiçbir zaman ilgilendirmedi ki... Zaten bu eğlence dünyası insanlar tarafından neden bu kadar ciddiye alınıyor anlamıyorum. Biz oyuncular ya da komedyenler sadece numara yapıyoruz. Büyümüş ama hâlâ numara yapmaya devam ederek para kazanan insanlarız. Ben her zaman işimi yaptım, şov dünyasının başka hiçbir parçasına ilgi duymadım. Şöhretmiş, ünmüş umurumda değil.
◊ Evlilik hayatı nasıl gidiyor?- Yaşlı, olgun bir adamken evlendim (gülüyor). Eğer 10 yıl önce evlenseydim, hazır olmayabilirdim. İyi gitmeyebilirdi. Şu an evlilik hayatını seviyorum hem de çok...
Herkese göre bir şey değil, zor hatta... Mantık dışı bir baskı yaratıyor insan üzerinde. Ama bu baskı hoşuma gidiyor.
İLK FİLMDE BIRAKMAK LAZIMDI
◊ “The Hangover” ile tanındınız. Neden serinin 2 ve 3’üncü filmlerini yapmaktan pişmanlık duyduğunuzu söylediniz?
- Aslında pişmanlık duymuyorum o bölümleri çektiğimiz için... Ama bir iş +18 sınırlandırması olduğu halde bu kadar başarılı olduysa (467 milyon dolar), o başarıyla bırakmak lazımdı diye düşünüyorum.
ŞOV BiR ÇEŞiT MiZAH BECERiKSiZLiĞi
◊ Komedi şovunuzu severek takip ediyorum. Hem Obama hem Clinton konuğunuz oldu. Dünya liderleriyle karşılıklı oturup komedi yapmak nasıl bir duygu?
- Şov bir çeşit mizah beceriksizliği aslında (gülüyor). Bu tarz komedi bana çok zevk veriyor. İkisi de şovu idrak ve idare edecek kadar zeki. Clinton’ın konuk olduğu bölüm 24 saatte 45 milyon kişi tarafından izlendi. Tekrar söyleyeceğim, akıllı politikacılar ya da liderler için, mizah kullanılması gereken önemli bir araç. Onların da bunun farkında olması beni etkiledi.
ZACH GALIFIANAKIS KİMDİR?
Yunan asıllı komedyen, oyuncu, yazar ve yapımcı... 2009 yapımı “The Hangover” ile şöhreti yakaladı. Emmy ödüllü talk show’u “Between Two Ferns”ü sunmaya devam ediyor. Aynı zamanda FX’in kara mizah serisi “Baskets”in hem yapımcısı, hem yazarı hem de oyuncusu.