Güncelleme Tarihi:
◊ Yeni şarkınız “Gülü Soldurmam”ın öyküsü hayli ilginç. Bir de siz anlatır mısınız?
- Sözü Aşkın Tuna’ya, müziği Coşkun Kıvılcım’a ait çok özel bir eser. Türk sanat müziği eseri ile yine kendi müziğimden ödün vermeden “Gülü Soldurmam” isimli şarkımla sanat müziğine devam ediyorum. Bu şarkıyı bizleri karşılıksız seven annelerimiz ve bütün kadınlarımız için seslendirdim. Çünkü inanıyorum ki bu şarkıyı dinleyen erkekler asla bir anneye, bir kadına şiddette bulunmayacaktır. “Gülü Soldurmam” sözleri itibarıyla da bir annenin, bir kadının duygularını, hassasiyetini, kutsallığını anlatan bir şarkı. Ben bu şarkıyı okurken stüdyoda iki kere tansiyon sebebiyle bayılma nöbetleri geçirdim. Çünkü annemin yaşadıkları hep gözümün önüne geldi. Annem Alzheimer hastası ve geçtiğimiz ay cilt kanserine yakalandı. Acil ameliyatlara alındı. Bu olaylar beni derinden etkiledi. O yüzden bu şarkım yalnızca kadınlar ve anneler için...
◊ Ülkemizde kadına şiddet ve taciz olayları gündemdeyken bu şarkının ayrı bir önemi var sanırım.
- Evet, şiddetin Türkiye’deki ilacı olacağına inanıyorum. Çünkü müzikle bütün kötülük kapılarının kapanacağına ve tedavi edileceğine inanıyorum. Hastalar bile müzikle tedavi ediliyordu geçmişte. Bu şarkıyı dinleyen hiçbir erkek kadına şiddette bulunamaz, iddia ediyorum.
◊ Sizin yaptığınız şarkılarda ya da kıyafetlerinizde hep bir mesaj var...
- Bütün kıyafetlerimle doğaya, kadına, çocuğa, hayvanlara yapılan şiddetin karşısındayım. Çevreciyim ve bütün ödül törenlerinde insanlara mesaj veren kıyafetler giyiyorum. Doğayı, denizleri o kadar çok katlettik ki artık oksijen alamayacak duruma geleceğiz. Binalar, santrallerle yok ediliyor geleceğimiz. Biz topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Biz toprağın değerini bilmeyerek kendi sonumuzu hazırlıyoruz.
◊ Hayır kurumları ve vakıfların özel gecelerine de katılıyorsunuz. Ama hiç göz önünde değilsiniz...
- Dünyada benim gibi ikinci bir şarkıcı yok. Dünya genelinde Türkiye başta olmak üzere yine engelliler yararına konserler verdim. Bu gelirle korunma evinden tutun da hastanelerin diyaliz makinelerine, binlerce akülü sandalyenin teminine kadar katkıda bulunmaya çalıştım. Türkiye’de tekim. Çünkü sanatçılar kameralar ordusuyla giderler bu noktaları ziyaret ederler ve bir daha onların yüzünü göremezsiniz.
TARLA İŞÇİLİĞİNDEN KOMİLİĞE KADAR HER İŞİ YAPTIM
◊ Pandemi döneminde sosyal sorumluluk projelerine yardımlarda nasıl bir yol çizdiniz?
- Engelliler için online yardım gecesi düzenledik. Birinde antika mezatı yaptım. Sanatçıların kıyafetlerini açık artırmayla satışa sunduk. Geliriyle engelli çocuklara sandalye temin ettik. Down ve otizimli çocukların eğitim aldıkları okul ihtiyaçlarına da destek oluyoruz. En son geçen hafta Kızılay ile birlikte Mardin Nusaybin’deki 05-15 yaş arasındaki özel çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşıladık.
◊ Bunları neden çok dillendirmiyorsunuz?
- Bu adı üstünde hayır çalışması. Bence bir insandaki en büyük erdem geldiği yeri unutmamasıdır. Ben Beykoz’da bir gecekonduda dünyaya geldim. Okul hayatımda tarla işçiliğinden komiliğe kadar her yerde çalıştım. Ama çok mutluyduk.
◊ Peki ne değişti şimdi, büyü bozuldu mu?
- İlkokulda bize sağlık, sosyal yardım vakıfları kılık kıyafet veriyordu. Şimdi ben bir yerlere gelmeye başladığımda bana yardım eden derneklerin himayesindeki çocukları giydirebiliyorum.
◊ Peki sanat hayatınızda sizi üzen bir olay var mıdır?
- Bizden sonra Türk sanat müziğinde hiç kimse yetişmedi. Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Münir Nurettin Selçuk’lar öldü gitti. Kimler kaldı? Bülent Ersoy, Muazzez Abacı, Gönül Yazar, Emel Sayın, Mustafa Sağyaşar. Onlardan sonraki genç nesilde de bir tek Yılmaz Morgül var. Kimse bizi takip etmiyor. Öz müziğimize kimse sahip çıkmıyor.