Yılmaz Erdoğan ne demek istedi

Güncelleme Tarihi:

Yılmaz Erdoğan ne demek istedi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 2016 15:55

Yılmaz Erdoğan “Ekşi Elmalar” filmiyle gündemde olduğu kadar bir röportajında söylediği şu sözleriyle de konuşuldu: “Politik olan bir ucuyla güncel olandır. Felsefi olan daha geniş zamanlara yayılandır. Ben felsefeciyim. Felsefeci değilsen sinemadan bahsedilemez.” Konsey, Erdoğan’ın bu iddialı sözlerini masaya yatırdı.

Haberin Devamı

Onur Baştürk:
Böyle iri lafları duyduğum zaman irkiliyorum. Çünkü böyle şeylere seyirci karar verir. Filmlerinde en sıkı felsefi soruları çat çat soran Michael Haneke ya da Kubrick’in “Felsefeciyim” ibareli bir açıklamasını duyduğunuzu düşünün; komik kaçar.
Böyle şeyler demelerine gerek yoktur. Zaten filmleri yeterince açıktır. Yılmaz Erdoğan’ın bu egolu açıklaması bu yüzden irkiltici ya. Kendini filmlerinden üstün görmeye başlamış.
Melike Karakartal:
Doğru sözler. Esen rüzgar, “Kendini tanımladığın ne varsa, eğer işime gelmiyorsa onu senin elinden alırım” diyor. Politik rüzgar nereden esiyorsa ters yönde duranlar itibarsızlaştırılıyor, bunu pek çok isimde gördük.
Yılmaz Erdoğan herhangi bir konuyla ilgili eleştirisini bir başkasının hassasiyetlerini kaşıyacak şekilde yapan, tepkisini, kendi gibi düşünmeyenleri rahatsız ederek ortaya koyan biri olmadı. Hiçbir zaman “taraf” görünmedi, çünkü o sularda yüzmedi.
Aynı dediği gibi soru soran, düşündüren; hikaye kurma ve anlatma becerisiyle, yeteneğiyle, derinliğiyle toplumun her köşesinden insanı yakalayan bir sanatçı oldu. Tüm bunları bir arada bulunduruyor olması ve işleri, onu günümüz sanatçıları içinde başka bir yere koyuyor.

Yılmaz Erdoğan ne demek istedi


Ömür Gedik:
Sinemada her türe felsefe katabilirsiniz, korku filmine bile! Ve bu, o filme değer katar. Ben felsefesi olan filmleri şahsen çok daha fazla seviyorum. Seyirci üzerindeki etkisi uzun, izleri derin oluyor. Felsefesi olmayan filmler de yok değil tabii. Onlar da başka özellikleri ile ön plana çıkabilirler. Ama onlar da Yılmaz Erdoğan’ın da dediği gibi asla zamana yayılamazlar. 
Cengiz Semercioğlu: Yılmaz Erdoğan dünkü Kelebek’te de ruhani yönünü ilk kez gözler önüne serdi.
Ben Yılmaz’ı çok daha olgunlaşmış, derinleşmiş gördüm.
Burak Özdemir’in kitabı “Levh-i Mahfuz”dan etkilendiğini kendisi de söylüyor.
Herkese da tavsiye ediyor bu kitabı. Maddiyat yönlerini törpülemiş, daha çok maneviyata önem veren bir Yılmaz Erdoğan var artık. Felsefeciyim derken bunları kastetmiş olabilir...

Haberin Devamı

Kerem ve Songül’ün ilişkisi neden bitti?

Haberin Devamı

Melike Karakartal:

Her ilişkinin kendine has dinamikleri var. Evliliği “nihai mutlu son” olarak görüyorsanız, uzun süren ama evlilikle noktalanmayan bir ilişkiyi “başarısızlık” olarak görebilirsiniz. İlişkileri belirli bir çerçeveye sığdırma baskısı söz konusu değilse, biten ilişkiyi “yeni bir başlangıç” olarak da görebilirsiniz. İnsanlar hayatlarının belirli bir dönemini paylaşıyor ve başkalarıyla yeni hayata yelken açıyor. Bunu “bitiş”, “başarısızlık” yerine “yenilik”, “başlangıç” gibi kelimelerle tanımlayabilirsiniz. 

Yılmaz Erdoğan ne demek istedi


Ömür Gedik: İlişkiler yıpranıyor ne yazık ki. Bir ilişkiyi devam ettirme noktasında evli olmak tabii ki ekstra bir bağ. Ama temelde ortak paylaşımlar ve emek vermek önemli. Herkes kendi kariyerine odaklanır ve ilişkiye çantada keklik diye bakarsa kuş uçar gider. Songül ve Kerem’in 8 yıllık ilişkilerinde yorgunluk olabilir. Umarım barışırlar. Ve bence barışırlarsa evlenirler.

Onur Baştürk

Haberin Devamı

Eğer bir ilişki evliliğe gitmiyor diye bitiyorsa zaten çoktan bitmiştir. İki taraf da çocuk değil. Koca koca insanlar. Sanatçılar bir de... Bu arada itiraf etmek istiyorum: Songül Öden ve Kerem Alışık bunca sene beraber miymiş, yeni öğreniyorum!

 Cengiz Semercioğlu: Boğaz kenarında yürüyüş yaparken ilişkisi bittiği için mi dua ediyordu acaba Kerem? İşin şakası bu tabii ama evlilik ve çocuk olmayıp sürüncemede kalan ilişkiler eninde sonunda bitiyor. Çünkü kadın tarafının haklı olarak evlilik ve çocuk beklentisi ilişkide baskın olmaya başlıyor. Songül Öden de 39 yaşında ve evlenip çocuk sahibi olmak istemiş olabilir. Kerem istemediyse, ilişki bu yüzden bitmiştir.

Haberin Devamı

Neşeli hayatınardındaki dram

Tıpkı Kerimcan Durmaz gibi bir sosyal medya fenomeni olan Caner Çalışır, çoklu organ yetmezliği nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Fenomenlerin telefonda geçen hayatı sanıldığı kadar “neşeli” değil mi? Konsey üyeleri fenomenlerin ruh halini mercek altına aldı.

Yılmaz Erdoğan ne demek istedi


Cengiz Semercioğlu:
Sadece eşcinsel kimliklerini eğlence unsuru yaparak gündemde olan bu tipleri en sert eleştiren benim. Ama bu işte en büyük kabahat medyanın. Şarkıcılar, futbolcu eşleri bile yanlarına gidip poz veriyor, gazetelere haber olmak için. Medyaya çağrı yapıyorum, prim vermeyin...
Melike Karakartal:
Sadece fenomenlerin değil, sosyal medyada pek çok “neşeli” hayatın ardında dram var! Fenomenler profillerde arzu ettikleri hayatın tiyatrosunu oynuyor. Üzerlerindeki baskıyı, mutsuzlukları yansıtmak yerine, neşeli profil çizerek mümkün olduğu kadar like almak...
Kim bilir ne kadar yorucudur.. Umarım bir an önce iyileşir.
Ömür Gedik: Caner’e geçmiş olsun. Hastalık sadece sosyal medya fenomenlerinin değil, herkesin başına gelebilir diye düşünüyorum. 
Onur Baştürk:
Fenomenlerin hayatlarını anbean yansıtmak zorunda kalmalarını yorucu buluyorum. Düşünsenize 10 dakikada bir telefon elinizde, bıdı bıdı konuşuyorsunuz takipçilerinize. Bunu hep yapmak zorundasınız çünkü var oluş sebebiniz bu! Caner Çalışır da sanırım bundan yoruldu ve vücudu iflas etti.

Haberin Devamı

İyi bir kimya yakalayacakları belliydi 

Kanal D’nin yeni dizisi “Vatanım Sensin”de beraber oynayan Bergüzar Korel-Halit Ergenç çifti daha ilk bölümle çok iyi bir reyting başarısı elde etti. Ergenç ve Korel, “çift” olmanın avantajını da yaşıyor olabilir mi?

Yılmaz Erdoğan ne demek istedi

 

Melike Karakartal:
Birlikte iyi bir kimya yakalayacakları belliydi.
Üstelik ikisi de çok iyi oyuncu. Bu başarının tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Dönem dizileri benim her zaman favorim, umarım uzun zaman bizimle birlikte olurlar bu diziyle...
Onur Baştürk:
Diziyi izledim, çok heyecanlı ve başarılı. Ergenç ve Korel gerçek hayatta iyi bir çift ama bu kimyayı tekrar ekranda (Binbir Gece’de olduğu gibi) yakalamaları zor olabilirdi. Bu diziyle bunu aşmış, epey ileriye götürmüşler.
Cengiz Semercioğlu:
“Vatanım Sensin” iyi başladı. İzleyicinin çoğunluğu hikayenin iyi ve çiftin birbirine yakıştığı konusunda hemfikir...
Kıvanç Tatlıtuğ ve Tuba Büyüküstün’ün dizisi gelecek önümüzdeki haftalarda karşısına. “Muhteşem Yüzyıl” ise perşembeden kaçmış duyduğuma göre. Reklam kuşakları açıldığında hikayesiyle seyirciyi tutmayı başarırsa, “Vatanım Sensin” bu yılın yıkılmayan dizilerinden olacaktır.
Ömür Gedik:
Evli bir çiftin aynı dizide karşılıklı oynaması tabii ki izleyicide ayrı bir merak uyandırıyor.
Tüm bunlar bir yana elbette iki iyi oyuncunun karşılıklı döktürmesi söz konusu. Ayrı ayrı bile olsalar bir diziyi sırtlayabilecek iki ismin güç birliği olarak da bakabiliriz olaya. 

Gülşen neden son dakikaya kadar bekledi? 

Gülşen, 20’nci yıl albümünü tamamlayan Demet Akalın’a son dakikada bir şarkı yaptı ve Akalın bu şarkı için albümü geciktirdi. Gülşen’in şarkı hediyesi bir dostluk mu yoksa iyi bir strateji mi? Konsey değerlendirdi...

Yılmaz Erdoğan ne demek istedi


Melike Karakartal:
Bu stratejik bir dostluk hamlesi gibi görünüyor!
Hoş, doğal sebeplerden de olabilir ama iki türlü de Demet Akalın’ın albümüne yarayacak bir gecikme olur bu. Akalın’ın albümünü geciktirmesi ve Gülşen’in şarkısı için beklemesi merak yaratıyor.
Cengiz Semercioğlu:
Neden son dakika?
Bu albümün ne zaman çıkacağı belli değil mi?
Şarkı vereceksen, ona göre hazırlar verirsin.
Gülşen’in yaptığı, sanatçı egosunu tatmin etmek olmuş. Hani bakın benim şarkılarım o kadar güçlüdür ki, albüm çıkışlarını erteletir algısı yaratmak için. Amacına da ulaştı, Demet erteledi albümünü.
Şarkıyı göreceğiz, albüm erteletecek kadar başarılı mıymış bakalım...
Onur Baştürk:
Bence şarkı çoktan hazırdı ama haber olsun diye son dakikada albüme girmiş havası yaratıldı. Bu haberler hem Gülşen’e hem de Demet Akalın’a yaradı. Çifte strateji!
Ömür Gedik:
Gülşen de Demet de DMC sanatçısı. Birbirlerine stratejik hamlelerle zarar vereceklerini sanmıyorum. Yapılan hem dostluk anlamında hem de stratejik anlamda doğru bir hareket.

Cadılar Bayramı
ve Cumhuriyet aynı anda kutlanmaz!

Cumartesi bazı mekanlarda hem Cumhuriyet hem de Halloween kutlaması aynı anda yapıldı. Özellikle Beşiktaş’taki ünlü mekan Vogue’daki ikili kutlama çok dikkat çekti. Konsey bu durumu pek sevmedi. 

Yılmaz Erdoğan ne demek istedi


Ömür Gedik: Cumhuriyet Bayramı’nın Halloween’le aynı anda kutlanmasına büyük öfkeliyim. O partiye giden herkesi de kınıyorum. Saçmalıkta son nokta.
Cengiz Semercioğlu: Ne yapmamızı bekliyor arkadaşlar? Yüzümüzün yarısına Türk bayrağı yarısına cadı resmi çizip partiye mi katılalım? Cadılar Bayramı’nı Cumhuriyet Bayramı’yla yan yana düşünmek bile yeterince ayıpken bunlar partisini düzenlemişler. Cumhuriyet’e saygısızlıktır bu, Vogue’a hiç yakışmadı...

Yılmaz Erdoğan ne demek istedi


Onur Baştürk: Cadılar Bayramı’yla Cumhuriyet’i aynı anda kutlamak über manasız bir durum. Ama söyleyeyim, cumartesi gecesi Cadılar Bayramı’nı kutlayan çok mekan vardı. Gençler Cadılar Bayramı peşindeydi. Acı ama gerçek.
Melike Karakartal: Modern Türkiye’nin kuruluşunu esasında bir Hıristiyan dini bayramı olan Halloween ile yan yana getirip parti gecesine dönüştürmek biraz izansızlık olmuş. Bir Amerikalının 4 Temmuz ile Kurban Bayramı’nı bir arada kutlaması kadar abes.

 

 

BAKMADAN GEÇME!