Güncelleme Tarihi:
Cengiz Semercioğlu: Kaftanla güzeldi ama Onur’a verdiği fotoğrafta kaftanın önünü açıp mayoyla kaldığı anda ‘ne gerek vardı’ dedim.
Bodrum da olsa bir gece partisine mayoyla katılmak ‘yersiz’ geldi bana. Gündüz beach’e Hermes çanta ve pırlantalarla inmek nasıl yersizse, Ece’nin ‘gece mayosu’ da bana aynı duyguyu uyandırdı...
Onur Baştürk: Ben beğendim. Ece kimseyi takmayan, kendine özgü stili olan bir kadın.
Kaftanın önünü açmasa aslında altında mayo olduğunu kimse anlamayacak. Yani kıyafetinin iki türlü versiyonu var aslında. Cesur buldum ben!
Ömür Gedik: Onur beğendi, Cengiz eleştirdi Ece Sükan’ın bu seçimini.
Ben de Onur gibi beğendim. Özensiz değil, tam tersine farklı ve yaratıcı buldum bu seçimi. Herkese gitmez ama Ece’ye yakışmış.
Zamansız olmak tam da budur işte
Ajda Pekkan’lı Magnum reklamı hafta içi yayınlandı. Hem reklam filmi hem de tanıtım gecesine dair yorumunuz nedir?
Onur Baştürk: Elbette gayet fit olan Ajda’nın gündelik hayatında dondurma yeme ihtimaline bu reklam filmiyle dahi inanmıyorsun. Ama zaten amaç başka bir şey olmuş. Markanın değil de Ajda Pekkan’ın tanıtım filmi gibi. Mert Alaş da tamamen Ajda’ya yoğunlaşmış. Dolayısıyla markadan çok Ajda konuşuldu. Belki de istenen buydu.
Ömür Gedik: Reklama bayıldım, metin yazarı kimse özellikle tebrik ediyorum... Ajda’yı tüm doğallığı ve içtenliğiyle izleyici ile buluşturarak reklama samimiyet katmış. “Sahneye çıktığım gün süperstar olmadım, bazen çocuk bazen amatör oldum... Ama hep olmak istediğim Ajda oldum, içimdeki hazzın sesini duydum, bu yüzden zamansız oldum” cümleleriyle aslında başarının sırrını da açıklamış. Çekimler ve Ajda zaten 10 numara. Tanıtım gecesindeki eğlenceyi, dansları tüm Türkiye story’lerden izledi. Reklam kadar tanıtım gecesi de ilgi gördü ve konuşuldu. Yılın en başarılı işi diyebiliriz bence.
Cengiz Semercioğlu: Ajda Pekkan reklamda, “Zamansız oldum, bakın Magnum kadını bile oldum” diyor ya, durumu en iyi şekilde özetliyor zaten. Ajda’nınki gerçekten de büyük bir başarı, zamansız olmak tam da budur işte. Bu yaşında parfüm ya da moda değil bir hızlı tüketim markasının yüzü olmak dünyada kaç kadına nasip olur?
Müthişsin Ajda!
Medya bazen kaynana rolünde oluyor
Neslihan Atagül Doğulu kendisine “Hamile misiniz?” diye soran medyaya, “O kadar soruyorsunuz ki, sonunda siz hamile kalacaksınız” dedi. Bu yanıta ve durmadan her şeye “Ne zaman?” diyen medyaya ne diyorsunuz?
Ömür Gedik: Neslihan’ın isyanını anlıyorum da, “O kadar soruyorsunuz ki sonunda siz hamile kalacaksınız” cümlesindeki mantığı pek anlayamadım! O anda ne diyeceğini bilemedi herhalde. Medyanın “ne zaman” sorularına gelince; bitmez o sorular. Sevgililer ne zaman evlenir, evliler ne zaman çocuk yapar, küsler ne zaman barışır, bu “ne zaman”lar sürüp gider...
Cengiz Semercioğlu: Evlilik ne zaman, çocuk ne zaman, boşanma ne zaman... Sürekli bir aksiyon peşinde muhabirler. Ne yapsınlar onlar da bir haber çıkarmaya çalışıyorlar, o yüzden bu aynı bıktıran sorular. Ama biraz daha derslerine çalışsalar belki çok daha renkli işler çıkaracaklar. Neslihan da tepkisinde haklı, güzel söylemiş.
Onur Baştürk: Bu sorular bitmez. Aslında dünya da böyle. Çünkü insanların ünlü çiftlere dair en çok yanıtını merak ettiği sorular bunlar. Özellikle de hamilelik sorusu. Bir yandan Neslihan’ı da anlıyorum. Durmadan bu soru sorulması bunaltıcı. İnsan üzerinde baskı da hisseder. Medya bazen kaynana rolünde oluyor, orası bir gerçek.
Nusret için iyi bizim için kötü
İsrailli model Bar Refaeli’nin “Türkiye’de tanıdığım tek ünlü Nusret” açıklamasını nasıl buldunuz? Bu iyi mi, kötü mü?
Onur Baştürk: Kötü tabii. Yurtdışında tek bilinen Türk ünlünün ya da markanın Nusret oluşu ne kadar iyi olabilir?
Bu hepimiz için düşündürücü ve acıklı bir sonuç. Nusret adına iyi tabii. Akla gelen tek kişi şu anda o.
Ömür Gedik: Nusret geçenlerde Cannes’da kırmızı halıyı tuzladı daha ne olsun, daha ne kadar tanınsın. Eskiden Tarkan’ı bilirlerdi, şimdi Türk markası olarak Nusret var artık.
Nusret tanınmaya devam etsin ama sanat ya da spor dünyasından da bir dünya markası çıkarsak daha güzel olur tabii.
Cengiz Semercioğlu: Doğruyu söylemiş, kimi tanıyacaktı ki başka? Geçen ay Milano’da İtalyanlarla bir akşam yemeğindeydik. Masada bulunan biz iki Türk’e, “Bildiğiniz ünlü bir İtalyan var mı” diye sordular, “Eski modacılar ve Berlusconi olmasın ama” diyerek... Kimseyi bulamadık, “Ferzan Özpetek” dedik. “Biz artık isim çıkaramıyoruz” diye yakınıyorlardı. İtalyanlar bile bunu derken bizde tek tanınan ismin Nusret olması şaşırtıcı değil. Ayrıca Nusret dünyaca ünlü bir fenomen artık.
Cimriler listesine adını yazdırır
Murat Boz, valeye 200 lira verdi, üstünü almayı unuttu. Sonra paranın üstünü istedi ve olay oldu. Hatta İrem Derici, “O kadar kazanıyoruz, ne olacak?” dedi. Konsey bu vale problemi hakkında yorum yaptı.
Ömür Gedik: Vale ücretlerinin çoğu yerde abartılı olduğunu düşünüyorum ve acıyorum gerçekten de o paralara. Ama vale olarak çalışan birinin cebine girecek harçlık konusunda aynı şeyi düşünmem.
Çok para kazananların arada da olsa kazandıklarını paylaşmalarından yanayım. Ben de Murat’ın para üstünü unutmasına “o kadar kazanıyor ne olacak?” derdim yani. Ayrıca o para üstü unutulduysa, unutulacağı varmış demek ki.
Cengiz Semercioğlu: Sadece ünlü diye neden 200 lira versin ki valeye? Ama veriyormuş gibi yapıp sonradan istemek en kötüsü... Ya 200 lira paranın üstünü bekle, ki bunda ayıp hiçbir şey yok. Ya da verdiysen sonra arayıp isteme, çünkü bu ayıp işte.
İrem’in söylediği de doğru değil, sanatçılar Rus oligarklar ya da Arap şeyhleri gibi davranmak zorunda değil. Bu hareketiyle Murat Boz, Emrah’tan sonra cimriler listesine adını yazdırır dikkat etsin...
Onur Baştürk: Tabii ki parasının üstünü isteyecek. Valenin 200 liranın üstüne yatmış olması çok çok ayıp. “Üstü kalsın” dememiş ki Murat Boz sonuçta. İrem Derici’nin “Çok kazanıyoruz” diye Murat’ı eleştirmesi de olmamış. Çok kazanıyor diye valeye parasını saçmak zorunda değil ki...
Sarkmaktansa sıkı ve fit olmak iyi
Deniz Akkaya bir defilede, Biricik Suden ise spor salonunda “kaslı” görüntüsüyle gündeme geldi. Kaslı kadın ünlüler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cengiz Semercioğlu: Deniz’i ilk kez bu kadar maskulen buldum... Hele podyumda kısa taytla bir yürüyüşü vardı, birazdan birini dövecek herhalde dedim. Biricik o kadar değildi, karın çalışmış daha çok... Ama genel olarak kadınların bu kadar sert hatlara sahip olması güzel değil. Erkek oyuncular bile vücut yapma işini abarttığı zaman “ne gerek var” diyoruz, kadınlar da aynı modaya uydu...
Onur Baştürk: Deniz Akkaya inanılmaz olmuş biyonik kadın gibi kaslı görüntüsüyle. Biricik Suden’in karın kaslarına da inanamadım. Fazla maskulen duruyor bir yandan. O kadarına gerek var mı?
Ömür Gedik: Okuduğum habere göre; Deniz Akkaya o vücudu yapmak için günde 3 saat çalışıp, vitamin takviyesi de alıyormuş.
Demek ki seviyor o halini. Kaslı ünlü kadınlar eleştiren çok oluyor ama ben abartmadıkları sürece beğeniyorum. Yaş ilerledikçe sarkmaktansa sıkı ve fit olmak daha iyi.