Güncelleme Tarihi:
Yakın arkadaşınızın (Mert Yazıcı) sevgilisini (Afra Saraçoğlu) bir başka erkekle “gereksiz samimi” gördüğünüzde bundan rahatsız olmanız normal.
Kubilay Aka gibi, kimse istemez böyle bir tabloya şahit olmayı.
Kadın da olsanız, erkek de olsanız insan arkadaşını korumak güdüsüyle hareket eder.
Üstelik, “Yalı Çapkını” dizisinin Ferit’i olarak yıldızı parlayan Mert Ramazan Demir’in alkolün de etkisiyle rol arkadaşı Afra Saraçoğlu hakkında çirkin sözler sarf ettiğini söyleyenler de var.
Aşırı samimi mi davrandılar, yoksa ortada ileri geri konuşma mı var, orası biraz muallak.
Ama her iki senaryoda da Kubilay Aka haklı. Tepki göstermesi yerinde.
Yalnız gelelim tepkinin kendisine...
Üzerine yürümek, kavga çıkarmak nedir?
Haklıyken haksız konuma düşmek diye tam da buna denir.
Diyelim ki birinci senaryo doğru. Yani ortada bir yakınlaşma var...
Çekersin Afra’yı kenara, “Kızım hayırdır, n’oluyor? Mert görse rahatsız olur” dersin, olur biter.
Sonra durumu arkadaşına aktarırsın, gerisi seni ilgilendirmez.
Diyelim ki ikinci senaryo doğru. Yani ortada arkadaşının sevgilisine bir saygısızlık var...
O zaman da önce
Afra’yı korumaya alırsın, sonra da oradaki “ilgili kişileri”, “arkadaşın alkollü durumu”ndan haberdar edersin.
Yapım şirketinin partisi bu. Herkes orada.
Sen evine gönderileceğine, o evine gönderilir.
Böyle fevri davranarak her iki senaryoda da “meydanı boş bırakmış” oldu Kubilay.
Şöhretin bedeli gibi, bu da fevriliğin bedeli işte.
Dersimiz: Hayat Bilgisi
Konumuz: Tolga Karel
“Yaprak Dökümü” dizisiyle şöhretin zirvesindeydi Tolga Karel. Sektörün en gelecek vaat eden jönlerinin başında geliyordu.
Sonra keskin sirke gibi küpüne zarar verdi, kendi kendini bitirdi:
◊ “Tolga Karel basın mensuplarına orta parmak işareti yaptı...”
◊ “Tolga Karel Beyoğlu’nda bir barda dayak yedi...”
◊ “Tolga Karel lüks aracıyla Taksim’de ters yöne girdi, bir taksiye çarptı...”
◊ “Tolga Karel uçakta alkollü halde rezalet çıkarınca dayak yedi...”
◊ “Tolga Karel’den mahalleli yaka silkti: Perdesiz evinde çıplak dolaşıyor...”
◊ “Ev sahibi Tolga Karel’den şikayetçi oldu: Aylardır kira ödemiyor...”
Bir skandala karışmadan, dayak yemeden haftası geçmiyordu.
Cebinde 83 dolarla Amerika’ya gitti, sağlık turizmi işine girdi, battı.
TIR şoförlüğü yapmaya başladı.
Nereden nereye... Bir ibret vesikası gibiydi. Ama başına gelen bin musibetten bir nasihat almış gibiydi.
Emek, alın teri, sabır, sorumluluk ve düzgün insan olmakla ilgili paylaşımlar yapmaya başladı.
İşine dört elle sarıldı. Bir TIR’la yola çıktığı Amerikan çöllerinde lojistik şirketi sahibi oldu.
Eşine dört koldan sarıldı.
Huzurlu bir evlilikte üç çocuk sahibi oldu.
Şimdi yeni bir diziyle ekrana geri dönüyor.
Bir ibret vesikasıyken, hatalarını kabullenip onları düzelttiğinde işlerin nasıl tekrar yoluna gireceğinin kanıtı gibi Tolga Karel.
Çuvallamış, dibe vurmuş birçok insan için, bataktan kurtulmanın timsali.
Tolga yazsın Merve okusun
Umalım ki geçmişteki hatalarını bir daha tekrarlamasın Tolga Karel.
Hatta hayatını, hatalarını, yaşadıklarını, çıkardığı dersleri şöyle samimice anlattığı güzel bir kitap yazsın.
Yazsın ki bunca çaba boşa gitmesin, başkalarına da yol göstersin.
Mesela Merve Boluğur’a...
Benzer hikâye aslında: Kariyerini bitirme, hata üstüne hata, sürekli birileriyle didişme, sonu hüsranla biten ilişkiler...
En son bir AVM’de elinde içki şişesiyle tanımadığı bir adamın masasına otururken görülmüş.
Tuhaf tuhaf sorular sormaya başlayınca adam kalkıp başka masaya geçmiş. O da bir dizi yıldızıydı.
Şimdi yalnız, ailesiyle yaşayan, talep görmeyen bir “eski star”...
“Keşke Tolga yazsa, Merve okusa” diye geçiyor insanın içinden.
Çünkü hiçbir şey için geç değil.
Tolga Karel bunun kanlı canlı örneği.