Yasemin Yalçın: "Arabesk duygulu insanların müziğidir"

Güncelleme Tarihi:

Yasemin Yalçın: Arabesk duygulu  insanların müziğidir
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 19, 2014 23:45

Komedi dünyasının “binbir surat”ı Yasemin Yalçın, sevenlerine sürpriz yaptı, albüm çıkardı. 70’lerin arabesk şarkılarını bir araya getirdiği “Arasırabesk”le “yorumcu” özelliğini bilmeyenleri şaşırtan ünlü oyuncuyla buluştuk, hem müzik yolculuğunu hem de “arabesk” önyargılarını konuştuk.

Haberin Devamı

Bugüne kadar sizi sadece oyuncu kimliğinizle tanıyorduk, albüm çıkararak herkesi şaşırttınız...
- Şaşıran çok kişi olsa da beni yakından tanıyanlar durumu pek yadırgamadı. Çünkü ruhumda her zaman bir şarkıcı kimliği taşıdım. Çocukken saç fırçasını mikrofon yapıp şarkı söyleyen tiplerdendim, severdim şarkı söylemeyi. Hatta ortaokuldaki müzik hocamız bestekar Necdet Dönmez, bana klasik Türk müziği dersi vermişti. Bir de oyunculuk ve şarkıcılık birbirine benzeyen, yan yana duran işler aslında.

Daha önce Suzan Kardeş’in “Makyaj Odası Şarkıları” albümünde “Taht Kurmuşsun Kalbime” şarkısını seslendirmiştiniz. Müzik iştahınızı bu çalışma mı kabarttı?
- Müzik içimde hep vardı. Suzan’ın albümü için stüdyoya girdiğimde, söylediğim şarkının altyapısı tam olarak hazır değildi. Aklımda kaldığı kadarıyla okudum, yine de ses getiren bir çalışma oldu.

Ondan önce de “Gel sana albüm yapmalım” teklifleri alıyor muydunuz?
- Teklifler geliyordu ama bizim zaten yürüyüp giden işlerimiz olduğu için hiç böyle bir işe kalkışmamıştım. Bir gün Mazlum Çimen’le sohbetimiz sırasında albüm fikri ortaya çıktı. İş olarak da uygun bir dönemime denk gelince “Neden olmasın” dedim.

Konservatuvarda şan bölümünü seçmeyi çok istemişsiniz aslında ama tiyatroyu tercih etmişsiniz, neden?
- Tiyatro hiç denemediğim ve yapmadığım bir şeydi. Bu yüzden daha cazip geldi. Ailede de tiyatroyla ilgilenen biri yoktu, o yüzden tiyatroyu seçtim.

Ailenizde müzikle ilgilenen biri var mı peki?
- Yok ama hepimizin sesi çok güzeldir. Annem vefat edene kadar her salı onun evinde toplanır meşk ederdik; şarkılar, türküler, ağıtlar... Annem 78 yaşında bile usül ve erkana göre şarkı söylerdi.

Albümün önsözünde de “Annem için söylediğim şarkılar” yazıyor zaten...
- Evet, bunu anneme dinletmeyi çok isterdim çünkü albüm yapmamı çok istemişti. Konservatuvarda öğrenci olduğum yıllarda annem oturmaya gelen bir komşuya “Yasemin tiyatrocu oldu” dedi. Kadıncağız da herhalde gözünde Türkan Şoray’ı, Filiz Akın’ı
canlandırdı, sonra benim kotlu tişörtlü halime baktı, “Yaaaa, Allah allah” dedi. (Gülüyor)

Komiklik kimden geliyor?
- Babamdan... Babam ağır ama çok esprili bir adamdı, aynı Süleyman Demirel gibiydi. Tip olarak da, üslup olarak da ona çok benziyordu... Hatta Demirel’i ziyaret ettiğimde kendisine de aynı şeyi ilettim.

SEDA SAYAN BENİM SINIF ARKADAŞIMDI
Tür olarak niye arabeski tercih ettiniz?
- Arabesk duygulu insanların müziğidir. Ben de çok duygusal bir insanım. Bunun dışında arabesk bana 70’li yılları ve artık günümüzde unutulan değerleri hatırlatıyor.

Yeni nesil arabeski seviyor mu dersiniz?
- Seviyorlar bence. Birçok şarkıya eşlik ediyorlar, biliyorlar... Ama arabesk duygusu bambaşka bir şeydir. Ben duygularımı 70’lere kilitledim, orada yaşıyorum.

Günümüze adapte olamadınız mı?
- Bir türlü sevemedim. Bu sevgisiz olduğumu göstermez, sıcak bir insanımdır. Sadece kendim gibi olan insanlara sarılıyorum. Mesela hâlâ görüştüğüm ortaokul arkadaşlarım vardır. Ortaokulda Seda Sayan’la da aynı sınıftaydık. İkimizin de büyümemiş çocuk sesi bile çok güzeldi.

Albümünüzle ilgili onun fikrini aldınız mı?
- İşlerin yoğunluğundan görüşemiyoruz. Ama her zaman telefonlaşır, birbirimizin hatırını sorarız.

Albüme girecek eserleri nasıl belirlediniz?
- 70’lerin narinliğini ve güzelliğini anlatan şarkılar seçtik, kalbe hitap etmesine özellikle dikkat ettik. Seçimi Mazlum Çimen ve büyük ablamla birlikte yaptık. Şarkılarımın arasında Müslüm Gürses’in “Sabrıma Borçluyum” ve “Gökyüzü Hüzünlü” şarkıları da var, Arif Sağ’ın “Sarhoş” şarkısı da...

Bu keyfekeder bir albüm mü yoksa konserler verip müzik listelerini zorlamak gibi hedefleriniz de var mı?

- Bu tamamen keyfekeder bir albüm. Bugüne kadar oyunculuk dahil hiç büyük hırslarım, iddialarım olmadı.

“Arasırabesk”in devamı gelecek mi?

- Açıkçası devamının gelmesinden yana değilim. Maddi manevi hiç bir beklentim de yok, sadece çocuklarıma bir hatıram kalsın istedim.

NE KOMİĞİ CANIM BEN HÜZÜNLÜ KADINIM
4 sene sonra “Mihrap Yerinde”yle televizyona dönüş yapmıştınız, dizi neden yayından kaldırıldı?
- Yanlış zamanlama oldu sanırım. Bir de biraz acele ettik galiba... Derli toplu bir iş yaptık ama yönlendirmesini doğru ayarlayamadık. Biz sağlam bir drama yapsak da seyirci daha kolay işlere alıştığı için beklentisi o yöndeydi. Projemiz ziyan oldu diyebilirim. Yapacak bir şey yok.

Çoğu insana göre Türkiye’nin en komik kadınlarından birisiniz, bu hoşunuza gidiyor mu?

- Yok canım ne komiği, ben hüzünlü bir kadınım. Dışa dönük bile değilim, aksine durgun bir yapım vardır. Sadece dostlar arasında dilim çözülür.

Adile Naşit’e benzetenler de var...
- Keşke ucundan kıyısından onun gibi olabilsem. İkimizin dönemi çok farklı ama Adile Abla’dan aldığımız bayrağı taşımaya çalışıyoruz.

Siz komedyenlerden kimleri beğeniyorsunuz peki?
- Türkiye’de komedyenlik yapmak, kahramanlıkla eşdeğer bence. Özellikle kadın komedyenler kendinden çok ödün vererek çalışıyor. Kendimden örnek vermem gerekirse, hamileliğim sırasında “Yasemince”de “Şuayip”i oynuyordum, bu bana inanılmaz dokunmuştu, çok rahatsız olmuştum.

Neden?
- Hamileyken bütün bir gün üzerimde erkek ruhu taşımaktı beni rahatsız eden... Kendi kişiliğimi ve kadınlığımı bir kenara koymuştum. Sadece o dönem de değil, hayatım setlerde uzun saatler çalışarak geçti. Bu yüzden kadın olup komedi yapmaya çalışanlara saygım sonsuz. Binnur Kaya ve Asuman Dabak mesela... Erkeklerden de Cem Yılmaz başta olmak üzere hepsini seviyorum. “Recep İvedik” tartışmaları yüzünden Şahan’ın üzerine çok gidildiğini düşünüyorum. Onun adına ben üzülüyorum. Yaptığı işe şapka çıkarmak lazım, emek verilmiş bir iş. Bu coğrafyada komedi ve mizah yapmak çok zor. Bu yüzden herkesin yolu ve bahtı açık olsun.

Haberin Devamı

YILMAZ ERDOĞAN’LA ARAMIZA FİT SOKMAYIN
İki sene kadar önce Demet Akbağ ile birlikte “Hanımhanımcıklar” adlı bir oyun sahneye koyacağınıza dair haberler çıkmıştı. O proje neden hayata geçmedi?
- Her soruya cevap vermiyorum, bu soruya da cevap vermeyeceğim. Kısmet değilmiş demek ki... Ancak bu oyunu bir şekilde hayata geçireceğim. Hem mizah hem de draması çok güzel bir iş. Nil Sayman’ın yazdığı, Yılmaz Erdoğan’ın da üzerinde oynamalar yaptığı güzel bir metni var.

Yılmaz Erdoğan ile “Yasemince” zamanında ve sonrasında birkaç tiyatro oyununda daha birlikte çalışmıştınız, sonra devamı gelmedi.
- Yılmaz çok yetenekli biri. O gün olmasaydı başka bir gün yeteneğini ortaya koyma fırsatı bulurdu mutlaka. Hiçbir oyuncu sonsuza kadar başka bir oyuncuyla kavilleşemez! Bunu biz de yapamayız. “Yasemince”den sonra hem “Kadınlık Bizde Kalsın” oyununda birlikte çalıştık, hem Türker İnanoğlu’na birkaç iş yaptık. Bunların devamı gelmedi ama hâlâ görüşüyoruz, fit sokmayın aramıza. (Gülüyor)

Haberin Devamı

BAYRAĞI KIZLARI DEVRALACAK
Kızlarınız Eylül ve Eda nasıl?
- İkisi de kocaman oldu. Eylül bir dizide oynuyor zaten... Çok temkinli ilerliyor. İnanılmaz mütevazı, ılımlı ve sevecen biri.

Eda’nın oyunculuğa yaklaşımı nasıl? O da sizin izinizden gider mi dersiniz?
- Eda bu yıl liseye başlayacak. Evet, onun da niyeti tiyatro eğitimi almak...

ERKEK OLMAK İSTEMEZDİM RUHUM KADIN
Bir sabah uyandığınızda erkek olduğunuzu fark ettiniz, deneyimleyeceğiniz ilk şey ne olurdu?
- Erkek olmak istemem açıkçası, ruhum kadın çünkü... Ama bir sabah uyandığımda kendimi erkek olarak bulsaydım herhalde hemen kestirmeye giderim. Önemli olan ruhtur bence.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!