Güncelleme Tarihi:
Moda dünyasının en çok kazanan modellerinden biri olan Gisele Bündchen, kariyerinin zorlu dönemeçlerini hiç çekinmeden anlatıyor.
Anılarını kısa bir süre önce piyasaya çıkan Lessons: My Path to a Meaningful Life (Dersler: Anlamlı Bir Hayata Uzanan Yolum) adlı kitapta toplayan Bündchen, özellikle kariyerinin ilk döneminde yaşadığı zor anları hayranlarıyla paylaşıyor.
Top modelin kitabında yer verdiği olaylardan biri de ilk defilesinde podyuma yarı çıplak çıkmaya zorlanması.
Bündchen kitabında o anları şöyle anlatıyor: "1998 yılında Alexanden McQueen defilesinde üstsüz olarak podyumda yürümem istendi. O dönemde 18 yaşındaydım ve çok az İngilizce konuşabiliyordum. Ağlamaya başladım ve ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. En çok annemin ve babamın bu durum yüzünden ne kadar çok hayal kırıklığına uğrayabileceğini ve utanacağını düşünüyordum. Ağlamaktan göz makyajım tamamen akmıştı. Ağlamamaya çalışıyordum ama gözyaşlarım durmadan akıyordu."
Bündchen, üstsüz bir şekilde podyuma çıkmasının hiçbir şekilde mümkün olmadığını düşündüğünü belirterek "Oradan kaçıp gitmeyi düşündüm" diye anlatıyor kitabında.
Ancak ünlü modelin anlattığına göre hiç beklemediği bir olay meydana geldi. Defilede görev yapan makyajcı onun kendini rahat hissetmesi için vücudunun üst kısmını beyaz boya ile boyadı. Bu şekilde Bündchen aslında üstsüz olduğu halde sanki üzerinde şeffaf beyaz bir giysi varmış gibi göründü.
Podyumların en çok kazanan modellerinden biri olan Bündchen kitabında hayatıyla ilgili pek çok sırrını anlatıyor. Bunlar arasında bir dönem intiharı düşündüğünü de var. Bündchen kitabında bir ara derin bir depresyona girdiğini ve bu yüzden intihar etmeyi düşündüğünü bile açıkladı.
Gisele Bündchen, psikolojik sorunlarının işi gereği ülkeden ülkeye, çekimden çekime koşarken panik ataklarla başladığını itiraf etti. O dönemde hissettiklerini de "Kendimi güçsüz hissediyordum. Dünyanız gittikçe küçülüyor ve siz nefes alamıyorsunuz. Bu benim hayatım boyunca hissettiğim en kötü şeydi" diye anlattı.
Bir dönem hayatındaki her şeyin kendisini öldürmek istediğine inandığını söyleyen Bündchen anlatmayı şöyle sürdürdü: "Önce uçaklardı, sonra asansörler. Ardından tüneller, oteller, çekim yapılan stüdyolar ve arabalar geldi. Sonra bunlara benim kendi evim de eklendi. Her şey bir kafes haline geldi. Ben de o kafesin içinde birazcık hava için çırpınan bir hayvana dönüştüm. Bir çıkış yolu göremiyordum ve bir gün daha bu şekilde hissetmeye dayanamıyordum."
Bündchen, bu umutsuz ruh hali içinde aklına bir anda boşluğa atlayıp bütün bunları bitirmek geldiğini belirti. Daha sonra tıbbi yardım alıp çeşitli ilaçlar kullanarak bu anksiyeteden kurtulduğunu da anlattı.
Top model, bu ruh halinin o dönemde sürdürdüğü yaşam biçiminden kaynaklandığını da yazdı kitabında. "Sigara içiyordum. Bir gün içinde bir şişe şarap ve bol bol kahve tüketiyordum."
Bündchen, ruhsal sağlığını kazanmasında bu kötü alışkanlıkları terk etmesinin de etkili olduğunu belirtti. Bu kararı nasıl aldığını da şöyle anlattı: "Hepsini bir günde bıraktım. Eğer bir şey hayatımda soruna yol açıyorsa onları bırakırım gider."
Gisele Bündchen bütün bu karamsar ruh haline aktör Leonardo DiCaprio ile ilişkisi sırasında sahip olduğunu belirtti. Sigara ve içkiden uzaklaşma kararı verdiği sırada ünlü oyuncu ile ilişkisini de bitirdi. Buna gerekçe olarak da kendini yalnız hissetmesini gösterdi.
Top model, Tom Brady ile evlendikten sonra hayatının düzene girdiğini ancak anne olmanın kendisiyle ilgili bazı sorgulamalara yol açtığını da itiraf etti.
Çocuklarını anne sütüyle beslemenin de kendisinde güven sorunları yarattığını itiraf etti top model. Göğüslerinin şeklinin bozulduğunu düşünerek bıçak altına yatan Bündchen doğumdan bu kadar kısa zaman sonra bunu yaptığı için sonradan pişmanlık duyduğunu da anlattı.
FOTOĞRAFLAR: HÜRRİYET ARŞİV