Ya Sinan Akcıl’a... Ya pilates salonuna!

Güncelleme Tarihi:

Ya Sinan Akcıl’a... Ya pilates salonuna
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 30, 2017 16:40

Ebru Şallı ile ilişki yaşadığı ortaya çıkan Uğur Akkuş, eşi Gonca Akkuş hakkında uzaklaştırma kararı aldırdı. Mahkemeden, ayrıca Gonca Akkuş’un öfke kontrolü için hastaneye yatması kararı çıktı. Sizce bu olayın sonu nereye gider?

Haberin Devamı

Onur Baştürk: Bu olay bence daha nice entrikalara gebe. Neler olur neler. Ebru bir an önce kaçsın kurtulsun derim. Ya Sinan Akçıl’a geri dönsün ya da pilates salonuna. İkisinden biri.
Ömür Gedik: Gonca Akkuş belli ki çok öfkeli. Susacağa da benzemiyor. Bu iş daha çok karışır ve böyle uzar gider. Ebru Şallı’yı sık sık TT’lerde görmeye devam edeceğiz gibi geliyor bana.
Melike Karakartal: Zor bir durum. Aldatıldığını gazetedeki fotoğraflardan gören bir kadının öfkesini anlamak mümkün ama eşiyle aralarında neler geçti, kapalı kapılar ardında ne yaşandı, yakın geçmişlerinde nasıl bir ilişkileri vardı bilemiyoruz. Her kim bu ilişki üçgeninde mağdur durumda ise zarar görmeden bu süreci atlatsın, atlatsınlar...

Ya Sinan Akcıl’a... Ya pilates salonuna


Cengiz Semercioğlu: Ebru Şallı paratoner gibi, bütün magazin bombalarını üzerine çekiyor. Bu pilav daha çok su kaldırır. Ebru Şallı ve Uğur Akkuş ilişkisi biter, Uğur Bey’in eşinden boşanma, ihanet davaları sürer... Günün sonunda Ebru Şallı’ya da ağır bir ‘ikinci kadın’ tazminatı çıkarsa ne olay olur, ama değil mi?

Haberin Devamı

Samimi görünmüyor!

Yeliz Yeşilmen perşembe günü yaşanan yoğun yağışın ardından kızıyla namaz kılarken çektirdiği fotoğrafı paylaştı ve sosyal medyada büyük tepki aldı. Ardından “Allah biliyor içimden geldi” şeklinde açıklama yapan Yeşilmen’in bu paylaşımını samimi buluyor musunuz?

Ya Sinan Akcıl’a... Ya pilates salonuna

Onur Baştürk: Namaz kılarken ya da herhangi bir ibadeti gerçekleştirirken poz vermek gösteriştir. Bir şeyleri ispat etme derdidir. Bu kadar net. Elbette asla samimi olamaz. Üzülüyorum aslında böyle fotoğraflar gördükçe. Hem dini alet etmelerine hem de kendilerini böyle duruma düşürmelerine. Çok yazık.
Ömür Gedik: İçinden namaz mı kılmak geldi, fotoğraflayıp paylaşmak mı onu pek anlamadım! Paylaşımı hiç samimi bulmuyorum, tamamen konuşulmak için paylaşmış bence.
Melike Karakartal: Yaşamının her anını sosyal medyadan paylaşan insanlar için yaşamlarının bir parçası olan ibadet de paylaşılabilir bir durum gibi görünüyor, eleştirilince garipsiyorlar ancak adı üstünde ibadet, mahrem. “Kızımla sinema keyfi” değil. Sapla saman karışıyor.
Cengiz Semercioğlu:
Neden umreye, hacca gidenlere kızmıyorsunuz peki artık? Demet Akalın da kızının namaz kıldığı bir fotoğraf paylaşmıştı, eleştirildi ama medyadan bu kadar dayak yemedi. Yeliz Yeşilmen olunca vurun abalıya daha mı kolay oluyor?

Haberin Devamı

Hepimiz Göksel’iz!

Bu haftanın en çok konuşulan magazin konularından biri Göksel’in lise yıllık fotoğrafıydı. Sosyal medya hesabından fotoğraftakinin kendisi olduğunu doğrulayan şarkıcı, “Beni üzen tek şey; birbirimizi fiziksel görünümümüz üzerinden yargılamamız ve kız çocuklarının üzerindeki yüceltilmiş güzellik baskısı...” dedi. Göksel’e katılıyor, “Hepimiz Göksel’iz” diyoruz...

Ya Sinan Akcıl’a... Ya pilates salonuna

Melike Karakartal: Sosyal medya sayesinde lise koridorlarındaki zorbalık hayata yayıldı. Yapılma nedeni belli kötülüğe cevap vermemenin, dikkate almamanın en doğru yöntem olduğunu savunuyorum. Kötülükle beslenenler ancak yanıt bulduklarında palazlanırlar.
Yetişkin Twitter zorbalarına yapacak bir şey yok ama çocukların buna maruz kalmamaları, örnek almamaları için çaba göstermek gerek.
Ben de ilkokuldayken martı kaşlıydım, ayrıca 80’lerde tas modeli modası vardı, martı kaşlarım ve tas modeli saçlarımla Java yerlisi gibi geziyordum. Buradan tüm Java yerlisi kardeşlerimi selamlıyorum!
Onur Baştürk: Sosyal medya vahşi bir orman artık. Herkes birbirine sövüyor saydırıyor, dalga geçiyor, küçümsüyor.
Göksel’in ergenken çekilmiş fotoğrafı da bunun son kurbanı olmuş. Göksel sonuna kadar haklı. Yapılan yorumun da bir adabı, bir çizgisi olmalı. Ayarı kaçırıyor herkes. Kalp kırmak artık bir sosyal medya milli sporu haline geldi.
Cengiz Semercioğlu: Çocukluk, ilk gençlik çok güzeldir. Ben şimdi kendi çocuklarımın gelişimini izliyorum her halleri güzel... Eminim onlar da büyüdükleri zaman çocukluk, ilk gençlik hallerini beğenmeyeceklerdir. Bu kadar hoyrat olmamak lazım. Göksel’in “Çocuklara sadece dış görünüşü öğretmemek lazım” sözüne sonuna kadar katılıyorum.
Ömür Gedik: Ben de şişe camı gözlüklerle pek bir tuhaftım küçükken.
Ne var ki bunda. Elimden de kedi köpek, tavuk, horoz düşmezdi.
Bunlar Çita ve Çati, biri horoz, diğeri tavuk. Civcivken almıştım, büyüdüler, balkonda bakıyorduk. Çok da eğlenceliydi o fotoğraflar bence. Tabii ki hepimiz Göksel’iz.

Haberin Devamı

Özel
bir ruh
özel
bir ses

Haftaya damgasını vuran konser, Sıla’nın ilk Harbiye Açıkhava performansıydı. Magazin konseyi, Sıla’nın 2007’deki ilk albümünden “Yeni Sezen Aksu” olarak değerlendirildiği bugüne kadar geçirdiği dönüşümü değerlendirdi...

Ya Sinan Akcıl’a... Ya pilates salonuna

Onur Baştürk: Sıla sabırla, azimle, hazmederek kariyerini şahane bir noktaya getirdi. Nitekim bu daha başlangıç. Bundan sonra çok daha iyi işler yapacağına ve hatta biraz risk alırsa Türk popuna yeni bir yön vereceğine de eminim. Son Açıkhava performansı da bunun bir ön adımı gibiydi. Ama “Yeni Sezen Aksu” değil Sıla. Aksu’nun izleri, gelenekleri elbette üzerinde var. Ama hayır, aynı şey değil. Başka bir ruh Sıla. Sezen şarkıyı okurken transa geçer ve gerçekten hüzünden o an mahvolur bazen. Sıla ona göre daha kontrollü, daha performans odaklı...
Cengiz Semercioğlu: İzlemedim ama Sıla’nın repartuvarını beğenmeyen ve ağır bulanlar vardı bu yıl Açıkhava’da... Sıla, Açıkhava’da Tarkan’la kıyaslanıyor ama farkında mısınız ünlüler ve cemiyet hayatı Sıla’yı izlemek için birbiriyle yarışmıyor. Sıla’nın 5 konserine giden ünlü sayısı iki elin parmaklarını geçmez... Neden? Çünkü Sıla markası eksik yönetiliyor.
Ömür Gedik: Sıla konserlerine gidemedim ama çok güzel olduğunu okudum, duydum. Sıla konser sanatçısı olarak kendini zaten uzun zaman önce kanıtlamıştı. Gerek kendi yazdığı şarkıları, gerek duruşu, gerekse de canlı performansıyla Açıkhava’nın kraliçesi olmayı başardı. Tebrik ediyorum.
Melike Karakartal: Sıla’yı bugünkü popüler müzik sahnesinde çok özel bir yere koyan bir sesi, ruhu ve müziği var. “Yeni Sezen Aksu” benzetmesi yapılırken, “Sezen Aksu’nun devamı” gibi algılamıyorum ben, Onur doğru söylüyor, çok farklı. Daha ziyade şöyle vaziyet: 90’larda Türk pop müziği için Sezen Aksu ne demekse, şimdi Sezen Aksu’nun 90’larda olduğu yaşlarda, 2010’larda, o etkiyi dinleyici üzerinde Sıla bırakıyor. Bu sebeple benzetiliyor bence. Nefis ses, nefis yorumcu.

Haberin Devamı

“Sesine kıyamam aşkitom”

Beyaz Magazin programına telefonla katılan Sinan Akçıl, sunucu Ceren Akdağ’ın Instagram hesabında paylaştığı fotoğrafın altına sosyal medya hesabından, adeta kendi “fan”ıymış gibi sevgi sözcükleri paylaştı. Epey mizahı yapılan durumun ardından Akçıl, “Hesabım hack’lendi” açıklaması yaptı. İnanıyor
musunuz?

Ya Sinan Akcıl’a... Ya pilates salonuna

Cengiz Semercioğlu: Sinan benim ufkumu açtı, sosyal medyada paylaştığım yazılarımın, fotoğraflarının altına “Bu yazına bayıldım aşkitom” yazacağım kendi kendime... Yakalanan Sinan oldu ama pek çok ünlünün sosyal medya ekipleri bunu yapıyor. Maksat popülerlik olsun diye...
Ömür Gedik: Ben “hesabım hack’lendi” açıklaması bekliyordum, şaşırmadım. Hacklenmiş de olsa, paylaşımı Sinan yanlışlıkla kendi de yapmış olsa zor bir durum. Ne denebilir ki? Geçmiş olsun.
Melike Karakartal: Her denize düşen “Hesabım hack’lendi” cümlesine sarılıyor. Sinan Akçıl’ın hesabını hack’leyen neden Sinan Akçıl’ı övsün? Yine de insan konduramıyor tabii. Sinan Akçıl kendi telefonunda bulunan veya menajerinin kontrolündeki “fan” hesaplarından “Sesine kıyamam aşkitom” ve benzer yorumlar yazmıyordur yav... Hayır, hayır yazmıyordur.
Onur Baştürk: İnanamadım hesabın hack’lendiğine ama bir hayli eğlenceli de buldum bu durumu. Demek ki Sinan’ın bir alter egosu var. Tıpkı “Dövüş Kulübü” filmi gibi. O kimliği de “hayranı”. Hayranı olan kimlikle yaşıyor ve ara sıra bu tarz şeylerle kendini ele veriyor. Olamaz mı yani?

 

Haberin Devamı

Neyiz... Nerelerdeyiz...

Eda Erol, nişanlısı Alişan’ın “Çok güzel, çok alımlı, çok seksi, herkesi dönüp baktıracak bir kadınla evlenmek istemezdim. Yanımdaki kadın daha normal olmalı. Öyle de oldu şükür, hatta terliğimi de ayağıma getirecek” sözlerine yanıt verdi, “Alişan’a terlik de götürürüm, yardım da ederim” dedi. Magazin Konseyi, Eda Erol’un tavrını değerlendiriyor...

Ya Sinan Akcıl’a... Ya pilates salonuna

Cengiz Semercioğlu: İster terlik götürsün, ister Alişan’ın leğende ayaklarını yıkasın, ne istiyorsa yapsınlar da bunu gözümüze sokmasınlar artık. Kadının küçük görüldüğü, aşağılandığı, hor ve değersiz bulunduğu şakalar bile hoş değil. Kaldı ki Alişan’ın şaka yapmadığı da bir gerçek. Kafası yıllardır böyle çalışıyor Alişan’ın...
Melike Karakartal: Daha önce de aynısını söylemiştim, Alişan’ın bu eril şakaları güldürmüyor. Esra Erol geri adım atmış, bu hafta Ahmet Hakan’ın da yazdığı gibi eğer “Benim yanımdaki erkek de daha normal olmalı. Çok yakışıklı, çok alımlı, zekâ küpü, kültürlü, birikimli bir erkekle evlenmek istemezdim. Öyle de oldu şükür” deseydi Alişan’ın ortası gol olarak dönerdi, kendi kalesine tabii.
Onur Baştürk: Bu yeni Türkiye çiftinin tek derdi konuşulmak. Başardılar da... Alişan’ın şarkısı çıkıyormuş, sanırım onun içindi tüm bu terlik mevzusu. Son derece manasız, espri olamayacak kadar sakil, düşündükçe “Neyiz ve nerelerdeyiz” diye insanın kendisini mahvetmesine sebebiyet veren bir şeydi bu terlik polemiği. Unutsak ve hiç konuşmasak artık diyorum.
Ömür Gedik: Eda’nın röportajını okudum ve eleştirilere karşı yaklaşımını samimi ve doğru buldum. Geri adım atmamış, öfkeli yanıtlar vermemiş ve çok da güzel özetlemiş durumu. Kendileriyle dalga geçebilen, neşeli bir çift oldular, sürekli gündemde olacaklar gibi.

 

14 milyon tazminata
ünlüler de isyan etti

Fatih Terim’in alacağı 3 milyon 500 bin Euro tazminat hafta boyu konuşuldu. Terim’i Bülent Şakrak ve Emre Kınay da eleştirdi. Şakrak, “Ödediğim verginin miktarını söylemeyeceğim. Ama Fatih Terim denen adama 3,5 milyonundaki hakkımı da helal etmeyeceğim. Biline!”; Kınay ise “Ben de helal etmiyorum, etmeyeceğim. İstifa edene tazminat ödenmez” yazdı. Tazminatı fahiş buluyor musunuz?

Ya Sinan Akcıl’a... Ya pilates salonuna

Ömür Gedik: Benim bildiğim iş kanununa göre istifa edene tazminat ödenmez. Fatih Terim’in emek ve çalışmalarına saygı duyuyorum, tabii ki ayrıldığında para alacak ama istifa edip ekstra tazminat almak da sadece bizim ülkede olur herhalde. Devletin, bizim cebimizden bu kadar paranın istifa eden birine tazminat olarak verilmesi büyük saçmalık.
Melike Karakartal: Türkiye’de her mesele dengesiz, bu da öyle. Konuşulan para fahiş, elbette büyük tepki görecek. Vatandaşın vergileriyle oluşturulmuş devletin kasasından bu kadar büyük bir miktar hangi sebeple çıkıyor? Bu ülkede kendi boğazından keserek vergisini gık demeden veren milyonlarca insanın payı var o 14 milyon Türk lirasında. Şakrak ve Kınay tepkilerinde haklılar.
Onur Baştürk: İki ünlü ismin tepkisine katılıyorum. Gerçekten fahiş bir rakam. Aslında normal bir nedenden ötürü Fatih Terim kendisi ayrılmış olsaydı milli takımdan, kimse bu rakamı dert etmeyecekti. Ama olaylar öyle gelişmedi. Kebapçı baskını öfkelendirdi herkesi. Terim’in hali hazırda sert olan imajını daha da sertleştirdi.
Cengiz Semercioğlu: Ünlülerin ve bizim Konsey’in de yanlış bildiği iki şey var: 1- Fatih Terim istifa etmedi kovuldu. 2- Futbol Federasyonu’nun geliri bizim ödediğimiz vergiler değildir. TFF’nin en büyük gelir kalemi naklen yayın gelirleri, sponsorluk anlaşmaları, UEFA ve hasılat gelirleridir. Para yine bizim cebimizden çıkıyor ama dolaylı yoldan... Terim istifa ederse 1 milyon 450 bin Euro tazminat alacaktı, kovulursa 3,5 milyon Euro... Sözleşmesi böyle... Ha bana bu parayı hak ediyor mu diye sorarsanız o başka; asla derim...

 

Ya Sinan Akcıl’a... Ya pilates salonuna

SON 24 SAATTE NE OLDU?

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!