Whoopi Goldberg: Oscar alırken kafam güzeldi

Whoopi Goldberg’in Donald Trump’ı hedef aldığı “Eğer başkan seçilirse bu ülkeyi terk ederim” açıklamasını duyar duymaz telefona sarıldım, “Gerçekten mi?” diye sordum: “Gerçekten de Oscar kazandığın, sana güzel bir kariyer imkanı sunan bu ülkeyi terk eder misin?”
Whoopi hâlâ sakinleşmemişti: “Amerika’yı seviyorum. Burası benim ülkem. Çocuklarımı burada yetiştirdim. Torunlarım var şimdi. Ama Trump’ın ırkçılığı beni korkutuyor. Bizi çok eski günlere geri döndürebilir. Bu bizi nereye götürür biliyor musun? Yaşamak istemediğim tehlikeli bir yere...”

SAHNEDEKİ HALİMDEN HERKES DURUMU ANLADI

Irkçılık sözü, onun Oscar kazanan ikinci siyahi kadın oyuncu olduğunu aklıma getiriyor. Hattie McDaniel 1939 yapımı “Rüzgar Gibi Geçti” ile o heykelciğe kavuşmuştu. Whoopi ise 1990 yapımı “Ghost”ta canlandırdığı Oda Mae Brown karakteriyle yılın en iyi yardımcı kadın oyuncusu seçilmişti.
Gerçi tören onun için biraz bulanık, çünkü milyonların canlı olarak izlediği gecede ödül almak için sahneye çıktığında “kafası epey güzel”miş: “Denzel Washington adımı anons ettiğinde kafam pek yerinde değildi. Rahatlamak için biraz alkol, birkaç sigara derken, özetle kafam güzeldi. Zaten bu anlaşılmış da... Nereden mi biliyorum. Arkadaşlarım tören sonrası arayıp ‘Kafanın güzel olduğu çok anlaşılıyordu’ dediler!”

BAŞARISIZLIK KORKUSU YÜZÜNDEN BAĞIMLI OLDUM

Konu konuyu açıyor. Oscar’dan söz ederken, laf bir anda bağımlılık problemine geliyor. “Neden?” diye soruyorum. Hiç düşünmeden anlatmaya başlıyor o da: “Başarıdan, daha dağrusu başarısız olmaktan korkuyordum.
İlk başlarda alkol pek yoktu aslında. Daha çok uyuşturucuyla ilgiliydi sorunum. Ama zamanla başarım konusunda daha çok endişelenmeye başladım. Bu da beni tamamen bağımlı hale getirdi. Sonra yere çakıldım tabii. Aynen öyle... Tam anlamıyla çakılmaktı yaşadığım.”
Hiç durmadan anlatıyor. Birçok filmin setine nasıl sarhoş gittiğinden bile söz ediyor çekinmeden:
“Ne durumda olursam olayım sete gitmek zorundaydım. Sonuçta bana bağımlı çalışan onlarca kişiye karşı sorumluluğum vardı.
Maaş çeklerini alabilmeleri bana bağlıydı. Sonuçta ben de uyuşturucu almak için paramı kazanmak zorundaydım! O zamanlar böyle düşünüyordum.
Bu gibi durumlarda yanlış ya da doğru yanıt yok. Ama sektörde kalmaya devam ettikçe bağımlılıklarım daha da kötü bir hâl aldı.”
Whoopi anlatırken araya giriyor, “Neresi çakıldığın yerdi, ne zaman anladın durumun vahametini?” diye soruyorum. O kırılma noktasıyla ilgili de hiçbir tereddüdü yok:
“Bir gün etrafıma baktım ve gördüğüm şeyden ölümüne korktum. Korkudan altıma ediyordum! Ya ölmeyi ya yaşamayı seçerim dedim o gün. Ya savaşacaktım ya da... Çok uzun ve acılı bir süreçti ama ben kazandım.”

BUNDAN SONRA GENÇLERLE ÇALIŞMAK İSTİYORUM

Görüşmeyi noktalamadan önce “Şimdi sırada ne var, neler planlıyorsun?” diye soruyorum. “Genç insanlarla çalışmak istiyorum” diyor ve ekliyor: “Öğrenciler, genç oyuncular, yönetmenler...
Fikir alışverişi konusunda çok heyecanlıyım. Onların yaşama bakış açısı farklı ve yeni.”

ARTIK DAHA GÜÇLÜ VE BİLGEYİM

Hollywood ünlüleri için yaşlanmak tam anlamıyla bir kabus. Ama Whoopi Goldberg bir istisna. 60 yaşındaki oyuncu, yaşıyla gayet barışık olduğunu şu sözlerle kanıtlıyor: “Ben bir büyükanneyim. Ve gençliğimde olduğumdan çok daha bilge ve güçlü hissediyorum kendimi.”

NAZAR BONCUĞUNUN UĞURUNA İNANIYORUM

Whoopi Goldberg, doğum gününde ona hediye ettiğim nazar boncuklu bilekliği hâlâ takıyor. Neden bu kadar sevdiğini sorduğumda, “Biliyorsun ben uğurlara inanırım. Türk kültürü de bu konuda oldukça zengin” yanıtını veriyor.

BILL COSBY KONUSUNDA YANLIŞ ANLAŞILDIM

Görüşmemizde konu Bill Cosby’ye de geldi. Whoopi Goldberg, hakkındaki suçlamalar kesinleşmeden önce Cosby’ye arka çıkmış, taciz suçlamalarının temelsiz ithamlardan ibaret olduğunu söylemişti. Sonrası malum! Bill Cosby, kadınları taciz edebilmek için onlara yatıştırıcı ilaç verdiğini bile kabul etti.
Şimdi geriye dönüp baktığında bir açıklama yapma gereği duyuyor ünlü oyuncu: “Bazı kadınların benim cümlelerime ne kadar sinirlendiğini biliyorum. Belki de yanlış anlaşıldım. Tabii ki tecavüzcülerle mahkemelerde karşılaşmalıyız. Ama o zamanlar dediğim şuydu: ‘Biz sadece kadınların suçlamasını dinledik.’ Amerika’da suçlu bulunana kadar masumsunuzdur. Ve ben bu açıklamaları yaptığım sırada Cosby henüz tutuklanmamıştı.
Medyanın bir oyunu gibiydi her şey. Cosby’nin itirafları ise beni çok şaşırttı. Onun hikayesini hâlâ onun perspektifinden dinlemek isterim ama kabul etmeliyim ki olayın tamamına bakıldığında, hiç de güzel bir tablo yok!”