Güncelleme Tarihi:
“Ulan İstanbul”a dahil olmanızın hikâyesini dinleyebilir miyiz?
- Ben Şehir Tiyatroları’ndan emekli oldum, fakat kâğıt üzerinde. Konuk sanatçı olarak devam ediyorum. 28 yıl “Lüküs Hayat”ta oynadım. Çok renkli ve hovarda bir yaşantım olmamasına rağmen 50 yılın getirmiş olduğu yorgunlukla birdenbire koroner bypass ameliyatı geçirdim. İyileşme evresindeydim. “Birileri arasa, doğru dürüst bir proje olsa” falan derken, D Productions’dan Ayşe Durmaz Hanımefendi aradı. Senaryo elime geçti, okuduğumda Servet Bey karakteri çok hoşuma gitti. Rolü hemen giyindim, Servet Bey oldum. Setin en yaşlısıyım, evlatlarım yaşında hepsi. Saygı ve sevgi sonsuz. Kamera önü, reji grubu, teknik grup ve prodüksiyon olmak üzere herkesin bana çok büyük saygıları ve sevgileri var. Ben de onlara layık olmak için elimden geleni yapıyorum. Çok güzel gidiyor ve uzun soluklu olmasını temenni ediyorum. Zaten reytingler de onu gösteriyor.
Servet nasıl bir karakter? Siz nasıl tanımlarsınız onu?
- Servet, karısından yana pek mutlu olmayan bir tip. Bütün şeyleri dışarıya kusuyor. Böyle insanlar vardır. Emekli olduktan sonra serbest kürsülere, gazetelere falan yazılar yazarlar. Bu adamın çenesine vurmuş. Çok meraklı biri. Her şeyi tül arkasından takip ediyor. Zaman zaman çizmeyi de aşarak her konuda fikrini açıklıyor. Etraftakiler bıkmış vaziyette. “Muppet Show”da iki tane ihtiyar vardı, her şeye maydanoz olurlardı. Onların tek hale gelmişi Servet. Sevimli biri ama. Halkın nabzına göre konuşan birisi.
Nevizadeler, çok sabırlı Servet’e karşı...
- Konumları itibariyle Servet’e fazla bulaşmak istemiyorlar. Ona karşı hoşgörülü davranıyorlar.
Sizin böyle bir komşunuz oldu mu?
- Oldu... Bunlardan biri de rahmetli anneannemdi. Sedir üstünde namaz kılardı, namazın sonunda selam verirken karşı eve giren çıkan birisi var mı, onu kontrol ederdi. Ve anneme seslenirdi “Tanımadığım biri karşı evin zilini çalıyor Kübra, kimmiş acaba?” diye. Annem de “Aman anne karışma, kimse kim” der, mani olmaya çalışırdı.
CAFER SABBAH’I ŞİMDİ DE BEN OYNAYACAĞIM
“Ulan İstanbul” dışında başka projeleriniz var mı?
- 28 sene sonra “Lüküs Hayat”ı bitirdik. Tiyatro idaresi “Kafidir bu kadar” dedi. 18 Ağustos’ta tiyatronun açılış toplantısı var, 19 Ağustos’ta da Kadıköy Haldun Taner Tiyatrosu’nda provaya giriyorum. Şu meşhur “Cibali Karakolu”nu sahneleyeceğiz. Oradaki komiser Cafer Sabbah’ı oynayacağım. Çok fırıldak. 1951 senesinde Muammer Karaca tarafından Fransız vodvillerinden adapte edilmiş. Muammer Karaca oynadı 5 bin temsil. Ondan sonra Nejat Uygur oynadı. Şimdi de bu rol bana geldi.
ARKADAŞLAR BANA “KILIBIKSIN” DİYE TAKILIR
Tiyatro ve dizi çekimleri dışında neler yapıyorsunuz?
- Gazete merakım var. Günlük gazeteler benim sabah duam gibidir, okumadan yapamam. Enteresan, önemli gördüğüm haberleri keser, dosyalarım, arşivlerim. Eşim Sevinç Hanım “Ne olacak bunlar?” diyor, evlere sığmıyor. Onun dışında yürüyüş yaparım. Adımsayar aldım, Fenerbahçe sahilden Caddebostan Migros’a kadar yürürüm. Aile hayatını severim. Hiçbir zaman münferit bir yaşam tarzım olmamıştır. Tiyatrodan çıkıp “Arkadaşlarla takılacağım” dememişimdir hiç. Hatta arkadaşlar bana “Sen ne kadar kılıbıksın” diye takılır.