Her yer kar kaplı. Tüm şehir hayata ara vermiş durumda, evler ofise dönmüş, herkes evine kapanmış... Hayat durmuş.
Ben ise bir arabanın içinde, Kayışdağı’na doğru tırmanıyorum. İstikamet, Marmara Eğitim Köyü...
Maltepe Üniversitesi kampüsü içinde çekilen Star’ın yeni yarışması “Ve Kazanan”ı izlemek ve gözlemlemek üzere, karla örtülü şehri geride bırakıyorum.
Şehirde hayat durmuş ancak stüdyoya yaklaştığımda yavaş yavaş yükselen müzik sesi, burada hayatın son hız devam ettiğini söylüyor. Durmaksızın koşturan set görevlileri, telaşlı ve heyecanlı yarışmacılar, performansları izlemek üzere gelmiş izleyiciler... Dışarıda yağan karın susturduğu şehrin sakin enerjisinden eser yok.
Dev bir stüdyo... Yarışmacılar, performans hazırlığında. Kocaman bir sahnede, parlak ışıklar üzerlerinde, tek tek şarkılarını söylüyorlar.
Henüz izleyici ve jüri ile dolmamış salonda bir kenara kuruluyorum.
Kısa bir süre sonra çekim başlayacak ve yarışmacılar karşılarında Şebnem Ferah ile Kenan Doğulu’yu bulacaklar. Onların gerisinde ise 99 kişiden oluşan jüri, “master jüri” Ferah ve Doğulu ile birlikte yarışmacıların kaderlerini belirleyecek...
EKRANLARA YENİ TAT
Tüm dünyada büyük ses getiren “The Winner is...” isimli yarışmanın Türkiye versiyonu “Ve Kazanan”, alıştığımız ses yarışmalarından biraz farklı.
Öncelikle, her bölümde 8 kişi yarışıyor. 8 kişi, ikişerli gruplar halinde sahneye çıkıyor, seçtikleri şarkıları söylüyorlar. Düello gibi.
Bu şekilde, yarışmanın sonunda tek kişi kalana dek, üç tur geçiyor.
Düello bitimlerinde söz, Şebnem Ferah ve Kenan Doğulu’nun oluyor. Yarışmacıların performanslarını, seslerini ve genel vaziyeti değerlendiriyor, profesyonel görüşlerini bildiriyorlar.
Eleştiriyorlar, öneride bulunuyorlar, şahsi fikirlerini beyan ediyorlar...
Ve oylama. Doğulu ve Ferah ile birlikte, arkalarında sıralanmış 99 kişi; yani toplam 101 kişilik jüri, kırmızı veya mavi butona basarak, tercihlerini belirtiyor.
Ekranda sayılar beliriyor. Diyelim ki jürinin kararı, 33’e 64. Fakat hangi sayı kırmızı yarışmacıyı, hangisi maviyi gösteriyor, bunu kimse bilmiyor.
İşte bu noktada bir tercih sunuluyor yarışmacılara. Dilerlerse, bulundukları tura göre farklılık gösteren miktarda parayı alıp yarışmadan çekilebiliyorlar.
Eğer çoğunluğun oylarını aldıklarını düşünüyorlarsa, tercihlerini yarışmaya devam etmek yönünde kullanabiliyorlar.
İKİ FARKLI SES VE TARZIN ÇARPIŞMASIYarışmanın seçici ekibi, Azerbaycan, Hollanda, Almanya’yı ve Türkiye’nin tüm şehirlerini gezmiş, 4 binden fazla yarışmacı adayıyla görüşmüş, sayıyı 1500’e kadar indirmiş, bunların arasında 150 kişiyi de “mutlaka yarıştırmalıyız” dedikleri listeye almışlar. Fakat bu ay sonu tekrar seçme yapmak üzere gezecekler, arayış hâlâ sürüyor.
“Ciddi bir yarış var burada. Bir yanda hayaller var, bir yanda para var, hayaller mi yoksa para mı ikilemi var... Birbirinden farklı iki sesin, iki farklı tarzın çarpışması var... Arabeskin, rock’ın, popun, hepsinin bir arada olduğu bir harman söz konusu. Kendine güveniyor musun, devam etmek istiyor musun yoksa çekiliyor musun, bunun ikilemi; işin draması, heyecanı, eğlencesi, coşkusu, üzüntüsü, kararsızlığı var ve tüm bunlar bir şarkı yarışmasında oluyor” diye anlatıyor yarışmanın yapımcıları Gökhan Şükür ve Uygar Ataş...
Yarışmanın sunucusu Uraz Kaygılaroğlu. “Kenan Doğulu ve Şebnem Ferah’ı dinleyerek büyüdüm, burada yetişkin insanlar olarak iletişim kuracak olmamız gerçeğine alışmam biraz zaman aldı” diyor, güldürüyor bizi.
İnsanın çocukluğundan beri büyük saygı ve hayranlık beslediği isimlerin karşısında tüm özgüveniyle “Evet, yorumların neler Kenan? Evet Şebnem?” noktasına gelmesi kolay olmasa gerek.
Kaygılaroğlu, sözüne hakim, rahat ve komik. Doğru bir
seçim gibi görünüyor.
Yapımcılar Şükür ve Ataş’ın, daha önce hiçbir yarışmanın yakınından bile geçmeyen Kenan Doğulu ve Şebnem Ferah’ı ikna süreçleri hayli uzun sürmüş. “Onlara bu yarışmayı anlatabilmek ve ikna edebilmek bizi çok heyecanlandırdı” diyor Uygar Ataş.
Televizyon figürü olarak bu dünyadan uzak duran bir ikilinin yarışmayı sahiplenmeleri ellerini yükseltmiş. Üstelik senelerdir birlikte müzik yaptıkları kendi ekipleriyle birlikte buradalar. Ortak bir “Ve Kazanan” orkestrası kurmuşlar; 14 kişilik orkestranın başında Mustafa Haybat var. Programın danışmanı ise Pelin Akat.
“NORMALLİĞİ” ÖZLEMİŞİM10 saatten fazla süren tek bölüm çekiminin büyük kısmını izledim.
Burada çirkin çatışmalar, hoyrat konuşmalar yok. “Yarışmacıların birbirini paralaması” yok. Kalp kırmak yok.
Ve ben ekranda, bu normalliği özlemişim. Normal konuşabilen insanları özlemişim. Tatlılıkla, güzellikle, nezaketle karşısındakini eleştiren jüri üyelerini, aynı naiflikle yanıt veren yarışmacı profilini özlemişim.
Şiş ego görmekten çok sıkılmışım ekranda, doğal ve güzel olanın alkışlandığı bir program izlemeyi özlemişim.
Yarışmacıların müzikal yeteneği, belirli bir seviyenin üzerinde. Kötü ses, az yetenek, “Kendine aşırı güvenen ve kendini rezil etme sınırında gezen” yok. Bu yarışmada reyting “başkası adına utanmak” sularından gelmeyecek, orası kesin.
Kötü performans var elbette, fakat sebebi yeteneksizlik değil. Alışılmadık bir sahne ve jüri karşısında durmanın yarattığı heyecan sadece.
İşte denge de tam burada. İki yetenekli yarışmacıyı, müzik insanını birbirinden ayıran, düello esnasında sergiledikleri performanslar.
Düelloda kadın-erkek, genç-yetişkin ayrımı yapmaksızın herkes karşı karşıya gelebiliyor; rock parçasının karşısında bir türkü, arabeskin karşısında pop yarışabiliyor.
Master jüriler Şebnem Ferah ve Kenan Doğulu, aynı zamanda yarışmacının kaderini belirleyecek 99 jürinin lideri sayılıyor.
Peki bu 99 kişi kim?
Müzik insanları, meslek birliği üyeleri, konservatuvar öğrencileri, radyocular, televizyoncular, gazeteciler... (Ben de kısa bir süre için o 99 jüriden biri oldum. Jüri, sadece düğmelere basarak tercihini belirliyor ve sabit değil. 99 kişi her hafta değişiyor.)
Yarışma, bu akşam 20.00’de, Star TV ekranlarında olacak.
Yeni reyting sistemi içinde “Ve Kazanan”a da bol şans dileyelim.