Güncelleme Tarihi:
İrem’le Rıza zaten uzatmaları oynuyordu!
- Ünlülerin evliliklerini yılla değil, artık ayla hesaplıyoruz. Aynı çatı altında egoları törpülemek ya da idare etmek kolay olmadığı için ünlülerin evlilikleri ne yazık ki uzun sürmüyor.
43 ay Hande-Can: Evliliklerini kurtarmak için iki hafta süre istediler ama başaramadılar. 3,5 yılı devirmeleri bile ünlüler dünyası için istikrar sayılabilir.
18 ay İrem-Rıza: Bir şeyler bittikten sonra tamir etmesi zor. Onların arasında da ilişkinin bittiği haberleri geçen ay basına yansıdı. Sadece uzatmaları oynadılar, maç bitti.
8 ay Öykü-Yavuz: İkisini de evlenmeden önce tanıdığım için uzun ömür vermediğim bir evlilikti bu. Yanılmadım. Ama bu kadar kısa da beklemiyordum.
Melike KARAKARTAL
Esas neden ego!
- Söz konusu ünlü evliliği olduğunda işi çok zorlaştıran bir durum var: Büyük egolar! Ego büyüklüğünün kötü bir şey olmasından ötürü söylemiyorum, toplum önünde iş yapan insanların küçücük egoları olmasını bekleyemeyiz. Ama büyük ego evliliğin doğasına ters.
Evlilik paylaşımcı, kimsenin kimseden daha önemli olmadığı bir ortaklık. Çiftler bunu aşk sarhoşu vaziyetinde evlenirken düşünmüyor ama aylar, yıllar geçtikçe o ortaklığın aşktan çok daha başka gereklilikleri olduğunu görüyor ve bunları yerine getiremiyorlar.
Onur BAŞTÜRK
Yürümezse boşanırım kafasındalar!
- Ünlüler bence çoğu zaman “Yürümezse boşanırım” kafasında. Bir de ünlü erkeklerin kafasında çoğu zaman, “Evlendim, ama dışarıda kaçırdığım başka flörtler var mı?” sorusu oluyor ve bir süre sonra aldatmaya başlıyorlar eşlerini. Mesela Hande Subaşı’nın eşi çöpçatan sitelere üye olmaya başladığı için evlilik bitmiş.
Ya da ilk baştaki o büyük aşk bir esarete dönüşüyor. Bu yüzden de bitiyor bence evlilikler...
Ömür GEDİK
Kadınlar eskisi gibi değil!
- Kolay boşanma kararının lütfen ünlülere kilitlemeyelim. Elimizdeki telefonla, masamızdaki bilgisayarla üç saniyede eski sevgili, yeni flört, potansiyel yeni sevgiliye ulaşabildiğimiz bir çağda artık herkes kolay boşanma kararı alabiliyor.
Bir de artık kadınlar eskisi gibi değil, çok daha cesur, boyun eğmez ve atarlılar. Erkekler de bu tavırlar karşısında kodlanma gereği geri adım atamayınca sonuç kaçınılmaz oluyor.
Yani ünlüysen de ünsüzsen de özellikle şehir hayatında boşanmak günlük hayatın sıradan parçalarından biri haline geldi.
Ama ünlüler, “magazin haberi olmak için mi bir evlenip kısa bir süre sonra hemen boşanıyorsunuz?” gibi eleştirileri de dikkate alarak daha dikkatli olmak zorundalar. Basındaki haber süreci şöyle işliyor çünkü; flört ediyorlar, evleniyorlar, evlendiler, araları bozuk, barıştılar, araları yine kötü ve boşandılar.
Ve bunların her biri manşet, en kötü haber!
Yavuz Bingöl, Hande Subaşı ve İrem Derici’de de durum farklı değil.
Boşanmalarda arada çocuk da yoksa, üç gün sonra eski eşten öteye gidilmiyor zaten.
O zaman bu üç isim için de gelsin yeni sevgililer, yeni gündemler!
Hande Soral’ın fotoğrafı tartışma yarattı
Hande Soral’ın Kelebek’te yayınlanan fotoğrafı tartışmalara neden oldu. “Yayınlanmamalıydı” diyen de oldu, “Yurtdışında ünlü isimlerin bu tarz fotoğrafları çok basılıyor, onları yabancı dergilerde okurken bir şey demiyoruz, burada da yayınlanmalı” diyen de... İşte Konsey’in bu konudaki farklı görüşleri.
Etik değerler ve nezaket
Melike: Yayınlanmaması gerektiğini düşünenlerdenim. Bir ünlünün halka açık bir yerde habersiz fotoğraflanması kanunlara aykırı değil, ancak fotoğrafın içeriği söz konusu olduğunda, yurtdışı yurtiçi fark etmiyor, etik değerler ve nezaket işin içine giriyor.
Olaya şu açıdan bakıyorum: Bir yerde rüzgarda eteği açılan bir kadının eteğinin altına gözlerimi diker miyim? Dikmem. Fotoğrafına da bakmam. Ünlü ben olsam, benim başıma gelse ne yaparım? Kendimi haksızlığa uğramış hissederim ve çok kızarım.
Peki bu bir haber midir? Bu da tartışılabilir, ama benim için değil. Kadına şiddet, istismar gibi konular içinde boğulmuş bir ülkeyiz. Hoş, olmasak da görüşüm değişmez, bu nitelikte bir fotoğraf gördüğümde sadece rahatsız oluyorum.
Keşke yayınlamasaydı
Onur: Frikik, sadece Türk magazini için değil dünyadaki magazinin de vazgeçemediği bir element. Mesela yırtmaçlı elbise giymiş ünlü bir kadın arabadan inerken görüntülenirse vay haline! Muhabirler frikik yakalamak için peş peşe fotoğraf çeker.
Ünlü kadın ya frikik vermemek için uğraşır ya da umurunda olmaz. Bu konuda eşitsizlik var aslında.
Ünlü bir erkeği frikik verirken pozlamak haliyle çok zor. Frikik denen pozlarda işin dozu önemli diye düşünüyorum.
Ve Hande Soral’da işin dozunun biraz kaçtığını düşünüyorum. Keşke yayınla-masaydık.
Ünlüysen dikkatli olacaksın
Ömür: Bu olay bu kadar konuşuluyor ve gündeme oturuyorsa tabii ki haberdir. “Doğru mu değil mi”yi bir kenara bırakalım. Sadece Türkiye değil tüm dünyada bu tip haberler yapılıyor. Ama bir kadın olarak aynı şeyin başıma gelmesini istemezdim. Buradan şöyle bir ders çıkarılabilir: Ünlüysen sokakta, dışarıda her an tetikte olacaksın. Yoksa kimse acımıyor.
Magazin anlayışını tartışalım
Cengiz: Bu fotoğrafın bu kadar abartılmasına anlam veremiyorum... Editoryal olarak eleştirin, gazetecilik, magazin anlayışı olarak tartışalım. Ama bunun kadına şiddet olduğunu, taciz olduğunu söylemeyin lütfen. Erkek ünlülerin de benzer fotoğrafları çekiliyor. Dünyada böyle fotosu çekilmeyen ünlü yok gibi... Buna Merkel de dahil.
Ebru Gündeş’in durumu bir ip cambazından farksız!
Reza Zarrab’ın tutuklanmasından sonra Ebru Gündeş Miami’ye yeniden gidip duruşmayı izleyecek. Peki Ebru Gündeş bundan sonra ne yapacak? Magazin Konseyi Ebru Gündeş’in Reza sonrası hayatını mercek altına aldı. Ortaya çıkan görüşler çok şahane oldu!
Ömür GEDİK
Keşke hemen boşansaydı
Ebru Gündeş keşke kocasının kendisini aldattığı haberinin hemen üstüne boşansa ve bu işten kurtulsaydı. Yapamadı demek ki. Bu son durumdan sonraki en zor sınavını konserlerinde verecek. İlla ki salondan laf atanı, konserin ortasına Zarrab muhabbeti açanı olacaktır.
Melike KARAKARTAL
İp cambazı gibi
Ebru Gündeş’in durumunu biraz 1974’te New York’ta Dünya Ticaret Merkezi’nin iki kulesi arasına çelik ip gerip yürüyen Philippe Petit’ye benzetiyorum! Çok yüksekte, çok bilinen bir yerde, tekinsiz bir ortamda, tehlikeli kişiler arasında, çok göz önünde incecik bir ip üzerinde yürüyor. İşi zor, kariyerini yönetmesi de zor.
Yanlış seçimler
Ebru Gündeş’in durumuna üzülüyorum. Yanlış aşk seçimlerinin kurbanı oluyor diye düşünüyorum. Bir yandan da bile bile lades diyor sanki. Dramı, aşkı sevdiği kadar hayatında gücü de seviyor. Bana dışarıdan yansıyan bu. Aslında çok güçlü bir karakter. Halka karşı samimi davranırsa bu dönemi atlatır belki...
Ebru’nun tahtı sallanır
İsmail Küçükkaya, Ebru Gündeş’in söylediği “Gidiyor Gönlümün Efendisi” eşliğinde bir Reza Zarrab klibi hazırladı geçen hafta. Galiba durumu en iyi bu özetliyor. Ebru Gündeş, bu evliliğiyle kendini sanat dünyasında çok başka yere konumlandırdı. Olur da, Reza tutuklanırsa bu tahtı fena sallanır.
İNENLER-ÇIKANLAR
Ali Ağaoğlu (indi)
Ali Ağaoğlu’nun “Ortanca hanımı aldım İstiklal Caddesi’ne patlamanın olduğu yere gittim. Millet fakir karanfil bırakıyor, ben gül bıraktım” sözleri sosyal medyada geniş yankı uyandırdı.
Melike: “Ortanca hanım” rezaleti ve İstiklal Caddesi’nde bombanın patladığı yere karanfil bırakılmasının anlamından habersiz, bunu fakirlikten zanneden, izan yoksunu açıklamasıyla haftanın değil, yüzyılın ‘inen’ kişisi oldu.
Onur: Ali Bey ve çevresi “ortanca hanım” söylemini öyle içselleştirmiş ki, bence bu söylemin dışarıya nasıl yansıdığının farkında değiller. Yine de kamuoyu tepkisi/baskısı denen şey umarım bundan sonra düşüncelerinin ‘yontulmasına’ neden olur.
Cengiz: Ali Ağaoğlu sapla samanı karıştırıyor. Arkadaş ortamıyla, kameralar karşısındaki resmi bir toplantıyı aynı sanıyor. Doğal olmak Ağaoğlu’nun doğasında var ama kadının küçük görüldüğü böyle bir doğallık istemiyoruz.
Ömür: Biz kadınlar en çok “ortanca hanım” muhabbetine bozulduk tabii. Fakirler karanfil, ben gül bıraktım görgüsüzlüğü Ali Ağaoğlu’nun bildiğimiz, her zamanki hali. Ama terör acısını hissettiğimiz günlerde bu ucuz esprisi de hiç güldürmedi. Daha önemlisi, bu adam uluorta ortanca hanımdan bahsediyorsa, biz bu ülkede alenen çok eşliyim diyen biri karşısında harekete geçmeyen yasaları sorgulamalıyız.
Leyla Lydia Tuğutlu-Furkan Andıç (Çıktı)
Leyla Lydia Tuğutlu ve Furkan Andıç’ın başrolde olduğu “Tatlı İntikam” dizisi geçtiğimiz cumartesi akşamı başladı. İki genç oyuncunun performansı beğeni topladı.
Onur: Yeni başlayan dizileri Tatlı İntikam’da çok iyi bir ikili olmuşlar. Enerjik ve sempatikler. Ben çok sevdim.
Cengiz: Cuma gecesi Beyaz Show’a katıldık birlikte ve ilk kez orada tanıştım Leyla ve Furkan’la. İkisi birbirine çok yakışmış ve elektriği çok uymuş.
Melike: Dizilerinin konusu çok eğlenceli, çiftin kimyası tutmuş... Tatlı İntikam’ın ömrü uzun, reytingi bol olsun!
Ömür: Yeni dizilerinin tanıtımı için katıldıkları Beyaz Show’da da çok tatlıydılar. Dizi beklendiği gibi giderse gençlerin favorisi yeni ikilimiz belli.
THY (çıktı)
Türk Hava Yolları 2016 yılının en çok beklenen filmlerinden “Batman v Superman: Adaletin Şafağı”na resmi sponsor oldu. Bu sponsorluk büyük ses getirdi.
Melike: Amerika’daki havayollarının hizmetleri zayıftır, Amerikalı müşteri 50’ler ve 60’ların ihtişamlı Pan-Am yıllarını arıyor. THY film sponsorluğu ile hem onlara hem de dünyanın geri kalanına aradıkları adresin kendileri olabileceğini anlattı bu sponsorlukla.
Onur: Geçen hafta dünyanın önemli şehirlerinde yer gök THY idi. Biz burada çok anlamadık ama Batman v Superman filmine sponsor olmaları, filmde THY’nin görünmesi çok önemli...
Cengiz: New York galasında bizzat şahit oldum. Bugüne kadar bir Türk markasının uluslararası alanda 360 derece yaptığı en iyi sponsorluk çalışması. Bir Türk olarak gurur duydum.
Ömür: Film zayıf ve karman çorman senaryosuyla beni tatmin etmese de, görselliği ve iki büyük kahramanı yan yana getirmesi açısından tüm dünyada ilgi odağı oldu. Bu açıdan THY için doğru bir PR çalışması. Akıllıca. Tebrikler.
Haftanın emojileri
Onur buna anlam veremedi
Vodafone Arena’nın her gece uzay gemisi gibi ışıldamasını Twitter’a yazdım diye Beşiktaşlıların küfür kıyamet tepki göstermesine... Gram fikir belirtmeye kimse gelemiyor.
Ömür buna sevindi
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun sanat dünyasıyla buluştuğu ve telif haklarını konuştuğu Dost Meclisi Yemeği’nde Ediz Hun’un söz alıp, yıllardır masa üstünde bekleyen hayvan hakları yasasını gündeme getirmesine ve hayvan hakları da kültürümüzün bir parçasıdır demesine...
Melike buna sevindi
Bennu Gerede’nin özel araç veya toplu taşıma yerine bisiklet kullanmasına. Bisiklet günlük hayatımıza keşke daha fazla dahil olsa... Gerede iyi örnek oluyor. Daha fazla bisiklet yolu yapılsa ne iyi olur!
Cengiz buna üzüldü
Johan Cruyff’un ölümüne... Bir futbol efsanesini kaybettik. Bizim çocukluğumuzun değil tüm zamanların en büyük yıldızlarından biriydi. Bugünün 5-6 yaşındaki çocukları ileride Messi’yi kaybettiklerinde nasıl üzüleceklerse biz de Cruyff’a öyle üzüldük.
INSTAGRAM KARE AS
Derya Şensoy
Tanınmış isimlerin çocukluklarını, ailelerinin eski fotoğraflarını paylaşmasına bayılıyorum! Derya çocukluğunda çekilmiş “şok olmuş” ifadeli bir fotoğrafını paylaşmış, çok sevimli görünüyor. (Melike)
Nurgül Yeşilçay
Nurgül Yeşilçay’la Özcan Deniz efsane Asmalı Konak’tan 13 yıl sonra yeniden bir arada...
İkilinin “2. Şans” adıyla bir film çekeceğini yapımcı Şükrü Avşar açıkladı... Ben bu kareyi sevdim, 13 yıl önce seyirci de bu çifti çok sevmişti. Bakalım 13 yıl sonra sevecek mi? (Cengiz)
Koray Avcı
Konserlerinde iğne atsan yere düşmezken eğlenceli bir Instagram sayfası olmasına şaşmamak lazım. Sesi gülen adamın özellikle yolda kalan arabayı iterek yürüttükleri ‘Baba akü yok’ paylaşımı sıcak ve samimi... (Ömür)
Murat Boz
Murat Boz’un kedisiyle yan yana çektirdiği ve altına “Batman v Superman” yazdığı poza bayıldım! (Onur)