Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde

Güncelleme Tarihi:

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde
Oluşturulma Tarihi: Ekim 16, 2016 14:57

Geçtiğimiz hafta düzenlenen İstanbul Moda Haftası’nda neredeyse her modacının defilesinde bir ünlü podyuma çıktı. Sinan Akçıl’dan Rüzgar Erkoçlar’a kadar birçok ünlü defilelerde görev aldı. Podyuma ünlü çıkarmak neye hizmet ediyor? Modacılar reklam peşinde mi, yoksa işin raconu bu mu?

Haberin Devamı

Cengiz Semercioğlu: Dünyadaki moda haftalarında da ünlü isimler onur konuğu olarak ünlü markaların defilelerinde podyuma çıkıyor. Lady Gaga’dan Rihanna’ya, Miley Cyrus’tan Ben Stiller’a kadar... Tabii orada adamların tasarımları o kadar güçlü ki, podyuma çıkardıkları ünlünün altında ezilmiyorlar. Bizde ise modacılar işlerini tanıtmaktan çok haber ve reklam peşindeler.

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde



Onur Baştürk: Eğer defilenin konsepti, temasıyla o ünlü isim bağlantılıysa tamam. Ama değilse sadece o ünlü isimden yararlanarak daha fazla konuşulmak ve medyada yer almak amaç. Sinan Akçıl’ın Afffair defilesinde yer alması böyle bir şey mesela. Ama Rüzgar Erkoçlar’ın DB Berdan defilesinde çıkması mantıklıydı. Çünkü defilenin konsepti zaten “Cinsiyet ayrımcılığına hayır” olarak belirlenmişti. Ben her zaman şundan yanayım: Koleksiyonuna güveniyorsan hiçbir ünlü ismi podyumuna çıkarmaz, dikkatleri başka yöne çekmezsin. Mesela Bora Aksu öyle yaptı.

Ömür Gedik: Podyuma ünlü çıkarma kafası daha çok, aynı anda çıkan sosyal medya paylaşımlarına ve ertesi gün defileyle ilgili çıkacak haberlere hizmet ediyor. Sinan Akçıl’ın podyuma çıkıp, bir de piyano çalması şık bir hareketti bence. Reklamı olmayan, haberi çıkmayan modacının defilesinin başarısız geçmiş sayıldığı bir ortamda podyuma ünlü çıkarma trendi devam edecektir.

Haberin Devamı

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde



Melike Karakartal: İstanbul Moda Haftası’nda modacılar koleksiyonlarını sadece podyum mankenleriyle gösterseler, sadece modellerin yürüdüğü bir defile yapsalar haberinin yapılmayacağını biliyorlar. “Esas iş”i göstermek için maalesef ünlü desteğine ihtiyaç var, bizde işler hep böyle... Podyumda yürüyen ünlü desteği ve toplumsal mesaj birlikteliği çok konuşulacak bir defilenin garantisi haliyle. Bu şekilde moda konusu giderek amaç değil araca dönüşüyor. Öte yandan şöyle bir durum da var: Sırf koleksiyonların sergileneceği bir defile de zamanın ruhuna pek uymuyor. Markalar sosyal sorumluluk yönü olan projelerle yürüyorlar artık, modacılar da öyle. Bakın Deniz Berdan mesela, defilesinde cinsiyet eşitliği mesajı verdi, muhteşemdi, en çok da o konuşuldu.

 

Haberin Devamı

İki ihanet, iki boşanma

Demet Şener-İbrahim Kutluay çifti uzun süredir konuşulan boşanma dedikodularını doğruladılar. Demet’in sabrını kimileri evliliği kurtarmak için olarak değerlendirdi, kimileri 10 milyonluk tazminat için...

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde

Onur Baştürk: Bence Demet Şener’in onca zamandır gösterdiği sabır tamamen belge toplamak ve bunları mahkemeye sunup öyle boşanmakmış. Böylece hem maddi olarak 5-0 öne geçti Demet Şener hem de manevi olarak eşinin kimliğini kamuoyu önünde yaralamış, imajını zedelemiş oldu. Akıllıca bir manevra yani.

Ömür Gedik: Evliliği kurtarmak için aldatılmaya katlanmak pek çok kadının yaptığı bir şey. Ama ben bu yöntemle evlilik kurtaranını görmedim. Bir süreliğine kurtardığını düşünen varsa da o evliliklerden hayır geleceğini düşünmüyorum.
Boşa zaman, efor ve sinir kaybı. Demet ve İbrahim evliliklerinde uzatmaları oynuyorlardı zaten. Beklenen sondu bu.

Haberin Devamı


Cengiz Semercioğlu: Bir yuvanın dağılıyor olması üzücü elbet... Keşke Demet dedikodular ilk çıktığında bu işi bitirseydi. “Evliliğimiz harika” deyip sonra “Elimde deliller var” diye ortaya çıkmaya “10 milyonluk sabır” derim ben.

Melike Karakartal: Henüz kamuoyuyla net bilgiler paylaşmış değiller, o meşhur “belge”leri görmedik, konuşulanların hepsi varsayımlar üzerine...
Boşanma süreçleri çok sancılıdır, bunu başından boşanma geçmiş herkes bilir. Burada her iki tarafa da saygı göstererek beklemek gerekiyor sanırım sağlıklı bir yorum yapabilmek için.

 

Aynı sitede sevgiliye ev

“Allah de Ötesini Bırak” kitabıyla satış rekorları kıran Uğur Koşar’ın eşini aldattığı, eşiyle yaşadığı sitede sevgilisine ev tuttuğu ortaya çıktı. Koşar “Boşanma sürecindeyiz, eşim beni aldattı” dese de karizmayı çizdirdi mi?

Haberin Devamı

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde

 

Ömür Gedik: Eşiyle yaşadığı sitede sevgilisine ev tutan adama ne diyebiliriz ki! Allah kendisine akıl fikir, eşine sabır versin.

Cengiz Semercioğlu: “Aşk de ötesini bırak” olayına dönüştürmüş Uğur Bey durumu. Bu kadar kısa sürede gelen büyük telif gelirinin yan etkileri işte bu. Bundan sonra yazacağı kitapta inandırıcılığı kalır mı, orası tartışma konusu...

Onur Baştürk: Uğur Koşar’ın karizması çizildi görünüyor ama nafile. Bugüne kadar onun kitaplarını almaya doyamayanların bundan etkileneceğini pek sanmıyorum. Şu an bir kitap çıkarsa, adını da “İhanet de Ötesini Bana Bırak” koysa yine satar. Yani sorun Uğur Koşar’da değil, onu yaratıp besleyen sistemde!

Melike Karakartal: Eşi, Uğur Koşar’ın ilkokul mezunu olduğunu ve internetten topladığı bilgilerle “guru” olduğunu söyledi. Uğur Koşar da en son iftiraya uğradığını, aldatıldığını...
Bir defa kimse “Bu kişi kimdir” diye sorma, bilgilerinin kaynağını sorgulama ihtiyacı duymamış.
Bir diğer konu, dini merkez alan kitaplar yazan bir insanın kendi söylediklerine tezat oluşturacak bir hayat yaşaması. “Oğlum tarafından satılmış bir babayım” demesi... Terzi kendi söküğünü dikememiş gibi görünüyor. Kim haklıdır, kim haksızdır bilemem ancak karşılıklı söylenen sözlerin tümü çirkin. Buradan çıkacak “kıssadan hisse” şu; insan kimi dinlediğine, kimi okuduğuna dikkat etmeli. Bu mesele başka bir şey söylemiyor.

 

Haberin Devamı

1.55’lik Ece ve söyledikleri

1.55 boyunda Ece Seçkin, “Erkekler benim gibiler için çıldırıyor. Kısa boylu kadın daha seksi” dedi. Konsey, “bodur tavuk her dem taze” meselesini masaya yatırdı...

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde

Ömür Gedik: Ece’yi seksi bulan erkeklerin sayısı az değil. Ama bunun nedenini boyuna bağlamak komik olur. Seksi olması boyundan değil, yaşından ve fiziksel özelliklerinden.

Cengiz Semercioğlu: Ece Seçkin daha 25 yaşında, atasözünü kanıtlaması için en az bir 10-15 yıl geçmesi gerekiyor. Kısa boylu kadınların orantılı vücut avantajları olduğu kesin. Ama laf aramızda 155 santim de kısaymış ha...

Onur Baştürk: Ece doğru söylemiş. Kısa boylu kadınları seksi bulan erkekler hayli fazla. Genelleme yapmayayım ama daha sosyal ve eğlenceli oldukları için olabilir mi?

Melike Karakartal: “Minyon kadın çekiciliği” diye bir mesele var, doğru. Öte yandan “daha seksi” gibi bir genelleme yapamayız, bu sübjektif bir konu. Ece daha çok genç, o yaşlarda kadınların hayata bakışları tam oturmuş olmuyor. İnsan hayatı hep kendi üzerinden değerlendirir o yaşlarda, gördüğü ilgiden yola çıkarak söylemiş olmalı bu sözü.

 

Aleyna Tilki barda çıksın mı?

Geçen haftaya 16 yaşındaki popçu Aleyna Tilki’nin içkili mekanlarda konser verme tartışması damga vurdu. Ne diyorsunuz, Aleyna bundan sonra ne yapsın? Böyle mekanlarda sahneye çıksın mı, çıkmasın mı?

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde

Melike Karakartal: Aleyna 16 yaşında içkili mekanlarda sahneye elbette çıkmamalı. Daha da önemlisi, geçen hafta da yazdım, üzerine giydirilen “seksi kız” imajından vazgeçmeli hem kendisi hem de akıl verenleri...

Ömür Gedik:
Gece kulüplerinde, geç saatlerde sahnede olmasa daha iyi. Makul yerlerde tabii ki çıksın, konser versin, müziğini yapsın.  

Cengiz Semercioğlu:
Bu haberleri neden yapıyorlar, 16’lık Aleyna’yı korumaktan çok DMC ve Samsun Demir’e vurmak için. Bu yüzden de Aleyna’yı, ‘çocuk gelinler’le kıyaslıyorlar, pavyona düşmüş gibi gösteriyorlar. 16 yaşında çocuğu döveceğinize doğru dürüst yol göstersenize, biz de sizi alkışlayalım...

Onur Baştürk:
Bence Aleyna kulüplerdeki playback konserlerle enerjisini harcamasın. Ama enerjisini öyle harcamak istiyorsa tabii ki çıksın. Ve bu kararı nedeniyle de durmadan kızcağıza pavyona düşmüş gibi muamele yapılmaktan vazgeçilsin, bu devirde saçma duruyor.

 

Sahnede doğuracak!

Gülşen hamileliğinin 8’inci ayına doğru ilerlerken sahne çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Geçen haftayı da iki ayrı mekanda verdiği konserle tamamladı. Magazin Konseyi, “Sahnede olması doğru mu?” sorusunu tartıştı.

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde

Ömür Gedik: Gülşen hareketli şarkılar söylüyor, sahnede efor sarf ediyor. Doğuma az bir süre kala bu sahnelere doktor izniyle çıktığını düşünüyorum. Ne kendisi ne de sahnede birlikte olduğu eşi, doğacak çocuğunun babası Ozan Çolakoğlu bu konuda risk alır.

Melike Karakartal: Doktorun tavsiyelerini harfiyen uyguladığına eminim! Kendi hayatını veya bebeğinin hayatını riske sokacak bir durum içine sokmaz kendini.

Cengiz Semercioğlu: Hamile kadınların çalışma hakkı yok mu, var. Evde oturup doğumu beklemektense son ana kadar çalışan kadınlar biliyorum. Gülşen de demek ki kendini iyi hissediyor. Çıktığı yerlerde sigara içilmiyorsa sorun yok.

Onur Baştürk: En son Opera kulüpte verdiği konserin görüntülerini izledim. Biraz zorlanıyor gibiydi. Gerçi çoğunlukla playback yapıyor, sesini ve bedenini yormuyordu ama ne bileyim, bence kulüp konserlerine koşturmasına pek gerek yok gibi. Herhalde önceden verilmiş sözleri, anlaşmaları var, ondan gidiyor bu konserlere.

 

Bizim Nobel’li şarkıcımız kim olurdu

Nobel Edebiyat Ödülü ilk kez bir şarkıcıya; Bob Dylan’a gitti, şarkı sözlerinin de edebiyat eseri olduğu bir anlamda tescillendi. Bizden bir şarkıcı Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazansa kim olurdu? Magazin Konseyi ilk 5 ismi açıkladı.

Cengiz Semercioğlu:
1- Mazhar Alanson
2- Selami Şahin
3- Sezen Aksu
4- Nazan Öncel
5- Kayahan.


Ömür Gedik:
Onca edebiyatçı dururken Nobel Edebiyat Ödülü’nün bir şarkıcıya gitmesi çok eleştirildi tabii ama bence güzel oldu. Benim ilk 5’im şöyle:
1- Teoman
2- Sezen Aksu
3- Bülent Ortaçgil
4- Mazhar Alanson
5- Sıla.

 

Onur Baştürk:
Bizden bir şarkıcı Bob Dylan gibi Nobel Edebiyat Ödülü kazansa herhalde bu isim Sezen Aksu olurdu. Şarkı sözleriyle bir ozan olduğunu yıllardır kanıtladığı için... Diğer adaylarım da Zülfü Livaneli ve Bülent Ortaçgil.

Melike Karakartal:
1- Selda Bağcan
2- Bülent Ortaçgil
3- Sezen Aksu
4- Zülfü Livaneli
5- Müslüm Gürses.

Bu yılki Nobel Edebiyat Ödülü Bob Dylan’ın oldu.

 

Her şeye bir özlü söz!

Konsey üyeleri sosyal medyada kaynağına bakmadan hiç özlü söz paylaştı mı? Ebru Gündeş’in Mevlana’ya atfettiği sözle tartışılmaya başlanan özlü söz paylaşma meselesine ne diyorsunuz?

 

Ömür Gedik: Böyle paylaşımlar yapıyordur tabii herkes. Ben seviyorum bunları okumayı. Adı üstünde ‘özlü söz’. Kısa ve öz, tam sosyal medyada paylaşımlık.

Cengiz Semercioğlu:
Ben yapmıyorum Ömür, bugüne kadar da hiç yapmadım. Marifet diye söylemiyorum ama çekmeceyi aç duruma uygun söz ara durumu komik geliyor bana. Söyleyecek sözün varsa otur yaz, yoksa sus...

Onur Baştürk:
Özlü söz paylaşanı takip de etmiyorum, pek sevmiyorum da. Çünkü, özlü söze sarılanın kendine ait sözü yoktur diye düşünüyorum. Ve illa ki o sözü paylaşarak birilerine mesaj vermek istiyordur. Bu da bana çocukça geliyor. Ayrıca kaynağını sorgulamadan özlü söz paylaşmak ne kadar yüzeysel olduğumuzun göstergesi. İşin imajındayız hep, derinine inecek kadar vaktimiz yok. Kopyala yapıştır söz paylaşmak dünyanın en saçma şeyi...

Melike Karakartal:
Ben de pek “özlü söz”cü sayılmam. Hatta sürekli özlü söz paylaşanları “Eaahhh! Yeter yahu, yeter!” diye takibi bırakıyorum, o derece! Her kızdığı insana genel “özlü söz” ile cevap verenler var. Bir kişiye olan kızgınlığı binlerce takipçi okumak zorunda mı? Üstelik çoğu zaman kızgınlığın sebebini de bilemiyoruz, ortalık özlü söz kaynıyor. Her tepesi atan mesajlı, “atar”lı, nispetli, kıssadan hisseli cümle peşinde. Ben de diyorum ki, “Eğer kızdıysan, git mention at bence.” Hem “Mesaj doğru insana gitti mi?” veya “Bu söz Mevlana’nın mı yoksa Berkecan mı uydurdu?” gibi endişeler de söz konusu olmaz.

 

Nedir bu ünlü kadınların çektiği

Seren Serengil’in dizi sarktı. Burcu Esmersoy moda haftasında bakımsız yakalandı. Nedir bu ünlü kadınlara yapılanlar? 

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde

Melike Karakartal: Ben bu haberleri görünce artık kızgınlıktan başka bir şey hissetmiyorum. İnsanlar yaşlanıyor, kilo alıyor, kilo veriyorlar. Hayatın olağan akışı böyle ama magazin dünyası kadınlar ancak porselen bebek gibi göründüklerinde “normal” sayıyor. Birilerinin makyajsız fotoğrafını çekip “şaşırttı” demekten bıkmıyoruz. Bu işler artık kabak tadı verdi.

Ömür Gedik:
Artık erkeklerin de çıkan göbekleri, dökülen saçları vs. yazıldığı için medya sadece ünlü kadınlara zulmediyor diyemiyoruz. Güzel olunca, güzel giyinince, güzel görününce yazılıyorsa, tam tersi durumlarda da haber yapılabilir diye bakmak lazım. Ama çok da acımasız olunmasa, biraz empati yapılsa iyi olur tabii.

Onur Baştürk:
Açık söyleyeyim, Seren Serengil’in sarkan dizine baktım, “Ne olmuş böyle?” diye. Dikkat çekici bir deformasyon var çünkü, bakmadan geçemiyorsun. Burcu Esmersoy’un saçındaki beyazları merak etmedim. Her kadın saçını boyatmak zorunda mı? Belki Burcu sıkıldı saçını boyamaktan? Bu dayatmaya ne gerek var?

Cengiz Semercioğlu:
Bunlar magazin linci falan değil arkadaşlar, dünyanın her yerinde bu haberler yapılıyor. Angelina Jolie’nin zayıflığı, kolları az mı haber oldu? Burcu da son derece saçma bulduğum ‘sıfır makyaj’ modasının kurbanı olmuş. Bakın kimse makyajsız ünlü diye alkışlamıyor Burcu’yu...

 

Yakışmış mı?

Mahsun’un bıyıkları...

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde


Cengiz Semercioğlu: Elbette yakışmamış, birden 90’lara ışınlandık. Yeni filmi için bıraktığından neyse ki hemen kesti.

Ömür Gedik: Bıyık sevmem, yakışanını görmedim, Mahsun’unki de dahil.

Onur Baştürk:
Yakışmış, “Narcos”ta Pablo Escobar’ı canlandıran oyuncuya benzemiş!

Melike Karakartal:
Uzun süre gözlük takan insanlar gözlüğü çıkardıklarında yadırgarsınız ya, o hesap. Mahsun’un bıyığı da öyle. Mahsun’u ilk bıyıklı tanıdık, o yüzden bıyığı yadırgamadım, aksine yakıştırdım.

 

Çehre’nin dekoltesi...

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde

Cengiz Semercioğlu: Elbette yakışmış. 72 yaşında ve seksapalitesi bu kadar yüksek kadın/erkek az bulunur, alkışlar...

Ömür Gedik:
Her daim güzel kadın, yıllara meydan okumak konusunda ders olarak okutulabilir.

Onur Baştürk:
Yakışmış, gayet şık bir dekolte. Ne derler, “taşımasını bilmiş”!

Melike Karakartal:
Nebahat Çehre ne giyse, ne yapsa kendine yakıştırıyor. Çok zarif bir kadın, her zaman hayranlık duyuyorum.

 

İnenler-Çıkanlar 

Sedat Doğan (İNDİ)

Demet Akalın ve etrafındaki pek çok kişiden para çarptığı için...

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde

Cengiz Semercioğlu: Bağımlılık tedavisi görüyor ve zor durumda. Kol kanat gerecek birileri olmazsa bu açmazdan çıkamayacak.
Ömür Gedik: Demet Akalın bile bu kadar öfkelendiğine göre durum fena sanırım.
Onur Baştürk: Çok fena hem de. Bu şekilde piyasaya dönüp tekrar iş de yapamaz...
Melike Karakartal: Üzücü ve etrafındaki insanlar için de kahredici olmalı bu tip haberlerle gündeme gelmesi...

 

Alişan (İNDİ)

“Çocuğu olan kadınla evlenmem” dediği için...

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde

Onur Baştürk: Peki çocuğu olmayan kadın Alişan’la koşa koşa evlenir mi acaba? Ne manasız bir demeç vermiş.

Melike Karakartal:
Çocukları olan kadınlar da “Ne olur Alişan’la evlenelim, Alişan’la evlenmeden şuradan şuraya gitmem” diye sıraya dizilmiyorlardır tahmin ediyorum...

Cengiz Semercioğlu:
Bu maço söylemleri bıraksak artık Alişan? 40 yaşına geldin, hâlâ eski tas eski hamam!

Ömür Gedik:
Ben şaka yapmıştır diye düşünmek istiyorum. 

 

Rüzgar Erkoçlar (ÇIKTI)

Deniz Berdan’ın defilesine podyumda yürüyüp cinsiyet ayrımcılığına karşı çıktığı için...

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde

Melike Karakartal: Rüzgar Erkoçlar’ın verdiği mesaj bir kenara, varlığı, orada bulunması dahi bir mesajdı... Orada içindeki ruhu ortaya dökebilmiş, korkusuz bir genç adam var, alkışlıyorum.

Onur Baştürk:
Defiledeydim ve Rüzgar’ın gururu ve heyecanı yüzünden okunuyordu. İyi bir şey yaptı, bravo ona.

Cengiz Semercioğlu:
Rüzgar’ın giderek kendine güveni geliyor, en önemlisi bu. Bu özgüven onu tercihleriyle değil, işleriyle konuşulduğu noktaya taşıyacak.

Ömür Gedik:
Athena’nın klibinden sonra Rüzgar’ın bu hareketi de güzel geldi, tebrikler.

 

Nur Yerlitaş (ÇIKTI)

Ameliyatında herkes hastaneye koştu...

Ünlüler podyumda modacılar iş değil reklam peşinde

Cengiz Semercİoğlu: Meme kanseri ameliyatını duyan yanına koştu. Bu kadar seveni olan, her hastalığı yener.

Ömür Gedik: Nur Yerlitaş’a ben de acil şifalar diliyorum. Sevenleriyle, hastaneden çıkınca da güzel günleri olsun.

Onur Baştürk: Nur Yerlitaş’a büyük geçmiş olsun. Şahane kadın, komik kadın. Bunun üstesinden gelecektir eminim.

Melike Karakartal: Büyük geçmiş olsun. Böyle zamanlarda insana sevenleri güç verir, ne mutlu ona...

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!