Tutuklanma anında bile egosu ön plandaydı

Güncelleme Tarihi:

Tutuklanma anında bile egosu ön plandaydı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 01, 2017 18:18

Magazin Konseyi haftanın en çok konuşulan olaylarını masaya yatırdı.

Haberin Devamı

“Behzat Ç.”nin yazarı Emrah Serbes önce Twitter’ından yaptığı hayli itirafnameyle, ardından “Sonunda t yok” diye bağırdığı tutuklanma anı konuşmasıyla gündemdeydi. Konsey, Serbes’in bu çıkışlarını nasıl buldu? Serbes vicdanlı mı davrandı, yoksa her şeyi kurgulamış mıydı?

Cengiz Semercioğlu: Sonunda t değil, v yok bence. Vicdanın v’si. Emrah Serbes kazaya dair bütün gerçeklerin ortaya çıkacağını anladığı anda o mektubu yazıp savcılığa teslim oldu.
Son olarak arabadan bira şişesi çıkması, “Alkollü olduğu ortaya çıkmasın diye bir hafta kaçtı” ihtimalini güçlendiriyor.
Ben spontane gelişen bir şeyden çok bir senaryo kokusu alıyorum bu işte.
Melike Karakartal: En kısa zamanda kazada olanların tüm ayrıntılarıyla gün ışığına çıkmasını ümit ediyorum. Kazayı yapar yapmaz şok yaşadığını ve bu yüzden teslim olmadığını açıklaması soru işaretleri yarattı. Söylediği gibi mi oldu yoksa alkol veya bir madde etkisi altında mıydı ve sebep bu muydu, henüz tespit edilmiş değil.
Dolayısıyla vicdanlı mı yoksa kendini koruyacak şekilde mi davrandı bunu bilmiyoruz. “Emrah Serbes sonunda t yok, bundan sonra benim sonumda hiçbir şey yok” diyor teslim olurken, hayatının bittiğini söylemeye çalışıyor herhalde.
Fakat kaza sonucu bir aile yok oldu, yaratıcı yazar kimliğini ortaya koymanın ne yeri ne zamanı. Dolayısıyla bu sözle ne yapmaya çalıştığını anlamak zor.
Ömür Gedik: Emrah Serbes keşke senaryolarında, hikayelerinde yarattığı o polislere yakışır bir tavır sergileseydi.
Bir adam hem bu kadar iyi bir yazar, düşünce adamı olup, böyle zeki senaryolara imza atıp hem de böyle bir olayın içinde vicdanını da bir kenara bırakarak nasıl bu şekilde yer alır benim aklım almıyor. Büyük hayal kırıklığı.
Onur Baştürk: Emrah Serbes hayli kötü bir şovmenmiş, bunu gördük. Tutuklanma anında bile egosu ön plandaydı, şov yapmaya çalıştı.
Arkadaşını hapse yollayıp kendisinin kliniğe yatması ve güya “hapishane için hazırlanması” da egosunun bir başka örneği. Çok yazık.

Haberin Devamı

Tutuklanma anında bile egosu ön plandaydı

Haberin Devamı

Hande’nin ‘alın teri’ iması çok çirkin

Eski bir kavga yeniden alevlendi: Demet Akalın ve Hande Yener... Bu kez Akalın’ın 33 bin liralık çizmeleri gündem oldu ve Yener bu çizmelere dair “Alın teriyle para kazandığım için öyle bir çizmeye o kadar para veremem” dedi. Sizce bu savaş nereye gider? Bu kızların derdi ne?

Tutuklanma anında bile egosu ön plandaydı

Melike Karakartal:
Eğer Hande Yener “Bu kadar para bir çizmeye lüzumsuz” deseydi, bunda bir sorun olmayabilirdi. Pek çok kişi için bir çizmeye verilmeyecek bir miktar neticede.
Ancak “Alın teriyle kazandığım için o parayı vermem” demesi biraz sorunlu.
Böyle bir ima da çok çirkin. İnsan karşısındakinden hoşlanmıyorsa uzaklaşır, uğraşmaz. Fakat bu sektörde tartışmalarda bir taraf bir söz söyledi mi konu hemen alevleniyor.
Üstelik içinde adı geçen herkesi gündemde tutuyor. Belki de tüm mesele budur...
Ömür Gedik: Bu kavga araya girilip, tek kelime edilmeyecek hale gelmiş. Savaşa dönmüş.
Ben korktum, uzak durma hakkımı kullanıyorum. 
Onur Baştürk: Hande’yi hatalı buluyorum. Keşke sadece kendi şarkılarıyla, klibiyle ilgilense. Demet’in çizmelerini soran muhabirlere de “Beni ilgilendirmiyor” deyip geçse. Demet’le ilgili her konunun üstüne atlıyor gibi. Uzaktan bakınca algı bu. Anladığım üzere kavga sandığımızdan daha büyük ve daha derinlerde bir şey var. Gerçek nedeni ortaya dökseler de rahatlasak...
Cengiz Semercioğlu:
Bu kış bu kavga hiç olmadığı kadar şiddetlenecek. Hande Yener cepheyi genişletip işin içine Okan Kurt’u da dahil edecek. Amerika vizesi verilmediğini söyleyerek bunun ilk işaretini verdi zaten. Hande albümü çıktığı gün Demet Akalın’ın fanları üzerinden saldırıya geçmesini unutmadı. Şimdi intikam zamanı .

Haberin Devamı

Güzide’nin tavrı çok amatör

Güzide Duran sırf davetliler arasında Ayşe Hatun Önal var diye Raisa&Vanessa defilesine podyuma çıkmaktan son dakikada vazgeçti. Duran’ın bu tavrını nasıl yorumluyorsunuz?

Tutuklanma anında bile egosu ön plandaydı

Cengiz Semercioğlu:
Ayşe Hatun, eski sevgilisini Güzide Duran’ın başkasıyla tanıştırdığını ve bu yüzden ilişkisinin bittiğini düşünüyor.
Güzide Duran’ın iddiası yıllardır sahte hesaplarla Ayşe Hatun’un kendisine saldırdığı yönünde. Bu kız kavgası Demet-Hande’nin yanında yumuşak kalıyor.
Melike Karakartal:
Defileye çıkmaması profesyonel bir hareket değil, ne koşulda olursa olsun görevini yerine getirmeliydi.
Uzun zamandır ilk defa podyuma çıktığı haberleriyle gündemde olacağına şimdi “Ayşe Hatun Önal izleyecek diye defileye çıkmadı” cümlesi eşliğinde konuşuluyor, mesleği açısından stratejik olarak da pek isabetli bir karar değil.
Onur Baştürk:
Güzide’nin yaptığı hiç profesyonelce değil, çok saçma bir karar almış. Duygularına, hırsına yenik düşmüş.
Amatörce ve çocukça! “Otur, sıfır Güzide Duran!” demek istiyorum. Ayşe Hatun’a da bravo, ne güçlüymüş! Davetli olarak geldi ve podyumu salladı!
Ömür Gedik:
Amatör bir tavır olmuş Güzide’ninki. Davetlilere takılmayı bırakıp, işini yapsa çok daha cool olurdu.
Ayrıca sahnede ya da podyumda olmak mı davetli olmak mı daha havalı derseniz, ben sahne derim...

Haberin Devamı

Türkiye’de sistem
maalesef böyle işliyor

Berkay, şarkıcıların Youtube tıklanması hakkında konuştu, “Çoğu sahte” dedi. Ama bir süre sonra kendi videolarının da Sri Lanka ve Gana’dan tıklandığı ortaya çıktı. Berkay’a komplo mu kuruldu yoksa o da mı işin içinde? Konsey yorumladı...

Tutuklanma anında bile egosu ön plandaydı

Cengiz Semercioğlu:
Berkay’a bu açıklamaları yaptığı için birileri tarafından kumpas kurulmuş olmasın? Çünkü ben inceledim, neredeyse hiçbir sanatçının dinlenme listesinde Peru’dan, Vietnam’dan yüzbinlerce tıklama yok. Berkay deli mi hem bunu iddia edip hem kendisi yapsın? Berkay’ın “Analitik raporlar açıklansın” iddiası önemli bence. Ben bu analitik raporlara da bakacağım.
Ömür Gedik: Berkay’a komplo falan yok bence. O da muhtemelen Youtube konusunda bir sosyal medya ekibi ya da kişisiyle çalışmıştır ve bu tuzakların içine bilmeden de olsa düşmüştür. Türkiye’de sistem maalesef bu şekilde işliyor. Bence artık Youtube rakamlarını ciddiye bile almamak lazım. Şarkılar konserlerde hep bir ağızdan söyleniyor mu, ona bakalım.
Melike Karakartal: Sosyal medya çağında fena halde karıştırılan iki kavram var: Popülerlik ve başarı. Popüler görünmek, başarılı olmak demek değil. Başarı da popüler olmayı garantilemez. Manipüle edilebilir alanlardaki popülerliğin hiçbir manası olmadığını hem hepsi kabul ediyor, hem de sistemde geriye düşmemek için kendileri de kullanmak zorunda hissediyor.
Dinleyicide karşılığı olmayan bu sistem bir yerde elbette bitecek. Pek çok popçu dönem dönem bu sistemden şikayetçi oluyor, sonra konu kapanıyor. Berkay önayak olsun madem, şişirme tıkların peşini bırakmasın, kendi yaptıysa da söylesin, sistemi değiştirmek için bir adım atsın, ciddiyetini görelim.
Onur Baştürk: Berkay’ın söylediklerini maalesef sektör hiç ciddiye almadı. Kimsenin ona komplo kurduğunu sanmam. Ama işte kendisi de bir ekiple çalışmış, belli. Bunu herkes yapıyor. En ünlü şarkıcılar bile.
Tıklanma sayısını bu şekilde artırıyorlar. Sistem böyle işliyor.

Haberin Devamı

İstanbul gece hayatında
olmanın bedeli bu!

Aslışah Alkoçlar geçen hafta önce Hazine’de eski flörtü Kerem Tunçeri ile karşılaştı, sonra da Lucca’da eski sevgilisi Hakan Sabancı’yla. Üstelik Sabancı’nın yanında yeni flörtü Eliz Sakuçoğlu vardı. Eski flörtlerle, sevgililerle aynı mekanlarda sürekli karşılaşma hadisesini Konsey yorumladı...

Tutuklanma anında bile egosu ön plandaydı

Melike Karakartal: Sürekli karşımıza çıkan isimler bir sosyal çember içinde yaşıyor, sınırları az çok belli. Çemberin yarısını erkekler; yeni nesil genç işadamları, oyuncular, sporcular vb. oluşturuyor. Yarısını ise kadınlar; çoğunluğu modeller, oyuncular, Instagram fenomenleri, televizyon şöhretleri...
Oluşan çemberin içindeki nüfus belli ve bu nüfus aynı mekanlarda, az çok aynı insanlarla iletişim halinde... İlişkiler aynı çember içinde yaşanıyor, ayrılanlar yine aynı çember içinde eşleşiyor. Biraz doğa belgeseli tadında vaziyet ama durum böyle.
Onur Baştürk: Geçen hafta bu konuda yazmıştım. “Çember ilişkiler” İstanbul’da diğer metropollere göre çok daha fazla yaşanıyor.
Herkes belli çemberde yaşıyor İstanbul gece hayatında. Dolayısıyla insanlar sevgililerini de bu çemberden buluyor. Haliyle eskisiyle de yenisiyle de aynı çemberde durmadan karşılaşıyorsun, yapacak bir şey yok.
Cengiz Semercioğlu: Toplasan 100-150 kişiden oluşan bir grup, sürekli 10-15 mekana giderse ne olur? O onunla pişti olur, bu bunun sevgilisiyle çıkar, arkadaşının sevgilisiyle olmaya başlar. İstanbul’daki gece hayatının durumu bu. Bunun olmaması imkansız zaten. Aslışah için de geçerli bu, Eliz için de...
Ömür Gedik: İstanbul gece hayatında gezen, dolaşan bir avuç insan var. Çoğu da çoğunun eski sevgilisi. Hızlı aşklar yaşanıyor, trafik kalabalık yani, aynı İstanbul gibi. Haliyle kolunu kaldırsan eski sevgiliye çarpıyor.

Hülya Avşar o isimleri de açıklasın!

Hülya Avşar’ın eski filmlerindeki öpüşme sahnelerine dair, “Beğendiğim biriyse sete koşarak giderdim” şeklindeki açıklamasını nasıl buldunuz?

Tutuklanma anında bile egosu ön plandaydı

Melike Karakartal: Hülya Avşar bu sözüyle “Profesyonel insanlarız biz, sonuçta iş bu, hiç de öyle romantik ortam olmuyor, etrafta set çalışanları oluyor” gibi demeçler verenleri hakikaten yalancı çıkardı!
Oyuncular, kimyaları tutuyorsa gerçek hayatta da bağ kuruyorlar, evleniyorlar, hiç olmadı en azından ilişki kurmayı deniyorlar.
Avşar kimleri beğeniyormuş, onları da söylesin bari, konu iyice şenlensin!
Magazinin “vintage”ını da severiz...
Cengiz Semercioğlu: Tipik bir Hülya Avşar haberi! Neyin malzeme olacağını, neyin konuşulacağını çok iyi biliyor Hülya Avşar ve onu söylüyor. Sonunda da magazin gündemine geliyor, kendini ve programını konuşturuyor.
Bu açıkla-malarının programının reytingine hiç mi katkısı yok sanıyorsunuz?
Ömür Gedik: Sevgili olmadığın, duygusal bağ kurmadığın bir adamla öpüşmeye koşa koşa gitmek biraz tuhaf değil mi?
Brad Pitt’e âşığım ama gel öpüşeceksin deseler, ı-ıh yani.
Hülya Avşar düşünmüş taşınmış, gündem olmak için bu açıklamayı yapmış gibi duruyor.
Ama ortalık karışır mı karışır. Oyuncuları ve sevgililerini zor durumda bırakan bir açıklama olmuş.
Onur Baştürk: Ömür gerçekten Brad Pitt var sette deseler, ı-ıh boşver mi dersin? İnanmam valla.
Bence Hülya Avşar haftanın en tatlı, en nostaljik açıklamasını yaptı. Ben çok sevdim. Ama Melike’nin dediği gibi keşke kimlerle öpüşmek için sete koşturarak gittiğini de söylese.

Çağla Şıkel
New York’u
anlamamış

Çağla Şıkel, New York’taki Hakan Akkaya defilesinden sonra Amerika’dan soğumuş! Şöyle diyor: “Amerika’da insanlar çok katı. Asla New York’ta yaşayamam. Ülkemde o kadar çok sevgi görüyorum ki, soğuk insanların arasında yapamam.” Çağla’nın bu duyguları abartılı mı yoksa haklı mı?

Tutuklanma anında bile egosu ön plandaydı

Ömür Gedik: Geçen yıl New York’ta yol kenarında can çekişen bir güvercini veterinere götürmek istedim. Bir kutu aradım. Kimse dönüp bakmadı bile. Çağla’ya hak veriyorum, çok katı ve robot gibiler. Bizim insanımızın sıcaklığı, merhameti onlarda yok.
Melike Karakartal: Amerikalılar bireycidir, hem özel hayat hem de mesleklerinde kendi alanları, sınırları konusunda katılardır, böyle hissetmesi normal.
Çağla Şıkel tüm Türkiye’nin tanıdığı ve sevilen bir şöhret; Türkiye’de herhangi bir yerde insanların ona gösterdiği sıcaklığı, sevgi ve saygıyı görmediği herhangi bir yabancılar diyarında mutsuzluk yaşamasından daha doğal ne olabilir?
Cengiz Semercioğlu: Çağla burada gördüğü ilgiyi New York’ta görse, burada kazandığı parayı New York’ta kazansa İstanbul’a dönüp bakmazdı. Ama New York’ta sıradan biri Çağla, dağları ben yarattım diyen diğer ünlülerimiz gibi. Kendilerini kötü hissetmeleri çok normal. Her horoz kendi çöplüğünde öter Çağla’cım, sen çıkma Edirne dışına en iyisi...
Onur Baştürk: Çağla Şıkel’in Türkiye’deki sıcaklığı, ilgiyi orada görmemiş olması doğal. Çünkü orada tanınmıyor. Orada herhangi bir model. Defile organizasyonu sırasında da insanlar ona sıradan bir model gibi davrandığı için belli ki içten içe bozulmuş ve kalkıp bütün New York’a saydırmış. Oysa söylediklerine hiç katılmıyorum.
New Yorklular isterlerse bizden çok daha samimi ve gerçek ilişkiler kuruyorlar. Bizdeki sahte sıcaklıklar onlarda yok. Mesafeleri kendi alanlarını korumaya yönelik. Bu da olması gereken.

 

 

SON 24 SAATTE YAŞANANLAR

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!