Güncelleme Tarihi:
Öncelikle sizi yeniden İstanbul’da görecek olmaktan dolayı mutluyuz. Yaklaşık 50 yıldır sahnedesiniz. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz, anlatır mısınız?
- İstanbul’a yeniden geleceğim için ben de mutluyum ve sizlere buraya tekrar gelmemde bana fırsat tanıdığınız için çok teşekkür ederim. Evet, 47 yıldır sahnedeyim ama zaman öyle çabuk geçiyor ki, sanki daha dün gibi... Tanrı’ya teşekkür ediyorum, bana oldukça cömert davrandı. Kendimi çok iyi hissediyorum. Tüm dünyadaki insanlara şarkı söylemek ve sesimi duyurabilmek beni müthiş mutlu ediyor.
Yıllar size nasıl bu kadar cömert olabildi? Hiç değişmiyor ve yaşlanmıyorsunuz. Bunun sırrı nedir?
- Çok teşekkür ederim, çok kibarsınız. Aslında bunun bir sırrı yok. Nedeni çok basit, tutku! İşinize, hayata, sevdiklerinize ve ailenize olan tutkunuzu kaybetmezseniz, hep ayakta kalırsınız. Her sabah uyandığımda Tanrı’ya şükrediyorum ve sonraki gün yaşayacaklarım için de heyecan duyuyorum. Hayata, işime ve geleceğe olan tutkumu, heyecanımı hiç kaybetmedim. Çocuklarımın ve ailemin sağlığı yerinde, daha iyisi ne olabilir ki?
1,5 YIL FELÇLİ YAŞADIM
Gençlik yıllarınızda Real Madrid genç takımında futbol oynamışsınız, sonra trajik bir kaza yaşadınız. O günleri biraz anlatır mısınız?
- Hayatımın en zor dönemiydi. 20 yaşıma girmeden bir gün önce trafik kazası geçirdim ve ölümden döndüm. 1,5 yıl felçli yaşadım. Bilirsiniz doktorlar çoğu zaman karamsardır ve benimkiler de öyleydi. Tekrar ayağa kalkamayacağımı ve yürüyemeyeceğimi söylüyorlardı. Bunları duyduğumda bütün hayatımın sona erdiğini düşündüm; çünkü o zamanlar Real Madrid’de top koşturan yıldız bir futbolcu olmayı hayal ediyorum. Düşünebiliyor musunuz, futbolcusunuz ve felç kalıyorsunuz. Fakat ne olursa olsun umudumu hiç kaybetmedim ve yeniden hayata döndüm. Şanslıyım ki Tanrı bana ikinci bir şans verdi. Mucizelere her zaman inanırım. Tabii ki ailemin desteği ve gücü olmasaydı o günleri atlatamazdım.
İYİ BİR FUTBOLCU OLACAKTIM
O trafik kazasının hayatınızı değiştirdiğini düşündünüz mü? Dünyaca ünlü bir şarkıcı olmak yerine belki de yıldız bir futbolcu olacaktınız...
- Real Madrid’de oynadığım zamanlar ileride iyi bir futbolcu olacağımı söylerlerdi. Fakat mümkün olmadı. Geçmişte neler kaybettiğimi düşünmek yerine şimdi sahip olduklarım için şükrediyorum. Şarkı söylemeyi ve müziği çok seviyorum. Yarım yüzyıldır şarkı söylüyorum ve yaptığım işe tutkuyla bağlıyım. Bundan şikâyet etmek haksızlık olurdu.
Daha sonra bir şarkı yarışmasına girmiş ve birinci olmuşsunuz. O dönem hayatınızda neler değişti?
- O dönem hayatım tamamen değişmeye başladı. Geçirdiğim kazadan sonra bir şarkı besteledim; “La vida sigue igual” (Life Goes On) ve bu şarkının yarışmadan birinci çıkacağını hiç düşünmezdim. Şarkıyı ilk bestelediğimde herhangi birinin onu söylemek isteyeceğinden bile emin değildim. Yarışmada şarkıyı kendimin değil, başka birinin söylemesini istiyordum. Fakat sonra dostlarım, “Neden kendin söylemiyorsun?” dedi ve kendim söyledim. Benidrom
Festivali, yeni hayatımın başlangıç noktasıdır.
Öğrenciyken okuldaki bir pederin size “Sakın şarkı söyleme” dediği doğru mu?
- Çocukken kilise korosunda şarkı söylüyordum. Öğretmenler bunun bana uygun bir şey olmadığını ve benim koroya ait biri olmayacağımı söylüyordu. Belki de haklıydılar; çünkü kusursuz bir sesim olduğunu iddia etmiyordum, hâlâ da etmiyorum. Ama şarkı söylemek benim için bir tutku ve bugünlere gelmemin en önemli nedeni.
BEN EFSANE DEĞİLİM
Üniversitede hukuk okurken, şarkıcı olmaya karar verdiniz. Ailenizin tepkisi ne oldu?
- Ailem, özellikle de babam avukat olmamı istiyordu. Şarkıcı olduktan yıllar sonra bile babam hukuk fakültesinden mezun olmam gerektiğini söylüyordu; çünkü eğitim hayatıma ara vermiştim. Yıllar sonra üniversiteye geri döndüm ve diplomamı aldım. Tabii ki avukatlık yapmadım ama en azından hukuk fakültesinden mezun olmam babama yetmişti.
Şov dünyasında uzun ve başarılarla dolu bir kariyeriniz var. Yaşayan efsanelerden birisiniz. Dünyaca tanınan bir şarkıcı olmak ve 47 yıldır devam eden kariyerinizi neye borçlusunuz?
- Öncelikle kendimi efsane olarak görmediğimi söylemeliyim. Ben müziğe ve şarkı söylemeye tutkuyla bağlı, hayata ve öğrenmeye müthiş meraklı bir şarkıcıyım o kadar. Başarıyı tarif etmek çok zor. Şans, yaşadığınız etkenler, karşılaştığınız kişiler bu yolda size yardımcı oluyor. Fakat en önemlisi, daha önce de dediğim gibi, işinizi sevmek. Çok çalışmak, öğrenmek ve heyecanınızı kaybetmemek.
MIRANDA’YA HAYRANIM
Şarkılarınız insanların kalbine dokunuyor, özellikle de kadınların. Sizi bu kadar sevmelerinin nedeni bu olabilir mi?
- Şarkılarım herkesin yaşadığı aşk hikâyelerini anlatıyor. Dolayısıyla kendinizden bir şeyler bulduğunuzda, dinlediğiniz ya da gördüğünüz şeyi kendinize yakın hissediyorsunuz. Sanırım insanların ruhuna dokunan şarkılarım var. Geçmişlerinde yaşadıkları ve söylemek istediklerini anlatan sözler onları etkiliyor olabilir. Her erkeğin hayatında vazgeçemediği bir kadın ve her kadının hayatında vazgeçemediği bir erkek vardır.
Eşiniz Miranda ile muhteşem bir evlilik sürdürüyorsunuz. Bu kadar beğenilen biri olarak mutlu bir evliliği sürdürmeyi nasıl başardınız?
- Eşim Miranda’yla 24 yıl önce tanıştık. O zamanlar modellik yapıyor ve çok seyahat ediyordu. Onu gördüğüm an, hayatımın aşkı olduğunu anladım. 2010 yılında evlendik. Ona hayranım ve bu hiçbir zaman azalmadı, değişmedi. Halen ilk günkü kadar âşığım. O, benim için sadece bir eş değil, muhteşem bir anne, yol arkadaşım, rehberim, aşkım ve beş çocuğumun güzeller güzeli annesi. Uzun yıllar birçok duyguyu birlikte yaşadık ve paylaştık. Onsuz bir hayat düşünemiyorum.
MÜZİĞİNİZİ, YEMEĞİNİZİ SEVİYORUM
İstanbul konserinde bizi ne gibi sürprizler bekliyor?
- Sürprizler var ama söylemem! 47 yıllık sanat hayatımda en çok beğenilen şarkılarımı seslendireceğimi söyleyebilirim. Tutku ve duyguların çok yoğun hissedildiği unutulmaz bir gece olacak. İnanın çok heyecanlıyım ve sabırsızlanıyorum!
Son olarak Türk müziği, insanları ve İstanbul hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
- İstanbul inanılmaz güzel ve büyülü bir şehir! Denizler çevrili olması benim için önemli. Aynı zamanda müthiş bir tarihi ve kültürü var. İnsanlar çok sıcak, içten ve samimi. Müziğe ise çok duyarlılar. Müziğinizi, yemeğinizi ve şehrinizi çok seviyorum!
TÜRK ŞARKICIYLA DÜET HEYECANLI OLURDU
Birçok dilde şarkı söylediğiniz biliniyor. Türk bir şarkıcıyla düet yapmayı düşünür müsünüz?
- Müzik evrensel bir dil. Dolayısıyla hangi dilde olursa olsun dinleyiciye ulaşıyorsunuz. Ben 14 dilde şarkı söyleyebiliyorum. Türk bir şarkıcıyla düet yapmak çok enteresan ve aynı zamanda heyecanlı olurdu.