Röportaj: Büşra BOZOK AYTEK Fotoğraflar: Murat ŞAKA
Oluşturulma Tarihi: Haziran 16, 2016 14:43
“Kara Melek”, “Melekler Adası”, “Aşk ve Gurur”, “Savcının Karısı”, “Sahra”, “Sır”, “Benim İçin Ağlama”, “Bize Ne Oldu?”, “Marziye” gibi yayınlandığı dönemde büyük ses getirmiş dizilerde imzası bulunan senarist Nuran Devres, şimdi de romanıyla kitapseverlerin karşısında. “Melek-i Tavus” adlı romanında güncel hayattan insan öykülerini entrika ve aksiyonla harmanlayan Devres, iddialı konuşuyor: “Türkiye’nin Stephen King’i olacağım.”
İlk romanınız okurla buluştu. Kitap yazmaya nasıl karar verdiniz?
- Kendimi bildim bileli aklım fikrim roman yazmaktaydı. Ama önce senaristlik başladı. Gerçi onun da keyfi ayrı, bir de çok iyi para kazanıyorsunuz. Ama roman benim için bir heves değil amaçtı, sonunda gerçekleşti.
Yazım anlamında aralarında ne fark var?
- Kitap yazmak çok farklı bir süreç. Kendinizle baş başa kalmanız, tamamen odaklanmanız lazım.
Kaç yıl aradan sonra bu hayalinizi gerçekleştirmiş oldunuz?
- Çok geç! Yazmaya başlayalı 20 yıl oldu. Senaryo çalışmaları o kadar yoğundu ki, 40 küsur dizi yazdım. Tabii o aralarda boş durmadım, romanın taslağını oluşturdum. 3’te 1’ini bitirmiştim ki bir hastalık geçirdim. İşte o zaman, eğer iyileşirsem bunu bitirmem lazım dedim. Arkamda yarım kalmıy hiçbir şey bırakmak istemiyorum.
Sonra?
- Hastaneden çıktıktan sonra 2,5 ay içinde romanı bitirdim. Hemen basıldı.
MİDYAT’TAN NEW YORK’A UZANAN BİR HİKAYEBize biraz romandan, konusundan söz eder misiniz?- Adı “Melek-i Tavus”... Yezidi toplumunun baş meleğinin, tanrı temsilcisinin adı. Bunu bu zamana kadar kimse romanında kullanmamış, çok şaşırdım. Çok acayip, çok renkli, sinematografik özellikleri olan bir kültür. Kıyafetleri, yaşayış biçimleri, ilişkileri vs. hakikaten çok değişik, evrensel olarak ilgi gösterilebilecek bir tema. Filmi yapılsa bütün dünya izler. Türkiye’de neredeyse hiç gerilim romanı yazılmıyor. Polisiye var ama gerilim romanı yok.
Gerilim romanı yazmak çok mu zor?- Yazarına göre değişiyor bence. Merakım, hevesim ve okuma hastalığım hep gerilim üzerine... Amerikalı gerilim romanı yazarı Stephen King’in tüm dünyada hayranları ve tutkunları vardır, işte o hayranlardan biri de benim. Tarz olarak da Stephen King tarzında bu kitap. Müthiş gerilim ve korku hakim... Ben Türkiye’nin Stephen King’i olmaya soyundum. Bakalım var mıymış meraklısı Türkiye’de göreceğiz.
Konuya dönelim, biraz detay verir misiniz?- “Melek-i Tavus”ta Mardin-Midyat’dan başlayarak İstanbul, New York, Roma ve Trablus’ta devam eden bir Yezidi hikayesini işledim. Bunun için Yezidilikle ilgili uzun araştırmalar yaptım. Ayrıntılı ve doğru bilgi için Midyat’tan Yezidi danışman tuttum. Hikâye elbette kurgudur ama Yezidi toplumunun yaşayış biçimi, yiyip içtikleri, giydikleri, inançları, kuralları, ibadetleri ile ilgili her türlü bilgi tamamen gerçek. Midyat’ta bir Yezidi köyünden alınıp evlat edinilen Constance’ın (Connie) Amerika’da büyütülmesi, bu sıra dışı kızın çevresindekileri kasıp kavuran bir seks ikonu haline gelmesi, yoluna çıkan, ona engel olmaya çalışan herkesi yok etmesi, arkasında hiç iz bırakmadan inanılmaz cinayetler işlemesi ve Amerika’nın bir numaralı eskort kızı olması anlatılıyor.
BU ROMANDAN FİLM YAPILIR AMA DİZİ OLMAZ
Bu roman için çok fazla araştırma yapmışsınız...
- Evet. Her yere gittim. Uzun süre Mardin’de kaldım.
Bu roman sinemaya uyarlanacak mı?
- Öyle görüşmelerimiz var. Dizi olmaz çünkü böyle bir konuyu el atmak istemezler.
Kitabın devamı gelir mi peki?
- Gelir, final yapıyordum, yayın evi dedi ki tam final olmasın.
YAPIMCILAR BENİ SEVMİYOR
Uzun zamandır dizi sektöründe yoksunuz, neden?
- Evet, “Huzur Sokağı”ndan beri bir şey yapmıyorum. Proje ürettim aslında ama yapımcılar beni sevmiyor. Ben de onlara bayılmıyorum doğrusunu isterseniz!
Neden?
- Çünkü, onlar sadece duymak istedikleri şeyi söylememizi istiyorlar. Ben de kendi düşündüğüm şeyin doğru olduğuna inanıyorsam ısrar ederim. Bu özelliğimi sevmiyorlar.