Türkiye’de artık sanat konuşulmuyor

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’de artık sanat konuşulmuyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 08, 2017 15:42

2012 yılında vefat eden Cüneyt Türel’in rol aldığı “Sanat” oyunu 20 yıl aradan sonra yeniden tiyatro sahnesine taşındı. Usta oyuncunun anısına perde diyen oyunda Cihan Ünal ve Can Gürzap’a bu defa Mutlu Güney eşlik ediyor. Üç usta isimle bir araya geldik ve sanat üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Haberin Devamı

◊ “Sanat” oyunundan bahseder misiniz?
- Cihan Ünal: “Sanat”, Yasmina Reza’nın bir oyunu. Reza, önce oyunculuk yapmış ama oyunculuktan tatmin olamayınca yazmaya başlamış. Yazdığı oyunların hemen hepsi Moliere ödülü aldı. İlk önemli oyunu da “Sanat”. Bizim 1997 yılında “Sanat”ı sahnelediğimizde Sean Connery film haklarını aldı. Filmde Al Pacino, Robert De Niro ve Kevin Spacey oynayacaktı. Fakat sonradan neden çekilmedi film, bilmiyorum.

◊ Rahmetli Cüneyt Türel’in anısı için 20 yıl sonra yeniden bir araya geldiniz... 20 yıl önceki “Sanat”la şimdiki “Sanat” arasında fark var mı?

- Can Gürzap: Yaşlarda fark var sadece. (Gülüyor)
- Cihan Ünal: 20 yıl yaş farkıyla yeniden sahnedeyiz.

◊ Peki ne değişti 20 yılda?

- Cihan Ünal: Bir kere Türkiye çok değişti. Türkiye’de artık sanat konuşulmuyor. Ve maalesef sanatı olmayan, sanatta başarılı olmayan ülkeler genelde kalkınamıyor. Bakın batıya hepsinin çok önemli tiyatroları ve müzeleri vardır. Bizde de müze var ama müzeye giden yok. O bakımdan biz oyuncular olarak biraz üzgünüz. Tiyatroya meraklı gençler var, onları takdir etmek lazım. Karın tokluğuna sahneye çıkıyorlar, onlara el vermesi gereken devlet. Önce devlet olacak sonra da vakıflar olacak. Çok vakıf var ama sanat vakfı yok.
- Can Gürzap: Kaç senedir konuşulmuyor sanat. Siyaset olarak, bürokrasi olarak yok. Sanat beynin vitaminidir. Olmazsa olmuyor işte.

◊ “Sanat”a Mutlu Güney de dahil oldu...

- Can Gürzap: Mutlu Bey’le çok mutluyuz onu söyleyelim. Çok eğleniyoruz.

◊ Mutlu Bey, iki usta isimle bu kadroda olmak nasıl bir duygu?

- Mutlu Güney: İki usta değil ki, hocam ikisi de hocaların hocası. Benim için büyük onur. Çok iyi anlaşıyoruz. Sanat oyunu klasik bir oyun aslında. 2040 yılında da oynanabilir. İnsanlıkla sanat arasındaki uçurumları çok güzel gösteren bir oyun. Biz de elimizden geleni yapıyoruz.

◊ 20 yıl önce doğan bebekler şimdi 20 yaşında genç nesil. “Sanat’ oyununa neden gelmeliler, oyunun içeriğini biraz daha detaylı anlatır mısınız?

- Cihan Ünal: Bir beyaz tablo ve üç arkadaş. Bu beyaz tablo modern sanatın, çağdaş sanatın sembolü gibi gösteriliyor. Çünkü günümüzde de her yerde var. Sanat eleştirmenleri ve modaya uyan bazı sanatçılar klasik sanatı tamamen reddedip bunu empoze etmeye çalışıyor insanlara. Yasmina Reza’nın ilk çıkışı bununla ilgili. Bu sanatla ilgili tartışmayı yaparken bu üç arkadaşın kendi özel yaşamları ve birbirlerine karşı arkadaşlığının ne hale geldiği...
- Can Gürzap: Bir tablo etrafında, biri görüyor öbürü görmüyor. Bir tabloya bakış açısı kişiliklerine göre değişiyor ve kavga ediyorlar. Birbirlerini bağışlıyorlar sonra tekrardan birbirlerine giriyorlar.
- Cihan Ünal: Tablo üzerine tartışma yaşanırken kendi kişiliklerini, özel yaşamlarını ortaya döküyorlar. Mesela benim oynadığım Marc empoze edilen modern sanata karşı olan bir tavırda. Diyor ki, ‘Günümüzde sanatı yönlendiren değerlendirmelere inanmıyorum. Yenilik kuralı, sürpriz kuralı, şaşırtma. Sürpriz ölü bir şeydir, anlaşıldığı anda ölür” diyor. Ivan’ın problemi ise tamamen ailevi...
- Mutlu Güney: Ivan, parasız pulsuz bir adam. Arkadaşlarından biri uzay mühendisi biri de dermatolog... İkisinin arasında kalıyor ve ikisine de “sen de haklısın” diyor... Ancak bütün kabahat bir süre sonra onun oluyor. Bu kez “ben ne yaptım size” diye isyan ediyor ve yeni bir çatışma çıkıyor.
- Can Gürzap: Aslında iyi niyetli o, arayı bulmaya çalışıyor.
- Cihan Ünal: Ivan neşe kaynağımız bizim. Beyaz tablonun içinde üç kişiyi düşünürseniz bu üç kişinin röntgenini görüyorsunuz. Yani bir yerde iç dünyalarıyla özel hayatlarıyla kişiliklerini de sergiliyorlar. Sembol de orada beyaz bir tablo...

Haberin Devamı

Türkiye’de artık sanat konuşulmuyor

Cihan Ünal - Can Gürzap - Mutlu Güney

TİYATRO BİZİM İÇİN
EVCİLİK OYUNU GİBİ

◊ Oyun başlayalı 3 haftayı geçti. Tepkiler nasıl?
- Can Gürzap: Çanakkale ve Çorlu’ya gittik, harika bir seyirci vardı. Bizim için yorucu oldu tabii ki, yol-prova-oyun. Buraya geldik galayı yaptık. Çok mutluyuz zaten o zaman da severek oynamıştık.

◊ Bu yaşta bu yoğunluğa nasıl dayanıyorsunuz, sırrı nedir?
- Mutlu Güney: Çocuk bunların ikisi de. Kalplerindeki çocukluğu hiç bırakmamışlar, öldürmemişler. O çocukla oynuyorlar. Sevgiden dolayı. Bunun yaşla ilgilisi yok.
- Cihan Ünal: Tiyatro biraz çocukken oynadığımız evcilik oyunu gibidir. O samimiyettedir.

GENÇLERE “ÇEHOV”
DİYORSUN, BİLMİYOR

◊ Yeni nesle tavsiyeleriniz neler?

- Can Gürzap: Okusunlar, sanattan ayrı kalmasınlar. Sadece okulun eğitimine bırakmasınlar işlerini. Hem bedenlerini eğitsinler spor yaparak hem de beyinleri ve ruhlarını zenginleştirsinler. Sanatla da yakın ilgilenerek okusunlar.
- Mutlu Güney: Hayallerini de unutmasınlar.
- Cihan Ünal: Bir de şu var. Bizde televizyon hep ön planda, gençler genellikle orada yayınlanan dizi ve filmleri seyrediyorlar. Oysa ki dünyada başka şeyler de yapılıyor. Göbek atmanın, palyaçoluk yapmanın, şarlatanlık yapmanın dışında komedi var.
Oyunculuk dediğimiz şey zaten bir maharettir. O mahareti eğer görmek, bilmek, alkışlamak istiyorlarsa yabancı kaynaklı şeyleri de izlemeleri lazım. Benim tavsiyem bu. Ve edebiyatla ilgilenmek lazım, eskiyle... Şimdi tiyatroya aday olan kişilere mesela, Çehov diyorsun bilmiyor. Çehov, Shakespeare, Molière tiyatronun temel taşıdır...

◊ Peki sizin ekranda izlediğiniz hiç dizi var mı?
- Cihan Ünal: Çok az... Oyunculuklarını iyi bulduğum şeyler olursa izliyorum. Bir kısmı benim öğrencim, bizim öğrencimiz oluyor. Görüyoruz. Güzel şeyler yapılıyor, yapılmıyor değil. Ayrıca şunu söyleyeyim, şimdiki nesil sinema konusunda daha iyi. Yeşilçam döneminde sesli çekim yoktu. Bir aktör kendini seslendirmezdi. Çünkü ya sesi kötüydü ya da konuşmayı bilmiyordu. Fakat şimdiki genç arkadaşlar bu işi çok iyi biliyorlar. Aktörle birebir çalışmayı seven yönetmenler var ki bu ümit verici bir şey.

◊ Beğendiğiniz oyuncular kim diye sorsam...
- Can Gürzap: Gerçekten çok iyi oyuncular var. Mesela “İstanbullu Gelin” diye bir dizi var. Oradaki oyunculuğu beğeniyorum özellikle de İpek (Bilgin). İpek çok hoş bir örnek.
- Mutlu Güney: Benim de çok var. Gökçe’yi (Bahadır) çok seviyorum mesela. Çok iyi oyuncularımız var. Hele gençler bayağı iyiler, ben çok seviyorum. İçten ve samimiler. Başarılı olanlar devam ediyor zaten.

◊ Size televizyondaki yapımlarda yer almanız için gelen tekliflere sıcak bakıyor musunuz?

- Can Gürzap: Şartlara bağlı. “Medcezir” adlı dizide rol aldım. Ardından “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz”da yer aldım.

TİYATROYA DÖNÜNCE
RUHUMA SU VERİLDİ

◊ Siz en son ne zaman bir dizide rol aldınız?
- Cihan Ünal: Ben geçen yıl “Muhteşem Yüzyıl Kösem”de Kuyucu Murat’ı oynadım. Bu yıl da “Söz” dizisinde Büyük Bey diye bir rol vardı, onu canlandırdım.

◊ Mutlu Bey sizin en son projeniz neydi?
- Mutlu Güney: En son “Meryem”de oynadım. Hep tiyatro yapmak istiyordum. 4 seneden beri tiyatro yapmıyorum. Nihayet böyle hocalarımla beraber projede yer almak muhteşem güzel geldi bana. Sahneden ayrıldığınız zaman kaslar da eriyor, her şey eriyor. Tiyatroya dönmek tekrar canlanmak gibi bir şey, ruhuma su verildi yani.

◊ Tiyatrocular her işi yapabilir mi? Yani ekranda başarılı olabilirler mi?
- Can Gürzap: Yani başarabilecek kapasitesi varsa başarabilir. Bir zaman okul mezunu ve alaylı diye ayrım çıktı. Oysa ki ya iyi aktör ve iyi olmayan aktör vardır, olay bu kadar basit. Okul mezunu olmayan ne aktörler var ki, çoğu konservatuvarlıdan iyidir.
Önemli olan kendini yetiştirmek, işin ciddiyetini kavramak. Çok ciddi bir iş bizim yaptığımız. Doğruyu yanlışı öğretir.

Haberin Devamı

Türkiye’de artık sanat konuşulmuyor

 

Hem okul hem de asker arkadaşıyız


◊ Dostluğunuz ne zamana dayanıyor?
- Can Gürzap: Cihan ile sınıf arkadaşıyız biz konservatuvardan. Askerlik arkadaşıyız, oyun arkadaşıyız...
- Cihan Ünal: Okulu beraber okuduk, askerliği de beraber yaptık. Her zaman en iyi dostum oldu Can...

◊ Unutamadığınız bir anı var mı?
- Cihan Ünal: O kadar çok ki...

◊ Hiç birbirinize küstüğünüz oldu mu?
- Cihan Ünal: Çok şükür öyle bir şey olmadı.

 

Başarı için tiyatro ilk ve son aşkın olacak

◊ Cihan Bey yaklaşık 10 yıldır Kıbrıs’tasınız. Neler yapıyorsunuz orada?
- Cihan Ünal: Kıbrıs’ta Yakın Doğu Üniversitesi’nde tiyatro bölümü var. Orayla ilgileniyorum, çok iyi bir tiyatro kadromuz var. Buraya işim olduğunda geliyorum. Bir de Başkent Akademi’de ders veriyorum.

◊ Mezun olan öğrencilere ilk tavsiyeniz ne oluyor?
- Cihan Ünal: Bu meşakkatli bir iştir. Tiyatro göründüğü gibi kadar eğlenceli rahat bir meslek değildir. Ve eğer başarılı olmak istiyorlarsa ilk ve son aşkları tiyatro olmalıdır. Çok okumak, çok çalışmak, bittim dememek, devam ettirmek gerekiyor. Ben her sabah şan çalışırım, mesela nefes egzersizi yaparım. Öğrencilerle birlikte de çalışırız. Yani aktörlük bir bütündür. Sadece konuşmak ve oynamak değil. Dans etmek, şarkı söylemek, bütün bunları da geliştirmek lazım.

◊ Her gün yeni bir güne başlıyorsunuz yani?
- Can Gürzap: Kendini hep yenilemek ve de devamlı çalışmak lazım.

 

Haberin Devamı

“Osmancık” dizisinde atlar benden fazla para aldı

◊ Size aşkı sorsam...
- Can Gürzap: Tiyatro...
- Cihan Ünal: Benim için de tiyatro...
- Mutlu Güney: Shakespeare’de şöyle bir replik var. Rodrigo’ya söylüyor Yogo, “Aşk sadece iradenin izniyle uyanan bir hevestir...” Benim çok hoşuma giden bir repliktir bu.
- Can Gürzap: En güzel tanımı ne biliyor musun “Love is pure gold and time a thief”... Yani “Aşk saf altındır, zaman ise onu çalan hırsızıdır...” Billie Holiday’in şarkısında vardı bu tanım.

◊ Para?

- Can Gürzap: Para önemli bir şey yaşamda, çok fazlasının da iyi olduğunu zannetmiyorum. Çünkü bize parayı falan öğretmediler. Mesela okulumu kuralı 27 yıl oldu. Burası para kazanamıyor, cebimizden veriyoruz. Sonra uzmana gittik şirketleri düzelten, kâra geçirten... Dediler ki bize, “Başarılı mısınız”... “Gelenler memnun ayrılıyor, demek ki başarılıyız” dedik. “Para kazanabiliyor musunuz” diye sordular bu kez. Hayır yanıtını verdik. “O zaman başarılı değilsiniz” dediler. Yaptığımız iş, bir nevi ticaret. Bakın size enteresan bir şey söyleyeyim. “Yorgun Savaşçı” diye bir dizi vardı. Türkiye’nin ilk büyük dizisiydi. Baktım ki rolüm neredeyse her karede var... Prodüktöre, “Ben buradan başrol parası almak istemiyorum. Sözlü figüran parası istiyorum” dedim. Hesabını yaptım, figüran olsam başrolden daha iyi para kazanacağım. Kabul etmediler.
- Cihan Ünal: Aynı şey benim de başıma geldi. “Kuruluş / Osmancık” dizisinde 12 bölüm oynadım. Atlılar var ya, cirit atlılarının atları benden daha fazla para aldı.
- Mutlu Güney: Para insanın elinin kiri...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!