Güncelleme Tarihi:
◊ İngiltere’de “kırmızı halı” dendiğinde ilk akla gelen tasarımcılardansınız. Bu macera nasıl başladı?
- Eşimin işi nedeniyle 2004 senesinde İngiltere’ye taşındık. İngiltere’de moda dünyasını daha da kavramak adına tekrar okumaya başladım. Mezun olduktan sonra öğretmen olarak okulda devam etmemi istediler. Ben farklı bir şekilde şansımı denemek istedim. O süreçte iş bulamayınca böyle bir adım attım. Kendi markamı da oradaki ikinci senemde kurdum.
◊ İyi ki iş bulamamışsınız mı demeli...
- (Gülüyor) Belki de. Bu işin başında en çok eşim destekledi. Zeynep Kartal markasının mimarının o olduğunu söyleyebilirim.
◊ İngiltere’de bir Türk markasını kabullendirmekte zorlanmadınız mı?
- Markamı ilk kurduğumda oluşan önyargıları yıkmak biraz zaman aldı aslına bakarsanız... Vogue Fashion Night Out’ta defilemi gerçekleştirdikten sonra çok güzel geri dönüşler aldım ve yolculuğuma devam ettim.
◊ Nasıl kırabildiniz önyargıları peki?
- Türk insanının DNA’sı sevgi ve içtenlikten oluşuyor. Bu duygularla ilerleyerek kırdım sanırım. (Gülüyor)
LADY GAGA’DAN KYLIE MINOGUE’A BİRÇOK YILDIZIN GARDIROBUNDA
◊ Bugün dünya starlarını giydiriyorsunuz. Kimlerle çalıştınız şimdiye kadar?
- Çok isim var. Lady Gaga, Kylie Minogue, Bebe Rexha, Winnie Harlow, Amanda Holden, “Game of Thrones”un Arya Stark’ı Maisie Williams... Ayrıca İngiltere’nin 35 yıllık bir dizisi var, “Coronation Street” adında... O dizide son 6-7 yıldır ben çalışıyorum. BBC’nin de resmi kırmızı halı tasarımcısıyım.
◊ Ya Türkiye... Buradan kimsenin stiline el atmıyor musunuz?
- İngiltere’de yaşadığımdan dolayı burada kurduğum bir düzenim var. Zaman buldukça Türkiye’deki isimlerle de çalışıyorum.
◊ Türkiye’deki ünlülerle çok çalışamıyorsunuz tamam da aklınızda “Keşke giydirsem” dediğiniz biri de mi yok?
- Sevgili Ajda Pekkan’la bir koleksiyon hazırladık ve o koleksiyonu Londra Moda Haftası’nda sunduk. Hatta kendisi de podyumda yürüdü. Onunla çok güzel bir projeye imza attık. Ajda Pekkan sesi, yaşam tarzı ve stiliyle Türk halkına mâl olmuş değerli bir isim. Aramızda çok özel bir bağ var. İstanbul’daki İngiliz Konsolosluğu’nda sanat, spor ve iş dünyasından alanında başarılı kadınların yer aldığı özel defilemde kendisi de podyuma çıkmıştı.
◊ Başarının yanında manken formu da aradınız mı o kadroyu oluştururken?
- Hayır hayır. Kimse 36-38 beden olmak zorunda değildi. Odak noktamız başarıydı.
◊ Kimler vardı o kadroda?
- Hilal Saral vardı, Emmy ödülü almış tek Türk kadın yönetmen mesela. Senarist Melek Gençoğlu. Milli sporcumuz Şahika Ercümen... Tam 102 tane dernek kurmuş olan Monik İpekel... 72 yaşında bana modellik yaptı, sağ olsun beni kırmadı. Ve alanında pek çok değerli isim.
YARDIM DEFİLESİNDE DAVID BECKHAM’LA ÇALIŞTIM
◊ Bu tarz bir ünlüler geçidi projesi daha planlıyor musunuz?
- Dünyanın her yerinde büyük başarılara imza atmış Türk kadınları var. Amacım o kadınları şubat ayında gerçekleşecek Londra Moda Haftası’nda podyuma çıkarmak. Yeni koleksiyonumu modeller yerine onlarla tanıtmak istiyorum. Türk kadınının ne kadar başarılı olduğunu görmelerini istiyorum.
◊ Sadece defileler değil sosyal sorumluluk projeleriyle de adınızdan söz ettiriyorsunuz...
- En büyük arzum İngiltere ile Türkiye arasında daha da kuvvetli bir kültür köprüsü kurmak. Mesela futbol dünyasının efsanevi ismi David Beckham, situs ambiguus hastalığıyla mücadele eden 19 yaşındaki Kirsty Howard yararına yapılan defile kapsamında benimle çalıştı. Ben o gün ülkemin tanıtımına katkı sağlamak için ne gibi adımlar atmam lazım düşüncesiyle “sosyal sorumluluk” konusunu odağıma aldım. Devamında sosyal sorumluluk olgusunu hayatımın merkezine taşıyarak pek çok etkinliğe imza attım. Son yıllarda sürdürebilir kumaşların kullanılması ve sıfır atık konusunda yapılan çalışmaları çok önemsiyorum.
◊ Türkiye’nin tanıtımı için de farklı projeler üretiyorsunuz diye biliyorum.
- Mülteciler dünyanın kanayan yarası. Ve Suriyeli mültecilere Türkiye’den başka kimse sahip çıkmadı. Buna dikkat çekmek için İletişim Başkanlığı ile ortak bir etkinlik yaptık. Suriyeli kadınlar işledi, ben onların el emeğini Londra Moda Haftası’ndaki defilemde sergiledim.
Ayrıca bir başka defilemde dünyaca ünlü İngiliz mimar Thomas Allom’un İstanbul ziyareti sırasında simgesel yapıları resmettiği gravür sergisini sundum.
İNGİLİZ PASAPORTUMUZ VAR AMA BİZ TÜRK’ÜZ
◊ Ama Türkiye’de adınız İngiltere Parlamentosu’nda düzenlediğiniz defile ile duyuldu.
- 15 Temmuz’un ardından gerçekleşen...
◊ Evet...
- Kariyerimin en anlamlı defilesidir. O hain darbe girişiminden 1.5 ay kadar sonra, yani eylülde Londra Moda Haftası vardı. Ben de moda haftası kapsamında defile düzenleyecektim ve mekan olarak parlamentoyu tercih ettim.
◊ Neden özellikle parlamento binası?
- Parlamentolar özgürlüklerin sembolüdür. Benim de 2 ay önce ülkemin özgürlüğü bombalanmıştı. Bu konuya dikkat çekmekti amacım. Darbe girişiminde ben İngiltere’deydim belki ama buna rağmen 3 gün uyuyamamıştım. Çünkü ailem burada, köklerim burada. Evet İngiliz pasaportumuz var, İngiliz vatandaşıyız ama İngiliz değiliz, Türk’üz biz...
◊ Asıl mesajı da defilenin finalinde verdiniz.
- Evet, finali “Demokrasi Gelinliği” adını verdiğim parçayla yaptım. Cumhurbaşkanlığı forsundan ilham alarak tasarladığım beyaz bir elbiseydi. İngiltere’de yaşayan bir Türk modacı olarak bildiğim yoldan sesimi duyurmak istedim.
EMİNE ERDOĞAN’IN DURUŞUNU VE TARZINI BEĞENEREK TAKİP EDİYORUM
◊ Siyaset dünyasında tarzını beğendiğiniz kim var?
- Kariyerim boyunca sosyal sorumluluk olgusunu hayatımın merkezine taşıyarak pek çok etkinliğe imza attım. Son yıllarda sürdürebilir kumaşların kullanılması ve sıfır atık konusunu çok önemsiyorum. Hatta geçen yıl Cannes Film Festivali kapsamında gerçekleştirdiğim etkinlikte, sıfır atığın önemine dikkat çekmek için film şeritlerinden özel bir tasarım hazırladım. Özellikle sürdürülebilir kalkınma ilkelerine uygun üretimi her platformda destekleyen sayın Emine Erdoğan’ın duruşunu ve tarzını beğenerek takip ediyorum.
ÜÇ İLHAM KAYNAĞIM VAR: KONYA, İSTANBUL VE LONDRA
◊ Koleksiyonlarınızı hazırlarken nelerden besleniyor, nelerden ilham alıyorsunuz?
- Aslında bazen bir gravürden bazen bir seyahatten ama şimdiye kadar en çok şehirlerin mimarisinden, hikayelerinden etkilendim. Daha doğrusu üç şehirden. Birincisi doğduğum şehir olan Konya... Çok derin bir geçmişe ve kültüre sahip... İkincisi İstanbul. Geliştiğim şehir. Üçüncüsü Londra; benim için dünyaya açılan, adımı ve tasarımlarımı dünyaya duyurduğum şehir...
ÖZLEM HİÇBİR ZAMAN BİTMİYOR
◊ Yurtdışındaki defilelerinize Türkiye’den kimleri davet ediyorsunuz?
- Yurtdışındaki defilelerime Türk basınından isimleri davet ediyoruz. Defilelere ağırlıklı olarak yabancı misafirlerimiz katılıyor.
◊ Pek çok Türk sanatçıyı göremiyoruz. Bir nedeni var mı?
- Etkinliklerimi ağırlıklı olarak yurtdışında yaptığımdan dolayı daha çok yabancı isimleri ağırladım. Bazı defilelerime Türkiye’den de çok sevilen sanatçılarımız katıldı. Ayrıca Türkiye’de çok başarılı sanatçılarımız, tasarımcılarımız olduğunu eklemek isterim.
◊ Derdim farkındalık yaratmak diyorsunuz.
- YÜlkenize karşı bir özlem duyuyorsunuz. Bu özlem hiçbir zaman bitmiyor, hatta her geçen gün daha da çoğalarak sizi kucaklıyor. Uluslararası platformda ülkemi daha da tanıtmak için elimden geleni yapmalıyım.
Bunun için uğraşıyorum.
MANCHESTER’IN MODA ELÇİSİYİM
◊ Nasıl yankı buldu bu defile İngiltere’de?
- İngilizler o an çok bir şey anlamamışlardı. Fakat 15 Temmuz’dan 1.5 yıl sonra Ariana Grande’nin Manchester’daki konserine bir canlı bomba saldırısı düzenlendi. 22 çocuk öldü. O acı olaydan sonra I Love Manchester adlı derneğin düzenlediği yardım etkinliğine katıldım. Etkinliğin sonunda bir konuşma yaptım. “15 Temmuz’da benim ülkemin özgürlüğü bombalanmıştı, burada da bugün benim çocuklarım bombalanıyor. Burası da benim ülkem, şu an acım tarifsiz. Acının dili, dini, ırkı olmaz” dedim.
İnsanlar beni o zaman daha iyi anladı. Hatta beni Manchester şehrine moda elçisi seçtiler. O zamandan beri Manchester’ın moda elçisiyim.
◊ Gelelim pandemiye... Bundan sonra moda haftaları nasıl yapılacak?
- Londra Moda Haftası bu sene online yapılıyor. Bazı büyük firmalar da defileler için deniz, tarla gibi farklı mekanlar seçiyor.
◊ Türk kadınının stili hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Türk kadını çok güzel giyiniyor. Bunda moda sektöründeki gelişmenin de etkisi var. Türkiye 15 yıl öncesine kadar fasoncu bir ülkeydi. İngiltere’ye taşınmadan önce 15 sene burada çalıştım. Büyük markalar için tasarım ve üretim yapıyorduk. Ama son 15 yılda Türkiye çağ atladı, tasarımcıları olan bir ülke haline geldi.