Güncelleme Tarihi:
-Hocam iki yüz metre ilerde bir büfe var demiştiniz ama neredeyse beş yüz metre oldu!?
-Salak salak konuşma!!!
Yani bugünkü yazıya bu konudan başlamak istiyorum çünkü evde ve okulda çocuk eğitmenin temelleri ÜSLUP ve TUTARLILIKTIR
Türkiye’de ki bence en temel sorunlarda bu ikisi, tutarsızlık ve rencide edici üslup!
Eğer başarılı ve mutlu bir toplum yetiştirmeye karar verdiysek ki, bu kesinlikle Türkiye’de öyle görünüyor, bunun için hem ebeveynler hem de eğitimciler ortak bir çalışma yürüterek çocuklara tutarlı davranış sergilemeliler hem de kelimelerini seçerek kullanmalılar.
İnsanlarla bu konuları konuştuğumda birçok eğitimcinin ve ebeveynler bunları farkında olmadan yaptıklarını söylüyorlar.
Bu davranış biçimleri değişmeden en pahalı okullara göndermek bile fayda sağlamayacaktır.
Halbuki her insan bir potansiyeldir ve yeteneksiz insan yoktur! Buna göre her çocuk bir potansiyeldir ve bizler bu değerli potansiyeli hassas bir şekilde kırmadan dökmeden ustalıkla potansiyelinde ki değerleri yerinden çıkarıp ortaya koyabilmeliyiz ve gerekli görüldüğü yerde, işleyip dokuyup temizleyip yoğurup kendi tek başına tüm potansiyelinin farkında tüm yeteneklerinin farkında bir birey olarak meydana çıkarmalıyız.
Potansiyel nedir?
Her insanın anne karnındayken tüm artılarının eksilerinin tüm yeteneklerinin karakter özelliklerinin kim olarak dünya da hangi özellikleriyle var olacak olan çip dosyası gibi de düşünülebilir …?…dir
Yetenekler de bu potansiyel de genlerinde bellidir, ve doğduğu andan itibaren bu potansiyel kendisini ben bir bireyim benim özelliklerim var ama lütfen bana bu özelliklerimin farkında olabilmem için bana yardımcı olurmuşunuz’ der gibi düşünebiliriz.
Durum böyle ve öncelikle ebeveynlerin ve sonra (aileler okullardan yardım alarak) eğitimcilerin olmak üzere bu yeni insanda ki özelliklerinin ve yeteneklerinin keşfetme yolculuğu başlar.
Bu keşif, bu yolculuk aslında o kadar keyifli bir yolculuktur ki bunu aslında insanlar zorlaştırırlar maalesef.
Bu keyifli yolculuğun daha keyifli bir hale gelebilmesi için öncelikli esas olan o potansiyeli olduğu gibi Kabul etmektir. Kabul etmek işin başlangıcıdır.
Peki elimizde bir potansiyel (yani çocuk) var değil mi bunu Kabul ettik. Bu potansiyelin bir yolculuğu var, bunu da hep birlikte ebeveyn okul ve aile çocuk üçgeninde gerçekleştiriyoruz bu da Kabul.
Peki bu yolculuğu neden hata yapmadan gerçekleştirmeyelim ki? Buna hiç bir engel yok, yapmamız gereken öncelikle Kabul etmek sonra da farkında olmak ve tüm bu yolculuk boyunca uyanık olmak.
Nasıl uyanık kalabiliriz?
Öncelikle çocuklarımızı ilgilendiren her şeyi görerek ve bilerek...
*çocuğumuz hangi oyuncaklarla oynuyor?
*çocuğumuzun ilgi alanları neler?
*hangi aralıklarla ne yapıyor?
*neyi neden ve nasıl yapıyor?
*resim yaparken neler çiziyor? Gibi hep uyanık kalarak izlemek takip etmek çocuğunuzu size tanıtır, çünkü kendisi hakkında ki tüm ve iç dünyasında ki bilgiler, ancak bunları takip ederek mümkün olabilir ve tüm bu yazdıklarım aynı şekilde eğitimciler için de şart, yoksa çocuğa hoşça vakit geçirmekten daha ileri gidilemez.
Her şey tanımak ve bilmekle başlar!
Sadece bilgi yüklemek ve hatta gereksiz çöp bilgi yüklemek çocuğa fayda sağlamayacağı gibi aslında bu kadar fazla ‘in put’ sonucu olarak son yıllarda sıkça duyduğumuz hiperaktivite denen sorunlar yaşanmaya başlar. Çocukları ilaçlarla sakinleştirmeye çalışılması doğru değildir, çünkü hiperaktivite fazla in put un sadece sonucudur!!!
Bir adım daha ileri gidebilirsek sizlere bir tüyo daha vermek isterim, bu takibini yaptığınız çocuğun tüm ilgi alanları, oyunları oyuncakları ise sadece çocuğu tanımak ve bilmekle de kalmıyor ilerde yetişkin bir birey olduğunda nasıl birisi olacağı konusunda ve hangi mesleklerde başarılı olacağı konusunda da ciddi bilgiler veriyor!!!