Güncelleme Tarihi:
BİRKAÇ KUŞAĞIN ANILARINDA YER ETTİ
Gencecik bir Tom Cruise, yanında güzeller güzeli Kelly McGillis... Hele filmin, dönemin en ünlü gruplarından biri olan Berlin tarafından seslendirilen Take My Breath Away adlı şarkısı! 1980'lerin ikinci yarısında sinema salonlarından çıkmayan biriyseniz eğer, kim bilir o şarkıyla ve bu ünlü filmle ilgili ne anılarınız vardır.
36 YIL SONRA YENİDEN
Yönetmenliğini Tony Scott'ın üstlendiği, Tom Cruise, Kelly McGillis, Tim Robbins, Val Kilmer'ın da yer aldığı kalabalık bir kadronun oynadığı 1986 tarihli filmin devamı niteliğindeki Top Gun: Maverick bu yılın iddialı yapımlarından biri olarak gösterime girdi.
EKSİKLİĞİ HİSSEDİLDİ
Bu ikinci filmde yine Tom Cruise başrolde. 36 yıl önceki yapımda kendisine eşlik eden Val Kilmer da farkı bir öyküyle yine kadroya dahil edildi. O ilk yapımın önemli karakterlerinden birini canlandıran Anthony Edwards, Top Gun: Maverick'te olmasa da oğlunu oynayan Miles Teller aracılığıyla sık sık anılıyor. Elbette 36 yıl sonra çekilen bir filmde eski kadronun, eksiksiz olarak kamera karşısına geçmesi beklenemez. Ama bu yeni filmde öyle bir eksik var ki özellikle de ilk filmi unutamayanlar onu görmezden gelemez.
ONUN İÇİN SÜRPRİZ OLMADI
Top Gun: Maverick'teki o eksiklik, Tom Cruise'un oynadığı Maverick karakterinin romantik ilişki yaşadığı Charlie'yi (Charlotte Blackwood) canlandıran Kelly McGillis. Zaten onun eksikliği de hissedilmeyecek türden değil. Çünkü McGillis, filmin ana kadın karakterine hayat veriyordu. Bu durum, oyuncunun ilk filmdeki kadar olmasa da en azından sembolik bir rolle filmde yer almasını bekleyenler için kötü bir sürpriz olabilir. Ama görünüşe göre Kelly McGillis için değil. Yani o, her ne kadar ilk filmle hafızalara kazınmış olsa da Top Gun: Maverick için kendisine ulaşılmamış olmamasını hiç de şaşırtıcı bulmadığını daha önce de ifade etmişti zaten.
'YAŞLIYIM, ŞİŞMANIM VE YAŞIMI GÖSTERİYORUM'
Şu anda 64 yaşında olan oyuncu, 2019 yılında, Top Gun yapımcılarının filmden sonra kendisiyle hiç iletişim kurmadıklarını söylemişti. McGillis, şunları da eklemişti: "Yani yaşlıyım, şişmanım ve yaşımı gösteriyorum. Ama ben, tüm diğer şeylere bir değer atfetmek yerine olduğum halimle güvende hissetmek isterim."
Bir başka deyişle tıpkı bir filmle bir anda parlayıp sonra "kayıplara karışan" diğer ünlüler gibi Kelly McGillis de Hollywood'un "Sahi ... Ona ne oldu?" sorusunun kahramanı olan yıldızlarından biri. Bu aslında biraz da onun seçimi diyebiliriz. Çünkü kamera karşısında olmak yerine oyuncu eğitmeni olma yolunu seçti. Bu durum, McGillis'in "şöhretle olan zorlu ilişkisinin" bir sonucu aslında.
'ESAS KADIN' OLMAYI ÇOK SEVMEDİ
Kelly McGillis, gençlik yıllarında her ne kadar sinema için bulunmaz bir nimet olabilecek fiziksel özelliklere sahip olsa da hiçbir zaman "esas kadın" ya da "seks sembolü" olarak görülmekten hoşlanmadı. Sinemadaki kariyerinin büyük bir bölümünü de kendine güven sorunlarıyla boğuşarak geçirdi. Kendi çekiciliğinden şüphe duymasında yönetmenlerin büyük etkisi olduğunu da bu noktada hatırlatmak gerek.
ÜNLÜ OKULDA ÖĞRENCİYDİ
Hollywood kariyeri başlangıçtan beri hep "kendinden şüphe" ederek geçti McGillis'in, 1983 yılında ünlü Juillard Okulu'nda öğrenciyken Reuben Reuben adlı filmde oynaması için seçildi. Tom Conti ile kamera karşısına geçen McGillis'in okuldan geri kalmasına izin verilmedi. O da çareyi hafta sonları ya da tatil günlerinde New York ile Kuzey Kaliforniya arasında uçak yolculukları yapıp bu şekilde filmde oynamakta buldu. Bu süreçte okuldaki arkadaşlarının nefret dolu bakışlarına da katlandı. Ama bu konuda kararlıydı. Çünkü oyuncu olabilmek için liseyi yarıda bırakıp Juillard'a başlamıştı ve okulu bitirmeliydi.
SIRRINI 'SANIK' FİLMİNİN TANITIMLARINDA ORTAYA SERDİ
Kelly McGillis'in bu özgüven eksikliğinin altında yatan çok büyük bir travma vardı aslında. McGillis, 1982 yılında, evinde iki erkeğin tecavüzüne uğradı. Mahkeme sırasında bunlardan biri aleyhine ifade verdi. Ama diğer zanlı mahkum edilmekten kurtuldu. McGillis, bu korkunç olayı, benzer bir konuyu ele alan 1987 tarihli Accused (Sanık) adlı filmin tanıtımları sırasında kamuoyuna ilk kez açıklamıştı. Jodie Foster'a kariyerinin ilk en iyi kadın oyuncu Oscar'ını kazandıran bu filmde Kelly McGillis de tecavüz zanlısına gereken cezayı vermek için çabalayan bir savcıyı canlandırıyordu.
Kelly McGillis , yıllar önce yaşadığı korkunç bir olayı filminin tanıtımı için kullanmakla eleştirildi. Ama bu konuda " eğer o süreçte başına geleni söylememiş olsaydı bunun hayatının en korkakça eylemi olacağına inandığını" söyledi. McGillis aslında bütün bunları açıklarken de bir şeyi gizliyordu: Aynı olayda sadece kendisi değil evde bulunan bir kız arkadaşı da saldırıya uğramıştı. Bu gerçeği ise çok çok uzun yıllar sonra 2010'da gözler önüne serdi. McGillis o dönemde olay hakkında şunları anlattı: "Eşcinsel olduğum için cezaladırıldım ve bu hikayeyi yarattım." Kelly McGillis, o tecavüz olayının ardından travmasıyla başa çıkabilmek için alkole ve işine sığındı.
'BİR YIL DEPRESYONDAYDIM'
McGillis gösteri dünyasındaki kariyerinin başlarında bir dizi şanssızlık yaşadı. Broadway komedisi Peccadillo, bir sinema filmi olan Chinatown ve The Two Jakes adlı yapımlar için hazırlandığı roller kendi kontrolü dışında gelişen olaylar nedeniyle "parmaklarının arasından uçup gitti." Fakat o ilk dönemde onu en çok üzen ise Tom Hanks'in de yer aldığı Bachelor Party (Bekarlığa Veda Partisi) adlı filmden kovulmasıydı. Yapımcılar "yeterince seksi olmadığı için" kadrodan çıkarıldığını söylediler. İşte bu, kariyerinin başındaki McGillis için bir yıkım oldu. Sonradan anlattığına göre tam bir yıl boyunca bu yüzden depresyondaydı.
McGillis, 1987 yılında bir röportajda bu konuda ilginç sözler sarf etmişti: "Yatakta sevgilimle olduğum zamanlar dışında sevimli ya da seksi olduğumu sanmıyorum." Kendi anlattığına göre McGillis, lise yıllarında kiloluydu ve lise mezuniyeti için ona eşlik edecek bir kişiyi bile bulamadı bu yüzden.
ÜNLÜ YÖNETMEN ONU BÖYLE KEŞFETTİ
Fakat kendisiyle ilgili bütün bu sorunlu bakış açısına rağmen, Kelly McGillis, kariyerinde yükselmeye başladı. Witness adlı yapımdan sonra Reuben Reuben'de oynadı. İşte bu film ilginç bir şekilde onun kariyeri için bir dönemeç oldu. Yönetmen Peter Weir yeni filminde oynamasını istediği Ewa Fröling'i sinemada izlemek için Ingmar Bergman'ın Fanny ve Alexander adlı filmine bilet almak istedi. O filme bilet kalmadığı için de McGillis'in oynadığı Reuben Reuben'i izledi. Film başladı, perdede Kelly McGillis göründü. İşte Weir'ın aradığı oyuncu oradaydı!
YILDIZ OLMANIN BEDELİ ÇIPLAK SAHNELER
Sonunda bir Amish kahramanını anlatan Witness adlı bu filmde rol aldı McGillis. Fakat o filmde senaryo gereği çıplak olarak kamera karşısına geçtiği sahne ise onun için çok zordu. Fiziksel görüntüsünden duyduğu hoşnutsuzluk nedeniyle birilerinin önünde kıyafetlerini çıkarmanın kendisi için kolay olmadığını, böyle sahnelerde kendisini tamamen savunmasız hissettiğini daha sonra söylemişti. Ama 1980'lerde çıplaklık, sinemada yıldız olmanın ödenmesi gereken bedeliydi.
Birçok sinemaseverin hafızasına adını yerleştiren Top Gun ise Kelly McGillis'in üçüncü sinema filmiydi. Her ne kadar rol için seçilmiş olsa da yine de başarısız olduğunu düşündü. Hatta bir keresinde yapımcılar Jerry Bruckheimer ve Don Simpson'a kendisini kovup kovmadıklarını sordu. Kendisi Grace Kelly ve Ingrid Bergman gibi efsane yıldızlarla kıyaslandığında da tek bir cümle kurdu: "Bir insan buna nasıl dayanabilir?"
ŞÖHRET ONU KORKUTTU
McGillis, çok çalışarak kafasının içindeki "şeytanları" uzaklaştırmak istedi. Fakat bu süreçte de başka bir korku ortaya çıktı. Top Gun ile yıldızı iyice parladıktan sonra Hollywood'un yıldız sisteminin kendisini kandırabileceğini düşünmeye başladı. Kendi deyimiyle "Bütün bu kandırmacanın ortasında aniden bir film yıldızı oldu." Ve bu onu korkuttu.
'KARAVANA GİDİP SAÇIMI KAZIDIM'
Kelly McGillis için Hollywood'daki kırılma noktası Abel Ferrera'nın 1989tarihli Cat Chaser adlı filmi oldu. Hatta bir keresinde bu filmi "Hayatımın en kötü deneyimi" diyerek nitelendirmişti. Bu filmin çekimleri sırasında rol arkadaşı Peter Weller ile bazı çatışmalar yaşadı. Çekimlere iki hafta ara verildiğinde ise kendisinden hiç beklenmeyen bir şey yaptı: Göğüslerini büyüttü, yani bir estetik operasyon geçirdi. Bundan sonra işler daha da karıştı. Kelly McGillis, yıllar sonra verdiği bir röportajda o filmden sonra şöyle düşündüğünü anlattı: "Eğer oyunculuk böyle olacaksa ben bunu yapmayacağım. Çekimlerin son gününde yönetmene benimle işinin bitip bitmediğini sordum. "Evet" dedi. Karavanıma gittim ve saçlarımı kazıdım. Dedim ki 'Bir daha asla oyunculuk yapmak istemiyorum."
KISA ZAMAN İÇİNDE İKİ KEZ ANNE OLDU
Bu deneyimin ardından Kelly McGillis altı aylık bir mola aldı ve o sırada hamile kaldı. Sonra bir yat satıcısı olan Fred Tillman ile evlendi. Bir bebeği daha oldu. Bundan bir süre sonra oyunculuğa döndü. Ama takvimler 1990'ları gösteriyordu ve bazı video filmleri ve küçük yapımlarda rol buldu.
HAYATINDAKİ BÜYÜK DEĞİŞİKLİK
1993 yılı da McGillis için çok da iyi bir yıl değildi. Kocası tutuklandı ve oyuncu bir kez daha basının gündeminde ilk sıralara çıktı. Tek neden Tillman'ın tutuklanması değildi. McGillis, kilo almıştı. Bu dönemde basın hiç acımadan onun fiziksel değişimini alaya aldı. Kelly McGillis ile Fred Tillman bu tutuklanma olayından bir yıl sonra aralarını düzelttiler. McGillis kocasına lüks bir yat satın aldı. Ama 1996'da o yat yandı. 2002'de de evlilikleri bitti. McGillis, ilerleyen yıllarda bir kadınla romantik ilişkiye girerek bu konudaki yaklaşımını da gözler önüne serdi.
OYUNCU EĞİTMENLİĞİ YAPIYOR
Kelly McGillis bugün Kuzey Carolina'da yaşıyor ve oyuncu eğitmenliği yapıyor. Her ne kadar fiziksel görünümü değişmiş olsa da bu konu zaman zaman magazin basını tarafından gündeme getirilse de McGillis, yıldızlıktan ve pırıltılı dünyadan uzak ve daha keyifli bir hayat sürüyor.
Madem 1986 tarihli Top Gun'dan söz ettik, o filmin unutulmaz şarkısı Take My Breath Away'i seslendiren Berlin'i de hatırlayalım. Berlin adlı grup 1978'de Los Angeles'ta kuruldu. Amerikan yeni dalga grubu olan Berlin, 1980'li yıllarda "Sex (I'm A ...)", " The Metro", "No More Words" gibi single'larla ticari anlamda büyük bir başarı elde etti. 1986 yapımı Top Gun filmi için seslendirdiği "Take My Breath Away" adlı şarkı ile uzun süre listelerin zirvesinde kaldı. Grubun en tanınmış kadrosu, vokalist Terri Nunn, bas gitarist ve vokalist John Crawford, klavyeci David Diamond, gitarist Ric Olsen, klavyeci Matt Reid ve davulcu Rod Learned'den oluşuyordu.
YENİ FİLMDE O DA YOK
Top Gun: Maverick'te 36 yıl önceki kadrodan bir eksik daha vardı: Meg Ryan. O ilk filmde, Goose karakterinin karısını oynayan Ryan bu sayede kariyerinde hızla yükseldi. Harry Sally'ye Tanışınca, Sevginin Bağladıkları başta olmak üzere "Hollywood'un romantik prensesi" olarak anıldı uzun süre. Fakat o da 2010'larda oyunculuğa veda etti.
HOLLYWOOD'UN KADIN YILDIZLAR ÜZERİNDEKİ BASKISI
Biraz da buna mecbur kaldı diyebiliriz. Çünkü Meg Ryan da Hollywood'un, kadın yıldızlara yönelik yaş ve cinsiyet ayrımcılığı politikasının kurbanı oldu. Değişen fiziği, zamana direnmek için geçirdiği estetik operasyonlar nedeniyle ağır eleştirilere maruz kaldı. Meg Ryan, şu sıralar What Happens Later adlı yapımla bu kez yönetmen olarak bir geri dönüşe hazırlanıyor.