Büşra BOZOK AYTEK
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2016 08:45
Tolga Örnek’in yönettiği, Tolga Çevik ve Melis Birkan’ın rol aldığı “Sen Benim Her Şeyimsin”, önceki gün vizyona girdi. Hayatını günübirlik ilişkiler yaşayarak geçirirken eski sevgilisinin sürpriziyle bir anda kendini bebek bakan bir ‘baba’ olarak bulan Sedat’ın öyküsünü konu alan filmi başrol oyuncularıyla konuştuk.
◊ Röportaj öncesinde kamera arkasını izledik, çok güldük. Sizin için nasıl geçti çekimler? Göründüğü kadar eğlenceli miydi?
Tolga Çevik: Dramatik bir film olmasına rağmen çok eğlendik. İyi anlaştığın bir ekiple çalıştığın zaman iş çok eğlenceli oluyor. Yine yoruluyorsun, fakat bittiği gün “Ayy ne çabuk bitti” diyorsun. Eğer finalde o duyguyu yaşıyorsan doğru iş yapmışsın demektir. Ben şahsen çok eğlendim.
Melis Birkan: Bence de eğlenerek çalıştığın zaman iş daha da güzelleşiyor.
◊ Nasıl bir partner oldunuz sizce? Birlikte çalışmak nasıldı?
Tolga Çevik: Ben filmin daha hazırlık aşamasında “İnşallah Melis bu filmde partnerim olmayı kabul eder” dedim. Çünkü hem işlerini hem de ne kadar hanımefendi biri olduğunu biliyordum. Ezberi her zaman tamdır, çalışkandır, mütevazıdır. Ben sette ailemle birlikteydim, Melis de bu filmde bizim aileye girdi. Ama sonra evine gittiğinde bizi nasıl anlattı, onu bilmiyorum. (Gülüyor)
Melis Birkan: Anneme anlattım, artık ona sorarsın. (Gülüyor) Şaka bir yana bu filmde yer aldığım için gerçekten mutluyum. Öncelikle Tolga’yı severek ve beğenerek izleyen bir seyirciydim zaten. Programına katıldığımda çok mutlu olmuş, çok eğlenmiştim. Böyle bir teklif geldiğinde de sevindim. İzlemekten zevk aldığım bir oyuncuyla birlikte çalışmak gerçekten şans. Her zaman böyle fırsatlar çıkmıyor karşınıza.
50 DERECE SICAKTA KULAĞINDAN NEFES ALIYORSUN◊ Yazın Antalya’da 50 dereceye ulaşan sıcaklarda çekim yaptınız. Zorlandınız mı?Tolga Çevik: Sıcak, oyuncular için hoş bir şey değil. Çünkü çok tatlı dilli, güzel yüzlü olman lazım ama 50 derecede kulağından nefes alıyorsun! (Gülüyor) Dolayısıyla sıcaklarda perişan olduk. Ama filmi seyredince hiçbir şey anlaşılmıyor.
Melis Birkan: Sen sorunca hatırladım ben de şimdi, off gerçekten çok sıcaktı.
◊ “Sen Benim Her Şeyimsin”in bir Meksika filminden uyarlandığı açıklandı ama yine de sosyal medyada ‘çalıntı’ dedikoduları dolaştı...Tolga Çevik: Ay Allah aşkına! Hâlâ kontörüyle mesaj ve tweet atan arkadaşlar var; “Siz filmi çalmışsınız” diye. Uyarlama demek o işte. Parasını verdik, aldık, Türkçeye çevirdik. Meksika’da çok ciddi beğeni kazanmış, hatta dünya çapında 104 milyon dolar hasılat yapmış bir film bu. Çok güzel bir hikaye.
BÜYÜMEMİŞ BİR ERKEK◊ Melis Hanım, siz kızını eski sevgilisine bırakıp giden Pınar’ı canlandırıyorsunuz. Kötü bir anne mi Pınar?Melis Birkan: Bir taraftan bakıldığı zaman öyle. Ama tahmin edemediği bir hamilelik yaşayıp çocuk doğuran, bununla başa çıkamayan bir anne aslında. Hangi koşullar altında çocuğunu bıraktığını bilmiyoruz. O yüzden ben kötü olduğunu düşünmüyorum.
Tolga Çevik: Kötü anne gibi gözüküyor ama aslında kötü anne değil. Anne, filmin ikinci yarısının acıklı tarafı.
◊ Peki Sedat nasıl bir baba?Tolga Çevik: Sedat dünya erkeği!
◊ Tek gecelik ilişkiler yaşayan biri...Tolga Çevik: Ya öyle dememek lazım. Bu çok göz önünde tutulması gereken bir konu değil. Tam büyümemiş bir erkek Sedat. Melis’in canlandırdığı karakterle tanıştığı andan itibaren hayatının seyri değişiyor.
BİNALARDAN ATLARKEN BİRAZ TIRSTIM◊ Tehlikeli sahnelerde dublör kullanmadığınız yazıldı. Neden kendiniz oynamayı tercih ettiniz o sahnelerde? Tolga Çevik: Hiçbir zaman dublör kullanmıyorum ben. Eşimle de inatlaştığım bir konudur bu. Artık “Lanet olsun, ne yaparsan yap” dedi ve bıraktı. (Gülüyor) Seviyorum ben bu tür sahnelerde oynamayı ya, onun eğlencesi de orada. Bir de dublör acayip acayip sahnelerde oynuyor, adamın adı bile geçmiyor filmde. Halbuki onun adının sürekli geçmesi lazım. Benim o yüzden vicdanım rahat. Atlayıp zıplamayı da çok seviyorum. Sürekli oram buram kırılıyor ama yine de seviyorum. Yine de binalardan atlarken biraz tırstım ama! (Gülüyor)
◊ Sürekli bir yerinizi kırmaya devam ederseniz, bu gidişle çok sevdiğiniz filmlerde rol alamayacaksınız ama!Tolga Çevik: Vücut el verdiği yere kadar yapacağım. Zorluyorum. Melis’in geldiği son programımızda hiç tahmin edemeyeceğim bir şey yaşadım. Pantolonum uzunmuş, takılıp elimin üzerine düştüm. 3,5 ay fizik tedavi gördüm. Doktor dedi ki; “Bir yer var, o koparsa eliniz bir daha asla eskisi gibi tutamaz.” Doktor her zaman uyarıyor ama biz devam ediyoruz...
BU FiLMDEN SONRA “SANA HAK VERDiK” DEDiLER
◊ Film öncesi çocuklarla senaryoya çalıştınız mı?
Tolga Çevik: Çalışmadım. Sorularına yanıt verdim ama onun dışında hiçbir şey söylemedim. Çünkü her şeyi kendilerinin idrak edip yapmalarını istedim. Hatta yönetmenimiz Tolga da benden bir ricada bulundu, “Çekimlerde bir şey olursa sen girme araya, biz yönetmen-oyuncu olarak halledelim” dedi. Bence çok doğru bir karardı. “Yönetmen mi babam mı” ikilemine düşselerdi orada ayvayı yerdik.
◊ Sette nasıldılar sizce?
Tolga Çevik: Onların çekimlerinde hiç girmedim sete. Göz ucuyla da beni görmesinler, tam birey durumunu yaşasınlar istedim.
◊ Peki sizi gururlandırdılar mı?
Tolga Çevik: İkisiyle de gurur duydum. Disiplinleri çok iyiydi en başta. Sabah 03.40’ta kalk, 04.00’te hareket, akşam 19.00’da gel. Hiç “Yorgunuz” demediler. Şu da hoşuma gitti; bana “Turneye az git, biraz evde kal” diyorlardı, “Benim işim bu, ben bunu yapıyorum” diye anlatıyordum. Şimdi beni anladılar, “Sana hak verdik” dediler.
OĞLUM BU FiLMDE YÜKSEKLiK KORKUSUNU YENDi
◊ Filmde çocuklarınız Tuna ve Tan’la oynadınız. Nasıllardı?
Tolga Çevik: Bu konuda konuşmam doğru değil aslında, çünkü objektif olamıyorum. Fakat iş disiplinleri konusunda içim çok rahat.
◊ Oyunculuğa devam edecekler mi?
Tolga Çevik: “İkinci filmi ne zaman çekeceğiz?” diyorlar şimdiden. Bu arada bu filmde öğrendiğim bir şey var, onu anne ve babalarla paylaşmak istiyorum. Çocuklara imkan sunmak, istemedikleri zaman da en azından “Bir dene” demek gerekiyor. Mesela benim oğlumun yükseklik korkusu vardı, merdiven çıksa tedirgin olurdu. Bu filmde şelaleden atlama sahnesinde oynadı. Anladım ki korkar, istemez deyip bırakmamak, o imkanı sunmak lazım. Bitti onun için o korku.