'Tek korkum eşimi kaybetmek'

Güncelleme Tarihi:

Tek korkum eşimi kaybetmek
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 30, 2018 15:42

Sahneye çıksın çıkmasın, program yapsın yapmasın her nasılsa hep göz önünde, reytingi hep yüksek. Hem programındaki başarısı ile hem özel hayatıyla konuşuluyor. Mayıs ayında St. Tropez’de Yaşar İpek’le evlenen Seren Serengil’i Bodrum’daki evinde ziyaret ettim. İş, aşk, bebek, yeni projeler; aklımdaki her şeyi sordum.

Haberin Devamı

◊ Seren Hanım, yeni bir kanala transfer olduğunuzu duydum. Yine magazin mi yoksa başka bir formatla mı karşımıza geleceksiniz?

- Ben bir TV starıyım, magazinci değil. Magazini seviyorum, magazinin içindeyim ama yarın başka bir format deneyebilirim. Sonuçta televizyonda olmaya devam edeceğim, çünkü herkes beni ekranda görmek istiyor.

◊ Öyle olduğu kesin, son programınız “Duymayan Kalmasın”ın başarısı ortada. Bu başarıyı neye borçluydunuz?

- Aslında bizim programımızda da sabahları diğer kanallardaki magazin programlarında işlenen konuların aynısı işlendi. Gündem neyse, aynısı konuşuldu. Ama biz iki önemli farklılıkla rakiplerimizi eledik diye düşünüyorum.

Birincisi, ben magazin programı yapıyor gibi görünsem de aslında kadın-erkek ilişkilerini ve aile yapısının korunması konusunu ele alıyordum daha çok.

Haberin Devamı

Genel anlamda da kadını koruyan bir pencereden bakıyordum olaylara. Artı, Cengiz (Semercioğlu) çok iyi bir gazeteci, ben değilim, yani bilirkişi Cengiz’di.

Kişilik olarak zıt kutuplar olmamız çok cazip geldi izleyiciye. Ele aldığımız konularda gerçekten tartıştığımızı, iki ayrı fikir olarak bir ortak yol bulmaya çalıştığımızı gördüler. O sayede bırakın sabah kuşağındaki diğer magazin programlarını, sabah yayınlanan bütün kadın programlarını geçtik reytinglerde.

◊ Özellikle kadınlar çok sevdi ve izledi sizi...

- Çünkü ben hep kadınların yanında durdum. Magazin haberi verir gibi yaptım, alttan alta bir ihanetle evlilik kurumunu, aileyi, sevgiyi ve aşkı harcayan erkeklerin karşısında durdum. Mesela bir erkek sanatçı karısını mı aldatıyor? Ben o erkeği eleştirirken aslında karısını aldatan tüm erkekleri eleştiriyordum.

Eleştirirken de kimsenin aldatılmayı hak etmediğini, hiçbir kadına bunun yakıştırılmaması gerektiğini belirtiyordum. İşte bu bakış açısı halka geçti.

Aldatılan, kandırılan, fedakarlık yapıp da karşılığını göremeyen o kadar çok evli kadın var ki. Maalesef Türk erkekleri parayı bulunca ya evdekini beğenmez ya da kendisi yaşlandıkça genç bir kadına gitmek ister. Bir yandan da düzeni bozmak, evdekinden olmaktan çekinir.

Haberin Devamı

Tek korkum eşimi kaybetmek

İLİŞKİLER KONUSUNDA BEN DE HASAR ALDIM

◊ İyi ama erkekler hiç mi mağdur olmuyor? Onlar hep mi hatalı taraf?

- Olmaz mı? Hatta bu yıl mağduriyet yaşayan erkekler kadınlardan daha fazlaydı.

◊ Programda ele aldığınız konuları nasıl belirliyordunuz?

- Ben kanala gittiğim ilk gün şunu söyledim: Bana hiçbir sanatçıyla, hiç kimseyle ilgili yasak koymayın.

Aksi takdirde çalışmam. Çünkü o zaman çifte standart olur. Arkadaşım da olsa kardeşim de, fark etmez. Bu programı yapıyorsam hakkaniyetli davranmak ve inandığım ne varsa söylemek zorundayım.

Bana bin tane telefon geldi “Şunları konuşma, bu konuyu kapat” diye. Konuşmalarımı engellenmeye çalıştılar ama kabul etmedim.

Haberin Devamı

İyinin de kötünün de bilinmesi için konuşmam gerekiyordu. Bu uğurda bedel de ödedim ama diğer yandan bazı çiftlerin yuvasını kurtardım.

◊ Kadın-erkek meselesine nasıl bakıyorsunuz...

- Kadın-erkek ilişkisi değil aslında mesele... İhanet... Her erkek bir başka kadına gidebilir.

Ben de evliyim, eşim de yarın beni sevmediğini söyleyebilir, çekip gidebilir. O zaman ona kapıyı ben açarım. Gitmek isterse uğurlarım. Yeter ki dürüst olsun.

Ama kandırılmak ve aldatılmak kabullenilecek şey değil. Bu her türlü ilişki için geçerli; ilişkide de, arkadaşlıkta da, evlilikte de. Ama bana kalırsa Türkiye nüfusunun yüzde 70-80’i bunu yaşıyor.

◊ Neredeyse bizim gazetenin Güzin Abla’sı gibi bir hale geldiniz. Duyduğuma göre size başvuran, akıl alan, eşlerinden dert yanan çok kadın varmış.

Haberin Devamı

- Hakikaten yok böyle bir şey. “Seren böyle oldu, eşimle şunu yaşadım, ne yapmam lazım?” diyen, akıl danışan o kadar çok oluyor ki. Akıl vermek ne haddime ama bazı tavsiyelerde bulunuyorum.

◊ Peki neye dayanarak o tavsiyelerde bulunuyorsunuz?

- Ben de zamanında benzer konularda hasar aldığım için, benim de bu konuda tecrübelerim olduğu için konuşuyorum. Hasarlı olmayan biri bu konularda ne anlatabilir?

Bunun okulunu okusanız ne olacak? Psikoloji okusanız ne olacak bunları yaşamadıktan sonra. İlişkiler konusunda ilginç bir durumum var.

◊ Ne gibi bir ilginçlik?

- Birçok arkadaşımı barıştırmışımdır, evlendirmişimdir. Enteresan, çözümcül bir durumum var.

Ayrıca ne dersem çıkar.

◊ Mesela...

Haberin Devamı

- Mesela Aslı Enver ile Murat Boz’un ilk ayrıldıkları dönemdi... Cengiz “Bir daha asla barışmazlar” dedi. Ben “Görürsün bak iki aya kadar barışacaklar” dedim.

Öyle de oldu. Tamamen kadınsal içgüdü. Mesela Sıla ile Ahmet’in (Kural) durumu.

◊ Ne var durumlarında?

- Geçtiğimiz günlerde birbirlerini sosyal medyada yeniden takibe aldılar falan işte. Ben bir kadın olarak bir ilişki bittiğinde aşkın da aynı gün bitmediğini hissedebiliyorum.

KORKULU RÜYA HALİNE GELDİM MAALESEF

◊ Program yaparken herkese objektif yaklaşabiliyor musunuz? Konu ettikleriniz arasında dostlarınız da var küs olduklarınız da sonuçta...

- İnsanlar programı izlerken tanıdıklarımı koruduğum anlar olduğunu düşündü. Oysa işin aslı, tanıdıklarımın ne yapıp yapmayacağını çok iyi bildiğim için bazı konularda çok ısrarcı davrandım ben.

Herkesin sempati ve antipati duyduğu insanlar vardır. Sizin de benim de... Ama ben sisteme karşıyım, kişilerle alakam yok, kimseyle husumetim yok. Doğruları herkesin bilmeye hakkı var.

Ayrıca benim konuştuklarımın 100 katı başka programlarda da konuşuldu. Ama benim konuştuğuma çok inanılıyor ya, birçok insanın işine gelmiyor bu. Korkulu rüya haline geldim maalesef. Ama bir taraftan da birçok aile, yuvası yıkılmış birçok kadından teşekkür telefonları geldi. Bu bana yetti.

MURAT BOZ 3 HAFTA BOYUNCA RÜYAMA GİRDİ

◊ Bu konuları sürekli konuşmak, tartışmak psikolojini bozmuyor mu? Biri alkışlarken öteki vuruyor, sürekli kendini savunmak durumunda kalıyorsun, sürekli bir şeylere cevap veriyorsun...

- Bozuyor tabii. Çünkü başkalarının derdini dert ediniyorum ben. Mesela bir gün tansiyonum 17-18’lere fırladı.

◊ Sebep?

- Ünlü biriyle alakalı bir haber geldi. Çırılçıplak resimleri internetteymiş diye... Bu kız benim yıllardır arkadaşım.

E ben bunun fiziğini biliyorum. Fotoğraflardaki kesinlikle o değil.

Diyorlar ki “Bu o”,  ben diyorum ki “Hayır, değil.” Reklam arası revire kaldırıldım.

Annem de aramış, diyor ki “Sana ne, sen niye bu kadar dert edip de hastalanıyorsun” Doğru, bu kadar kişinin derdini dert edindim ben.

◊ Başka kimin derdini dert edindiniz?

- Murat Boz hani bir ev partisine gitti ya, o yüzden Aslı Enver’le ayrıldılar. İlk ayrıldıkları zaman, 3 hafta boyunca benim rüyalarıma girdi Murat Boz. Nasıl yapar bunu diye? Sanırsın ki yanlışı bana yaptı. Sanki o kızlarla o evde benim sevgilim eğlendi. İşte o yüzden bu programı ömür boyu yaparsam hasta olurum.

Seren Serengil hiçbir şey yapmasa da hep gündemde, hep var. Bu işin sırrı ne?

- Çünkü hayatımda kimseyi taklit etmedim, hayatım hep orijinaldi. Ben köpeklerimle plaja gittim, millet köpekleriyle plaja gitmeye başladı. Makyajım, saçım, hayat tarzım her zaman konuşuldu. Ve ben bunlar için hiç özel bir çaba sarf etmedim.

İlla her yıl TV’de olayım, illa her gün haberim çıksın diye kendimi yırtmadım. Hep orijinal oldum... Bir kere sarı-siyah yaptım saçımı. Pinterest’ta bile o saç meşhur oldu.

DOĞDUĞUM GÜNDEN BERİ İYİ ŞARTLARDA YAŞADIM

◊ Bunda ailenizin, Serengil soyadının etkisi yok mu?

- Evet, konuyu “Öztürk Serengil’in kızı olduğu için”e getirenler de var ama ben babamın adını ağzıma bile almıyorum ki.

Sende bir şey yoksa, annenle, babanla, dayınla, amcanla bir yerlere gelemiyorsun.

Ben bu işe mecbur olmadığım için en başından beri kendimi hiç yırtmadım. Kalitesiz işlerde bulunmadım, iş seçtim.

Ve az önce dediğim gibi orijinaldim her zaman. Bir de o star ışığı zorla kazanılmıyor, zorlamayla olmuyor.

Eğer o ışık varsa, sen hiçbir şey yapmasan bile insanlar senin üzüntüne de, mutluluğuna da, sana da sahip çıkıyor.

Benim tarifim bu. İnsanlar bana sahip çıkıyor. Beni seviyorlar, üzüntüme üzülüyorlar.

◊ Nereden anlıyorsunuz bunu?

- Günde 200-300 mesaj geliyor, çoğu “Çocuğun olsun diye her gün dua ediyoruz” diyor. Allah herkese hak ettiği yaşamı sunuyor bence. Cennet de cehennem de bir anlamda bu dünyada diye düşünüyorum.

Çok şükür ben doğduğum günden beri iyi şartlarda yaşadım. Kimseye ihtiyacım olmadı. Tabii üzüntüler yaşadım. Hiç üzüntü yaşamasam adaletli olmazdı ama güzel bir hayatım oldu. Hayat tabii ki üzüntüler veriyor, çok normal. Ama hayatımın geneli rahat, refahtı.

Tek korkum eşimi kaybetmek

 YAŞAR’LA 7-8 SENE ÖNCE YAKINLAŞMIŞTIK

 ◊ Yaşar İpek’le yollarınız nasıl kesişti?

- Ben Yaşar’ı çok eskiden beri tanıyordum. 20 yılı var aslında.

◊ Açık söyleyeyim, bu aşka başta inanmamıştım. Yaşar’ın albümü falan çıkacak herhalde, Seren de arkadaşına destek veriyor diye düşünmüştüm.

- Aslında tam tersi o bana destek verdi. Çünkü kötü günler geçiriyordum. Bu cezaevi olayları falan. O süreçte onun yanımda duruşu, cezaevi kapısından 3 gün boyunca ayrılmayışı ve bana yazdığı notlar beni ayakta tuttu.

◊ Eşinizin en çok hangi özelliğinden etkilendiğinizi hâlâ söylemediniz.

- Yaşar çok iyi kalpli, o sert görünüşünün altında çok vicdanlı, merhametli, sevdiği insan için köprüden atlayabilecek biri. Erkeğin duruşu önemlidir. Ayrıca hakkaniyetli bir adam, adaletli bir insan. Haksızlığa tahammülü yok. Bu huylarını gördükçe, tanıdıkça, gözümde yeri çok değişti, ona âşık oldum.

◊ Eskiden kafanızda nasıl bir Yaşar İpek imajı vardı?

- Kafamda arabesk şarkı söyleyen, sanki arabesk yaşam tarzı olan biriydi. Ama gezip dolaştığı yerleri görünce, arkadaş çevresini tanıdıkça, söylediği müzik tarzıyla hiçbir alakası olmayan bir yaşam sürdüğünü gördüm.

Dünyayı gezmiş, kendini geliştirmiş. Annem hayatım boyunca her ilişkime karşı çıkmış bir kadındır, Yaşar’a bayıldı yani. O da ayrı bir konfor çünkü ömrüm annemi ikna etmeye çalışmakla geçiyordu. Ben Yaşar’a hemen âşık olmadım. Yaşadıkça, onu tanıdıkça, huylarını gördükçe âşık oldum.

◊ Çocukla ilgili bir müjdeli haber varsa ilk ben duymak isterim. Hazır konusu da açılmışken...

- İnşallah güzel haberler vereceğiz yakında.

◊ Birlikte program yapmanız için teklifler gelmiyor mu?

- Var, kabul de ettik zaten. Ekimde birlikte sahne almaya başlayacağız. Yılbaşında Kıbrıs’tayız mesela...

 TEK KORKUM EŞiMi KAYBETMEK

  Gayet mutlu ve huzurlu görünüyorsunuz artık. “Şu sıralar en büyük korkunuz ne?” diye sorsam...

- Yaşar’ı kaybetmekten çok korkuyorum çünkü çok mutluyum. Ayaklarımı yerden kesiyor. Kadınlar ilişkiyi götürmek için çok uğraş verirler, hep karşılarındaki adamın ruh haline göre hareket etmek zorunda kalırlar ya. Öyle bir şey yok işte. İlk defa hayatımda rahat ettim. Beni düşünen, beni koruyan bir adam var. Üstümü örter, saçımı okşar. Baba şefkatini onda gördüm ben.

 YAŞAR İPEK: ONU ÇOK SEVİYORUM

  Yaşar Bey, siz hep dinlediniz, konuşmak istemediniz. Hiç değilse eşinizin hangi özelliklerine vurulduğunuzu söyleyin...

- (Gülüyor). Ben Seren’in hayata karşı duruşuna, azmine hayranım öncelikle. Bana olan düşkünlüğü de beni çok mutlu ediyor. Kader bizi zaman zaman bir araya getirdi ama doğru zaman şimdiymiş, sonunda eşim oldu. Beraber vakit geçirmekten çok keyif alıyoruz; sevgiliyiz, arkadaşız, eşiz... Çok mutluyuz. Onu çok seviyorum.

HER ŞEYİ ANNEMDEN İSTEDİM

  Hep kendi ayaklarınızın üzerinde mi durdunuz?

- Çoğunun geçmişinde bir zengin sevgili var, bir para pul, hediye hikayesi var. Bende bunlar hiç olmadı. Bana bir çift çorap alan yok daha. İstemedim. Her şeyi annemden istedim o ayrı. Ama o annem. O yüzden de çok gururluyum. Kendi paramı kazanırım, kimseden bir şey istemem. Karşımdaki beni düşünüp bir şey alırsa tamam ama o zaman da parasına acırım. Tuhaf huylarım var aslında, bu kadarı da doğru mu bilmiyorum.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!